Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1742 E. 2021/804 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1742 Esas
KARAR NO : 2021/804 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/1069 Esas – 2018/1133 Karar
TARİH: 08/11/2018
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 28/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı şirketin 08-09-2017 tarihinde olağan genel kurulunun toplandığını, toplantıda 2 nolu başlık altında yılık faaliyet raporunun okunması ve müzakeresi, 3 nolu başlık altında finansal tabloların okunması müzakeresi ve tasdiki, 4. Maddesinde yönetim kurulu üyelerinin ibrası, 5. Maddesinde kar ve kazanç paylarının belirlenmesi 7. Maddesinde yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi, 8. Maddesinde yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücretin tespiti konusunda kararlar alındığını bu kararların yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek iptaline karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, iptal sebeplerinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/11/2018 tarih 2017/1069 Esas – 2018/1133 Karar sayılı kararında;” Gündemin 2. Maddesi: Yönetim kurulunca hazırlanan yıllık faaliyet raporu okumuş, müzakere edilmiş ve 37776 ret oyuna karşılık 214064 kabul oyu ile faaliyet raporu kabul edilmiştir. Davacı yapılan oylamada ret oyu vermiş ve muhalefet şerhini tutanağa geçirmiştir. TTK.nın 516. maddesinde faaliyet raporunda bulunması gereken hususlar açıklanmıştır. Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporlarının Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik’te de; yıllık faaliyet raporunun şirketin ilgili hesap dönemine ait iş ve işlemlerin akışını, her yönüyle finansal durumunu, şirketin hak ve yararını da gözetecek şekilde hazırlanması gerektiği, şirketin finansal performansı ile finansal durumunu genel özellikleri, karşı karşıya bulunduğu temel risklerin yıllık faaliyet raporunda yer alması gerektiği, şirketin finansal durumuna ilişkin değerlendirmelerin finansal tablolara dayandırılması gerektiği, ayrıca finansal olmayan risklere de faaliyet raporunda yer verilmesi gerektiği, geleceğe yönelik tahminlerin yıllık faaliyet raporunda gösterilmesi gerektiği, raporda şirketin gelişmesine ve karşılaşması muhtemel risklere ilişkin açıklamaların ve bu konulara ilişkin olarak yönetim organının değerlendirilmesinin yer alması gerektiği, hatta geleceğe yönelik bilgi ve tahminde bulunulduğu durumlarda bunların dayandığı gerekçelerin ve istatistiki bilgilerin raporda yer alması gerektiği ifade edilmiştir. Bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi davalı şirketin 01.01.2015- 31.12.2015 dönemi yıllık faaliyet raporunun belirtilen kriterleri karşılamadığı, sözgelimi raporun şirketin araştırma ve geliştirme çalışmaları bölümünde sadece ve araştırmaların yapılması, bunlarla ilgili olarak yurt dışından tekliflerin alınması çalışmalarının dile getirildiği, bu çalışmaların niteliğine, içeriğine neye ilişkin olduğuna, kimlerden ne için teklifler alındığına ve bu işlemlerin şirkete sağlaması beklenen faydalarına değinilmediği, raporda 2015 yılında şirketin karşılaştığı ve sonraki yıllarda karşılaşması muhtemel finansal ve finansal olmayan risklere ilişkin herhangi bir değerlendirme bilgi ve tahmin bulunmadığı, şirket ortaklarının bu hususlarda bilgilendirilmemiş olduğu belirlenmiştir. Bu durumda anılan gündem maddesi kapsamında kabul edilen faaliyet raporunun yasal şartları taşımadığı şirket ortaklarını bilgilendirme, aydınlatma amacına hizmet etmediği afaki bilgilere dayandığı sonucuna ulaşılmış, bu madde yönünden kararının iptaline karar vermek gerekmiştir. Gündemin 3. Maddesi: Bu gündem maddesi kapsamında finansal