Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1743 E. 2021/1216 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1743
KARAR NO: 2021/1216
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/11/2017
NUMARASI: 2014/1406 Esas 2017/761 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 22/09/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, dava dışı … A.Ş. ye ait muhtelif inşaat malzemesinin müvekkili şirket tarafından sigortalandığını, dava dışı müvekkili şirketin sigortalısına ait muhtelif inşaat malzemesinin Derince’den Türkmenistan’ a deniz yolu ile nakliyesi için 3 nolu davalıya ait … gemisine yüklendiğini, söz konusu emtiaların geminin muhtelif ambarlarına karışık olarak yüklendiğini, geminin 1 nolu ambar kapağına 1 nolu davalı tarafından mapa demirleri kaynatıldığını, yapılan kaynak işlemi esnasında yangın çıktığını ve 1 nolu ambarda bulunan müvekkili şirket sigortalısına ait emtiaların yanarak hasarlandığını ve hasar bedelinin müvekkili tarafından sigortalısına ödendiğini belirterek sonuç olarak toplam 77.248,10 TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … şirketine izafeten … vekili cevap dilekçesi ile, davalı tarafın, dava dilekçesinde de belirtildiği gibi sadece donatana izafeten sorumlu olduğunu, kendilerinin … gemisinin gemi acenteliğini yaptıklarını, davacının da belirttiği gibi kendisine sadece donatan adına izafeten dava açılabileceğini, TTK. nın ilgili acentelik hükümleri kapsamında donata karşı ihbar sorumluluğunu yerine getirmek adına evrakları gönderdiğini, ne var ki gerek donatanın yabancı şirket olması gerekse konu ile ilgili evrakları toparlaması zaman alabileceğinden davalı …, donatan adına herhangi bir beyanda bulunmayacaklarını ancak donatanın savunma hakkının saklı tutulmasını talep etmişlerdir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, Davacı tarafın dava dilekçesinde Gemi Nakliye Sözleşmesi uyarınca davalı …’in … isimli gemiye yüklenecek mallar için malların yüklenmesi, tahliye limanına ulaştırılması ve kargo planının yapılmasından sorumlu olduğunu belirttiklerini, dosyadaki deliller incelendiğinde bahsi geçen Gemi Nakliye Sözleşmesinin 26.08.20013 tarihli nakliye olduğunu, oysa davacı tarafından dosyaya sunulan ve taşımaya ilişkin konşimentolar incelendiğinde (02.09.2013, 02.09.2013 ve 09.09.2013 tarihi, …, … ve … numaralı konşimentolar) konşimentoların tamamının sol alt köşesinde yer alan “CP DATE 19.08.2013” 19.08.2013 tarihli taşıma sözleşmesi dışında başka bir taşıma sözleşmesine atıf bulunulduğunu, bu durumda 26.08.2013 tarihli nakliye sözleşmesinin uygulanmasının mümkün olmadığını, TTK m. 1237 gereği; “1)Taşıyan ile konşimento hamili arasındaki hukuki ilişkilerde Konşimento esas alınır. 2)Taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki ilişkiler navlun sözleşmesinin hükümlerine bağlı kalır.” Hükümleri getirilerek, yükleyici ve/veya alıcı ile taşıyan arasındaki hukuki ilişkinin konşimento esaslarına göre çözümleneceğini, konşimentoda carter partiye atıf varsa çarter partinin konşimento ilgilileri bakımından ciro edilmesi şartı getirildiğini, yapılan açıklamalar ve kanun hükümleri doğrultusunda gerek davalı …’nın taşıma konusu konşimentolara taraf olmaması gerekse konşimentonun atıf yaptığı taşıma sözleşmesi ile davacı tarafın arada illiyet bağı kurmaya çalıştığı taşıma sözleşmesinin birbirinden farklılık göstermesi nedeniyle davalı …’ya husumet yönetilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle de itirazlarının dikkate alınmasını talep ettiklerini, bu konulara itiraz hakları saklı almak kaydıyla davacının iddia ettiği gibi … gemisine yüklenen mallar için malların yüklenmesi, tahliye limanına ulaştırılması ve kargo planının yapılmasından sorumlu olsalar dahi yangın hadisesinin çıkmasında kusurlarının olmadığını ve herhangi bir haksız fiilde bulunmadıklarını, konşimentolar üzerinde FIO, FIOS gibi yükleme işlemlerinin armatörden yükleniciye geçiren herhangi bir kayıtın yer almadığını, ilgili konşimentolarda yer alan çarter partiye atıf kaydı dolayısıyla, bir an için ilgili çarter partide FIO,FIOS,FIOST kaydı ve/veya yükleme,istifleme gibi işlemlerin armatörün sorumluluğu dışında olacağını belirten maddeler varsa bile taşıyanın yine sorumluluktan kurtulma şartı, yükleme işleminde fiilen gemi adamlarının hiçbiri şekilde bulunmamış olması ve ayrıca kaptanın nezaret görevini yerine getirmiş olması gerektiğini, ilgili çarter partinin davacı tarafından dosyaya sunulması halinde, tahkim nedeniyle itirazı sunma hakları dahil ilgili çarter partiye karşı sunulacak her türlü beyan ve savunma haklarını saklı tuttuklarını, zaten de davalı olarak taraf oldukları böyle bir çarter partinin olmadığını, dosyada yer alan kaptan ve 2.kaptan ifadeleri incelendiğinde gerek ifadelerdeki çelişkilerin gerekse yüklemede hangi işlemin kim tarafından yapıldığının anlaşılamadığını, gemi kaptanı …’un 04.09.2013 tarihli ifadesinde sıcak çalışmanın bilgisi dahilinde yapılmadığını, işlemi yapanların kendisinden habersiz olarak gemiye çıktığını belirttiğini, 2. kaptanın da yük operasyonu ile ilgilendiğini belirttiğini ama hayatın doğal akışına ters olarak kaptana sormadan bir takım kişilerin gemiye çıkması ve hatta çalışmaya başlamasının mümkün olamayacağını, bu durumun kaptanın sorumluluklarını ihmal ettiğinin göstergesi olduğunu, gemi kaptanı olarak yapılan işleme nezaret etmediğini gösterdiğini, 2. kaptan …’in 04.09.2013 tarihli ifadesinde de gemi kaptanının olan bitenden habersiz