Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1749 E. 2019/1255 K. 25.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1749 Esas
KARAR NO : 2019/1255 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 10/06/2019 ( Ara Karar)
DOSYA NUMARASI : 2018/822 Esas ( Derdest Dava Dosyası)
DAVA :Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan), Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
KARAR TARİHİ: 25/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili 07/03/2019 dilekçesinde özetle; şirketin faaliyetinin, sahibi bulunduğu Bodrum Limanına bağlı 9 yolcu kapasiteli 5 mürettebatlı … isimli lüks segment turistik charter turistik ticari gezi teknesinin ticari turlarının pazarlaması ve elde edilen geliri ile sınırlı olduğunu, tur müşterisi/yolcusu ile birlikte gerçekleşen ticari tur sezonu yılın Haziran-Eylül dönemi içinde olmakla birlikte, gerçekleşecek tur sözleşmelerinin yapılmaya başlanması ile yapılacak sözleşmeye göre ödenecek peşinat ödemeleri yılın Ocak ayında başlamakta,sözleşmelerin yapılması teknenin tur doluluk oranı bitene kadar devam ettiğini, kiralama dönemleri müşteri talebine göre farklılık arz etmekle birlikte, genellikle haftalık olduğunu ve haftalık tur bedelleri ilgili döneme göre değişkenlik göstermekle birlikte net 21.000-28.000 Euro arasında gerçekleşmekte, yıllık ortalama ise 280.000,00-300.000,00 Euroyu bulduğunu, müşterilerinin büyük çoğunluğu Amerika, İtalya, İngiltere, Fransa gibi ülkelerden gelen yabancı müşteridir ve tur sözleşmelerini J…. Yat İşl.Ltd, …Yat Ltd.Şti gibi ticari acenteler aracılığı ile yaptığını, tur bedelleri de bu acenteler aracılığı ile şirkete ödendiğini, yabancı müşteriler yurtdışı seyahatleri için sigorta yaptırmak zorunda olduklarından, acenteler ile şirket arasında kiralama dönemine ilişkin tur sözleşmeleri akdedildiğini, akdedilen ‘tur sözleşmelerinde’ hangi dönemin kiralandığı, toplam tur ve peşinat bedeli, seyahatin hangi güzergahları/limanları kapsadığı, liman çıkış ve dönüş yeri, yolcu adları bu sözleşmede yer almakta, teknenin liman çıkış ve yolcu isimleri de teknenin bağlı olduğu limana bildirildiğini, şirketin faaliyetine devam edebilmesi/faaliyet sürekliliğinin sağlanabilmesi için; şirketle acente/acente müşterisi arasında yolcu tur sözleşmelerinin akdedilmesi, tur peşinat ve bakiye gelirlerinin acentelerden tahsil edilerek şirket banka hesabına yatırılması, faturalarının kesilmesi, mürettebat maaş ve sigortaları ödemesinin yapılması personelin hesabına yatırılması talimatlarının verilmesi, aylık KDV beyannamelerinin verilmesi ve ödenmesi, gerçekleşecek turların mazot/yakıt giderlerinin ödenmesi, teknenin yıllık bakımı için karaya çekim ve bakım giderlerinin ödenmesi, mürettebat ve müşterilerin yemek malzeme bedellerinin satın alınması, teknenin sigortasının yaptırılması ve poliçe priminin ödenmesi ve benzer ödemelerin yapılabilmesi gibi şirket faaliyetleri için bankadan para çekilmesi işlemlerinin şirketi temsil ve ilzama yetkili çift müdür imzası ile gerçekleşmesi gerektiğini, ancak şirketin çift imza yetkililerinden olan davalı …’ın müdürlük görevini suistimal ederek şirket gelirlerini bankaya yatırmak yerine kendisi ve aile yakınlarının hesaplarına aktardığının tespiti ve davadan önce kendisine çekilen ihtarlara rağmen paraları şirket kasasına koymaması, genel kurul kararlarını almaktan imtina etmesi ve şirket faaliyetlerinin devamı için gereken işlemlerin yapılmasından kaçınması sonucunda, huzurda dava açılmak zorunda