Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1787 E. 2021/1122 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1787
KARAR NO : 2021/1122
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2019
DOSYA NUMARASI : 2017/924 Esas – 2019/132 Karar
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; triko imalatı yapan müvekkili şirket ile iplik ve satışı yapan davalı şirket arasında varılan anlaşmaya göre, 14,10 TL/Kg birim fiyat üzerinden o günkü kur hesaplamalarına göre toplam 32.000 USD (Amerikan Doları) tutarındaki ipliğin müvekkili şirkete telimi karşılığında, 30.07.2016 vadeli 5.000 USD, 30.08.2016 vadeli 5.000 USD, 30.09.2016 vadeli 5.500 USD, 30.10.2016 vadeli 5.500 USD, 30.11.2016 vadeli 5.500 USD, 30.12.2016 vadeli 5.500 USD olmak üzere toplam 32.000 USD tutarında altı adet senet düzenlenerek davalı şirkete verildiğini, müvekkili şirket tarafından verilen senetlerin vadelerinde ödemeleri gerçekleştirilmiş olmasına rağmen, davalı şirket tarafından sipariş konusu ipliklerden sadece 07.09.2015 tarih 10217 faturaya konu olan toplam 29.756,13 TL (9.642,26 USD) karşılığında 1.954,04 Kg iplik teslim edildiğini, müteaddit talep ve uyarılara rağmen bugüne değin geriye kalan 22.357,74 USD karşılığı iplik teslim edilmediği gibi fazla ödenen paranın da müvekkili şirkete iade edilmediğini, davalı şirketin, fazladan ödenmiş bulunan (32.000-9.642,26) = 22.357,74 USD tutarında müvekkili şirkete karşı sebepsiz zenginleştiğini belirterek, 22.357,74 USD (81.652,70 TL)’nin senetlerin ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İİK. Md.72’nin, istirdat davasını 1 yıllık zamanaşımına bağladığını, davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, müvekkili tarafından herhangi bir sözleşme imzalanmadığını, sözleşme hususunun ispatı gerektiğini, daha önce davacı tarafından gönderilen ihtarnameye cevaben Zeytinburnu 4.Noterliği’nin 16.02.2016 tarih …yevmiye no.lu ihtarıyla herhangi bir sözleşme olmadığı, müvekkilinin satın aldığı malların bedelinden başka para almadığı, tüm malların tesliminin yapıldığı hususunun bildirildiğini, taraflar arasında ticaretin 15-20 yıl geriye dayandığını, davacının müvekkilindeki hesabının 2010 yılından (0) bakiyeyi verdikten sonra 2011 yılından itibaren sürekli olarak davacının borçlu kalmasıyla devam ettiğini, tarafların 2011 yılından bu yana ticari defterlerine ve kayıtlarına bakıldığında müvekkilinin herhangi bir fazla ödeme almadığının ortaya çıkacağını, 2011 yılından itibaren taraflar arasındaki ticaretten kaynaklı olarak satılan ve faturası düzenlenen malların bedellerine ilişkin yapılan hesap sonucu olduğunu belirterek, davanın hak düşücü süre ve zamanaşımı nedeniyle reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 19/02/2019 tarih ve 2017/924 Esas – 2019/132 Karar sayılı kararı ile;
” …. davacı dava dilekçesinde davalıdan iplik üretim ve satışı konusunda aralarında anlaşmaya vardıklarını 14,10 TL/kg birim fiyat üzerinden toplam 32.000 USD tutarındaki ipliğin kendilerine teslim karşılığında 32.000 USD tutarlı 6 adet bono vererek anlaştıklarını, ödeme olarak verdikleri 6 adet bononun ödemesini yaptıklarını ve davalıdan teslim aldıklarını, davalının sadece 9.642,26 USD karşılığı olan 1.954,04 kg iplik teslim ettiğini, 22.357,74 USD karşılığı ipliği teslim etmediğini, davalıya teslim edilmeyen iplik nedeni ile ödenen 22.357,74 USD nin haksız zenginleşme nedeni ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı davacı ile herhangi bir sözleşme imzalanmadığını, satılan malların bedelinden başka para alınmadığını, tüm malların tesliminin yapıldığını, davanın reddini talep ettiği görülmüş, mahkememizce taraf defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılması için dosya mali müşavir bilirkişiye verilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 08/08/2018 tarihli kök raporda; davacı ve davalı defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu, taraflar arasında 2010 yılından itibaren ticari ilişki bulunduğu, bu ticari ilişki kapsamında davalıya 6 adet senetle toplam 32.000 USD tutarında ödeme yapılmış olduğu, davalı yan tarafından davacıya 