Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1797 E. 2019/1781 K. 11.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1797
KARAR NO : 2019/1781
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/01/2019
DOSYA NUMARASI : 2018/263 Esas – 2019/48 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ : 11/12/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Tic. Ltd. Şti.’nin yürütmekte olduğu ticari faaliyetinde kullanmak üzere davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti ‘den mermer blokları satın aldığını ve ödemeyi çeklerle yaptığını, almış olduğu mermer blokları için davalı şirkete ödemede sıkıntı yaratmamasına rağmen; karşı tarafın müvekkil şirkete satmış olduğu 25.02.2017 düzenleme tarihli 021961 seri numaralı faturaya konu 545 metreküp “… Blok Mermer 2.Sınıf Gri” cinsi malın ayıplı çıktığını ve mermer bloklarının ayıplarının, mermer blokları işlemek amacıyla kesilmeye başlandığında anlaşıldığını, malın ayıplı çıktığı ve karşı tarafça malların iade alınarak müvekkil şirketin mal sebebi ile ticari olarak uğradığı zararların giderilmesi gerektiğini, malın herhangi bir şekilde kullanımına imkân bulunmadığını, karşı tarafa gerek telefon yolu ile gerek de Akçaabat …. Noterliği aracılığı ile 25.07.2017 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile yazılı olarak bildirildiğini, ancak davalı şirketçe ayıplı mermer bloklarının iade alınmadığı gibi, müvekkilin uğramış olduğu zararların da herhangi bir şekilde giderilmediğini, müvekkil şirketin uğradığı bir kısım zararların tespiti için mermerlerin de bulunduğu yer mahkemesi olan Akçaabat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2017/65 D.İş sayılı dosyası ile mahkeme heyeti ve bilirkişi vasıtası ile keşif yapılarak işbu davaya konu mermer bloklarının ayıplı olup olmadığının tespit edildiğini, müvekkil şirketin uğradığı zararın bir kısmının giderilmesi için delil tespiti neticesinde düzenlenen rapor ile davalı şirket aleyhine Büyükçekmece …. İcra Dairesi’nin … E. sayılı icra dosyası ile icra takibi yapıldığını, itiraz üzerine takibin durmasına karar verildiğini, davalının borcunu ödemediğini açılan icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini icra inkar tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ayıp iddiasını hiçbir şekilde kabul etmediğini, TTK’nın 23/c maddesindeki süreler içinde ve TTK’ nun 18/3. maddesine uygun olarak yapılmadığını, Akçaabat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2017/65 D. İş sayılı dosyasında yapılan tespit sonucu düzenlenen 30/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda ayıp olarak ifade edilen 2. sınıf blok mermerlerdeki renk değişimi, damarlar ve çatlakların açık ve çok basit bir inceleme ile gözle görülebilecek nitelikte olduğunu, yasal süreler içinde ayıp iddiasında bulunmayan ve malı kabul eden davacının ayıp iddiasının bu yönü ile reddinin gerektiği, davacının bizzat Ocak işletmesinde bu blokları seçip, markalayıp, blok mermerlerdeki kusurları bilerek teslim aldığını, alınan rapordaki tespitlere göre gizli değil, açık ayıbın mevcut olduğunu belirterek, davanın reddini kötü niyet tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 17/01/2019 tarih ve 2018/263 Esas – 2019/48 Karar sayılı kararı ile; ” … Dava, sözleşmeye dayalı mermerlerin ayıplı olmasından kaynaklı uğranılan zararın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkememizin tarafları ve konusu aynı olan 2017/773 Esas ve 2018/820 Karar sayılı ilamının geldiği, bu