kalındığını, Sayın Mahkemece alınan ön bilirkişi raporunda (sy 42-46); …, …, … hesap hareketlerinde … Tic. San. Ltd. Şti. ile ilişkilendirilen işlemlerinde şirket ortağı veya yetkilisi olmayan davalının babası … hesabına 99.804,38 Euro, yeğeni … hesabına 72.790,64 Euro, davalı şirket müdürlerinden … hesabına 29.972,27 Euro, annesi Ş.Mine Nayır hesabına 23.390,00 Euro olmak üzere toplam 225.957,29 Euro para transferi yaptırıldığı, bu suretle şirket gelirlerinin önemli kısmının davalı yanca kendisi ve yakınlarının banka hesaplarına yatırtılarak zimmetlerine geçirtildiği, tur kiralaması yapan şirketlere satış bedelinin tamamı tutarında fatura kesmeyip farkını zimmete geçirip, tur kiralama, seyahat ve liman çıkışı olmayan …gibi kendi şirketlerine fatura kesilerek ‘sahte ve yanıltıcı belgeler’ oluşturulduğu tespit edilerek, kayyım atanması durumunda yatla ilgili defter, seyir izin belgeleri, düzenlenen faturalar, şirket banka ekstreleri, seyahat acenteleri ile yazışmalar ve kontratlar üzerinde yapılacak detay çalışma ile şirketten dışarı aktarıldığı öne sürülen tutarın daha net belirlenebileceği kanaatini belirtilmesine ilişkin rapor ve davalının suistimallerinin banka kayıtları ve dosyaya delil olarak sunulu şirket uzantılı mail yazışmaları ekinde yer alan, şirketten saklayarak tek imzası ile gerçekleştirdiği tur sözleşme ve bedellerinden 225.957,29 Euroluk kısmının zimmetine geçirdiğinin tespitinden sonra, davalı yan, Teknenin 2019 Yılı faaliyetinde şirketin gerçek gelirlerinin ortaya çıkacağı endişesi ile şirkete gelmeyi kesmiş, 2019 sezonu için gerçekleşecek acente/müşteri sözleşmelerinin gerçekleşmemesi için acentelerle görüşerek veya telefon ederek baskı kurmaya başlamış, teknenin kaptanına işi bırakarak başka bir iş aramasını telkin etmiş, abisi ile birlikte teknenin çalışmasını sabote edebileceği mesajlarını yaymaya başlamış, bu suretle şirketin faaliyetinin sürdürülebilmesi için gerekli işlemleri yapmayarak bilakis engellemeye çalışarak şirketin fiilen organsız kalması sonucuna yol açtığı ve açmaya devam ettiğini, davalı halen devam eden bu fiilleri ile şirketin 2019 yılı müşterileri/acenteleri ile sözleşmelerin yapılmasına engel olarak yaklaşık 280.000-300.000 Euro gibi bir gelir kaybı yaşamasına, mürettebattın aylık ücretlerinin ödenememesine, müşteri kaybı yaşanmasına, mazot ve diğer giderlerinin ve şirketin kurumlara olan KDV ve vergi ödemelerinin ödenememesine fiilen sebebiyet vermeye çalıştığını, bilirkişi ön raporunun mahkememize sunulması sonrasında Mahkememize 12.02.2019, 28.02.2019 ve 06.03.2019 tarihinde ibraz ettikleri dilekçelerinde beyan ettikleri gibi, şirket faaliyetlerin yürütülebilmesi, gerçekleşecek sezon turlarına ilişkin ticari müşteri sözleşmelerinin yapılması, bedellerinin tahsili, tekne kaptan ve çalışanların aylık ücretlerinin ödenmesi, sigorta ve KDV beyannamelerinin verilebilmesi için şirketin çift imza ile temsil ve ilzamı gerektiği ancak davalı müdür şirket faaliyetlerinin sürdürülebilmesine yönelik belirtili işlemlerin tesisi için şirkete gelmekten ve işlemleri yapmaktan kaçınarak şirketin fiilen organsız kalmasına yol açmış olduğundan, şirket faaliyetlerinin sürdürülebilmesine ilişkin işlemlerin tesisi için dava sonuna kadar tedbir mahiyetinde davalı müdür yerine KAYYIM atanmasına karar verilmesini talep ettiği, bu talep üzerine ilk derece mahkemesinin 12/03/2019 tarihli kararı ile; “HMK’nun 389 ve müteakip maddeleri gereğince İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN TAKDİREN 250.000-TL TEMİNAT KARŞILIĞINDA KABULU İLE, davalı şirketin müşterek imza sahiplerinden %50 hisseye sahip …’a ait hissenin yönetim yetkisinin (sadece yönetim yetkisi ile ilgili olup genel kurul toplantısında temsili etkilememek kaydıyla) ihtiyati tedbiren kısıtlanmasına ve bu hisselerin mahkememizce resen kayyum olarak atanan MM … tarafından diğer müşterek imza sahibi ortaklarla birlikte ve müştereken temsil edilebilmesi kaydıyla İHTİYATİ TEDBİREN KAYYUM TARAFINDAN TEMSİL EDİLMESİNE, karar verdiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin 19/03/2019 tarihli ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; mahkemece 05/03/2019 tarihli kararın 2 numaralı ara kararı ile şartları oluşmadığından davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karar verildiğini, davacının ihtiyati tedbir talebine karşı Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde itiraz etmesi gerekirken yasaya ve usule aykırı olarak yenilediği talebinin yine usulü ve yasaya aykırı olarak kabul edilerek kayyum atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin açıkça yasaya ve hukuka aykırı olduğunu belirterek 12/03/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararına itiraz ederek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk derece Mahkemesi 10/06/2019 tarih 2018/822 Esas sayılı ara kararında;
“…Mahkememizce; dosya kapsamı mevcut delil durumu, davanın vasıf ve mahiyeti, TTK’nun 408/2 bend (b) fıkrası ve TMK’nun 426 ve mütekaip maddeleri gereğince her ne kadar şirkette organsızlık hali söz konusu değil ise de, ortaklar arasındaki anlaşmazlık bulunduğuna dair yaklaşık ispat ölçütlerindeki delil durumu ve müşterek imza nedeniyle olumlu fiili eylemlerle zarar doğurucu işlem gerçekleştirilmesi mümkün değil ise de; olumsuz fiili eylemler ile şirketin işlerinin aksatılması mümkün olması yanında davalının da kısmen kabulünde olan ve bilirkişi tarafından da tespit edilen şirket gelirinin şirket kayıtlarına geçirilmemesi iddiaları dikkate alındığında davalı yetkilerinin tedbiren kaldırılarak yerine yönetici kayyumu atanması gerektiği nazara alındığında, şirket yönetiminde meydana gelen çekişmenin ve şirketin zarar görmesinin önlenmesi adına HMK’nun 389 ve müteakip maddeleri gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmiş olup, tüm bu gerekçelerle verilen ihtiyati tedbir kararında usul ve yasaya karşı bir aykırılık bulunmamakla…”gerekçesi ile,
İhtiyati tedbire itirazın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,
Davacı vekilinin 05.03.2019 tarihli ve 2 numaralı ara kararı ile şartları oluşmadığından davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine kararının verildiğini,
6100 sayılı H.M.K.’nın 391/2 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebi reddedilen davacının ancak istinaf mahkemesinde bu kararın kaldırılmasını talep edebildiğini,
H.M.K. 391/2 maddesinde ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına karşı itiraz yerini kararı veren mahkeme olarak değil açıkça (kanun yolu) Bölge Adliye Mahkemesi olarak gösterildiğini, bu nedenle davacının 05.03.2019 tarihli ara kararı ile reddedilen ihtiyati tedbir talebine karşı bölge adliye mahkemesi nezdinde itiraz etmesi gerekirken usule ve yasaya aykırı olarak yinelediği talebinin yine usule ve yasaya aykırı olarak İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesince kabul edilmesi ve kayyım atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu,Dosyadaki delil durumunda bir haftada