Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1745 E. 2019/1347 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1745 Esas
KARAR NO : 2019/1347 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/1239 Esas 2019/273 Karar
TARİH : 05/03/2019
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/10/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı şirket arasında 28/08/2008 tarihli … numaralı satın alım sözleşmesi ile teslimatları 2013 ve 2014 yılları olan iki adet … tipi uçağın alımına ilişkin sözleşme yapıldığını, müvekkilinin sözleşme gereğince, 2010 yılı ortasına kadar davalıya 3.502.000,00 USD avans ödemesi yaptığını, ancak müvekkilinin ekonomik krizden etkilenerek dokuz uçaktan oluşan filosunu iki uçağa düşürerek operasyonlarının önemli bir kısmını askıya aldığını bu nedenle avans ödemelerini yapamayacağını 10/06/2011 tarihinde davalıya bildirerek genel satış anlaşmasının 10.1 maddesi gereği feshini ve sözleşmenin 10.2 maddesi gereği avansın geri ödenmesini talep ettiğini, davalının feshi kabul ederek 900.000,00 USD tutarındaki meblağın kendi hesaplarında tutma koşuluyla feshi kabul edeceklerini aksi halde avans ödemesi yapılmayacağını bildirmeleri üzerine müvekkilinin zor durumda olması nedeniyle feshi anlaşması imzalamak zorunda kaldığını, 2.580.142,00 USD’nin iade edilmesine rağmen bakiye miktarı müvekkilin müzayaka halinde yararlanarak elde tutulmasının kanuna aykırı olduğunu, müvekkilinin maddi durumunun kötüleşmesi üzerine uçuş lisansının iptal edildiğinin idari karara karşı yapılan itirazın Ankara…. İcra Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasıyla reddedilerek kesinleşmesi üzerine müvekkilinin artık uçak almaya ihtiyacı kalmadığını, davalı uhdesinde tutulan 900.000,00 USD’nin 21 gün içerisinde iadesi için email yolu ile ihtar keşide edilmesine rağmen bu miktarın ödenmediğini ileri sürerek, şimdilik 1.000,00 USD’nin faizi ile birlikte tahsil edilmesinin karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini taraflar arasındaki sözleşmenin ayrılmaz parçasını teşkil eden genel hükümleri 12.3 maddesi uyarınca ABD Washington Eyalet’inin maddi hukukuna tabi olduğunu düzenlendiğini bu durumda 5718 sayılı Kanunun 24. Maddesi gereğince kararlaştırılan hukukun uygulanması gerektiğini 5718 sayılı Kanunun 40. Maddesi gereğince Türk Mahkemelerinin milletler arası yargı yetkisinin sözleşme açısından bulunmadığını, HMK’nın10. Maddesi gereğince uçak imar ve teslim ediminin ve para ediminin ABD’de ifa edileceği için Türk mahkemelerinin yetkili olmadığı genel hükümlerin 6.2. Maddesinde de teslimat yerinin Washington Eyalet’i olduğunun kararlaştırıldığını, HMK’nın 9. Maddesi dikkate alındığında müvekkilinin yerleşim yeri, merkezi şubesi veya mal varlığının da Türkiye de bulunmadığı dikkate alındığında Türk Mahkemelerin yargı yetkisi bulunmadığını müvekkil şirketin tebligat gönderilen Boeing İnternationel’den farklı bir alanda faaliyet gösteren ayrı bir tüzel kişi olduğunu savunarak davanın usul ve esas yönünden reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 05/03/2019 tarih 2018/1239 Esas 2019/273 Karar sayılı kararında;”Taraflar arasında düzenlenen 28/08/2008 tarihli 3380 nolu sözleşme ile davalının, davacıya iki adet uçak sattığı, sözleşmenin eki olan genel şartlarda, genel şartların 12.3. Maddesinde, maddi hukuk olarak Washington Eyaleti hukukun uygulanacağı belirlenmiştir. (MÖHUK 24. MADDE) . Sözleşme gereğince davacı davalıya 3.502.000,00 USD avans ödemesi yapmıştır. Yine taraflar arasındaki sözleşmenin 6.2. Maddesinde uçak teslimatının Washington Eyaleti’nde yapılacağı kararlaştırılmıştır. 5718 sayılı MÖHUK’nun 40. Maddesi gereğince ” Türk Mahkemelerinin milletler arası yetkisini, iç hukukun yer itibari ile yetki kuralları tayin eder”. Somut olayda Türk mahkemelerinin milletler arası yetkisinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi amacıyla HMK’nın 5 ve devamı maddelerinde düzenlenen yetki kurallarının değerlendirilmesi gerekmektedir, HMK’nın 6. Maddesi gereğince genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihindeki yerleşim yeri mahkemesidir. Madde kapsamında davalının yerleşim yeri Türkiye’de bulunmadığından bu yetki kuralının uygulanması mümkün değildir. Anılan kanunun 9. Maddesinde Türkiye’de yerleşim yerinni bulunmaması halinde yetki kuralı düzenlenmiş olup Türkiye de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme, davalının Türkiye’deki mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak diğer özel yetki halleri saklı kalmak üzere, mal varlığı haklarına