ilamın süresi içerisinde temyiz olmaması nedeniyle kesinleştiği görüldü. Genel dava şartlarının neler olduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinin birinci fıkrasında sayılmak suretiyle gösterilmiştir. Anılan hüküm çerçevesinde dava şartları, mahkemeye ilişkin dava şartları, davanın taraflarına ilişkin dava şartları ve dava konusuna ilişkin dava şartları olmak üzere üç ana başlık altında toplanmaktadır. Aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava konusuna ilişkin dava şartlarından birisidir. Mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığı davanın her aşamasında re’sen araştırılmalı, dava şartı eksikliği bulunması hâlinde ise davanın usulden reddine karar verilmelidir (Bkz. TANRIVER, Süha; Medeni Usul Hukuku, C. I, Ankara 2016, s. 622-623). Kesin hüküm, 6100 sayılı HMK’ nın 303. maddesinde “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir…” hükmü bulunmaktadır. Bu hükme göre kesin hükümden bahsedebilmek için; a)davanın taraflarının aynı olması ve b) dava sebeplerinin aynı olması ve c) dava konusunun aynı olması olması gerekir. Tarafların aynı olmasından anlaşılması gereken; her iki davada da tarafların aynı kişiler olması anlamına gelir. Hükmün davanın tarafları dışında üçüncü kişilere kural olarak herhangi bir etkisi yoktur. Zaten davada taraf olmayan bir kişiyi kararın bağladığının kabulü hukuki dinlenilme hakkına da aykırılık teşkil eder. İkinci unsur olarak dava sebeplerinin aynı olmasından anlaşılması gereken ise;davacının talep sonucunu dayandırdığı vakıaların aynı olması anlamına gelir. Aynı vakıalara dayanılarak dava açılması halinde kesin hükmün varlığından söz edilir. Üçüncü ve son unsur ise; dava konusunun aynı olmasıdır. Dava konusunun aynı olup olmadığının anlaşılması için yapılacak şey, her iki davanın netice-i talep kısmının aynı olup olmadığına bakmaktır. Her iki davanın talep sonucu kısmı aynı ise kesin hükmün varlığından bahsedilebilir. Öte yandan kesin hükmün varlığı HMK’nın 114.maddesinin i) bendinde olumsuz dava şartı olarak düzenlenmiştir. Mahkememizin 2017/773 Esas ve 2018/820 Karar sayılı dosyasının konusunun, davacı … cari hesap alacağının tahsili için yürüttüğü icra takibine yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, cari hesabın konusu mermer satımına ilişkin olduğu, davacı tarafın mermer satımından kaynaklı cari hesap alacağını talep ettiği, davalı … ise satılan mermerlerin ayıplı olduğunu, bu nedenle borcunun olmadığını savunduğu, davalı … ürünlerin ayıplı olduğuna ilişkin savunmasına ilişkin yapılan değerlendirmede; somut olayda davalı tarafın Akçaabat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığı ile bilirkişi incelemesi yaptırdığı, buna göre cari hesap ilişkisi kapsamında alınan ürünlerin değerlendirilmesi neticesinde davalının zararını tespit edildiği ve davalınında savunmasını bu rapora dayandırdığı anlaşılmıştır. Ancak bu raporun denetime açık olmaması nedeni ile mahkememizce alanında uzman jeoloji mühendisi aracılığı ile değerlendirme yapılmış ve bu bilirkişinin 14.05.2018 tarihinde raporda belirttiği tespit ve görüşlere itibar edilmiştir. Buna göre; somut olayda mermer bloklarının yerinde beğenilerek seçilip davalı trafından işaretlendiği, daha sonra nakliyesi yapılarak mermer fabrikasına indirildikten sonra, artık satıcı ocak sahibi firma sattığı malın mesuliyetini kabul etmeyeceği, zira mal ocaktan satın alındığı ve çıktığı, mermer blokların kesimi sırasında sonradan ayıplı mal ortaya çıktı