9.642,26 TL karşılığı iplik faturası düzenlenmiş olduğu, davacının defterlerine 32.000 USD senet bedellerini defterlerine TL cinsinden 26.500 TL olarak kaydetmiş olduğu, 5.500 USD senedin de kayda alınmamış olduğu, davacının takip konusu yaptığı, 22.357,74 USD tutarındaki alacağın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, ayrıca bu tutardaki senetlerin ödendiğine dair herhangi bir belge ve kayıt bulunmadığının rapor edildiği görülmüş, taraf vekillerinin itirazı doğrultusunda dosya kök raporu hazırlayıp düzenleyen mali müşavire verilmiş, ek rapor aldırılmış, düzenlenen 09/01/2019 tarihli ek raporda; davacı vekili tarafından itirazları doğrultusunda bilgi ve belgelerini incelemeye sunmadığından itirazlar doğrultusunda inceleme yapılamadığına dair rapor düzenlemiş olduğu görülmüştür. Mahkememizce dosya, taraf defter ve belgelerinin hazır edilmesi hazır etmedikleri takdirde bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları ihtarı yapılarak, bilirkişiye verilmiş olduğu, bu ihtarata rağmen davacı vekilince itirazları doğrultusunda bilgi ve belgeleri incelemeye sunmadığı, bilirkişi tarafından düzenlenen kök raporda davalının defterlerine göre davacıdan 37.834,60 TL alacaklı olduğu davacı defterlerinde ise davacının davaya esas aldığı, 22.357,74 USD tutarındaki alacağına ilişkin defterlerinde usulüne uygun bir kaydın bulunmadığı, iplik bedeli olarak verdiği ve ödemesini yaptığı senetlere ilişkin 22.357,74 USD tutar bakımından defterlerinde bir ödeme kaydının bulunmadığının rapor edilmiş olduğu görülmüştür.
Dosya kapsamı itibarıyla, davacı tarafından davalıya vermiş olduğu senetlerin davalıya ödendiğine dair defter ve belgelerinde kaydın bulunmaması, talep ettiği dava miktarına ilişkin defter ve belgelerinde düzenlenmiş bir fatura ve kaydın bulunmaması nedeni ile davacının davasının ispatlayamamış olduğu kabul edilerek, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile;
” Davacının davasının REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Mahkeme gerekçesinin hatalı olduğunu, mahkemece 1. oturumda, mali müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş ise de, ticari defterler üzerinde inceleme yapılmasına lüzum bulunmadığını, zira dava konusu yapılan alım-satımın, 2015 yılında gerçekleşen ve mal miktarı, bedeli, ödenme şekli ve takvimi gibi tüm unsurları belirlenen özel bir alım satım olup, dökümünün davalının lehtarı olduğu toplam 32.000,00 USD tutarlı 6 adet bonoya bağlandığını, örnekleri dosyaya sunulan ve arkasında davalının cirosu bulunan bu senetlerin tümünün kendileri tarafından ödenerek iade ve teslim alındığını,
İnceleme gününde kendileri tarafından 2015-2016 yıllarına ait, davalı tarafın ise 2010-2016 yallarına ait ticari defterlerin bilirkişi incelemesine sunulduğunu, 08.08.2018 tarihli “Kök Rapor”da, taraflara ait ticari defterlerin içeriği kendi iddialarını doğrulamasına rağmen, sonuç ve kanaat bölümünde aleyhe görüş bildirildiğini, hatalar içeren bu rapora karşı 01.09.2018 tarihli dilekçeyle yönelttikleri itirazlar üzerine, 2. Oturumda mahkemece bu kez, “Dosyanın önceki bilirkişiye günsüz olarak verilip taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda inceleme yapıp ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine, … ” karar verildiğini,
İçeriğinden “Ön Rapor” olduğu anlaşılan “Bilirkişi Ek Raporu”nun “Kanaat ve Sonuç” bölümünde, “Belge ve bilgilerin Sayın Mahkemenize sunulması ve dosyanın tekrardan tarafıma tevdi edilmesi halinde, sunulan bilgi ve belgeler incelenerek ihtiyaç duyulan ek rapor düzenlenebilecektir.” görüşüne yer verildiğini, bilirkişiyi bu görüşe sevk edenin, talep ettiği 2011-2014 yıllarına ait ticari defterlerin, müvekkili şirketin muhasebeci değiştirmesi sebebiyle önceki muhasebecide kalması ve temin edilmeye çalışıldığının kendisine ifade edilmesi olduğunu, bilirkişinin ise duruşma günü yaklaştığı için dosyayı daha fazla bekletemeyeceğini, defterlerin temin edilip sunulması halinde incelemesini yapabileceğini belirterek “Ön Rapor” niteliğindeki “Bilirkişi Ek Raporu”nu dosyaya sunduğunu, bu rapora karşı 02.02.2019 tarihli dilekçeyle, belirtilen