Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1804 E. 2021/1198 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1804
KARAR NO : 2021/1198
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
KARAR TARİHİ : 16/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı şirketten alacağının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğünün…esas sayılı dosyası ile yaptıkları takibe davalı tarafın itiraz etmesi sonucu takibin durduğunu, ardından davalının süre kazanmak için itiraz ettiklerini ve borcu taksitler halinde ödemek istediğini bildirmesi üzerine taraflar arasında 02/02/2016 tarihli protokol yapıldığını, ancak davalının protokole uymadığını, yapılan görüşmede davalının iflas erteleme davası açtığını, tedbir kararı verildiğini, bu nedenle ödeme yapmayacağını bildirdiğini, protokol tarihinden dokuz gün sonra iflasın ertelenmesi davası açan davalının borcu ödememe niyetinin ortada olduğunu, protokole konu alacağın müvekkili firmanın lojistik firması olup davalının yurtdışına taşıma faaliyeti yapan araçlarına verdiği hizmetten kaynaklandığını, bu hizmetler arasında müvekkilince oluşturulan ticari kullanıma yönelik akaryakıt sisteminin davalı tarafından kullanılmak suretiyle akaryakıt alımlarının ücretlendirilerek müşteri firmaya fatura edilmesi, davalının KDV iade işlemlerinin yürütülmesi ve müvekkilinin tahsis ettiği kart ile otoban geçiş hizmetlerinden faydalanılması bulunduğunu, müvekkilinin aldığı komisyon ve diğer hizmetler için icra takibine konu alacağı için fatura kestiğini belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamış, davalı vekili duruşmada; müvekkilinin iddia edilen kadar borcu olmadığını, defter incelemesi yapılması halinde borç miktarının belirleneceğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 14/11/2018 tarih ve 2016/456 Esas – 2018/1088 Karar sayılı kararı ile;
“…Taraflar arasında davacının dava dilekçesinde dile getirdiği nitelikte ticari ilişki bulunduğu, bu ticari ilişkiden kaynaklanan ve icra takibine konu edilen alacağın her ne kadar yasal süre içinde davalı tarafça borca ve ferilerine itiraz edilmiş ise de davalı tarafın imza ve kaşesini taşıyan protokol ile kabul edildiği, protokol ile takibe konu borcu protokolde gösterilen miktarda kabul eden ve ödeme taahhüdünde bulunan davalının yargılama sırasında takip konusu yapılan alacak kadar borçlu olmadıklarını, defter incelemesi yapılan borç miktarının belirlenmesini talep etmiş ise de artık alacağın varlığını ve miktarını tartışmaya açamayacağı, buna bağlı olarak tarafların ticari defter ve kayıtların ve başkaca delillerinde toplanmasına gerek olmadığı, her ne kadar protokolde 169.425,77 Euro borç bulunduğu kabul edilerek ödeneceği taahhüt edilmiş ise de davanın itirazın iptali talepli olup takip konusu yapılan tüm alacak üzerinden itirazın iptali talep edilmekle davacı tarafın davalıyı takipten önce temürrüde düşürdüğüne dair dosyaya delil sunmaması nedeniyle işlemiş faiz talep edemeyeceği göz önünde tutularak yalnız faturalarda yazılı toplam asıl alacak üzerinden itirazın iptal edilmesi gerektiği anlaşılmakla her ne kadar bu kabule göre itirazın 168.281,15 Euro asıl alacak üzerinden iptali gerekse de mahkememizece maddi hata yapılarak kısa kararda bu rakam 148.281,15 Euro asıl alacak olarak geçmiş, buna bağlı olarak fazlaya ilişkin reddedilen alacak 2.216,75 TL olması gerekmesine rağmen 22.216,75 TL olarak gösterilmiş, davacı vekili tarafından 14/11/2018 tarihli tavzih talepli dilekçe ile bu maddi hatanın düzeltilmesi talep edilmiş ise de HMK’nun 305(2) maddesi uyarınca taraflara tanınan haklar ve borçların tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği hükmü ile tarafların istinaf yoluna gidebilecekleri göz önünde tutularak gerekçeli kararda kısa kararın düzeltilmesi yoluna gidilmemiştir. Davacı taraf yabancı para alacağını takip konusu yapmasına rağmen işleyecek faiz yönünden sabit %6 oranında ve değişen oranlarda faiz talebinde bulunmuş ise de 3095 sayılı yasa hükümlerine dayalı olarak faiz talep edebileceği dikkate alınarak talebe uygun olarak yıllık %6 oranını aşmayacak ve 3095 sayılı yasanın (4/a) maddesi uyarınca işleyecek faiz üzerinden takibin devamına karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile;
” 1-Davanın kısmen kabulü ve davalının davaya konu İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 148.281,15 euro asıl alacak ile işleyecek faiz yönünden yıllık %6 oranını aşmayacak şekilde 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek faiz üzerinden devamına,
Davacı tarafın fazlaya ilişkin 22.216,75 EURO işlemiş faiz isteminin reddine,
