Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1815 E. 2021/904 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1815 Esas
KARAR NO: 2021/904 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/715 Esas – 2018/941 Karar
TARİH: 02/10/2018
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 17/06/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile davalı arasında ticari iş ilişkisi kurulduğunu, cari hesaptaki borç tahsil edilmediğinden Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya üzerinden icra takibi başlattıklarını, davalı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ettiğini, müvekkilinin hesap kayıtlarında davalının 8.519,57-TL borcu olduğunun sabit olduğunu beyan ederek yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilerek Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline karar verilmesini, %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirketin açmış olduğu itirazın iptali davasının reddi gerektiğini, davacı tarafın kendisine gönderdiği ödeme emrinde borcun kaynağının belirtmediğini, acentelik sözleşmesini 2012 yılında iptal ettiğini ve bu tarihtin itibaren şirkete olan tüm borçlarını ödediğini ve buna rağmen icra takibi yapıldığını, davacı şirketin 16/010/2015 tarihinde kendisine maille borç bildiriminde bulunduğunu, istenilen evrakların her zaman şirkete iletildiğini, acentelik sözleşmesinin iptalinden sonra davacı şirkete modemleri teslim etmek istediğini fakat şirket tarafından modemlerin teslim alınmadığını, modemlerin tarafına ücretsiz verildiğini ve müşteriye de ücretsiz verildiğini, kendisine prim kesintisi ve ceza kesintisi adı altında tarafına borç bildiriminde bulunulduğunu, bu borcu kabul etmediğini, karış tarafın kötü niyetli olarak tarafına icra takibinde bulunduğunu, internet kullanımından kaynaklanan tüm borçların ödendiğini ve bunun dışında davacı şirket tarafından yaratılan borçları kabul etmediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/10/2018 tarih 2016/715 Esas – 2018/941 Karar sayılı kararında; ” Dava, cari hesaptan kaynaklı alacaklı olunduğu iddiası ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Delil avansı niteliğindeki bilirkişi giderini yatırma görevi ispat külfeti olan davacıya aittir. Usulüne uygun ihtarla birlikte verilen makul kesin süre içerisinde davacı vekili bilirkişi incelemesi için belirlenen delil avansını yatırmadığı anlaşılmaktadır. Dosyadaki ihtilafa göre davacı tarafın ileri sürdüğü iddiaların SMM bilirkişi tarafından taraf defterleri incelenmeden açıklığa kavuşturulması mümkün değildir. Davacı tarafça verilen kesin süreye rağmen bilirkişi incelemesi için takdir edilen ücret yatırılmadığına göre davacı bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçilmiş sayılır. Bu aşamada artık dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre karar vermek gerekir. Tüm bu nedenlerle davacı tarafın ileri sürdüğü iddiaların SMM bilirkişi tarafından incelenmeden açıklığa kavuşturulması mümkün olmadığından ve mevcut deliller ile dava ispatlanamadığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir….”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Davalı … tarafından cari hesap kayıtlarındaki 8.519,57-TL’lik borcun ödenmemesi üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalının borca itirazı neticesinde takip durmuş olup, itirazın iptaline karar verilerek haklı takibin devamının sağlanması gerektiğinden, hukuka ve usule aykırı söz konusu kararın istinaf incelemesi neticesinde bozulması gerektiğini, Müvekkili şirket ile davalı arasında ticari ilişki kurulmuş olup, davalı ile imzalanmış olan “Bayilik Sözleşmesi” uyarınca hizmet almayı kabul ettiklerini, yerel mahkeme dosyasına da sunulmuş olan sözleşmede, sözleşmenin imzalanmasından sonra 1 yıl ve taraflardan birinin süre bitiminden 1 ay evvel yazılı bildirimde bulunmaması halinde 5 yıl süre ile uzamış kabul edilecektir hükmü yer aldığını, davalının söz konusu bu maddeye herhangi bir çekince koymadan sözleşmeyi imzaladığını ve hükümlerini kabul ettiğini, davalının abonelik sözleşmesini 2012 yılında iptal ettiğini iddia ettiğini