dönemlere ait ticari defterlerin temin edildiği, bilirkişi incelemesine sunulmaya hazır bulunduğu bildirilerek, ek rapor alınması için dosyanın yeniden bilirkişiye verilmesi yönündeki taleplerini mahkemeye ilettiklerini, 15.02.2019 tarihli dilekçeyle, aynı taleplerini tekrarladıklarını, ancak mahkemece defterlerinin incelenmesi yönündeki yinelenen talepleri dikkate alınmayarak davanın reddine karar verildiğini, Dosyanın ilk defa bilirkişiye verildiği 05.06.2018 tarihli duruşmanın 3 no’lu ara kararında, taraf defterleriyle ilgili sadece “ … dosya ve taraf defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapıp … ” şeklinde, 6 no’lu ara kararda ise “ … tarafların defter ve belgelerini hazır etmeleri … ” biçiminde ifadelere yer verildiğini, ara kararlarda tarafların hangi yıl/ yıllara ait defterleri ibraz edeceklerine dair bir açıklık bulunmaması, kendilerine göre de uyuşmazlığın 2015-2016 yıllarını ilgilendirmesi nedeniyle, kendileri tarafından mahkemece inceleme için kararlaştırılan 02.07.2018 günü 2015 ve 2016 yıllarına ait defterlerin bilirkişiye sunulduğunu, sunulan defterlere göre incelemesini yapan bilirkişinin 08.08.2018 tarihli kök raporunda da, davacının 2011-2014 yıllarına ait defterlerinin de incelenmesi gerektiği yönünde herhangi bir görüş bulunmadığını,
Bilirkişi tarafından davacıya ait 2011-2014 yıllarına ilişkin ticari defterlerin sunulması yönündeki talebin, ek rapor dosya kendisine tevdi edildikten sonra kendilerine şifahi olarak bildirildiğini, mahkemece hangi yıllara ait olacağı belirtilmeksizin, sadece defterlerin inceleme için belirlenen 02.07.2018 tarihinde hazır bulundurulması yönündeki ihtaratlı ara kararının, uyuşmazlık konusu yıllar olduğu için 2015-2016 yıllarına ait defterler kendilerince sunulmak suretiyle yerine getirildiğini, 08.08.2018 tarihli kök rapora yönelttikleri itiraz üzerine, Mahkemece 30.10.2018 tarihli duruşmada 1 no’lu ara kararla sadece, ““Dosyanın önceki bilirkişiye günsüz olarak verilip taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda inceleme yapıp ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine, … ” biçiminde karar verilerek dosyanın bilirkişiye verildiğini, yine hangi yıllara ait defterlerin sunulacağı hususunda bir açıklık bulunmadığı gibi, ne inceleme günü belirlendiğini ne de ihtaratta bulunularak herhangi bir yaptırım öngörüldüğünü, Dolayısıyla mahkemece yer verildiği gibi, “Mahkememizce dosya, taraf defter ve belgelerinin hazır edilmesi hazır etmedikleri takdirde bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları ihtarı yapılarak, bilirkişiye verilmiş olduğu, bu ihtarata rağmen davacı vekilince itirazları doğrultusunda bilgi ve belgeleri incelemeye sunmadığı … ” (!) yolundaki gerekçenin dosya kapsamı, delil ve belgelerle bağdaşmadığını, Davanın çözümüne hiçbir katkı sunmayan 08.08.2018 tarihli “Kök Rapor”a göre karar vermenin imkansız olduğunu, mahkemece de kök rapora göre karar vermenin olanaksızlığı anlaşılarak ek rapor alınmasına karar verildikten sora aynı kök rapora atıfla karar verilmiş olmasının çelişkili olduğunu, mahkemece, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek noksan soruşturmayla verilen kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu belirterek,
İlk Derece Mahkemesinin ” davanın reddine ” dair usul ve yasaya aykırı kararın ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, ticari alım-satımdan kaynaklanan, davalıdan alınacak iplik için yapılan ödemelere karşılık teslim edilmeyen iplik bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, alacak iddiasının ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dosyanın incelenmesinde; 05/06/2018 tarihli 1. celsede mahkemece, dosya ve taraf defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilerek, inceleme günü tarafların defter ve belgelerini hazır etmeleri, aksi takdirde ibrazdan ve delil olarak dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları yönünde ihtarat yapıldığının belirtildiği, bilirkişi incelemesi için davacının 2015-2016 yıllarına ait, davalının ise 2010-2016 yıllarına ait ticari defterlerini ibraz ettikleri, 08.08.2018 