tablolar okunmuş, müzakere edilmiş ve 37770 6 ret oyuna karşılık 214064 kabul oyuyla kabul edilmiştir. Davacı karara ret oyu kullanmış ve muhalefet şerhini tutanağa geçirmiştir. TTK.nın 514. Maddesine göre; Yönetim kurulu, geçmiş hesap dönemine ait, Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülmüş bulunan finansal tablolarını, eklerini ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunu, bilanço gününü izleyen hesap döneminin ilk üç ayı içinde hazırlar ve genel kurula sunar. TTK.nın 515. maddesinde ise “Dürüst Resim İlkesi” başlığı altında; Anonim şirketlerin finansal tablolarının, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre şirketin malvarlığını, borç ve yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde çıkarılması gerektiği vurgulanmıştır. Görüldüğü üzere finansal tablolarla faaliyet raporlarının muhasebe standartlarına uygun şekilde sunulması ve bunların “anlaşılabilir, karşılaştırılabilir” olması gerekir. Oysa bilirkişi raporunda da ortaya konduğu gibi yasal şartları taşımayan faaliyet raporlarının ortaklarca finansal tablolarla karşılaştırılması imkanı bulunmamaktadır. Bu nedenle belirtilen genel kurul kararının iptaline karar vermek gerekmiştir.Gündemin 4. Maddesi: Yapılan oylamada 37776 ret oyuna karşılık 75604 kabul oyuyla yönetim kurulu üyesi … ibra edilmiştir. Yukarıda 2. ve 3. gündem maddeleri kapsamında belirtildiği gibi; TTK’nın emredici hükümlerine aykırı şekilde finansal tablolarının, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre şirketin malvarlığını, borç ve yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtmaksızın hazırlanması halinde bu bu tablo raporlar dikkate alınarak yapılan ibranın hukuki geçerliliği bulunmamaktadır. Bu nedenle belirtilen genel kurul kararının iptaline karar vermek gerekmiştirGündemin 5. Maddesi: Gündemin 5. maddesi ile 9 yıl boyunca elde edilen karların %95’inin yedek akçelere aktarılmasına karar verilmiştir. Bilirkişi raporunda da ifade edildiği gibi alınan bu kararı finansal gerekçesinin bulunmadığı, sadece piyasa araştırmalarına devam edileceğinin açıklandığı, bu araştırmaların ne amaçla sürdürüldüğü ve aktarılan kârın ne kadarının harcanacağının açıklanmadığı belirlenmiş, alınan bu kararın iptaline karar vermek gerekmiştir. Gündemin 7. Maddesi: Bu gündem maddesi kapsamında yönetim kurulu üyesine 2.450.-TL huzur hakkı ücreti ödenmesine karar verilmiştir. Bilirkişi raporunda da ifade edildiği gibi bu ücretim fahiş olmadığı sonucuna ulaşılmış bu gündem maddesi yönünden talebin reddine karar vermek gerekmiştir.Dava konusu genel kurulun 8. maddesi yönünden iptal talebinde bulunmuş ise de esasen genel kurulda 8. madde bulunmadığı sehven iptaline karar verildiği anlaşılmıştır. …”gerekçesi ile, 1-Davanın kısmen kabulüyle davalı şirketin 08/09/2017 tarihli Genel Kurulunda 2,3,4,5 ve 8 nolu gündem maddeleri altında alınan kararların iptaline, fazla talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, 2 nolu gündem maddesi altında alınan kararın hukuka uygun olup iptaline karar verilmesinin hatalı olduğunu,3 nolu gündem maddesi atında alınan kararın hukuka uygun olup aksi yöndeki yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, faaliyet raporlarının TTK m.516’da belirtilen hususları ihtiva ettiğini, ilgili Yönetmelik hükümlerine tamamen uygun olarak düzenlendiğini ve raporların yeterli olduğunu, yerel mahkemenin raporların yasal şartları taşımadığı yönündeki tespitin hatalı olup, bu hatalı tespitin 3 nolu gündem maddesi altında alınan kararın da hatalı olarak iptaline yol açtığını, faaliyet raporlarının gerekli tüm yasal şartları haiz olup, ortakların tüm yasal şartları taşıyan bu raporları, finansal tablolarla karşılaştırmasının mümkün olduğunu,4 nolu