olduğunu, gemiye kimlerin ne zaman çıktığını bilmediğini, kaynak ekipmanları geldiğinde sıcak çalışma yapılacağını tahmin dahi etmediğini, kendi lasing ekipmanları üzerinde çalışma yapacaklarını düşündüğü için liman tesisine bile haber vermediği ifadeleri ile kaynak çalışmasını fark ettiğini ancak önemsemediğini beyan ettiğini, kaptanın ve personelinin gemide yapılacak işlemlere ne kadar özensiz ve sorumluluktan uzak davrandıklarının ayrıca yapılan işlemlere nezaret etmediklerinin göstergesi olduğunu,yapılan işlemler neticesinde çıkan hasardan bizzat taşıyanın sorumlu tutulması gerektiğini gösterdiğini, bu açıklamaların davalı … firmasının gerek haksız fiil işlemediğini gerekse yaşanan hadiselerde herhangi bir kusur ve ihmalinin bulunmadığını ispatladığını, davacı taraf yangının çıkmasına sebep olan mapaların kaynak işlemini gerçekleştiren tarafın davalı … şirketi olduğu belirtilmesine rağmen davanın yine de davalı … Denizciliğe yöneltildiğini, davacının bu durumda dava dilekçesinde yazan davalı … firmasına karşı haksız fiil sorumluluğundan, davalı … ya da Nakliye Sözleşmesinden dolayı tazminat talebinde bulunabileceğini, anacak daha önce belirtildiği gibi davalı … gerek konşimentoya taraf olmaması gerekse bahsi geçen nakliye sözleşmesi ile konşimentoda atıf yapılan sözleşmelerin birbirinden farklı olması nedeniyle bu davalıdan tazminat talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 26.08.2013 tarihli sözleşmeye hükümleri uygulansa bile söz konusu işlemi yapan tarafın davalı … değil de davalı … firması olduğunu belirterek; haksız olarak açılmış davanın reddine karar verilmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, Dava dışı taraf … Şirketi ile Derince’den Türkmenistan’a … şirketine ait … gemisi ile bazı malların yüklenmesi ve nakliyesi konularında bir sözleşme imzalanmış olduğunu, gemide yapılan yüklemenin sabit olması ve sefer esnasında herhangi bir kaza meydana gelmemesi amacıyla bizzat gemi kaptanının iş emri ile geminin 1 nolu ambar kapağına davalı … tarafından kaynak yapılmak suretiyle mapa demirlerinin kaynatılmasının istendiğini, yangından sonra yapılan araştırmada fark edilen hatalı ve usulüne uygun olmayan yükleme nedeniyle gemide yangın meydana geldiği, yangından dolayı oluşan zararın tazmini amacıyla bu davanın açıldığını, davacı tarafından dava dışı şirketin zayi mallarının ve bu duruma binaen ödediği tazminatın zararın meydana gelmesinde (kabul manasına gelmemek kaydıyla) kusurlu olan kişi ve şirketlere yöneltmişse de davacı tarafından gerekli kusur araştırması yapılmadan bu davanın açıldığını, söz konusu yangından sadece davalı … yapmış olduğu kaynağın etkili olduğunun iddia edildiğini ancak iş bu durumun hayatın doğal akışına aykırı olduğunu, yükleme yapılan ambar deposunda dava dışı şirket tarafından ne kadar yükleme yapıldığının ve yapılan yüklemenin gemi ambarında kaynak çalışması için ne kadar uygun olduğunun belirlenmesinin gerektiğini, zira yapılan yüklemede yanıcı maddeler ambar deposunda içi komple doldurulacak şekilde ve en üste yerleştirilmiş bir halde yüklenmiş olduğundan yapılan olağan kaynak çalışmasında yangının meydana gelmesinden iş bu dava dışı şirket ve davalı … tarafından yapılan yüklemenin etkili olduğunu, dava dışı şirket ve diğer davalıların yapılan yüklemede kaynak çalışmasının etkisini en az seviyeye indirecek ve etkisiz kılacak bir yükleme yapması gerekmekte iken tüm ambar deposunun sonuna kadar yüklenerek olağan kaynak çalışmasında yangının çıkmasına sebebiyet vermiş olduklarını, davacı tarafından herhangi bir kusur araştırması yapılmaksızın ve kendi sigortalısı dava dışı şirketin kusurlarını değerlendirmeden taraflarına rücuen tazminat talebinin yöneltilmesinin hukuka ve yasalara aykırılık teşkil ettiğini, Deniz Ticaret Hukuku gereği gemi içerisinde meydana gelen zararlardan gemi kaptanının hukuki ve cezai sorumluluğunun bulunduğunu, gemi kaptanının sorumluluğuna gidilmesi gerekirken iş bu zararın davalı … şirketinden tahsil edilmesi ve kusur sorumluluğunun buı davalıya yükletilmesinin mümkün olmadığını, husumet yönünden davanın reddini talep ettiklerini, davacı tarafından dava dilekçesinde ve eklerinde sunmuş oldukları belgelerde davalı … nin gemi kaptanının izni olmadan gemide kaynak çalışmaları yaptığını ileri sürdüğünü, bunun mümkün olamayacağını, yüksek ağırlıklı çalışma aletlerini gemiye taşımış, bu çalışmayı yapacak personel gemiye binmiş ev kaynak çalışması yapmış olmasına rağmen gemi kaptanının izini olmadığını düşünmek hayatın doğal akışına ters olduğunu, … isimli geminin 2 kaptanı …v’in 04.09.2013 tarihli ifadesinde “Yük operasyonunu kontrol ediyordum. Lasing öncesinde kaynak yapılamayacağını ambar içindeki yükün ambar kapağına dayandığı konusunda kiracı adına yükleme yapan kişiyi uyardığını, bu durumun kiracı iddialarını ve sunulan ekspertiz raporunun gerçeğe aykırı olduğunu gösterdiğini, ifade tutanakları tek başına incelendiğinde bile davacı tarafın iddialarının mesnetsizliğini gösterdiğini, gemi kaptanı tarafından yasal görevlerinin tam ve gereği gibi yerine getirilmemesinden dolayı meydana gelen zarardan 1 nolu davalının sorumlu olamayacağını, TTK. 1091. maddesinde gemi de yüklemenin yapılması ve yapılabilmesi esnasında gemi kaptanının görevleri arasında; yükleme ve boşaltma araçlarının kullanılma amaçlarına uygun olmasına, istifin denizcilikte geçerli kurallara uygun bir şekilde gerçekleştirilmesine, gemin aşırı derecede yüklenmemesine, gerekli safranın bulunmasına, gemi