Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1764 E. 2019/1150 K. 18.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1764
KARAR NO : 2019/1150
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2019 ( Ara Karar )
DOSYA NUMARASI : 2018/962 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 18/09/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı … ile aralarındaki satış sözleşmesine konu hazır betonun teslim edilmediğini, buna karşılık vermiş oldukları çekin kredi teminatı olarak … verildiğini, … firmasının konkordato talebinde bulunduğunu, çekin karşılığında öngörülen betonun teslim edilmemesi nedeniyle davalılara borçlu olmadıklarını öne sürerek bunun tespitini ve müvekkil tarafından ödemeye ilişkin verilen … Beylikdüzü Beykop. Şubesi’ ne ait … hesap numaralı ve … numaralı çekin icra takibine konu olmaması için İİK 72/2 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve çeklerin vadesi geldiğinde ödenmemesi için ödeme yasağı konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin talebi üzerine İlk Derece Mahkemesi’ nin 15/10/2018 tarihli tensip tutanağı ile; ” … b)Davalı … Sanayi Ticaret Şirketinin Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/557 Esas sayılı dosyası ile konkordato talebinden bulunduğu, bu şirket hakkında 05/09/2018 tarihi itibariyle geçici mühlet kararı verildiği anlaşılmakla ihtiyati tedbir talebinin İİK’ nın 294. maddesi gereğince bu davalı yönünden reddine, c) Diğer davalı … Anonim Şirketi Ve … Ticaret Anonim Şirketi yönünden, dava konusu, … Beylikdüzü Beykop Şubesine ait, … hesap numaralı ve … numaralı çekten dolayı, davacı ….SAN VE TİC LTD ŞTİ. ile davalı … ANONİM ŞİRKETİ ile sınırlı olmak kaydıyla ve işbu davanın açıldığı 11/10/2018 tarihinden önce açılan bir icra takibi de bulunmamak kaydiyle dava değeri olan 80.025,00 TL üzerinden takdiren %15′ i (12.003,75 TL) oranında nakdi veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu sunulduğu takdirde talebe konu çekten dolayı davalı tarafından davacı aleyhine icra takibinin İİK’ nun 72/2.maddesi uyarınca tedbiren durdurulmasına, davalı tarafından çekin ibrazı halinde davalıya ödenmesinin yasaklanmasına, ANCAK İŞBU TEDBİR VE YASAĞIN DAVA DIŞI 3. KİŞİLER YÖNÜNDEN İSE GEÇERLİ BULUNMAMASINA, … ” karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen tedbir kararı üzerine davalı … A.Ş. vekili 07/12/2018 tarihli itiraz dilekçesi ile;
Yerel Mahkemenin tedbir kararının usul ve yasaya aykırı olup, ivedilikle karardan dönülmesi gerektiğini, Türk Ticaret Kanunu’ nun 686/1. maddesine göre “Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır.” Aynı yasanın 649/1. maddesine ise “Devredilebilen bütün kıymetli evrakın, senedin içeriğinden veya niteliğinden aksi anlaşılmadıkça, ciro edilmesi ve zilyetliğin geçirilmesiyle cirantanın hakları ciro edilene devrolunur.” hükmüne amir olduğunu, Ciro zincirinde bir kopukluk olmadığına göre müvekkil şirket dava konusu çeklerin yetkili meşru hamili olup bu çeklere ilişkin talep hakkının da müvekkile geçmiş olduğunu, Çeklerin iktisabında müvekkil bankanın tümüyle iyi niyetli olduğunu, dava dilekçesinde davacının, müvekkil bankaya bir kötü niyet de atfetmediğini, bununla birlikte müvekkil bankaya kötü niyet atfedilmesinin de söz konusu olamayacağını, müvekkilin konu çekleri alacağına karşılık aldığını ve işleme koyduğunu, müvekkil bankanın davacı ile diğer davalı lehtar arasındaki ilişkiyi bilmediği gibi bilmesinin de mümkün olmadığını, Müvekkil bankanın kötü niyetli olup olmadığı araştırılmaksızın doğrudan İİK m.72/2 çerçevesinde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hatalı olduğunu, Menfi tespit davalarında yetkili hamil yönünden ihtiyati tedbire hükmedebilmek için hamilin kötü niyetli olması gerektiğini, ancak müvekkil banka yönünden böyle bir kötü niyetten bahsedebilmenin olanaksız olduğunu, çekin bir ödeme aracı