ilişkin dava uyuşmazlık konusu mal varlığı unsurunun bulunduğu yerde de açılabilir. Maddenin değerlendirilmesinde davalının Türkiye’de mutad meskeni, acentesi, irtibat ofisi vb. Tebligat adresi ile mal varlığının bulunduğu davacı tarafından ileri sürülmemiştir. HMK’nın 10. Maddesi gereğince sözleşmenin ifa edildiği yer de yetkilidir. Sözleşme hükmü uyarınca uçakların teslim yeri Washington Eyaleti olup, para borcunun da alacaklının yerleşim yerinde ödeneceği ilkesi gözetilerek belirtilen madde ile TBK’nın 89. Maddesi kapsamında mahkememizin yetkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı vekili duruşmadaki beyanında davanın asıl sözleşmeye dayalı olarak açılmadığın 2011 yılındaki fesih sözleşmesine dayalı olarak açıldığını bu nedenle esas sözleşmedeki yetkiye ilişkin düzenlemelerin uygulanamayacağını ileri sürmüştür. Fesih sözleşmesinin incelenmesinde bu sözleşmenin, esas sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olduğu, sözleşme ile taraflar arasındaki uçak satım sözleşmesinin fesh edilerek 900.000,00 USD’nin alıkonduğu bakiyenin ise iade edildiği görülmüştür. Bu sözleşme dikkate alınsa dahi Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunmadığı anlaşılmıştır. HMK’nın 114/1-a maddesi gereğince Türk Mahkemelerinin yargı hakkının bulunmaması dava şartıdır. Yukarıda yapılan açıklamalar MÖHUK’nın 40. Maddesi yollamasıyla HMK’nın 6 ve devamı maddelerine göre yapılan inceleme taraflar arasındaki sözleşmede seçilen maddi hukuk ve belirlenen ifa yerleri dikkate alındığında Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunmadığı anlaşılmakla…” gerekçesi ile;Davanın Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunmaması nedeniyle HMK’nın 114/1-a ve 115 maddeleri gereğince usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile;Müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan 28.08.2008 tarihli … numaralı satın alım sözleşmesi kapsamında davalı şirkete avans ödemesi yapıldığı, daha sonra 14.07.2011 tarih ve 6-1163-tg-1005 numaralı sözleşme ile satın alım anlaşması taraflarca feshedildiği, 14.07.2011 tarihli fesih sözleşmesinde; fesih sözleşmesinin, satın alım sözleşmesinin eki ya da ayrılmaz parçası olduğuna ilişkin bir bağıt bulunmadığı gibi, yetkili hukuk ve yetki kuralına ilişkin herhangi bir düzenleme de mevcut olmadığını, Satın alım anlaşmasının 10/2 maddesi gereği; ödenen avansın hiçbir kesintiye uğramadan geri ödenmesi gerektiği, davalı şirketin ödenmiş olan 3.502.000 USD avansın 2.580.142 USD’sini davacı müvekkili şirkete iade ettiği, kalan 900.000 USD’yi ise herhangi bir gerekçe göstermeden iade etmediğini, söz konusu avans alacağının ödenebilmesi için işbu davanın açıldığını, yerel mahkemece ”fesih sözleşmesinin incelenmesinde bu sözleşmenin esas sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olduğu, sözleşme ile taraflar arasındaki uçak satım sözleşmesinin feshedilerek 900.000 USD’nin alıkonulduğu, bakiyenin ise iade edildiği görülmüştür. Bu sözleşme dikkate alınsa dahi Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunmadığı anlaşılmıştır” gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verdiğini, ancak kararın bu haliyle usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkeme gerekçesinin aksine, taraflar arasında imzalanan 14.07.2011 tarihli fesih sözleşmesinde; fesih sözleşmesinin 28.08.2008 tarihli satın alım sözleşmesinin ayrılmaz bir parçası ya da eki olduğuna ilişkin bir bağıt söz konusu olmadığını, 14.07.2011 tarihli fesih sözleşmesinde; yetkili yer ve hukuka ilişkin bir düzenleme söz konusu olmadığını, 14.07.2011 tarihli fesih sözleşmesinde; davalı şirketin ödenmiş olan avansları iade borçlusu olduğu, iadenin ise müşteriye (davacı müvekkil şirkete) yapılacağı bağıt altına alındığını, (Sözleşmenin 2(ii) maddesi) Dolayısıyla, fesih sözleşmesinde iade borçlusu davalı şirket olup, ödeme davacı alacaklı müvekkili şirketin Türkiye’de bulunan banka hesabına yapılacağı, ifa yerinin alacaklı müvekkili davacının yerleşim yeri olduğunu, TBK’nın 89/1. maddesinin “para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir ” şeklinde olduğu, yine HMK’nın 10. maddesine göre; (fesih) sözleşmeden doğan işbu davanın ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği hüküm altına alındığını, Dolayısıyla, iç hukukun yer itibari ile yukarıda yazılı yetki kuralları göz önüne alındığında, yerel mahkeme yetkili olup, yargı hakkı bulunduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1239 Esas 2019/273 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sözleşmenin feshi nedeniyle