ambarında taşınacak eşyanın kabule ve korumaya uygu bir şekilde donatıldığına emin olmasına dikkat etmek bulunduğunu, bu yasal görevleri yerine getirmemekten kaynaklı dava konusu zarar meydana geldiğini, davalı … şirketin 2. kaptanı …’un tanık olarak dinletilmesi ile bu iddialarının doğruluğunun açıkça anlaşılacağını, acente … tarafından liman başkanlığından sıcak çalışma izini alınması gerekmekte iken bu iznin alınmamasından kaynaklanan kusurun davalı olarak kendilerine ait olmadığını, zira çalışma iznine ilişkin evrakların gemi ile acente sahibi arasında ki sorumluluğa ait olduğunu, davacı tarafın kaynak yapılmasından dolayı yüklenen mallara zarar verildiğini söylediğini, ancak 9 adet kamyonun sefer esnasında kaymaması ve herhangi bir kazaya sebebiyet vermemesi için sabitleme işlemi olan kelepçe yapılması zorunluluğu kaynak yapılmasını zorunlu kıldığını, kaynak çalışması yapılan yerde kapakların altında hangi tür malzemenin ne miktarda ve ne cinste olduğunu bilmesinin mümkün olmadığını ve bilmesi gerekmediğini, bu konu ile ilgili herhangi bir çalışma yapması gerekmediğini, çünkü mevzuat gereği kaynak yapılan ambar kapağı ile yük arasında belirli bir boşluk olması gerektiğini, ilgili sorumlular tarafından yeterli inceleme yapılmadan ve yasalara uygun yükleme yapılmadan bu konu ile ilgili bir araştırma yapılması gerektiğini, buna uygun yük ve ambar kapağı arasında boşluk bırakılarak yükleme yapılması gerektiğini ancak bu hususun dikkate alınmadığını, bu konu da ayrı bir kişi incelemesi istenerek inceleme ve tespit yapılması gerektiğini talep ettiklerini, davacı tarafından davalı …nin gemi kaptanından izinsiz olarak kaynak çalışması yaptığını ifade ettiklerini, ancak gemiye sahip şirketten gemiye girişlerin tutulduğu LOGUT defteri incelendiğinde davalının gemiye personelleri ve çalışma aletleri ile izinli olarak girdiklerinin açıkça görüleceğini, bu nedenle de ilgili şirketten logut defterinin istenmesini talep ettiklerini, Yarımca Liman Başkanlığı tarafından davalı … şirketinin gemi kaptanına gemide yükleme ve tadilat sırasında usulsüzlük yapıldığı gerekçesi ile cezai işlem uygulanmış olup iş bu durum ilgili liman başkanlığından celp edilebilecek belgelerle açıkça görüleceğini, ayrıca harici tamir ekibi kullanılması halinde ilgili gümrük idaresinden gerekli izinlerin alınmasının ve ISPS Cod çerçevesinde gerekli denetimlerin yapılmasının gemi kaptanı görev ve sorumlulukları arasında olduğunu, ISPS Cod incelendiğinde de gemi kaptanının dava konusu zararın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunun açıkça anlaşılacağını belirterek ; müvekkili aleyhine açılmış bu davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olması sebebiyle reddine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/11/2017 tarih ve 2014/1406 Esas -2017/761 Karar sayılı kararında; “…Dava, deniz taşımacılığından kaynaklanan yangın sebebi ile dava dışı 3. kişilere ödenen tazminat miktarının rücuen tahsiline ilişkin tazminat davasıdır. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava dışı sigortalı … A.Ş. ile davacı arasında sigorta poliçesi düzenlendiği, dava dışı … A.Ş. ile davalı … Aş. Arasında gemi nakliye sözleşmesi yapıldığı, nakliye sözleşmesinin konusunun inşaat malzemesinin gemi ile Derince’ den Türkmenistan’ a nakliyesini içerdiği, gemide kargo planı yapılması malın gemiye yüklenmesi ve gideceği yere ulaştırılmasının davalı … Aş.’ ne ait olduğu, geminin ambar kapağına kaynak işini davalı … Ltd. Şti. Tarafından yapıldığı, 05/06/2017 tarihli bilirkişi raporunun oluşa uygun ve yeterli olduğu, esas hakkında karar vermeye elverişli olduğu, sigorta konusu emtianın bulunduğu geminin ambar kapağına yapılan kaynak işi sırasında yangının meydana geldiği ve emtianın zarara uğradığı, davalı … Ltd. Şti. Yangının meydana gelmesinde %60 kusurlu olduğu, gemi kaptanının davalı …’ ye İzafeten … Ltd. Şti.’ ne ait gemide kaptan olduğu, bu nedenle davalı …’ ye İzafeten … Ltd. Şti.’ nin de gemi kaptanının %40 kusurundan sorumlu olduğu, davalı … A.Ş.’ nin eşyanın nakliyesi, istiflenmesi ve korunmasından sorumlu olduğu, 26/08/2013 tarihli gemi nakliye sözleşmesinde taraf olduğu, gemi kaptanına ait %40 kusurdan davalı … Aş.’ nin de sorumlu olduğu, davacının dava konusu sigorta bedelini sigortalısına 26/11/2013 tarihinde ödediği ancak dava dilekçesinde ödeme tarihini 02/12/2013 olarak gösterdiği anlaşılarak toplam 69.262,65 TL maddi tazminat yönünden kusur oranları nazara alınarak davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ..”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜ ile; toplam 69.262,65 TL maddi tazminatın 27.705,06 TL lik kısmından davalı … Aş. ve …’ ye İzafeten … Ltd. Şti. sorumlu olmak üzere ve 41.557,59 TL lik kısmından davalı … Ltd. Şti. sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, Toplam 69.262,65 TL maddi tazminat için ödeme tarihi olan 02/12/2013 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkemece eksik ve hatalı bilirkişi raporu dikkate alınarak hüküm kurulduğunu, Bilirkişilerin sadece kaynak yapan müvekkili şirketin %60 oranında kusurlu olduğuna ilişkin rapor tanzim etmiş olup kusur dayanağı olarak, kaynak işini yapanlardan … 04/09/2013 tarihli ifadesinde “… Şirketinin isteği üzerine gemide Lashing hizmeti vermek üzere ekibi ile birlikte resmi evraklar ile TCDD Derince limanına giriş yaptıklarını, ambar içi yüklemesi bittikten sonra 2.kaptan ile birlikte lashing planı yaptıklarını, 2.kaptanın işaretlediği yerleri 2 