Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1785 E. 2021/889 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1785 Esas
KARAR NO: 2021/889 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/42 Esas -2017/1331 Karar
TARİH: 05/12/2017
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 22/04/2014 tarihinde davalı şirketten 110.000 TL bedelle … plakalı … aracı satın aldığını, aracın teslim sonrası şanzıman arızası vermesi nedeniyle şanzımanın değiştiğini, tekrar şanzıman arızası vermesi üzerine 03/09/2014 tarihinde aracın yeniden yetkili servise götürüldüğünü, serviste 2 gün kaldıktan sonra arızanın giderildiği söylenerek kendisine teslim edildiğini, teslimden sonra araçla seyir halinde iken aracın aynı arızayı göstermesi üzerine aynı gün aracı tekrar yetkili servise götürdüğünü, aracın 21 gün serviste kaldığını ve 24/09/2014 tarihinde yetkili serisin müvekkilini arayarak arızanın giderilemediğini, aracı iade almak istediklerini, ancak aynı arabadan kalmadığını ve para iadesi yapacaklarını açıkladığını, araç için 90.000 TL kredi kullandığından kredinin kapatılması için vekalet alan davalı firmanın, kalan kredi borcunu ödeyerek müvekkiline 32.000 TL iade etiğini, oysa müvekkilinin 110.000 TL lik aracı satın alırken aracın ekstraları, cam filmi, boya koruması vs. için 1.180 TL ödeme yaptığını, yine araç satılırken kredi taksitlerinden 4 tanesini ödediğini, 4 taksitin 17.282,24 TL tuttuğunu, bu şekilde müvekkilinin ödemiş olduğu ücretlerin tamamının 38.462,24 TL olduğunu, iade edilen miktar düşüldükten sonra kalan 6.462,24 TL daha para alması gerektiğinden müvekkiline eksik ödenen bedel farkının yasal faizi ile birlikte ödenmesine, araç mahrumiyeti sonucu oluşan zararın tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davaya konu … plakalı aracın davacı adına kayıtlı olmayıp … Ltd. Şti. üzerine olduğunu, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından esasa girilmeden davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirketin satıcı olmayıp aracı kişi olduğunu, taraflar arasında yaşanan anlaşmazlığın ekteki sulh ile çözüldüğünü, tarafların birbirlerini ibra ettiğini, ekli protokolün 2. maddesinde … A.Ş. tarafından müşterinin … A.Ş. ne borcunun kapatılarak araç üzerindeki rehnin kaldırılacağı ve araç fatura bedelinden … A.Ş. ne ödenen bedel mahsup edilerek hesabına bakiye bedelin ödeneceğinin taahhüt edildiğini, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, esasen protokol gereğince fatura bedeli olan 109.259,33 TL bedelden …’a kredi kapama bedeli olarak 79.041,86 TL ödeme yapıldığını, müşteriye bakiye 30.217,47 TL ödeme yapılması gerekirken … A.Ş. tarafından 32.138,14 TL ödeme yapıldığını, sonuç olarak bedeli ödemekle yükümlü olan … A.Ş. tarafından araç sahibi … Ltd. Şti’ne protokol gereği yükümlülüğünden fazla ödeme yapıldığını, davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/12/2017 tarih 2017/42 Esas -2017/1331 Karar sayılı kararında; ” davacının davalıdan aldığı … plakalı aracın giderilemeyen şanzıman arızası nedeniyle ayıplı olduğunun kabulünün gerektiği, davalı firma tarafından bu durumun kabul edilerek aracın iade alındığı ve araç için çekilen kredi bakiyesinin ödenerek, davacının o tarihe kadar araç için yapmış olduğu ödeme ve masraflar için 32.138,14 TL tutarındaki bedelin davacıya iade edildiği, ancak davacının araç için 4 kredi taksidi ödediği ve araca bir takım ekstra masraflar yaptığı bu bedel toplamının 38.462,14 TL olduğu, buna göre davalının davacıya 6.324,10 TL eksik ödeme yaptığı; ayrıca davacının aracı 36 gün süreyle kullanamamasından kaynaklı olarak 5.400,00 TL mahrumiyet zararının oluştuğu, anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar davalı tarafça davacı ile yapmış oldukları ödeme protokolünün ibra anlamına geldiği ve davacının talep hakkının bulunmadığı yönünde görüş ileri sürülmüş ise de; satın alan ve müşteri durumunda olan davacı ile aracın yetkili satıcısı olan davalı firma arasında ayrıntılı olarak açıklanan süreçte gelişen durumda; davacının ”arızası giderilemeyen ve artık araçtan yararlanma imkanı kalmadığı bir durumda” davalının aracı iade alması yönündeki talebini kabul etmek dışında başkaca bir seçim imkanı olmadığı ve davalı tarafça hazırlanmış protokolün bu nedenle ibra anlamına gelmeyeceği, sadece ödemelerin ve mevcut durumun delili niteliğinde olabileceği, protokolde belirtilen ödemeleri aşan zararını ispat halinde davacının talep hakkının (süresi içerisinde kullanılması kaydıyla) bulunması gerektiği kanaatiyle davalının aksi yönündeki beyanlarına itibar edilmeyerek karar verilmiştir ….”gerekçesi ile, 1-Davanı kabulü ile; 6.324,10 TL eksik bedel zararı, 5.400 TL mahrumiyet zararı olmak üzere toplam 11.724,10 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkemenin taraflar arasında imzalanmış olan ibra sözleşmesinin sonuçlarını ele almadan inceleme yaparak karara vardığını ancak taraflar arasında imzalamış bir ibra sözleşmesi olduğunu ve tarafları bağlayıcı nitelikte olduğunu, dava konusu … plakalı araç hakkında … A.