iddiasının kabul edilemeyeceği, çünkü, satın alan davalı firmanın 545,55 m3 “… BLOK MERMER 2. Sınıf gri” cinsi mermer blokları yerinde inceleyerek ve her bir mermer bloku işaretleyerek ocaktan satın almış ve nakliyesini kendisi yapmıştır. Ayrıca, 545,55 m3 mermer blokların tamamının ayıplı olduğunu iddia eden davalı firmanın profesyonel bir firma olduğu, dolayısı ile herhangi bir mermer blokta çatlak, kırık veya her hangi bir ayıp olup olmadığını anlayabilecek kapasitede oldukları, aksi duruma davalı tarafın katlanması gereceği takdir ve sonucuna varılarak davalı tarafın ayıp iddia ve savunmasına itibar edilmemiş ve her iki tarafın birbirini doğrulayan kayıtları uyarınca davacının davalıdan 203.412,84 TL alacağının bulunduğu anlaşılmakla bu miktar üzerinden takibin devamına dair karar verildiği, iş bu kararın taraflarca temyiz edilmemesi üzerine kesinleştiği anlaşılmıştır. Tüm bu genel açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davacı taraf iş bu dava ile Mahkememizin 2017/773 Esas ve 2018/820 Karar sayılı dosyasında ileri sürdüğü ayıp nedeniyle uğradığı uğradığı zararı talep etmekte olup, ilk davada ayıplı olduğu iddia edilen mermerler ile bu davada ayıplı olduğu iddia edilen mermerlerin aynı olduğu, davacı taraf ilk davada davalı olarak ayıp iddiasını ileri sürdüğü, mahkememizce bu hususta değerlendirme yapıldığı ve ayıp iddiasının reddine karar verildiği, dolayısıyla ayıba ilişkin hususun ilk davada yargılama konusu yapıldığı ve hükme bağlandığı, dolayısıyla taraflar açısından maddi anlamda kesin hüküm teşkil ettiği anlaşılmıştır. Bu sebeplerle Mahkememizin 2017/773 Esas ve 2018/820 Karar sayılı davası ile iş bu davanın tarafları, dava sebeplerinin ve dava konularının aynı olduğu anlaşıldığından HMK.nın 114/1-i ve 115/2 maddeleri uyarınca kesin hüküm nedeniyle davanın usulden reddine dair … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; “Davanın KESİN HÜKÜM SEBEBİYLE USULDEN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemece yapılan her iki davanın konusu mermerlerin aynı mermerler olduğu yönünde yapılan tespitin hatalı olduğunu, bu sebeple yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olup bozulması gerektiğini, Yerel Mahkemece huzurdaki itirazın iptali dava dosyasında maddi anlamda kesin hüküm teşkil ettiği ileri sürülen yine Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/773 Esas – 2018/820 Karar sayılı hükmüne konu olan fatura farklı olduğu gibi faturaya konu mermerlerin de yani dava konusu alacağın sebebi olan mermerlerin de farklı olduğunu, dolayısı ile her iki davanın dava konuları ve dava konusunun dayanağı olan faturaların farklı olduğunu, Her iki dosya da celp edilerek dava dilekçeleri incelendiğinde işbu davanın konusunun; “25.02.2017 düzenleme tarihli … Seri numaralı faturaya konu 545 metreküp “… BLOK MERMER 2.Sınıf gri” mermer blokları”nın ayıplı çıkması sebebi ile müvekkilin uğramış olduğu zararların tespitine yönelik Akçaabat 1. ASHM’ nin 2017/65 D.İş sayılı dosyasında yapılan tespit sonucu hesaplanan zararın olduğunun; Yerel mahkemece maddi anlamda kesin hüküm teşkil ettiği iddia olunan 2017/773 E. Sayılı itirazın iptali davasının konusunun ise; “19.04.2017 tarih … Nolu faturadan kaynaklanan bakiye cari hesap alacağı” olduğunun açıkça görüleceğini, Huzurdaki davanın konusunun 21961 nolu 25.02.2017 tarihli faturaya konu mermer bloklarının ayıplı olması sebebi ile gemi-iskele yükleme parası, işçilere ödenen “sapan parası” nakliyesi, taşınması için kiralanan vinçin kira bedeli ve karayolları ile fabrikaya taşınması dahil Akçaabat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2017/65 D.