sözleşme kapsamında ödenen avansın iadesi istemine ilişkindir.Davacı, taraflar arasında 28/08/2008 tarihli Boeing 737-8ZP model uçak satışına ilişkin 3380 sayılı sözleşmenin imzalandığını, sözleşme kapsamında alınacak uçaklar için davalıya toplam 3.502.000 USD avans ödemesi yapıldığını, ekonomik kriz nedeniyle sözleşmenin 14/07/2011 tarihli fesih anlaşması ile sona erdiğini, bu fesih anlaşmasında avans olarak verilen bedelin iadesi koşullarının kararlaştırıldığını, fesih anlaşmasının müvekkilinin müzayaka halinde olmasından istifade edilerek yapıldığını ve asıl sözleşmenin 10.2 maddesinde avans olarak verilen bedelin iade edileceği düzenlenmiş iken fesih sözleşmesinde müvekkilinin müzayaka halinde olmasından istifade edilerek avansın 900.000 USD’lik bölümünün iade edilmediğini ve davalı tarafça alıkonulduğunu, bunun yasaya aykırı olduğunu belirterek iade edilmeyen avans bedelinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere HMK 109 maddesine göre şimdilik 1.000 USD’sinin davalıdan tahsilini talep etmiş,Davalı taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre sözleşmeden kaynaklanacak uyuşmazlıklarda MÖHUK 24. maddesi uyarınca Washington Hukukunun uygulanacağını, sözleşmenin ifa yerinin ve müvekkili şirket yerleşim yerinin Türkiye’de olmadığı için MÖHUK 40. maddesine göre Türk Mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, zamanaşımının dolduğunu, dava konusu alacak miktarı belirli olduğundan belirsiz alacak davası açılamayacağını, esasa ilişkin olarak da fesih sözleşmesi ile tarafların karşılıklı olarak birbirlerini ibra ettiklerini , davacının müzayaka halinde olduğu iddiasının gerçek olmadığını, sözleşmenin davacıya tek taraflı fesih hakkı tanımadığını belirterek esastan reddini savunmuş, Mahkemece, HMK’nın 114/1-a maddesi gereğince Türk Mahkemelerinin yargı hakkının bulunmasının dava şartı olduğu, Möhuk 40. madde yollaması ile HMK’nın 6 vd. maddelerine göre taraflar arasında sözleşmede seçilen maddi hukuk ve belirlenen ifa yeri dikkate alındığında Türk Mahkemelerinin yargı hakkının bulunmadığı gerekçesi ile dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş,Bu karar karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.MÖHUK 40. maddesinde “Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder. ” hükmü düzenlenmiştir.HMK’nın 10. maddesine göre sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir, TBK’nın 89. maddesine göre aksine anlaşma yok ise para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir.Buna göre taraflar arasında 28/08/2008 tarihli … model uçak satışına ilişkin … sayılı sözleşmenin imzalandığı, sözleşme kapsamında alınacak uçaklar için davalıya toplam 3.502.000 USD avans ödemesi yapıldığı, sözleşmenin 14/07/2011 tarihli fesih anlaşması ile sona erdiği, verilen avansın bir kısmının fesih sözleşmesi ile iade edildiği, 900.000 USD avansın iade edilmediği uyuşmazlık konusu değildir.Taraflar arasında imzalanan 28/08/2008 tarihli … model uçak satışına ilişkin 3380 sayılı sözleşmenin 12.3 maddesinde uygulanacak hukukun belirlendiği ancak yetkili mahkemeye ilişkin olarak yetki sözleşmesi bulunmadığı, 10/2. maddesinde sözleşmenin feshi halinde avans iadesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalının yerleşim yeri ve sözleşmenin ifa yeri dikkate alındığında Türk Mahkemelerinin yargı hakkı bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı verilmiş ise de ihtilaf sözleşmenin feshi nedeniyle avans ödemesinden kaynaklanmaktadır. Buna göre de talep bir miktar para alacağına ilişkindir. TBK’nın 89. maddesi hükmüne göre para alacakları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Davacının yerleşim yeri mahkemenin yetki alanı içinde kaldığından MÖHUK 40, HMK 10 ve TBK’nın 89. maddesine göre Türk mahkemelerinin yargı hakkı bulunup mahkeme yetkili olduğundan verilen karar usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1-a-3 maddesi gereğince kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/03/2019 tarih ve 2018/1239 Esas – 2019/273 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a3 ve 353/1-a4 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf eden tarafından, istinaf aşamasında sarf edilen istinaf kanun yoluna başvurma harcı 121,30.TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş – dönüş masrafı 40,50 TL olmak üzere; toplam 161,80.TL’nin davalıdan alınarak istinaf talep eden davacı tarafa verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/10/2019 tarihinde HMK 353/1-a3 ve 353/1-a4 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.