Ş ve … Ltd. Şti. Arasında protokol imzalandığını, (15.HD 2021/7783 E. – 2013/1622 K.) Dava konusu … plakalı araç hakkında imzalanan protokolde araç maliki olan … Ltd. Şti araç fatura değerinden …a ödenen bedel mahsup edildikten sonra bakiye bedelin ödenmesi ile uyuşmazlığın sonuçlanacağı konusunda kabul beyanı verdiğini, Bedeli ödemekle yükümlü olan … A.Ş tarafından araç maliki … Ltd. Şti.’ne protokol gereği yükümlülüğünden fazla ödeme yapıldığını, …ın iş bu ödeme ile … A.Ş ile bayilerini ibra ettiğini, ibradan sonra eksik bedel ve mahrumiyet zararına ilişkin haksız taleplerle açılan dava yönünden mahkemenin verdiği kararın hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını davanın reddine karar verilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ayıplı mal satımından kaynaklı zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan araç aldığını, aracın ayıplı olduğunu, tamir edilemediğini, aracın misli ile değişimi imkanı bulunmadığından aracın iade alınarak bedel iadesinin yapıldığını, ancak müvekkilinin aracı kredi ile aldığını müvekkilinin kredi borcunun 4 taksidini ödediğini, ayrıca araca ekstra masraflar yaptığını, davalı tarafça yapılan ödemenin eksik olduğunu, aracın serviste kaldığı sürece araçtan faydalanamadığını bu zararlarının tazmini gerektiğini belirterek zararının giderilmesini talep etmiş, davalı vekili, müvekkilinin bayisi olduğu, davaya konu aracın ithalatçısı olan … A.Ş. İle davacı arasında protokol düzenlendiğini protokol ile davacının müvekkilini ibra ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava ilk önce görevsiz tüketici mahkemesinde açılmış, davacı olarak şirket yetkilisi … gösterilmiştir.Davacı vekili, cevaba cevap dilekçesinde, sehven hata sonucu davacı olarak şirket yetkilisinin adını yazdıklarını, dava dilekçesinde şirket yazılmadan yetkili temsilcisi … yazıldığını, HMK 124. Maddesi gereğince taraf değişikliği yapılarak davacı olarak şirketin kabul edilmesini istemiş, görevsiz mahkemece davacı vekilinin HMK 124 maddesi gereğince taraf değişikliği kabul edilerek, görevsizlik kararında davacı olarak … Ltd. Şti. Yetkilisi … olduğu yazılmıştır. Görevsizlik kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin onama kararında da davacı olarak şirket yer almıştır. Buna göre dava dilekçesinde davacının yanlış gösterildiği kabul edilerek HMK 124. Maddesi gereğince taraf değişikliği yapılarak davacı olarak şirket kabul edildiğinden istinafa konu karar başlığında davacı olarak şirketin yanında şirket yetkilisi …’nın da davacı olarak gösterilmesi hatalı olmuştur. TBK’nın 132. Maddesinde tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesi ile borcu tamamen veya kısmen ortadan kaldırabilecekleri düzenlenmiştir. Yine TBK’nın 219. Maddesine göre satıcı, satılanda bulunan ayıplardan dolayı alıcıya karşı sorumludur. Ayıp halinde alıcının seçimlik hakları 227. Maddede düzenlenmiştir. Satılanda ayıp halinde alıcı maddede sayılan seçimlik haklarından birini kullanabilir. Yine aynı maddeye göre alıcının ayıp nedeniyle genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı da saklıdır. Somut olayda davaya konu aracın ayıplı olduğu, ancak misli ile değişim imkanının bulunmadığı sabittir. Davalı satıcının, bayisi olduğu ithalatçı firma, davacı ile protokol düzenleyerek ayıplı aracın iadesi karşılığında bedel iadesini kabul etmiş ve protokol gereğince davacı bedel iadesi ile davalıyı ve ithalatçı firmayı ibra etmiştir. Protokol ile yapılan ibra sonucu borç sona ermiştir. Davacı yapılan protokolde ayıp nedeniyle genel hükümlere göre talep edebileceği tazminat haklarını saklı tutmamıştır. Bundan sonra davacının ibradan dönerek ayıp nedeniyle uğradığını iddia ettiği zararlarını talep etmesine yasal olarak imkan bulunmamaktadır. Davacı tarafça ileri sürülmüş bir iddia ve ispat bulunmamasına rağmen, mahkemece – davacının ”arızası giderilemeyen ve artık araçtan yararlanma imkanı kalmadığı bir durumda” davalının aracı iade alması yönündeki talebini kabul etmek dışında başkaca bir seçim imkanı olmadığı ve davalı tarafça hazırlanmış protokolün bu nedenle ibra anlamına gelmeyeceği- gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi ile kaldırılmasına ve dairemizce davanın reddine dair yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/12/2017 tarih ve 2017/42 Esas -2017/1331 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak sureti ile; 1-Davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30.TL harçtan, davacı tarafından yatırılan 31,40.TL peşin harç, 119,54.TL tamamlama harcı ile 83,03.TL ıslah harcı toplamı 233,97,TL harçtan mahsubu ile bakiye 174,67.TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avansı bulunduğu takdirde talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 201,00.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 8–Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 98,10.TL istinaf başvuru harcı ile 23,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam: 121,60.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 10-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/06/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.