gündem maddesi altında alınan ibra kararının usul ve içerik bakımından hukuka uygun olduğunu, yerel mahkemenin finansal tabloların TTK’ya aykırı şekilde düzenlenmesi ve finansal tabloların aynen ve aslına sadık surette yansıtmaksızın hazırlanması halinde bu tablolar ve raporlar dikkate alınarak yapılan ibranın hukuki geçerliliği bulunmayacağı sonucuna vardığını ve bu nedenle belirtilen genel kurul kararının iptaline karar verdiğini, finansal tabloların da Türkiye Muhasebe Standartlarına göre hazırlandığını ve bu tabloların uygunluğu şirketin yeminli mali müşaviri tarafında da onaylandığını eş söylemle, finansal tabloların gerçeği yansıtmadığı sonucuna ulaşılmasının mümkün olmadığını, 5 nolu gündem maddesi altında alınan kararın hukuka uygun olduğunu iptaline karar verilmesinin hatalı olduğunu, 5 numaralı gündem maddesinde 9 yıl boyunca elde edilen karların %95’inin yedek akçelere aktarılmasına karar verildiğini, alınan bu kararın gerekçesinin bulunmadığı kanaati ile alınan bu kararın da iptaline karar verildiğini, zorunlu dağıtımlar dışında kalan kârda ne şekilde tasarruf edileceğinin tamamen genel kurulun yetkisinde olup, müvekkili şirketin de bu şekilde karar alıp uyguladığını, hatta doktrinde şirketin belirli bir yılda kâr dağıtım zorunluluğunun bulunmadığını, genel kurulun, şirketin geleceği, yapacağı yatırımlar, genel ekonomik durum, dünya piyasaları ve diğer bütün faktörleri nazara alarak karar vereceğini, Yerel mahkemenin hükme esas aldığını belirttiği bilirkişi raporu ile de kar dağıtım politikasında herhangi bir hukuk ve kanuna aykırılık olmadığı bilirkişi yalnızca raporunda faaliyet raporunun daha kapsamlı olmasının daha doğru olacağı yönünde bir öneri de bulunulduğunu, bilirkişinin bu önerisinin maddi durum karşısında değeri bulunmadığını, kar dağıtımının ortakların %85 inin oyu ile kabul edilmesi karşısında bu işlemin kanuna uygun olduğunun zaten ortaya çıktığını bu nedenle yerel mahkeme karanını hatalı olduğunu,İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket ortağı olduğunu, davalı şirketin 08/09/2017 tarihinde yapılan 2015 yılı olağan genel kurulunda alınan kararların kanuna, dürüstlük kuralına aykırı olduğundan bahisle iptalini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne genel kurulda alınan 2,3,4,5 ve 8 nolu kararların iptaline fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Mahkemece her ne kadar 8 nolu kararın iptaline karar verilmiş ise de anılan genel kurulda toplam 7 madde görüşülerek karara bağlanmıştır. Davacı dava dilekçesinde sehven madde numaralarını yanlış yazmış, mahkemece de sehven madde numaraları yanlış yazılarak 8 nolu kararın da iptaline karar verilmiştir. Mahkeme sehven yapılan hatayı gerekçesinde yazmış ve gerekçesinde iptaline karar verilen doğru madde numaralarını belirtmiştir.Genel kurul kararlarının iptali davası açabilecekler TTK 446. Maddede düzenlenmiştir. Maddenin 1-a bendine göre toplantıda hazır olup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçiren pay sahipleri genel kurul kararının iptalini talep edebilecektir.Buna göre davaya konu iptali talep edilen genel kurul kararlarından 2 ve 3 nolu kararların davacının olumsuz oyu ve oy çokluğu ile karara bağlandığı, toplantıya davacıya vekaleten katılan gündem maddelerinin görüşülmesinden önce gündeme ilişkin muhalefet etmiş olup karardan sonra tutanağa geçirilen bir muhalefeti bulunmamaktadır. Oylamadan önce yapılan ve tutanağa geçirilen muhalefet gündeme ilişkin muhalefet olup iptal talep edebilmek için kararın oylanmasından sonra olumsuz oy kullananın muhalefetini tutanağa şerh etmesi gerekmektedir. Söz konusu iki madde de öneriye muhalefet şerhi bulunmasına rağmen alınan karardan sonra tutanağa usulüne uygun şekilde