İş sayılı dosyası ile tespit edilen müvekkilin uğramış olduğu zararlar olduğunu, İşbu davanın davalısı olan şirket tarafından müvekkilin zararları karşılanmayarak farklı bir faturadan ve maldan kaynaklanan alacaklarının tahsili için Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/773 E. sayılı dosyası ile dava açıldığı için esas müvekkil şirketin davalı tarafından kendisine bir önceki fatura ile satılan ayıplı mallar sebebi ile uğradığı zarardan kaynaklı alacaklı olduğuna dair savunma yaptıklarını ve huzurdaki 2018/263 Esas sayılı davayı açtıklarını ve davanın 2017/773 Esas sayılı dosya ile birleşme talebinde bulunduklarını beyan ettiklerini, Dava konusu faturalar ve iddia edilen alacakların kaynaklarının, dava konularının tamamen birbirinden farklı olduklarını, Dava dosyaları ayrıntılı olarak incelendiğinde ayıplı malların 25.02.2017 düzenleme tarihli … Seri numaralı faturaya konu mallar olduğu, 2017/773 E. Sayılı davanın konusu olan bakiye cari hesap alacağına dair icra takibi olduğu ve bu takibe konu alacağın kaynağı … Nolu 25.02.2017 tarihli faturaya konu mallara ilişkin herhangi bir ayıp iddialarının olmadığının görüleceğini, dolayısı ile yerel mahkemenin bu bahisle aynı mermerler olduğu ve ayıp iddiasının 2017/773 E. sayılı dosyada zaten reddedildiğine ilişkin gerekçesinin kabul edilemeyeceğini, Davalı tarafça da dava konusu faturaların ve malların farklı mallar olduğu bilindiği için cevap dilekçesinde kesin hükme yönelik herhangi bir itirazda bulunulmadığını, malın ayıbına ilişkin cevap ve itirazlarda bulunulduğunu, bu hususun dahi yerel mahkemenin hatalı bir karar vermiş olduğunun kanıtı olduğunu, Yine 2017/773 E sayılı dava dosyası içerisindeki bilirkişi raporunda da farklı faturalar ve farklı mallar olduğuna dair tespitler mevcut olduğunu beyanla; – İstinaf Başvurularının kabulü ile; – Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 17/01/2019 tarih ve 2018/263 Esas – 2019/48 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin davalı yönünden Maktu vekalet ücretine hükmetmiş olmasının yerinde olmadığını ve bu yönü ile karara karşı istinaf talebinde bulunduklarını, İlk Derece Mahkemesinde 2017/773 Esası ile açılan davaya bu davanın davalısı olarak davacının ayıp iddiasında bulunduğunu, akabinde aynı iddialara dayanarak 2018/263 Esası ile dava açtığını, İlk Derece Mahkemesi’ nin 2017/773 Esas sayılı davayı, bu davanın devam eden yargılaması sırasında, incelenen ayıp iddiası da reddedilmek suretiyle karara bağladığını, kararın kesinleşmesi üzerine de daha önce ayıp iddiasının incelendiğini ve reddedilmiş olması nedeni ile 2018/263 Esas sayılı davada kesin hüküm sebebi ile reddedildiğini, Her ne kadar kesin hüküm olarak tanımlamış olsa da, yargılamanın devamı sırasında bir başka dosyada incelenen davacı iddialarının karara bağlandığını ve bu kararın kesinleşmiş olmasının, bu davanın esastan reddini gerektiren bir durum olup bu durumda davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, Diğer taraftan itirazın iptali olarak açılan ve reddedilen davada davalı yararına kötü niyet tazminatı konusunda da bir hüküm tesis edilmediğini, oysa davacının kötü niyetli olup davanın reddi ile birlikte davalı yararına tazminat da hükmedilmiş olması gerektiğini beyanla;- Davacının istinaf taleplerinin reddine, – İstinaf taleplerinin kabulü ile, davalı