olması dolayısıyla keşideci ile lehtar arasındaki alım – satım ilişkisinin müvekkil tarafından bilinmediğini, bilinmesinin de mümkün olmadığını, davacının müvekkil banka yönünden herhangi bir kötü niyet atfetmediğini, buna ilişkin bir beyan ve belge de sunulmadığını, (19. HD 2013/8857 E. 2013/14541 K.) Müvekkil banka yönünden çeklerin kötü niyetli iktisabından da bahsedilemeyeceğini, Mahkemece verilen 15/10/2018 tarihli tensip ile hükmedilen ihtiyati tedbir kararından dönülmesi gerektiğini beyanla; Müvekkil bankanın dava konusu çeklerin yetkili ve iyi niyetli hamili olduğundan 15/10/2018 tarihli tensip zaptı ile hükmedilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 10/07/2019 tarih ve 2018/962 Esas sayılı ara kararı ile; Davalı vekilinin mahkememizden verilen tedbir kararının kaldırılması talebinin, değişen bir delil durumu olmadığından… reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” Davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararının kaldırılması talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı … A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul, yasa ve yüksek mahkeme içtihatlarına aykırı olmakla kaldırılması gerektiğini, Türk Ticaret Kanunu’ nun 686/1. maddesine göre “Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır.” Aynı yasanın 649/1. maddesine ise “Devredilebilen bütün kıymetli evrakın, senedin içeriğinden veya niteliğinden aksi anlaşılmadıkça, ciro edilmesi ve zilyetliğin geçirilmesiyle cirantanın hakları ciro edilene devrolunur.” hükmüne amir olduğunu, Ciro zincirinde bir kopukluk olmadığına göre müvekkil şirket dava konusu çeklerin yetkili meşru hamili olup bu çeklere ilişkin talep hakkının da müvekkile geçmiş olduğunu, Çeklerin iktisabında müvekkil bankanın tümüyle iyi niyetli olduğunu, dava dilekçesinde davacının, müvekkil bankaya bir kötü niyet de atfetmediğini, bununla birlikte müvekkil bankaya kötü niyet atfedilmesinin de söz konusu olamayacağını, müvekkilin konu çekleri alacağına karşılık aldığını ve işleme koyduğunu, müvekkil bankanın davacı ile diğer davalı lehtar arasındaki ilişkiyi bilmediği gibi bilmesinin de mümkün olmadığını, Müvekkil bankanın kötü niyetli olup olmadığı araştırılmaksızın doğrudan İİK m.72/2 çerçevesinde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hatalı olduğunu, Menfi tespit davalarında yetkili hamil yönünden ihtiyati tedbire hükmedebilmek için hamilin kötü niyetli olması gerektiğini, ancak müvekkil banka yönünden böyle bir kötü niyetten bahsedebilmenin olanaksız olduğunu, çekin bir ödeme aracı olması dolayısıyla keşideci ile lehtar arasındaki alım – satım ilişkisinin müvekkil tarafından bilinmediğini, bilinmesinin de mümkün olmadığını, davacının müvekkil banka yönünden herhangi bir kötü niyet atfetmediğini, buna ilişkin bir beyan ve belge de sunulmadığını, (19. HD 2013/8857 E. 2013/14541 K.) Müvekkil banka yönünden çeklerin kötü niyetli iktisabından da bahsedilemeyeceğini, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilmiş olan 15/10/2018 tarihli tensip zaptında hükmedilen ihtiyati tedbir kararı ile 09/07/2019 tarihli celsede ve ardından 10/07/2019 tarihli ara karar ile ” tedbirin kaldırılması taleplerinin reddine ” ilişkin verilen kararların kaldırılması gerektiğini beyanla; İlk Derece Mahkemesi tarafından 15/10/2018 tarihli tensip zaptında hükmedilen ihtiyati tedbir kararı ile 09/07/2019 tarihli celsede ve ardından 10/07/2019 tarihli ” itirazın reddine ” ilişkin verilen kararların usul ve yasaya aykırı olduklarını belirterek; istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava kambiyo senedinin bedelsizliğine dayalı menfi tespit davasıdır. Uyuşmazlık konusu verilen ihtiyati tedbir kararının kanuna ve dosyaya uygun olup olmadığı noktasındadır. Dava konusu çekin keşidecisi davacı, lehdarı davalılardan … firması olup 30/10/2018 tarihli muhatabı … olan 80.000,00 TL tutarındaki çekin arkasında … ve … A.