nolu ambar üzerinden başlamak üzere 12-15 arası mapa için kaynak yapıldığını, 1 nolu ambara geçilince kaynakçının ikası ile ambar kapağının deforme şekildeki beyanı dikkatle değerlendirildiğinde hiçbir yangın önleyici tedbir alınmadan ambar kapakları üzerine mapa demirlerinin kaynatıldığına ilişkin beyanda bulunduğunu, Oysaki sadece kapak yapan müvekkili şirketin 2 .kaptana sormadan kendileri tarafından muhtemel yangınlara karşı öncelikle sıcak işlem yapılan bölgedeki yanıcı maddelerden arındırılmalı, portatif yangın söndürücüler kaynak yapılan alanda hazır tutulmalı, ayrıca elektrik kaynağının yapıldığı 1.ambar metal kapak ve çevresinde yüksek ısı hararet olacağı ve kaynak sırasında elektrot erimesi ve eriyiklerin çevreye ve deforme olduğu söylenen ambar kapağındaki küçük açıklıklarından aşağıya düşerek yangına sebebiyet verebileceği hususlarında risk değerlendirilmesi ve risk analizi yapılması gerekmekte iken böyle bir çalışmanın yapılmadığına ilişkin görüş bildirdiğini, Zira elektrik ark kaynağında sıcaklık 1300 – 1400 C dereceye ulaşmakta olduğunu, bu sıcaklık aynı zamanda metalin ısınmasına da neden olduğunu, somut yangın olayın 1 nolu ambar kapağına yakın derecede yanıcı ürünlerin istiflendiği dikkate alındığında ambar kapağında mapa demirlerinin kaynatılması sırasında ısınan metalin alt kısımdaki kolay yanıcı ürünleri yeterli miktarda ısıtarak alevlenmesine sebebiyet verileceği kaynak yapan kişinin bilgisi, tecrübesi dikkate alındığında buradaki işlemin özensiz ve dikkatsiz bir şekilde yapıldığının anlaşıldığını, Kaynak işleminde elektrik arkı, kaynak gazlarının kullanımı ve taşlama esnasında sıcak kıvılcımlar etrafa yayılmakta bu da yakınında bulunan yanıcı maddelerin tutuşmasına neden olduğunu, etrafta olabilecek yanıcı tozlar, yanıcı gazların ya da yanıcı sıvıların bulundukları ortamdaki oksijen miktarına bağlı kaynak işlemleri esnasında oluşan kıvılcımlar nedeniyle patlamalar meydana gelebileceğini, Yanıcı ve parlayıcı maddeler kaynak işlerinin yapıldığı yerden en az 11 metre uzaklıkta bulundurulması gerektiğini, kaynak esnasında yangın söndürme cihazları hazır bulundurulması gerektiğini, kaynak yapım işleri sırasında oluşan yakıcı maddeler, yanıcı maddelerden yangın çıkabileceğini, bu nedenle kaynağa başlamadan önce çevrenin yanıcı maddelerden arındırılması gerektiğini, Ancak Ticaret Kanunu gereğince taşıyanın navlun sözleşmesinden doğan sorumluluğu bir kusur olduğunu, geminin yolculuğun başında denize, yola ve yüke elverişli olmasına ve yükün bakım ve muhafazasına özen göstermek yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemesinden dolayı sorumluluğu TTK 1141 maddesi uyarınca emredici şekilde düzenlendiğini, TTK 1141/2 maddesine göre, taşıyan yükle ilgili olanlara karşı geminin denize, yola veya yüke elverişli olmamasından doğan zararlardan sorumlu olduğunu, bu halde kaynak yapan personel gemi kaptanının haklarına sahip olmadığını, yani gemi ambarına girerek geminin yüke hiçbir müdahalede bulunamayacağını, Yukarıda kaynak yapan personel kaptanı uyardığı açıkça belli iken gemide bulunan yükün miktarı, cinsi, istif şeklini bilen, yüke ilişkin her türlü yasal sorumluluğu bulunan kaptanın kaynak işinin devamını talep etmesi sonucu devam edilmesi halinde %60 kusur sorumluluğunun müvekkilin atfedilmesi yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Zira bilirkişiler kaynak yapan şirket elemanlarının yangın söndürme tüplerinin olmadığını, gerekli önleyici tedbirleri almadığını beyan etmişlerseler de gemide yangın tüpünü bulundurma sorumluluğu gemi sahibinin ve kaptanın sorumluğu olduğunu, kapalı ambar kapağı altındaki yüke erişimi olmayan, yük ile ilgili hiçbir bilgiyi alma yetkisi hukuken bulunmayan müvekkiline çıkan yangında kusur atfedilmesinin mesnetsiz olduğunu, Bilirkişilerin risk analizi yapılması gerektiğini beyan ettiği, ancak analizin yapılarak kaptanın uyarıldığına ilişkin bilgiyi bertaraf ettiğini, kaldı ki yangın nedeni ambar kapağının küçük açıklıklarından elektrot erimesinin aşağı düşmesi değil, yüksek dereceli sıcaktan yanlış istiflenen ürünün yanması nedeni ile çıktığını, yani kaynak yapan personelin gözle gördüğü tek tehlike ambar kapağının ince olması olup işbu husus kaptana bildirildiğini, ambar kapağının altındaki malın cinsi ve istiflenme koşuları kaptanın altındaki yükün ne şekilde istiflendiğini göremeyeceği gibi, istif yapılmasını kontrolde edemeyeceği, kapak altında olan, gözle görülmeyen yanıcı maddelere ilişkin önlem alınması gerektiğine ilişkin görüş bildirerek sadece kaynak yapan şirkete %60 oranında kusur izafe edilmesi yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için doyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI … VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, Müvekkilinin dava konusu taşımadan kaynaklı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı gibi kendisine husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, Huzurdaki dosya nezdinde davacı vekili dosyada mübrez Gemi Nakliye Sözleşmesi uyarınca müvekkili … Denizcilikin sorumluluğunun bulunduğunu, … isimli gemiye malların yüklenmesi, tahliye limanına ulaştırılması ve kargo planının yapılmasından müvekkili şirketin sorumlu olduğunu belirttiğini, Ancak dosyada mevcut bulunan deliller incelendiğinde, bahsi geçen Gemi Nakliye Sözleşmesinin 26/08/2013 tarihli gemi nakliye sözleşmesi olduğunun anlaşıldığını, oysa davacı tarafından dosyaya sunulan ve ilgili taşımaya ilişkin olan konişmentolar incelendiğinde (02.09.2013,02.09.2013 ve 09.09.2013 tarihli, …, … ve … numaralı konişmentolar), konişmentoların tamamının sol alt köşesinde yer alan “CP DATE 19.08.2013″ -19.08.2013 tarihli taşıma sözleşmesi” ifadesi ile, konişmentoların, davacının bahsettiği nakliye sözleşmesi dışında başka bir taşıma sözleşmesine atıf yaptığı çok açık şekilde ortaya çıkmakta olduğunu, Durum böyle iken, söz konusu ihtilafa 26/08/2013 tarihli Gemi Nakliye Sözleşmesinin uygulanması mümkün olmadığını, Şu kadar ki; Türk Ticaret Kanununun 1237. maddesinin 1. fıkrası hükmü açıkça, yükleyici ve/veya alıcı ile taşıyan arasındaki hukuki ilişkinin konişmento esaslarına göre çözümleneceği, konşİmentoda Çarter Partiye atıf varsa, Çarter Partinin konişmento ilgilileri tarafından ciro edilmesi şartı getirildiğini, Yapılan açıklamalar ile ilgili kanun hükümleri doğrultusunda gerek müvekkilinin taşıma konusu konişmentolara taraf olmaması, gerekse konişmentonun atıf yaptığı taşıma sözleşmesi ile davacı tarafın arada illiyet bağı kurmaya çalıştığı taşıma sözleşmesinin birbirinden farklılık göstermesi nedeniyle, müvekkilimiz … AŞye husumet yöneltilmesi hukuka aykırı olduğunu, Yerel mahkeme tarafından dosyada mübrez deliller ve son bilirkişi raporu değerlendirilmeksizin salt davacı vekilinin talepleri doğrultusunda hüküm ihdas edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, Dosya nezdinde, hükme esas teşkil eden ve ilk iki rapor arasındaki çelişkiyi giderir nitelikte olan 05.06.2017 tarihli üçüncü bilirkişi raporu, ilk derece mahkemesi tarafından özellikle talep edilmiş olmasına rağmen, gerekçeli karar nezdinde son bilirkişi raporunun tamamen aksi yönünde tespitler içermekte olduğunu, Salt bu yönden dahi, İlk Derece Mahkemesi 13.03.2017 tarihli 7 numaralı celsede, dosyada mübrez ilk iki bilirkişi raporu arasındaki çelişkiyi gidermek amacıyla dosyanın üçüncü bir bilirkişi heyetine tevdii edilmesine rağmen, mahkeme hakiminin de değişmesi neticesinde, 09.11.2017 tarihli son celsede yeni görevlendirilen hakim söz konusu raporun tamamen aksi bir kanaatte hüküm ihdas ettiğini, Yine dosyada mübrez 02.03.2016 tarihli raporda; gemi kaptanı …’ un meydana gelen olayda %40, davalı … Şirketi’nin ise %60 kusurlu olduğu ve dava konusu tazminatın bu kusur belirlemesi oranında davacıya ödenmesi gerektiği kanaatine varıldığını, İşbu rapora itirazlar neticesinde tanzim olunan 06/02/2017 tarihli ikinci bilirkişi raporunda ise bilirkişiler; davalı … Şirketi’nin haksız fiilden dolayı sorumlu olduğunu, davalı müvekkilinin akdi taşıyan olarak fiili taşıyan ile birlikte sorumlu olduğunu, davalı … şirketine izafeten …’in fiili taşıyan olarak sorumlu olmasından dolayı kendisine izafeten dava açılabileceği, davacı … şirketinin halefiyetinin koşullarının oluştuğunu ancak bu miktarın 77.248,10.-TL değil 69.262,65.-TL olduğunu belirttiğini, Dosyada mübrez 06/02/2017 tarihli bilirkişi raporuna itirazlarında da belirttikleri üzere Deniz Ticaret Hukukunda akdi taşıyan şeklinde bir kavram yer almadığını, Bilirkişiler deniz ticaret hukukunda olmayan bir terim üretip müvekkiline husumet yöneltilebileceği kanaatinde bulunduğu, ancak yukarıdaki husumete dair itirazlarında da belirttikleri üzere müvekkili … A.Ş.ye akdi taşıyan olduğu iddiasıyla husumet yöneltilmesi kanunen mümkün olmadığını, Birbirlerinden farklı değerlendirmeler içeren 02.03.2016 ve 06.02.2017 tarihli bilirkişi raporlarındaki çelişkilerin giderilmesi amacıyla tanzim edilen 05.06.2017 tarihli son bilirkişi raporunda ise … gemisindeki yangının çıkmasında Gemi Kaptanı …un %40 oranında kusurlu ve sorumlu olduğu, davalı … Ltd. Şti. elemanlarının yangının çıkmasında yeterli özen ve dikkati göstermediklerinin kesin olarak anlaşıldığı ve uğranılan zarar olan 69.262,65.-TL tazminat bedelinin %60 oranında asli kusurlu olduğu ve tazminat bedelini kusurları oranında davacı şirkete ödemeleri gerektiği sonuç ve kanaatine varılmasına rağmen, ilk derece mahkemesinin haksız ve hukuka aykırı kararını anlayabilmenin mümkün olmadığını, İlk derece mahkemesi tarafından, dosyada yer alan iki rapor arasındaki çelişkiyi giderebilmek adına üçüncü bir bilirkişi raporu alınmasına rağmen, salt davacının iddialarını destekler nitelikteki ikinci rapora göre hüküm ihdas edilmesi de aşağıda yer alan Yargıtay Kararındaki usul ve esaslara da aykırılık teşkil etmekte olduğunu, (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 26.2.2018 tarihli 2016/9354 Esas ve 2018/1636 Karar sayılı ilamı) Yukarıda açıklanan sebeplerden ötürü, Mahkemenin salt davacının iddiaları kapsamında üçüncü ve son bilirkişi raporunu hiçbir surette hükme esas teşkil etmeksizin karar verilmesi hukuka aykırılık teşkil etmekte olduğunu, Müvekkilinin gemi kaptanı …un kusurlu olduğu oranda tazminat bedelinden sorumlu tutulmasının hiçbir hukuki temeli bulunmadığı gibi ilk derece mahkemesinin bu tutumu Anayasa’da güvence altına alınan hukuk güvenliği prensibini tehdit eder nitelikte olduğunu, Hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte; dosyada mübrez kaptan ve 2. Kaptanın ifadeleri incelendiğinde de gerek ifadelerdeki çelişkiler barındırmakta olduğunu, Gemi Kaptanı …, 04.09.2013 tarihli ifadesinde sıcak çalışmanın bilgisi dahilinde yapılmadığını, işlemi yapanların kendisinden habersiz olarak çıktığını (ki bu durum hayatın olağan akışı ile hiçbir koşulda örtüşmemektedir) belirtip, diğer taraftan 2. Kaptanın yük operasyonu ile ilgilendiğini belirttiğini, Gemi personelinin çelişkili ifadelerine bir diğer örnek