hiç bir değişiklik olmamasına rağmen 05.03.2019 tarihinde şartları oluşmadığı için reddedilen ihtiyati tedbir talebinin bir hafta sonra 12.03.2019 tarihinde mahkemece ve usule aykırı şekilde kabul etiğini,İlk derece mahkemesi özenli incelemenin yapılsa davacının davanın başından beri son 3 yıldır davalı müvekkilinin, aslında müşterek imza gerektirirken, tek başına şirketi idare ettiğini, tüm operasyonları tek başına yürüttüğünü iddia ettiğini, hatta bunu suiistimal ederek zimmetine para geçirdiğini söyleyecek kadar ileri götürdüğünü, dolayısıyla bir yandan 3 yıldır şirketin tek başına yönetilebildiğini iddia ederken, öte yandan bu aşamada tek başına şirket yönetilmeyeceğini iddia ederek içine düştüğü çelişkiyi görebileceğini,Bir diğer taraftan, ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinin ekinde bir örneğini dosyaya sunulan beyoğlu …. Noterliğinin 15.03.2019 tarih ve … yevmiye sayılı e-tespit tutanağı ile de sabit olduğu üzere davacının dilekçelerde ve yazışmalarda davalı …’ın kasası ve suç ortağı ilan ettiği …i 2019 yılı rezervasyon takipleri konusunda yetkili olarak ilan etmesinin bile davacının davalıya yönelttiği suçlamalar ve iftiralar konusunda ne kadar samimiyetsiz ve çelişkili olduğunu gösterdiğini,Davalının ön bilirkişi raporuna beyan dilekçelerinde talep ettikleri üzere dava dışı … şirketinin personel kayıtlarının mahkemece celp edilmiş olsa, davacının huzurdaki davayı ihbar ettiğini ve davalı …’ın kasası olarak kullandığını iddia ettiği …’ın halen bu şirkette davacının yanında çalışmaya devam ettiği anlaşılacağını ve iddiaların samimiyetsizliğinin anlaşılacağınıBir insanın bir diğer şirketteki ortağının zimmetine para geçirmesine yardımcı olan bir şahsı başka bir şirketinde çalıştırmasının mümkün olmadığını, bu hususun mahkemece aşamalarda hiçbir şekilde dikkate almadığını, ilk derece mahkemesince İhtiyati Tedbir Kararı verilirken dosyanın içeriğini gerekli özeni göstererek incelemediğini,Mahkeme heyetinin davanın niteliği ve ihtiyati tedbir konusunda da kafasının karışık olduğu da son derece açık olduğunu, 12.03.2019 tarihli karara mahkeme heyetinden Üye…’ın muhalefet şerhinin koyduğunu ancak, ihtiyati tedbire itirazın reddine dair 10.06.2019 tarihli kararın ise dosyada hiçbir şey değişmediği halde oybirliği ile verilmiş olması da anlaşılabilir olmadığını, Davacının dava dilekçesindeki nihai taleplerinde yer alan “davalı yerine kayyım müdür atanması” talep sonucunu ihtiyati tedbir yoluyla elde etmesi de Yargıtay ve İstinaf Mahkemelerinin “davada talep sonucunun ihtiyati tedbir yoluyla elde edilmesini sağlayacak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği” yönündeki içtihat ve uygulamalarına da açıkça aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbire itirazımızı reddetmesinin de açıkça usule ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı ve davalının birlikte ortak oldukları dava dışı … şirketi ile ilgili olarak tarafımızdan İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/245 Esas sayılı dosyasıyla açılmış olan “ Gündem belirlenerek Genel Kurul Yapılması için Kayyım Atanması ” talepli davada mahkemece 28.05.2019 tarihinde “ Bir an için davacı vekilinin UYAP ortamında 14.05.2019 tarihinde gönderdiği dilekçedeki talebin, tedbir talebi olarak nitelendirilmesi düşünülebilir ise de genel kural gereği asıl dava ile elde edilecek hükmün tedbiren elde edilebilmesi ve bu çerçevede talebin kabulü mümkün bulunmamaktadır. Esasen davanın niteliği gereği bu tip ifa amaçlı tedbirlerin verilebilmesi de usulen mümkün değildir ” şeklindeki gerekçe ile reddettiğini,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi 10.06.2019 tarihinde verilen ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin karara karşı itirazımızın kabulü ile H.M.K. 394 (5) uyarınca 12.03.2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, masraf ve avukatlık ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
