Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1755 E. 2021/887 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1755 Esas
KARAR NO: 2021/887 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2014/782 Esas – 2018/266 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili tarafından davalıya 20/12/2010 tarih … numaralı 26.028,00 USD bedelli, 13/12/2010 tarih ve … numaralı 73.047,00 USD bedelli ve 10/11/2010 tarih ve … numaralı 99.075,00 USD bedelli fatura içeriği malların satışının yapıldığını, bu faturaların 09K olarak anılan altın materyalinin satışı karşılığında düzenlendiğini, ödeme sürelerinin 120 gün olduğunu, anılan faturalara konu malların davalıya teslim edildiği halde ödemelerin vadesinden bir hayli zaman geçtiği halde yapılmadığını, bu sebeple davalı firma ile yoğun görüşmeler ve mail trafiğinin başladığını, davalı tarafından kısmi ödemeler yapıldığını, ardından davalı ile borcun ne şekilde ödeneceği hususunda protokol yapıldığını, protokolde belirlenen vadelerden herhangi birinde gerçekleşmemesi halinde tüm alacağın muaccel olacağının kabul edildiğini, ödemeler her şeye rağmen gerçekleşmeyince İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, ancak davalının icra takibine itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız ve hukuka aykırı olduğunu beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili ile davacı arasındaki ticari ilişkiye göre, müvekkilinin, davacı taraftan bir takım altın metaryelleri satın alması hususunda anlaşıldığını, davacı tarafça müvekkiline satılan ürünlerin bedellerinin ödenmesi hususunda davacının dilekçesinde belirttiği protokolün düzenlendiğini ancak protokolün tanziminden sonra ilgili fatura bedellerinin teslim alınan ürünlerin gerçek bedellerini yansıtmadığının anlaşıldığını, protokolün yeniden düzenleneceği hususunda davacı ile görüşülmüşse de tam bir mutabakata varılamadığını, borcu kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin bir an için borçlu olduğu düşünülse bile müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini, zira fatura bedellerine ilişkin uyuşmazlık olması nedeni ile alacağın henüz likit ve muayyen olmadığını beyanla haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/03/2018 tarih 2014/782 Esas – 2018/266 Karar sayılı kararında; “davacı tarafından davalı hakkında başlatılan icra takibinin aralarında düzenlenen ve davalının da kabulünde olan 15/02/2012 tarihli protokolden kaynaklandığı, protokolde davalının davacıya en son taksit tarihi 31/12/2012 olmak üzere taksitler halinde 89.075,00 USD borcunu ödeyeceğinin, ödemelerden herhangi birisinin vadesinde yapılmaması halinde ilgili vade tarihinden itibaren 7 iş günü süre verileceğinin, bu sürede de ödeme yapılmadığı takdirde bakiye tüm borcun muaccel olacağının kabul edildiği, davalı her ne kadar protokolün düzenlenmesinden sonra protokole konu fatura bedellerinin alınan malların gerçek değerlerini yansıtmadığını iddia etmiş ise de bu iddiasının borcun (faturaların) kabulü nedeniyle dinlemeyeceği, bilirkişi raporuna göre davalının davacıya protokol tarihinden sonra herhangi bir ödeme yapmadığı, protokole göre ilk taksit tarihinin 20/04/2012, son taksit tarihinin ise 31/12/2012 olduğu, takip tarihi olan 11/07/2012 tarihinde 30/04/2012, 31/05/2012 ve 30/06/2012 tarihindeki taksitlerin vadesinin geldiği, diğer taksitlerin vadelerinin takip tarihinden sonra olduğu, her ne kadar davacı taraf tüm borcun muacceliyet kazandığından bahisle takip başlatmış ise de protokolde kabul edildiği şekilde davacı tarafça davalıya vadesinde ödemeyen taksitler nedeniyle 7 iş günü içerisinde borcu ödemesi gerektiğine dair bir ihtarat yapılmadığı, bu nedenle tüm borcun muacceliyet kazanmadığı anlaşıldığından ayrıca protokolde temerrüt faizi hususunda bir anlaşma olmadığından yalnızca takip tarihi itibariyle vadesi gelen taksitler yönünden davanın kısmen kabulü ile haksız itirazın iptaline, alacak likit ve davalının itirazı haksız olduğundan hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatı ödemesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir….”gerekçesi ile, 1-Davanın KISMEN KABULÜNE; davalının İstanbul … İcra dairesinin … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 54.660,00 Tl asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerniden ve takipte talep edilen faiz oranı ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Hüküm altına alınan alacak üzerinden hesaplanan 10.932,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hatalı olduğunu, yeterli incelemenin yapılmadığını, Dava konusu olayda Protokolün ilgili maddesindeki ifadede kesin vadeli olarak anlaşılmış olan ödemeler ile ilgili ‘’ … herhangi birinin vadesinde yapılmadığı taktirde ilgili vade tarihinden itibaren 7 iş günü süre verileceğini, bu sürede ödeme yapılmadığı taktirde bakiye borcun muacceliyet kesbedeceğini …’’ denmek suretiyle muacceliyet şartının eklendiğini, ödemelerin kesin vadeye bağlandığı işbu sözleşmede, vadelerden herhangi birinin gecikmesi sonrasında başlayacak sürenin de tam olarak kesinlik arz ettiğini, ilgili protokolde tam tarih olarak belirlenen vadeler ile ilgili 7 günlük ödeme süresi tayin edilmiş olmasının kesin vadeyi belirsiz süreli hale getirmeyeceğinden vadenin üzerinden 7 gün geçmesiyle herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın muacceliyet şartının oluştuğunu, Protokolde kararlaştırılan vadelerde ödeme yapılmadığı ve takip tarihine kadar ilk vadeden 3 ay sonrasına değin borçlunun hal ve tavırlarından herhangi bir ödeme yapmayacağı anlaşıldığı gerekçesi ile muacceliyet şartının geçersiz olduğu varsayıldığında ihtara gerek kalmadan borçlunun temerrüde düşeceğini, (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2011/50942 E. 2014/1318 K. 22.01.2014 T.) Takip konusu protokol vadelerinin ‘’kesin vade’’ olması, kesin vadenin gelmesiyle muaccel olan alacağın ödenmemesi dolaysıyla sözleşmede yer alan muacceliyet şartından dolayı takip konusu alacağın tamamının muaccel olması sebepleriyle, yerel mahkemenin haklı davanın kabulüne karar vermesi gerekirken, yanlış değerlendirme yaparak sadece takip tarihinde vadesi gelmiş alacaklar üzerinden kısmi kabul kararı vermesinin isabetsiz olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava itirazın iptali davasıdır. Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan ticari ilişki nedeniyle faturadan kaynaklı alacaklı olduğunu, fatura içeriği malların davalıya teslim edilmesine rağmen bir kısım alacaklarının davalı tarafça ödenmediğini, bunun üzerine taraflar arasında borcun ödenmesi için 15/02/2012 tarihli protokol yapıldığını ve borcun 10 eşit taksitte ödenmesinin kararlaştırıldığını, yapılan protokol gereğince müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğununun sabit olduğunu, davalının protokolle belirlenen vadelerde borcunu ödemediğini, protokol hükmü gereğince tüm alacağın muaccel hale geldiğini, alacağın tahsili için yapılan takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Taraflar arasında 15/02/2012 tarihli protokol düzenlendiği, protokolde davalının davacıya olan 89.075 USD borcunun, 30 Nisan 2012 tarihinde başlayıp 31 Aralık 2012 tarihinde bitecek olan her ayın son günü ödenmesi koşuluyla 10 taksitte ödenmesinin kararlaştırıldığı, yine protokole göre davalının ödemelerin herhangi birini vadesinde yapmadığı takdirde ilgili vade tarihinden itibaren 7 iş günü süre verileceği, bu sürede ödeme yapılmadığı takdirde bakiye tüm borcun muaccel olacağı belirlenmiştir. Alınan bilirkişi raporuna göre davalı protokol tarihinden sonra her hangi bir ödeme yapmamıştır. Uyuşmazlık davalının protokol hükümlerine aykırı davranması nedeniyle tüm alacağın muaccel olup olmadığı noktasında çıkmaktadır. İncelenen protokole göre borcun vadeler halinde ödenmesi kararlaştırılmış olup, vade tarihleri ve ödenecek miktar belirlenmiştir. TBK’nın 117/2 maddesinde “borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle …. borçlu temerrüde düşmüş sayılır” hükmü düzenlenmiştir. Uyuşmazlığa konu protokolde borcun ifa tarihleri taraflarca belirlenmiş olup protokolde yazılı ödeme gününün geçmesi ile ödenmesi kararlaştırılan kısım yönünden borçlu temerrüde düşmüş olur. Yine protokolde yer alan hükme göre ödemelerden herhangi birinin vadesinde yapılmaması halinde vade tarihinden itibaren 7 iş günü süre verileceği bu sürede de ödeme yapılmaması halinde kalan taksitlerinde (bakiye tüm borcun) muaccel olacağı düzenlenmiştir. Anılan düzenlemede muacceliyet için vade tarihinden sonra geçecek 7 iş günü içersinde borcun ödenmesinin ihtar edilmesine gerek bulunmamaktadır. Davalının da bu yönde (talep konusu alacağın tamamının muaccel olmadığı yönünde) bir itirazı veya savunması bulunmamaktadır. Protokol hükümlerine göre davalı borçlunun vadesi belirlenmiş taksitleri süresinde ödemediği, vade tarihinden itibaren 7 iş günü süre içinde de ödeme yapmadığı buna göre tüm alacağın muaccel hale geldiğinin kabulü ile davalının borcu ödediğine dair bir itirazı ve ispatı da bulunmamadığından takibe itirazı haksız olmakla tüm alacak yönünden davanın kabulü ile takibe itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, sadece takip tarihi itibarıyla ödenmemiş taksitler yönünden davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davacı istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi ile kaldırılmasına ve dairemizce davanın kabulü ile itirazın iptaline dair yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/03/2018 Tarih ve 2014/782 Esas – 2018/266 Karar sayılı kararının, HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, 1-Davanın KABULÜ ile, a-)Davalının İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, b-)Alacağın (163.125,22.TL) %20’si oranında inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Alınması gereken 11.143,08.TL karar harcından, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.605,95.TL’nin mahsubu ile, bakiye 9.537,13.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından sarf edilen 21,15.TL başvurma harcı, 1.605,95.TL peşin harç, 450,00.TL bilirkişi gideri ile 260,00.TL tebligat/ posta gideri olmak üzere toplam: 2.337,10.TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri varsa üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 19.446,90 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 8-Davacı tarafından yatırılan 35,90.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 9-Davacı tarafından sarf edilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam: 129,60.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 10/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.