de 2. Kaptan … 04.09.2014 tarihli ifadesinde yer almakta olduğu, gemi kaptanının olan bitenden habersiz olduğunu ve gemiye kimlerin ne zaman çıktığını bilmediğini ima eden ifadelerinin yanında, 2. …, “…Kaynak ekipmanları geldiğinde sıcak çalışma yapılacağını tahmin dahi etmedim, kendi lashing ekipmanları üzerinde sıcak çalışma yapacaklarını zannettim ve liman tesisine bilgi vermedim…” diyerek aslında gemide bir kaynak çalışması yapılacağını fark ettiğini ancak bu durumu önemsemediğini açıkça beyan ettiğini, Kaptan …in ifadesinin sadece bu bölümü bile, gemi personelinin ve kaptanın gemide yapılacak işlemlere ne kadar özensiz ve sorumluluktan uzak davrandıklarının ayrıca da yapılan işlemlere nezaret etmediklerinin göstergesi olup, yapılan işlemler neticesinde çıkan hasardan bizzat taşıyanın sorumlu tutulması gerektiğini gösteren bir durum olduğunu, Tüm bu açıklamalar neticesinde, müvekkili … ve Tic. A.Ş.nin gerek haksız fiil işlemediğini gerekse vuku bulan olaylarda herhangi bir kusur yahut ihmalinin bulunmadığı açıkça görülmekte olduğunu, Nitekim Türk Ticaret Kanununun 1089. maddesinin 1. fıkrası gereğince; “…Kaptan, kusuruyla yol açtığı zararlardan, özellikle bu Kısım ile diğer Kısımlarda belirtilen görevlerini yapmamasından doğacak zararlardan dolayı, yolcular da dâhil, gemi ve eşyayla ilgili herkese karşı sorumludur…” hükmü açık olduğunu, ilgili hükümden de açıkça anlaşılacağı üzere, “gemi kaptanı” vuku bulan hadiseye özensiz hareketleriyle sebep vermiş olup, meydana gelen zarardan da bizzat kendisi sorumlu olacağını, Müvekkilini meydana gelen yangında herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, Hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte ve yukarıda yapılan husumete ilişkin itirazlar da saklı kalmak kaydıyla, bir an için davacının iddia ettiği gibi müvekkili şirket … gemisine malların yüklemesi, tahliye limanına ulaştırılması ve kargo planının yapılmasından sorumlu olsa dahi, yangın olayının vuku bulmasında müvekkilinin kusuru olmadığı ve herhangi bir haksız fiilde bulunulmadığını, Şöyle ki, ilgili konişmentoların üzerinde FIO, FIOS gibi, yükleme işlemlerinin sorumluluğunu armatörden yükleticiye geçiren herhangi bir kayıt yer almadığını, Bununla beraber davacı taraf, yangının çıkmasına neden olan mapaların kaynatılması işlemini gerçekleştiren tarafın diğer davalılardan … Ltd. Şti olduğunu belirtmiş olmasına rağmen davayı yine de müvekkiline yönelttiğini, Yukarıda da belirtildiği üzere, gerek müvekkilinin konişmentoya taraf olmaması gerekse bahsi geçen nakliye sözleşmesi ile konişmentoda atıf yapılan sözleşmelerin birbirinden farklı olması nedeniyle müvekkilinden tazminat talep edilmesi hukuka aykırı olduğu gibi, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için ilgili olaya 26.08.2013 tarihli Gemi Nakliye Sözleşmesinin hükümleri uygulanabileceği düşünülse bile söz konusu işlemi yapan taraf yine müvekkili değil, … firması ve müvekkilinin meydana gelen yangın olayında herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, Bu nedenle böyle bir hususta müvekkilinin akdi taşıyan sıfatıyla sorumlu tutulması hukuken mümkün olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI …YE İZAFETEN … ANONİM ŞİRKETİ VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, Haksız fiilden dolayı izafeten dava açılmasının mümkün olmadığını, İlgili uyuşmazlık nezdinde müvekkili/ACENTE … yalnızca … isimli geminin gemi acenteliğini yaptığı ve dava konusu yangın neticesinde meydana gelen zarardan herhangi bir hukuki sorumluluğu mevcut olmadığını, zira işbu dava donatana izafeten müvekkiline açıldığından, bu konuda müvekkilinin davanın sonuçlarından sorumlu olmadığına şüphe olmadığını, Bununla beraber, asil, … Gemisi donatanı … adına yapılan savunmalar da Yerel Mahkeme tarafından kabul görmediğini, Özellikle dosyada mübrez son bilirkişi raporu dahilinde: … gemisindeki yangının çıkmasında “…Gemi Kaptanı …un %40 oranında kusurlu ve sorumlu olduğu, davalı … Ltd. Şti. elemanlarının yangının çıkmasında yeterli özen ve dikkati göstermediklerinin kesin olarak anlaşıldığı ve uğranılan zarar olan 69.262,65.-TL tazminat bedelinin %60 oranında asli kusurlu olduğu…” hususu açıkça tespit edilmişken, ilk derece mahkemesinin bu hususun tam aksi bir kanaatte hüküm ihdas etmesi hukuka aykırılık teşkil etmekte olduğunu, Gemi donatanının gemi kaptanı …un kusurlu olduğu oranda tazminat bedelinden sorumlu tutulmasının hiçbir hukuki temeli bulunmadığı gibi ilk derece mahkemesinin bu tutumu Anayasa’da güvence altına alınan hukuk güvenliği prensibini de tehdit eder nitelikte olduğunu, Bu hususa dair Türk Ticaret Kanununun 1089. Maddesinin 1.fıkrası uyarınca; “…Kaptan, kusuruyla yol açtığı zararlardan, özellikle bu Kısım ile diğer Kısımlarda belirtilen görevlerini yapmamasından doğacak zararlardan dolayı, yolcular da dâhil, gemi ve eşyayla ilgili herkese karşı sorumludur…” hükmü açık olduğu, ilgili hükümden ve de dosyada mübrez son bilirkişi raporundan da takdir olunacağı üzere, meydana gelen yangın neticesinde oluşan zarardan “GEMİ KAPTANI … VE DİĞER DAVALI … LTD. ŞTİ. kusurları oranında sorumlu olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak talep doğrultusunda davanın … yönünden reddine ilişkin verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, rücuen tazminat davasıdır. Mahkemece, Davanın kısmen kabulü ile; toplam 69.262,65 TL maddi tazminatın 27.705,06 TL lik kısmından davalı … Aş. ve …’ ye İzafeten … Ltd. Şti. sorumlu olmak üzere ve 41.557,59 TL lik kısmından davalı … Ltd. Şti. sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, Toplam 69.262,65 TL maddi tazminat için ödeme tarihi olan 02/12/2013 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda,dava dışı ….A.