ancak bu iptalin sözleşmede belirtilen şekilde gerçekleştirdiğini gösterir nitelikte herhangi bir bildirimi – belgeyi dosyaya sunmadığını, sadece sözlü olarak iptal ettiğini beyan etmesi halinin, müvekkili şirket ile aralarında olan bayilik sözleşmesini sona erdirmeyeceğini, bu hususun yerel mahkeme tarafından göz ardı edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Taraflar arasında imzalanmış olan bayilik sözleşmesinin 20. maddesinde ” sözleşmeye aykırılık halleri, fesih, tazminat ve cezai şart” başlıklı düzenlemeye göre sözleşmenin haksız feshi, cayma gibi hallerde müvekkili şirketin davalı bayiden talep edebileceği haklar ve cezai şartların düzenlendiğini, Müvekkili şirket tarafından söz konusu bu sözleşmeye dayalı olarak davalı uhdesinde bulunan alacaklarının tahsil edilememesi sebebiyle takip başlatıldığını, takip talebinde de borcun sebebinin açıkça yazılmış olduğunu, davalının takibe dair itirazlarındaki haksızlığının ortaya çıktığını, Davalının, müvekkili şirkete olan tüm borçlarını ödediğini iddia etmesine rağmen bu ödemelerine dair herhangi bir dekont sunmadığını, Davalının iddia ettiği, modemlerin müvekkili şirket tarafından teslim alınmadığı iddiasının ise tamamen asılsız olup davalının bu durumu da ispatlayamadığını, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının bozulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Davacı vekili, davalının müvekkilinin bayisi olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkide müvekkilinin cari hesap alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davaya konu takipte alacak 7.774,05 TL cari hesap, 745,52 TL işlemiş faiz bayi sözleşmesi faizi (20.12.2014- 13.10.2015) olarak, dayanak … konulu alacak olarak belirtilmiştir. Dava dilekçesinde takip dayanağı cari hesaptan (açık hesaptan) kaynaklı bakiye alacak olarak belirtilmiş, ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık konusu mahkemece cari hesaptan kaynaklı davacının alacağı olup olmadığı olarak belirlenmiş, davacı vekili de uyuşmazlık konusunun bu olduğunu belirterek tutanağı imzalamıştır. Davada ispat külfeti davacıdadır. Davacı cari hesaptan dolayı davalıdan alacaklı olduğunu ispat etmekle yükümlüdür. Davacı delil olarak takip dosyasına, cari hesap ekstreleri ve benzeri her türlü ticari kayda, muavin defter kayıtlarına, abone işlem dosyasına, ticari defterlere, tanık ve bilirkişi incelemesine dayanmıştır. Taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle cari hesap (açık hesap) alacağının olup olmadığının tespiti için ticari defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekmektedir. Mahkemece duruşmada verilen ara kararı ile davacı tarafa sonuçları hatırlatılarak bilirkişi ücretini yatırması için kesin süre verilmiş, süresinde bilirkişi incelemesi için gerekli ücretin yatırılmaması halinde bu talepten vazgeçmiş sayılacağı ve dosya kapsamına göre karar verileceği ihtar edilmiştir. Buna rağmen verilen kesin süre içinde davacı tarafça bilirkişi ücreti yatırılmamıştır. Davacı bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığından mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere dosyada bulunan belge ve bilgiler ile iddiasını kanıtlayamamıştır. Davalı cevap dilekçesinde, takipte borcun kaynağının belirtilmediğini, davacının acentalık sözleşmesini 2012 yılında iptal ettiğini, davacıya tüm borçlarını ödediğini, takip dayanağının kendisine gönderilen borç bildirimine ilişkin mail ise mailde bildirilen borcu da kabul etmediğini savunmuş, her hangi bir ikrarda bulunmamıştır. Davaya konu takip alacağının cari hesaptan (açık hesap) kaynaklandığı açık şekilde belirtildiğinden ve davacının ilk derece mahkemesinde takip dayanağı alacağın sözleşmeye aykırılıktan kaynaklandığına ilişkin bir iddiası bulunmadığından HMK 357/1 maddesine göre de istinaf aşamasında bu husus ileri sürülemeyeceğinden davacının istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamasına göre; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,9 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/06/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.