yararına nispi vekalet ücreti ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Temel uyuşmazlık; olayda kesin hüküm olup olmadığı, bu anlamda davanın görülmesine engel kesin hüküm dava şartının bulunup bulunmadığıyla ilgilidir. Davacının istinaf başvurusu kabul edilmediği takdirde davalının istinaf başvurusun değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacı vekili, Bakırköy 6 ATM’ nin 2017/773 E sayılı dosyasının konusu ile bu davanın konusunun farklı olduğunu, (mermerlerin de aynı olmadığını ) istinafen öne sürmüştür. ELDEKİ DAVA: Büyükçekmece … İcra Md. nün … sayılı dosyasında itirazın iptali davasıdır. Takip talebi Akçaabat 1. Asliye Hukuk mahkemesinin 2017/65 D.İş sayılı tespit dosyasında alınan 28/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen 443.113,30 TL’nin tahsiline yöneliktir. Bu raporda davacının davalıdan aldığı 2. Sınıf gri Marmara Blok mermerleri delil tespitine (malın ayıplı olup olmadığı ve değeri yönünden) konu olmuştur. Mermerlerin, 25/02/2017 tarih ve 021961 no.lu faturada belirtilen 545 m3 lük … 2. Sınıf gri cinsi mal olduğu anlaşılmaktadır. KESİN HÜKÜM TEŞKİL ETTİĞİ KABUL EDİLEN DAVA: Bakırköy 6 ATM’nin 2017/773 E sayılı dosyası ise … A.Ş. tarafından … Ltd. Şti aleyhine Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasındaki itirazın iptaline yöneliktir. Takip, 19/04/2017 tarih ve … no.lu 228.271,00 TL tutarındaki faturaya dayanmaktadır. Dava dosyasında davalı konumunda olan … Ltd. Şti.savunmasında … 25/02/2017 tarih ve … no.lu 545,55 m3 …Blok mermer 2. Sınıf gri tanımlı emtianın ayıplı olduğunu, esasen kendilerinin diğer taraftan alacakları olduğunu öne sürmüş, mahkeme, 10/09/2018 T. 2017/773 E-2018/820 K. Sayılı karar ile davanın kısmen kabulüne karar vermiş, karar istinaf edilmeksizin 30/11/2018 tarihinde kesinleşmiştir.
KARŞILAŞTIRMA Taraflar arasında birden fazla mermer satışı olduğu anlaşılmaktadır. Bakırköy 6 ATM’nin 2017/773 E sayılı dosyasına konu satış, 19/04/2017 tarihli mermer satışından kaynaklanan alacaktır. .. .. o davada 25/02/2017 tarihli faturaya istinaden aldığı mermerlerin ayıplı olduğu bu durumda kendisinin diğer taraftan alacaklı olduğu savunmasıyla karşı durmuştur. Bir anlamda mahsuplaşma istemiştir. Eldeki dava 25/02/2017 tarihli ayıplı olduğu öne sürülen emtia bedelinin tahsiline yönelik takibe itirazın iptali davası olduğu için ortada kesin hüküm yoktur. Davanın konuları farklıdır. Açıklanan nedenlerle; ortada kesin hüküm bulunmadığı için mahkemece verilen karar dosya içeriğine usul ve yasaya aykırı olduğundan, hükmün HMK 353/1-a-4 uyarınca kaldırılarak mahkemesine iade edilmesi gerekmiştir. Kararın kaldırılması nedeniyle davalının konusu kalmayan istinaf başvurusunun değerlendirilmesi hukuken mümkün olmamış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 17/01/2019 tarih ve 2018/263 Esas – 2019/48 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 2-Davalının konusu kalmayan katılma yolu ile istinaf talebinin değerlendirilmesine yer olmadığına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 5-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen istinaf kanun yoluna başvurma harcı 121,30 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6- Davalı avansından sarf edilen dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 49,70 TL’ nin davalı üzerinde bırakılmasına, 7-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/12/2019 tarihinde HMK 353/1-a-4 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.