Ş. ye ait muhtelif inşaat malzemesinin davacı … tarafından sigortalandığı, dava dışı sigortalı şirkete ait muhtelif inşaat malzemesinin Derince’den Türkmenistan’ a deniz yolu ile nakliyesi için davalı …’ ye İzafeten … Ltd. Şti.’ne ait … gemisine yüklendiği, gemide kargo planının yapılması, malların gemiye yüklenmesi, lashıng ve geminin daha önce verilen rota ve transit süresi dahilinde Türkmenistan’a ulaştırılması konusunda sigortalı ile davalı … Denizcilik arasında 26/08/2013 tarihli gemi nakliye sözleşmesi imzalandığı, gemide yapılan yüklemenin sabit olması ve sefer esnasında herhangi bir kaza meydana gelmemesi amacıyla bizzat gemi kaptanının talimatıyla davalı … Ltd. Şti. çalışanları tarafından geminin 1 nolu ambar kapağına mapa demirlerinin kaynatılması sırasında gemide yangın çıktığı, 1 nolu ambarda bulunan davacının sigortalısına ait emtiaların yanarak hasarlandığı, davacı tarafından sigortalısına hasar bedeli olarak 77.248,10 TL. Nin ödenerek ibraname alındığı, davacının halefiyet ilkesi gereğince davalı … Ltd. Şti. ‘ne karşı haksız fiil hükümlerine göre, diğer davalılara karşıda TTK. Ve gemi nakliye sözleşmesinde belirtilen sorumlulukları yerine getirmediğinden sorumlu oldukları belirtilerek eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sırasında 3 ayrı bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. 02/03/2016 havale tarihli 1.ci heyet raporunda; gemi kaptanı …’ un toplam tazminat bedelinin %40 ına denk gelen kusuru oranında 27.705,06 TL’ yi , davalı … Şirketi’ nin de toplam tazminat bedelinin %60 ına denk gelen kusuru oranında 41.557,59 TL’yi davacıya ödemelerinin gerektiğini bildirmişlerdir. Talimat mahkemesi kanalıyla aldırılan 06/02/2017 tarihli 2.ci heyet raporunda ; davalı …’ in haksız fiilden dolayı sorumlu olduğunu, davalı …’ in akdi taşıyan olarak fiili taşıyan ile birlikte sorumlu olduğunu, davalı … şirketine izafeten …’ in fiili taşıyan sorumlu olmasından dolayı kendisine izafeten dava açılabileceği, davacı … şirketinin halefiyetinin koşullarının oluştuğunu ancak bu miktarın 69.262,65 TL olduğunu belirtmişlerdir. Talimat mahkemesi kanalıyla aldırılan 05/06/2017 tarihli 3.cü heyet raporunda ; Kocaeli ili, Derince İlçesi’nde bulunan TCDD Derince Limanı İşletmesi, 5 Numaralı Rıhtımında bağlı bulunan Rus Bayraklı, … IMO Numaralı 114 m. Tam boyundaki “…” isimli genel Kargo Gemisinde 02.09.2013 günü saat 18:50 sıralarında 1 nolu ambar kapağı üzerinde mapa demirlerinin kaynak yapım aşamasında alevli bir yangın olayımn meydana geldiğini, meydana gelen yangın nedeniyle davacı yan sigortalısı dava dışı … A.Ş.’ye ait muhtelif inşaat malzemesinin yanarak hasarlandığının anlaşıldığını, bahse konu yangının davalı … Ltd. Şti. elemanlarının olay günü ve saatinde geminin 1 nolu ambar kapağının üstünde mapa demirleri kaynağı yapması esnasında aşırı derecede ısınan ambar kapağının alt kısmına yakın konumda istiflenmiş karton koliler içindeki ürünlerin kızışarak alevlenmesi suretiyle başladığı gelişerek çevresindeki kolay yanıcı ürünlere sirayet ettiği ve maddi hasarla sonuçlandığının saptandığını, Gemi Kaptanı … yangının çıkmasında % 40 oranında kusurlu ve sorumlu olduğunu, toplam tazminat bedeli olan 69.262,65 TL tazminat bedelinin %40 ına denk gelen kusuru oranında 27.705,06 TL’ ye denk gelen kısmının Davacı …’ne ödemelerinin gerektiğini, dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgelerin incelenmesi ve irdelenmesi neticesinde ulaşılan sonuca göre, davalı … Ltd. Şti. elemanlarının yangının çıkmasında yeterli özen ve dikkati göstermedikleini, sıcak çalışma aşamasında yangın güvenlik önlem ve tedbirlerini almadan kaynak işlemine başladıklarının kesin olarak anlaşıldığından yangının çıkmasında uğranılan zarar olan 69.262,65 TL tazminat bedelinin %60 oranında asli kusurlu olduğu ve kusur oranının %60’ ına denk gelen 41.557,59 TL lik kısmının Davacı …’ne ödemelerinin gerektiğini bildirmişlerdir. HMK 266 maddesinde; “Mahkeme, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir,” ve yine HMK 282 maddesinde; “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemeleri de gözetildiğinde; Dosyada bulunan yangın raporu, tanık ifadeleri, mahkemece alınan bilirkişi heyet raporlarındaki tesbitler gözetildiğinde, İlk Derece Mahkemesince gerekçesi de ortaya konularak mahkemece kabul edilen bilirkişi heyet raporu diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşan sonuca göre karar verildiği tesbit edilmiş olup, davacının sigortalısı dava dışı … A.