İstinaf açısından uyuşmazlık konusu; dava dışı şirkete yönetim kayyımı atanması koşullarının oluşup oluşmadığı, mahkemece verilen istinafa konu kararın dosya içeriğine usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktalarındadır.Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davada, davalı … ve davacı … dava dışı şirketin müşterek imzalı müdürü olup, davalının TTK 630 maddesi uyarınca müdürlük görevinden azlinin talep edildiği, 05/03/2019 tarihinde tedbir talebinin reddine karar verildiği, davacı vekilinin 07/03/2019 tarihli dilekçesi ile yeni tedbir talebi üzerine 12/03/2019 tarihinde oy çokluğuyla ihtiyati tedbir talebinin kabulüne,müşterek imza sahiplerinden %50 hisseye sahip davalı …’a ait hissenin yönetim yetkisinin ihtiyati tedbiren kısıtlanmasına,bu hisselerin mahkemece resen kayyum olarak atanan M.M. …’ya verilmesine, diğer müşterek imza sahibi ortaklarla birlikte müştereken temsil edilmesi kaydıyla ihtiyati tedbiren kayyum tarafından temsil edilmesine karar verildiği, verilen karara itiraz üzerine itirazın 23/05/2019 tarihli duruşmada itirazın reddine karar verilmiş olup, verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.6100 sayılı HMK’ nın 389. maddesine göre mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. 6100 sayılı HMK’nın 390. maddesine göre de; tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.Mahkemece istinafa konu karar verilmiş olup, esasen şartları oluştuğu takdirde yargılamanın her safhasında değişen durum ve koşullar dahilinde talep halinde HMK 396.maddesi uyarınca yeni bir karar da verilebilir. Davanın Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan Tazminat ve Şirkete Kayyım Atanmasına ilişkin olduğu, Mahkemece; dosya kapsamı mevcut delil durumu, davanın vasıf ve mahiyeti, TTK’nun 408/2 bend (b) fıkrası ve TMK’nun 426 ve mütekaip maddeleri gereğince her ne kadar şirkette organsızlık hali söz konusu değil ise de, ortaklar arasındaki anlaşmazlık bulunduğuna dair yaklaşık ispat ölçütlerindeki delil durumu ve müşterek imza nedeniyle olumlu fiili eylemlerle zarar doğurucu işlem gerçekleştirilmesi mümkün değil ise de; olumsuz fiili eylemler ile şirketin işlerinin aksatılması mümkün olması yanında davalının da kısmen kabulünde olan ve bilirkişi tarafından da tespit edilen şirket gelirinin şirket kayıtlarına geçirilmemesi iddiaları dikkate alındığında davalı yetkilerinin tedbiren kaldırılarak yerine yönetici kayyumu atanması gerektiği nazara alındığında, şirket yönetiminde meydana gelen çekişmenin ve şirketin zarar görmesinin önlenmesi adına HMK’nun 389 ve müteakip maddeleri gereğince müşterek imza sahiplerinden %50 hisseye sahip davalı …’a ait hissenin yönetim yetkisinin ihtiyati tedbiren teminat alınarak kısıtlanarak,bu hisselerin yönetimi için kayyım atandığı, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre; verilen ihtiyati tedbir kararının gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından; yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/09/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.