Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1778 E. 2021/888 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1778 Esas
KARAR NO: 2021/888 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/335 Esas – 2018/538 Karar
TARİH: 20/06/2018
DAVA: İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin yaptığı ticaret sebebi ile keşidecisi “… Ltd.Şti” olan … Tuzla Tersane şubesinin … hesap numarasından verilen … seri numaralı, İstanbul keşide yerli, 11/04/2017 keşide tarihli, 72.000,00 TL bedelli çeki teslim aldığını ancak çekin daha sonra müvekkilinin ofisinden çalındığını, bu konuda Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/7289 sor. Sayılı dosyasıyla suç duyurusunda bulunduğunu, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/262 Esas sayılı dosyasıyla ödeme yasağı talepli olarak kıymetli evrakın iptali davası açtıklarını, mahkemece ödeme yasağı kararı verildiğini ve bu kararın bankaya bildirildiğini, dava süreci devam ederken davalının yetkili hamil iddiasıyla dosyaya müdahale talebinde bulunduğunu ve davalı tarafın her ne kadar yetkili hamil olduğunu iddia ettiysede çek aslını mahkemeye sunmadığını, bu nedenle davalının itirazlarını kabul etmedikleri gibi çeki inceleme fırsatı da bulamadıklarını, çekin müvekkili tarafından ciro edilmediğine göre ciro silsilesinde kopukluk olduğunu, çekin mahkemeye ibraz edildiği takdirde bu hususun ortaya çıkacağını, bu nedenle davalının çeki kötü niyetle iktisap ettiğini, ciroda kopukluk olduğuna göre davalının çekin rıza dışında elden çıktığını bilebilecek durumda olduğunu, davalının mahkemeye verdiği cevapta çekin müvekkili tarafından …a verildiğini iddia ettiğini, müvekkilinin … ile ticari ilişkisinin olmadığını, müvekkilinin şirketi ve diğerlerini daha önce hiç duymadığından söz konusu çekin müvekkilinin rızası hilafına elinden çıkması ve çeki elinde bulduran şahısların haklı hamil olmaması sebebiyle dava konusu çekin istirdatı ve müvekkilinin haklı hamil sıfatıyla alacaklı olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin davacı tarafça istirdada konu keşidecisi … Ltd.Şti. olan, … Tuzla Tersane Şubesi, 11.04.2017 tarih, … nolu, 72.000,00TL bedelli çekin yetkili hamili olduğunu, aynı çekin iptali için açılan 2017/262 Esas sayılı davaya sundukları çek suretinden anlaşılacağı üzere ciro silsilesi içerisinde ticari ilişkiyi dayanarak anılan çeki iktisap ettiğini, davacı tarafın TTK 790 maddesi uyarınca anılan çekin taraflarınca kötü niyetli olarak iktisap edildiğini ispat etmekle mükellef olduğundan davacı tarafça tamamen haksız ve kötü niyetle açılmış davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/06/2018 tarih 2017/335 Esas – 2018/538 Karar sayılı kararında; ” çek iadesi davasında, davacının talep sonucu elde edeceği menfaat; çekin gerçek hamilinin tespiti ile çek bedelinin tahsilini içermekte olup, dava konusu çek muhataba ibraz edilerek ödendiği için artık talep sonucunun kabulü halinde davacının elde edebileceği bir yarar kalmadığı anlaşıldığından ve talep dışında karar verilemeceğinden davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddi gerekmiştir….”gerekçesi ile, Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme gerekçesinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Davaya konu çekin ödenmemesi için ödeme yasağı konulmasına karar verildiğini ve aynı gün bu kararın bankaya ibraz edildiğini ancak bu yasağa rağmen ilgili bankaca 28.07.2017 tarihinde ödeme yapıldığını, bu nedenle banka hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, çekin ödemesi dava aşamasında yapıldığı için ve davanın istirdat davası olduğu dikkate alındığında, davanın ödenen çekin bedelli için devam edeceğini ancak yerel mahkeme tarafından bu hususta hiçbir açıklama yapılmaksızın ve süre verilmeksizin hukuki yarar yokluğu gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini, müvekkilinin ödenen çek bedelinin iadesi için davaya devam edeceğini bu nedenle mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, çek istirdadı istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin yetkili hamili olduğu çekin rızası dışında elinden çıktığını ileri sürerek haklı bir neden olmaksızın çeki elinde bulunduran davalıya karşı istirdat davası açmıştır. Mahkemece davaya konu çekin muhataba ibraz edilerek ödendiği buna göre davacının elde edebileceği bir yarar kalmadığı gerekçesi ile hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulen reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. TTK’nin 792. maddesi, “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmünü haiz olup, davacı, anılan madde gereği üzerine düşen ispat külfetini yerine getirmesi halinde çek bedelinin istirdadını çeki kötüniyetle veya ağır kusurlarıyla iktisap etmiş olan hamilden talep edebilecektir. Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden dava açıldıktan sonra davalının davaya konu çeki muhatap bankaya ibraz ederek çek bedelini tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Dava açıldığı tarihte davaya konu çek davalı elinde olup çek iptali davasında konulan tedbirin kalkması üzerine dava açıldıktan sonra davalı tarafça bankadan bedeli tahsil edilmiştir. Buna göre başlangıçta çek istirdadı istemine ilişkin olarak açılan dava çek bedelinin istirdadı davasına dönüşmüştür. İlk derece mahkemesi gerekçesinde de belirtildiği üzere “çek iadesi (istirdadı) davasında, davacının talep sonucu elde edeceği menfaat, çekin gerçek hamilini tespit ile çek bedelinin tahsilini içermekte olup” dava sırasında çek bedelinin davalı tarafça tahsil edildiği anlaşıldığına göre davaya çek bedelinin istirdadı olarak devam edilerek toplanacak delillere göre oluşacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece yerinde olmayan gerekçe ile hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a4-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına ve dosyada taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/06/2018 tarih ve 2017/335 Esas – 2018/538 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a4,a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar hacının talep halinde iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/06/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a4, a6 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.