Ş. ile davalı … Aş. Arasında gemi nakliye sözleşmesi yapıldığı, nakliye sözleşmesinin konusunun inşaat malzemesinin gemi ile Derince’ den Türkmenistan’ a nakliyesini içerdiği, gemide kargo planı yapılması malın gemiye yüklenmesi ve gideceği yere ulaştırılmasının davalı … Aş.’ ne ait olduğu, geminin ambar kapağına kaynak işini davalı … Ltd. Şti. Tarafından yapıldığı, sigorta konusu emtianın bulunduğu geminin ambar kapağına yapılan kaynak işi sırasında yangının meydana geldiği ve emtianın zarara uğradığı, davaya konu yangının çıkmasında davalı … Ltd. Şti. elemanlarının yeterli özen ve dikkati göstermedikleri, sıcak çalışma aşamasında yangın güvenlik önlem ve tedbirlerini almadan kaynak işlemine başladıkları kesin olarak anlaşıldığından, yangının çıkmasında kusurlu olduğu gibi Gemi Kaptanı …’un da yangının çıkmasında kusurlu ve sorumlu olduğun anlaşılmıştır. TTK 1109 maddesinde kaptanın eyleminden donatanın sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Taşıyan, taşıtan ile yapmış olduğu taşıma sözleşmesine istinaden, taşıma sözleşmesinin konusu olan yükü, sözleşme hükümleri uyarınca, teslim yerinden varma yerine taşımayı taahhüt eden taraftır. Özetle, yük taşımayı taahhüt etmiş olan âkit taraftır. Taşıyanlık sözleşmesel bir durumdur. Davalı …’in taşıma işlemini taahhüt ederek akdi taşıyan olduğu, taşıma işlemi ise … tarafından gerçekleştirildiği, akdi taşıyan taşıma işlemlerinin ifasında yardımcı şahıs olarak fiili taşıyanlar ile taahhüdünü ifa edebileceği, bu fiili taşıyanların fiil ve eylemlerinden ise kendi fiil ve eylemi gibi sorumlu olduğu ve bu sorumluluğun müteselsil olduğu TTK 1191/1-4 maddelerinde düzenlendiği, akdi taşıyan Davalı …’in ve fiili taşıyıcı davalı …’ ye İzafeten … Ltd. Şti.’nin taşıma sözleşmesine ilişkin ve sorumluluğunun kapsamı dosyadaki bilgi ve belgeler ve bilirkişi raporlarıyla sabit hale geldiğinden aksi yöndeki istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Davalıların çıkan yangında müteselsil sorumluluğu olup İç ilişkiye özgü itirazlar davacıya karşı ileri sürülemez. Davacının çıkan yangında kusurlu olduğu iddia edilip kanıtlanamamıştır. TTK 1180 maddesi hükmü taşıyanın sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırmayacağı gibi İlk Derece mahkemesinde de bu hüküm uyarınca bir iddia ileri sürülüp ve ispat edilmediğinden ve davalılar arasında iç ilişkiye dair bu hususun davacıya karşı ileri sürülmesi de mümkün görülmemiştir. İlk derece mahkemesinin kabul ve gerekçesine göre davalıların aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalılar …YE İZAFETEN … LTD. ŞTİ., … ve …’nin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davalı …YE İZAFETEN … LTD. ŞTİ.’den alınması gereken 4.731,35 TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 1.183,00 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 3.548,35 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davalı ….’ den alınması gereken 4.731,35 TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 1.183,00 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 3.548,35 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davalı …’ den alınması gereken 4.731,35 TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 1.183,00 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 3.548,35 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalılar üzerinde bırakılmasına, 7-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/09/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Davacı dava dilekçesinde, Davalılar …YE İZAFETEN … LTD. ŞTİ. ve …’ ne karşı TTK. Ve gemi nakliye sözleşmesinde belirtilen sorumlulukları yerine getirmediğinden sorumlu oldukları belirtilerek eldeki davanın açıldığı belirtilmiştir. Somut uyuşmazlıkta davacı tarafın dava konusu zararının yangın neticesi meydana geldiği sabittir. TBK’nın 49/1 maddesinde “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür,” hükmü düzenlenmiştir. Mahkemece alınan her üç raporda da 1 nolu davalı … Ltd. Şti. elemanlarının yangının çıkmasında yeterli özen ve dikkati göstermedikleri, sıcak çalışma aşamasında yangın güvenlik önlem ve tedbirlerini almadan kaynak işlemine başladıkları kesin olarak anlaşıldığından yangının çıkmasında %60 oranında asli kusurlu olduğu belirtilmiştir. 610/2 Sayılı TTK.nın 1180 Maddesinde;” (1) Zarar, geminin sevkine veya başkaca teknik yönetimine ilişkin bir hareketin veya yangının sonucu olduğu takdirde, taşıyan yalnız kendi kusurundan sorumludur. Daha çok yükün menfaati gereği olarak alınan önlemler, geminin teknik yönetimine dâhil sayılmaz. (2) Tereddüt hâlinde zararın, teknik yönetimin sonucu olmadığı kabul edilir,” hükmü düzenlenmiştir. Mahkemece alınan 1.ci ve 3.cü heyet raporlarında, Gemi Kaptanı … yangının çıkmasında % 40 oranında kusurlu ve sorumlu olduğu belirtilmiştir. TTK’nun 1180.maddesine göre “zarar, geminin sevkine veya başkaca teknik denetimine ilişkin bir hareketin veya yangının sonucu olduğu takdirde, taşıyan yalnız kendi kusurundan sorumlu olduğundan” gemi adamlarının teknik kusurundan kaynaklanan zararlardan dolayı taşıyanın sorumluluğuna gidilemeyeceği, yangın gemi adamlarının teknik ya da ticari kusurundan kaynaklansa dahi yangından doğan zarardan sorumlu tutulabileceği tek ihtimalin yangına başlangıçtaki bir elverişsizliğin neden olması hali olduğu, TTK 1141. maddesi uyarınca sorumluluk için başlangıçtaki elverişsizlik ile zarar arasında illiyet bağı olduğunun yük ilgilisi tarafından ispat edilmesi gerektiği, zarara sebep olan yangının geminin başlangıçtaki bir elverişsizliğinden çıktığının iddia edilmediği gibi bu yönde bir tesbitinde olmadığı, sonuç itibariyle, zarara sebep olan yangının geminin başlangıçtaki bir elverişsizliğinden çıkmadığının açık olduğu, bu durumda davalı donatan …YE İZAFETEN … LTD. ŞTİ. ve davalı akdi taşıyıcı …’nin sigortalı malın zayi olmasından dolayı sorumlu tutulamayacakları kanaatine varıldığından, mahkemece 2 ve 3 nolu davalı yönünden açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp bu nedenle davalılar …YE İZAFETEN … LTD. ŞTİ. ve …’… vekilinin istinaf taleplerinin kabul edilerek bu davalılar hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatiyle bu davalılar yönünden çoğunluk görüşüne katılmıyor muhalif kalıyorum. 22/09/2021