148.281,15 euro karşılığı 475.596,96 TL alacağın %20 si oranındaki 95.119,39 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davanın red edilen kısmı yönünden mahkemece maddi hata yapıldığını, işlemiş faiz yönünden ret kararı veren mahkemenin, faiz miktarında maddi hata yaptığını, gerekçeli kararında da bizzat maddi hata yaptığını belirtiğini, fazlaya ilişkin reddedilmesi gereken alacağın 2.216,75 Euro olması gerekirken 22.216,75 Euro olarak gösterildiğini, faiz yönünden yapılan bu maddi hata nedeniyle kabul edilen kısmın ise 168.281,15 Euro olması gerekirken bu rakamın 148.281,15 Euro olarak yazıldığını, Kısa kararda yapılan bu hatanın düzeltilmesi için tavzih dilekçesi verilmişse de, yerel mahkemenin, gerekçeli kararında bu maddi hatayı HMK’nın 305(2) maddesi gereği tavzih yoluyla düzeltemeyeceğini belirttiğini, bu nedenle mahkemece red edilen kısım yönünden yapılan maddi hatanın düzeltilmesi için istinaf başvurusu yaptıklarını,
Maddi hatayla reddedilen kısmın 22.2016,75 Euro olması nedeniyle davalı yararına 8.188,00 TL vekalet ücreti verilmesinin de hatalı olduğunu belirterek,
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan maddi hata nedeniyle davanın reddedilen kısmının kaldırılarak kabulüne ve kararın onanmasına, yine maddi hata sonucu çıkan miktar üzerinden davalı yararına verilmiş olan vekalet ücreti ile ilgili hükmün de ortadan kaldırılarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından katılma yolu ile istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, ilk derece mahkemesinin 07/08/2019 tarihli ek kararı ile; nispi istinaf karar harcı tamamlatılması hususunda 30/04/2019 tarihinde tebliğ olunan muhtıraya rağmen yasal süre içerisinde eksiklik tamamlanmadığından HMK.nun 344. Maddesi gereğince davalı tarafın katılma yoluyla istinaf buşvuru dilekçesinin reddine karar verilmiş, bu ek karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça ve katılma yolu ile davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili tarafından katılma yolu ile istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, yukarıda belirtildiği üzere ilk derece mahkemesinin 07/08/2019 tarihli ek kararı ile, davalı tarafın katılma yoluyla istinaf buşvuru dilekçesinin reddine karar verilmiş olup, bu ek karar davalı tarafça istinaf edilmediğinden, dairemizce sadece davacı tarafın istinaf başvurusu incelenmiştir.
Kararın usulüne uygun şekilde davalı tarafça istinaf edilmediği anlaşılmakla, olayların gelişimi ve alacağın sübutu hususunda dairemizce bir inceleme yapılmamış, istinaf dilekçesinde ileri sürülen alacağın miktarı ile ilgili değerlendirme yapılmıştır. Mahkeme gerekçesinde belirtildiği ve taraflarca tanzim edilen protokolden de anlaşılacağı üzere, davacının icra takibine dayanak faturalardan kaynaklanan 168.281,15 Euro asıl alacağının bulunduğu, davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğüne dair dosyada delil bulunmaması nedeniyle davacının işlemiş faiz talep edemeyeceği göz önünde tutularak, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, maddi hataya dayandığı gerekçede açıklandığı üzere yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/11/2018 tarih ve 2016/456 Esas 2018/1088 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle,
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalının İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasına yaptığı İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile, takibin 168.281,15 Euro asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %6 oranını aşmayacak şekilde 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte DEVAMINA,
2-Davacı tarafın fazlaya ilişkin 2.216,75 EURO işlemiş faiz isteminin reddine,
3-168.281,15 Euro’nun takip tarihindeki Türk Lirası karşılığı 539.744,96 TL alacağın %20 si oranındaki 107.948,99 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN:
4-Alınması gereken 36.869,98 TL karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 6.608,74 TL harcın mahsubu ile bakiye 30.261,24 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 6.642,24 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından tebligat/ posta gideri olarak sarf edildiği anlaşılan toplam 317,30 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre(%99 kabul ) takdiren 314,1 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edildiği anlaşılan 24,38 TL posta giderinin haklılık oranına göre %1’ine tekabül eden miktarın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 AAÜT uyarınca ve Euro’nun dava tarihindeki Türk Lirası karşılığı esas alınmak suretiyle davacı lehine hesap ve takdir olunan 44.037,25 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 AAÜT uyarınca ve Euro’nun dava tarihindeki Türk Lirası karşılığı esas alınmak suretiyle davalı lehine hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Talep halinde kullanılmayan gider avansının, avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN:
11-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
12-Davacı tarafından sarf edilen 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 45,10 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş-dönüş masrafı olmak üzere; toplam 166,4 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
14-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/09/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.