Ş ciroları bulunmaktadır. … A.Ş İkitelli şubesinin tahsil için çeki muhataba ibraz ettiği, 30/10/2018 tarihli muhatap adına … Atatork OSB tarafından eldeki davada verilen ödememe yasağı gerekçesiyle işlem yapılamadığı açıklanmıştır. Mahkeme 11/10/2018 tarihinde açılan davada 15/10/2018 tarihli tensiple, teminat karşılığı ve taraflar arasında geçerli olacak şekilde İİK’nın 72/2. maddesi doğrultusunda ihtiyati tedbir kararı vermiştir. Davalı … vekilinin tedbire itirazı üzerine 10/07/2019 tarihli ara kararla değişen delil durumu olmadığından itiraz reddedilmiştir. Davalı, kendilerinin hamil olduğunu, ciro silsilesinde kopukluk olmadığını, kendilerine kötüniyet atfedilmediğini ve kötüniyetli olmadıklarını öne sürerek yetkili hamil yönünden tedbire hükmedilme koşullarının oluşmadığını öne sürmüştü Davacı, çekte temel ilişki içinde olduğu lehdarla birlikte hamile karşı da dava açmış bulunmaktadır. Dava dilekçesinde çekin kredi teminatı olarak … verildiği öne sürülmüştür. …’ nın çekin bedelsiz olduğunu bilerek davacının zararına kötüniyetli olarak iktisap ettiği yönünde bir iddia bulunmamaktadır. Senedin hamili olan …, davacı keşideci ile diğer davalı ve çeki … ciro eden lehdar… San. Tic. A.Ş arasındaki ilişkinin tarafı değildir. Yani davacı ile lehdar … firması arasındaki çekin verilmesine temel olan hukuki-ekonomik ilişkinin tarafı olmayan …, edimini yerine getirmediği öne sürülen … firmasının, keşideciye olan borcunu yerine getirmediğini bile bile, davacının zararına kötüniyetli olarak iktisap ettiği iddia edilmemiş ve bu yönde bir delil de sunulmamıştır.İİK’nın 72/2.maddesi kapsamında borçlu olunmadığının tespiti istenen (alacaklı) şahıslar ile davacı (borçlu) arasındaki ilişkiler her bir davalı yönünden ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Salt dava açılması tedbir kararı verilmesini gerektirmez. Menfi tespit davaları için istenen ihtiyati tedbir talepleri de diğer ihtiyati tedbir talepleri gibi HMK’nın 390/3.maddesinde yazılı “davanın esası yönünden haklılığın” yaklaşık olarak ispat edilmesine bağlıdır. Kıymetli evrak olan çekin içerdiği hak, senede sıkı sıkıya bağlı olup, sebepten mücerrettir. Davanın tarafı olmanın dışında davacı ile davalı … firması arasındaki ilişkinin tarafı olmayan davalı … hakkında açılan menfi tespit davasında, kıymetli evrakın niteliği doğrultusunda İİK’nın 72/2.maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesi koşulları oluşmadığı halde ihtiyati tedbir kararı verilmesi yasa ve usule, dosya içeriğine uygun olmamasına rağmen, itiraz üzerine delil durumunda bir değişiklik olmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir kararının kaldırılması yönündeki talebin reddi kararı da yasa ve usule aykırı olmakla, istinaf eden davalı … vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmekle, istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı … Anonim Şirketi’ nin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 10/07/2019 tarih ve 2018/962 Esas sayılı ihtiyati tedbir kararının kaldırılması talebinin reddine ilişkin ara kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden hüküm kurularak; 1-Davalı … Anonim Şirketi’ nin, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 15/10/2018 tarihli tensip tutanağı ile hükmedilen ihtiyati tedbir kararına itirazının KABULÜ ile; davalı … Anonim Şirketi hakkında verilen ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL karar harcının talep halinde istinaf eden davalıya iadesine, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf eden davalı tarafından sarfedilen 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 35,90 TL olmak üzere toplam 157,2 TL’ nin davacıdan alınarak istinaf talep eden davalıya verilmesine, 5-Artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/09/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.