Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1788 E. 2019/1487 K. 23.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1788 Esas
KARAR NO : 2019/1487 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/382 Esas 2019/549 Karar
TARİH: 29/05/2019
DAVA: İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
KARAR TARİHİ: 23/10/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkillerinden …, davalı ile aralarındaki ticari ilişkide teminat olmak üzere 09.07.2018 tarihli bayilik sözleşme gereği … İli, … İlçesi, … Mevkii, … Parsel Nolu taşınmaz üzerine 18.03.2019 tarih … yevmiye ile davalı lehine ipotek tesis edildiğini, … isimli müvekkilinin söz konusu sözleşmede taraf olmadığını, ipoteklerin bulunduğu arsanın sahibi ve … isimli müvekkili şirketin sahibinin kardeşi olduğunu, bu sebeple verilen ipoteğin 3. kişi ipoteği olduğunu, sözleşme tarihinden iş bu dava tarihine kadar müvekkiline ariyet olarak verilmesi gereken materyallerin verilmediğini, müvekkilinin haricen akaryakıt pompası ve diğer parçaları aldığını, davalı şirketin edimlerini yerine getirmediği gibi müvekkili … ihtar gönderdiğini, bu ihtarda müvekkiline 1.368.193,55 TL bedelin kendilerine 3 gün içerisinde ödenmesini aksi durumda ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılacağını, bu sebeple sözleşmeyi feshedeceğini belirttiklerini, taraflarınca da söz bu konusu ihtara davalının talep ettiği süre içerisinde cevap verilmiş olduğunu, davalı tarafa tebliğ edildiğini, bu ihtardan sonra ipoteğin paraya çevrilmesi takibi yoluna başvurulduğunu, sözleşmenin yükümlülüklerine uyulacağı, düzgün bir ticaret olacağı düşüncesi ve temennisiyle hareket eden müvekkilinin söz konusu ipoteği verdiğini, davalı şirketin iyi niyetli olmadığını ileri sürerek, haksız olarak ipotek hakkını elinde bulunduran davalı şirketten bu hakkın alınarak, ipoteklerin kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 29/05/2019 tarih 2019/382 Esas 2019/549 Karar sayılı kararında;”Tüm dosya kapsamından; her ne kadar davacılar taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması için mahkememizde iş bu davayı açmış ise de, ipoteğin kaldırılması taşınmazın aynına ilişkin bir hak olduğu, taşınmazın aynına ilişkin davaların HMK nun 12.maddesi gereğince taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilliyetliğini veya alıkoyma hakkına ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu, yine aynı maddenin 2.fıkrası gereğince irtifak haklarına ilişkin davaların üzerinde irtifak hakkı kurulan taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılacağının hüküm altına alındığı, bu hali ile yetkili mahkemenin Konya Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, yukarıda belirtildiği gibi HMK 12.maddesi gereğince yetkinin kesin yetki olduğu …” gerekçesi ile; Dava dilekçesinin yetki yönünden usulden reddi ile mahkemenin yetkisizliğine, HMK’nın 20.maddesi gereğince gerekçeli kararın tüm taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dava dosyasının yetkili Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile;İlk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunu, Arabuluculuk kanun yoluna başvuru yapılmadan açılan davanın dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, Müvekkiline dava dilekçesinin tebliğ edilmediğini, dava dilekçesi tebliğ edilmeden gerekçeli kararın tebliğ edilmesinin müvekkilinin savunma hakkını kısıtladığını, (Yargıtay 23. H.D. T:26.11.2015 E:2015/734 K:2015/7608, Yargıtay 4. H.D. T:16/11/2015 E:2014/16145 K:2015/13017, Yargıtay 23. H.D. T:12.09.2012 E:2012/3019 K:2012/5035)Davanın asıl konusunun bayilik sözleşmesi ve cari hesaptan kaynaklanan borç ilişkisinin tespiti olduğu ve bu husus çözüme kavuşmadan ipoteğin fekkinin mümkün olmadığını, Davayı görmeye görevli ve yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, Yerel mahkemece öncelikle taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinin tam olarak tespiti duruma göre karar verilmesi ve verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerekmekte ve ayrıca ipoteğin fekki taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, davayı görmeye Konya Asliye Ticaret Mahkemeleri değil, Bakırköy mahkemeleri yetkili olduğunu, H.M.K.’un 6,7,9,10,14,15,16 maddelerinin düzenlemesine göre borçlar hukukuna ilişkin sözleşmeler için genel yetkili mahkemeler dışında tarafların aralarında sözleşmeyle yetkili mahkeme belirleyebileceklerini, (Yargıtay 19.HD, T:16.05.2012 E:2012/5291 K:2012/8226)Gerekçeli kararın delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe kısmında “talep halinde dosyanın yetkili ve görevli Tomarza Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” karar verilmişken hüküm kısmında “Konya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine” karar verilmesinin çelişkili olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/382 Esas 2019/549 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava ipoteğin fekki davası olup, TTK 5/A maddesinde davadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlendiği alacak ve tazminat davası olmadığından davadan önce arabulucuya başvurulmasına gerek bulunmamaktadır. Davalının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Mahkemece kesin yetki dava şartı nedeniyle yetkisizlik kararı verilmiş olup taraflar arasındaki uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmemiştir. HMK’nın 115. maddesinde mahkemenin dava şartının bulunup bulunmadığını yargılamanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı, noksanlığı tespit etmesi halinde davanın usulden reddine karar vereceği düzenlenmiş olup, talep ipoteğin fekkine ilişkin olduğundan ve dava dilekçesinde fekki istenen ipoteğin Konya ilinde bulunan taşınmaz üzerine konulduğu belirtildiğinden dava dilekçesinden mahkemenin yetkili olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Buna göre söz konusu dava şartının sonradan tamamlanması imkanı da bulunmadığından mahkemece dava dilekçesi üzerine yetkisizlik nedeniyle usulden red kararı verilmesinde savunma hakkının kısıtlandığından söz edilemez. Kararın kesinleşmesi ve usulüne uygun başvuru olması halinde yargılamaya yetkili mahkemede devam edilecek olup, yetkili mahkemece dava dilekçesi tebliğ edilerek davalıya savunma hakkını kullanması imkanı tanınacaktır. Bu aşamada dava dilekçesi tebliğ edilmeden karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmayıp davalının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.Her ne kadar mahkeme gerekçesinin bir kısmında “Tomarza Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” yazılmış ise de bu ibarenin sehven gerekçe kısmında kaldığı, gerekçenin diğer bölümünde ve hüküm fıkrasında Konya Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunun belirtildiği, gerekçenin bir bölümünde sehven kalmış olan yazım yanlışının kararda çelişki oluşturmadığı, esasa etkili olmadığı, anlaşılmakla bu istinaf sebebi yerinde değildir.İpoteğin fekki davası, taşınmazın aynına ilişkin olması nedeniyle HMK’nın 12/1 maddesine göre taşınmaz üzerindeki ayni haklara ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olup mahkemece yetkisizlik kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcı davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına; yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/10/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.