tarihli bilirkişi raporuna tarafların itiraz etmeleri üzerine mahkemenin 30/10/2018 tarihli celsesinde “Dosyanın önceki bilirkişiye günsüz olarak verilip taraf vekilleririnin itirazları doğrultusunda inceleme yapıp ek ropar düzenlenmesinin istenilmesine karar verildiği, ara karar uyarınca bilirkişi tarafından ibraz edilen 09.01.2019 tarihli ek raporda; davacı vekilinden mail yolu ile talep edilen bilgi ve belgelerin temin edilemediği, ek rapor düzenlenebilmesi için belirtilen bilgi ve belgelerin sunulması gerektiği, belge ve bilgilerin mahkemeye sunulması ve dosyanın tekrardan tarafına tevdi edilmesi halinde, sunulan bilgi ve belgeler incelenerek ihtiyaç duyulan ek raporun düzenlenebileceğinin belirtildiği, bu rapora karşı davacı vekilince ibraz edilen 02.02.2019 tarihli dilekçeyle, bilirkişi tarafından her ne kadar davacıya ait 2010-2014 yılları ticari defterlerinin sunulması talep edilmiş ise de; müvekkili şirketin muhasebeci değiştirmesi ve belirtilen dönemlere ait defterlerin de önceki muhasebecide kalması sebebiyle temininde güçlük yaşandığı, sunulmasının mümkün olamadığı, belirtilen dönemlere ait ticari defterlerin nihayet temin edilebildiği, bilirkişi incelemesine sunulmaya hazır bulunduğu belirtilerek, bilirkişinin işaret ettiği üzere ek rapor alınması için dosyanın yeniden bilirkişiye verilmesini talep ettiği, talebini 15.02.2019 tarihli dilekçesinde ve mahkemenin 19/02/2019 tarihli duruşmasında da tekrar ettiği, mahkemece davacı vekilinin itiraz ve talepleri hakkında olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmadan davanın esastan karara bağlanıldığı görülmektedir. HMK’nın 222. maddesi uyarınca, mahkeme ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. Mahkemenin bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ilişkin 05/06/2018 tarihli ara kararında tarafların defter ve belgelerini hazır etmeleri bildirilmiş ise de, hangi yıllara ait defterlerin ibraz edileceği belirtilmemiştir. Yine ek rapor alınması hususunda verilen 30/10/2018 tarihli ara kararda da bu hususa değinilmemiştir. Bilirkişi tarafından ibraz edilen raporda, ek rapor tanzimi için 2010-2014 yılları ticari defterler ve belgelerin ibrazı gerektiği bildirilmiş olup, davacı vekilinin de, mazeretini bildirerek ticari defterlerin inceleme için hazır olduğu beyan edilerek ek rapor alınmasının talep edildiği nazara alındığında, davacının ticari defterlerini ibrazdan kaçındığı sonucuna varılarak, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu durumda mahkemece, 6100 sayılı HMK’ nın 31. maddesi kapsamında hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında, davacı tarafa gerekli ihtaratları da içerir şekilde usulüne uygun olarak ve hangi yıllara ilişkin defterlerin ibraz edileceği de belirtilerek ticari defterlerini sunması için süre verilip, davacı tarafça ticari defterlerin ibrazı halinde bilirkişiden ek rapor alınarak, taraf delilleri birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Kanun no’lu 22/07/2020 kabul tarihli Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 35. mad. uyarınca; “6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda açıklandığı şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/02/2019 tarih ve 2017/924 Esas 2019/132 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/09/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ
Dava, avans olarak verilen para kadar mal teslim edilmediği, davalının sebepsiz zenginleştiğinden bahisle teslim alınmayan mal bedelinin iadesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili yukarıda özetlenen istinaf dilekçesi ile karara karşı istinafa başvurmuştur.
İlk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek tüm delilleri toplayarak karar verdiğini, dosyada istinaf başvurusu üzerine esasın incelenmesine engel eksiklik bulunmadığını düşündüğümden, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi ile istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının esasının incelenmeden kaldırılmasına ve dosyanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine dair çoğunluk görüşüne katılmıyor muhalif kalıyorum. 08/09/2021