şerh edilmiş muhalefet bulunmamaktadır. Mahkemece bu iki madde yönünden usulüne uygun muhalefet şerhi bulunmadığından iptal davasının reddine karar vermek gerekirken iptale karar verilmesi hatalı olmuştur.Gündemin 4. Maddesi yönetim kurulu üyesinin ibrasına ilişkindir. Oylamada usulüne uygun çoğunluk sağlanarak yönetim kurulu üyesinin ibrasına karar verilmiş, davacı bu maddeye olumsuz oy kullanmış ve usulüne uygun olarak muhalefet şerhini tutanağa geçirmiştir. TTK 424/1 maddesine göre bilançonun onaylanmasına ilişkin karar aksine açıklık bulunmadığı takdirde yönetim kurulunun, yöneticilerin ibrası sonucunu doğurur. Anılan genel kurulda 3. Nolu gündem maddesi ile davalı şirketin finansal tabloları genel kurulca onaylanmıştır. Davacı da gerek maddeye muhalefet şerhinde gerekse dava dilekçesinde soyut beyanlarla yönetim kurulunun ibrasının kanuna ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu belirtmiş, somut bir gerekçe göstermemiştir. Davacı anılan genel kurul kararının iptalini gerektirir kanuna ve dürüstlük kuralına aykırılığı ispat edemediğinden bu maddenin iptaline ilişkin mahkeme kararı da hatalı olmuştur. Gündemin 5. Maddesi kar payı dağıtımına ilişkindir. Bu maddede davacının olumsuz oyuna karşılık yeterli oy çokluğu ile karara bağlanmış olup, davacı karardan sonra usulüne uygun muhalefetini toplantı tutanağına geçirmiştir. Sermaye şirketlerinin esas gayesi kar elde ederek ortaklarına kar payı dağıtmaktır. Kar payı genel olarak TTK 507 vd maddelerinde düzenlenmiş olup, Kanuni yedek akçeler ayrıldıktan sonra kalan karın dağıtılmamasına ihtiyari yedek akçe olarak tutulmasına genel kurulca karar verilebilecektir. Ancak TTK 523. Maddede belirtildiği üzere karın dağıtılmayarak ihtiyari yedek akçe olarak tutulması için bunun gerekçesinin açıklanması gerekmektedir. Oysa alınan genel kurulunda karın dağıtılmamasına ilişkin her hangi bir gerekçe belirtilmemiştir. Bu nedenle anılan maddenin dürüstlük kuralına uygun olduğundan söz edilemeyecektir. Bu nedenle bu maddenin iptaline ilişkin mahkeme kararı esas itibarıyla doğru olduğundan davalı vekilinin bu maddeye yönelik istinaf sebebi yerinde değildir.Gündemin 6. Maddesi ise (dava dilekçesinde 7. Madde olarak geçmiştir) yeni yönetim kurulunun seçimine ilişkindir. Davacı bu maddenin de iptalini talep etmiş ise de mahkemece gerekçesi belirtilmeden genel ifade ile talep reddedilmiştir. Ancak bu husus istinaf sebebi yapılmamıştır. Anılan maddenin usulüne uygun oy çokluğu ile karara bağlandığı ve maddenin iptalini gerektirir resen gözetilmesi gereken bir sebep bulunmadığı anlaşılmakla bu husus inceleme konusu yapılmamıştır.Gündemin 7. Maddesi yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücrete ilişkin olup bu maddenin iptaline ilişkin istem mahkemece reddedilmiş olup davacı istinafa başvurmadığından ve resen gözetilmesi gereken sebep bulunmadığından inceleme konusu yapılmamıştır.Sonuç olarak mahkemece genel kurulda alınan 2 ve 3. Nolu kararlara ilişkin usulüne uygun ve toplantı tutanağına geçirilmiş bir muhalefet bulunmadığından bu maddelerin iptali talebinin reddine karar verilmesi gerekirken iptaline karar verilmesi hatalı olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi ile kaldırılarak, dairemizce yeniden karar verilerek, davacının davasının kısmen kabulü ile anılan genel kurulda alınan kar payı dağıtımına ilişkin 5. Maddenin iptaline, 2, 3, 4, 6 ve 7. Maddelerin iptali talebinin reddine dair karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile,Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/11/2018 Tarih ve 2017/1069 Esas – 2018/1133 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, 1-Davalı şirketin 08/09/2017 tarihinde yapılan 2015 yılına ait genel kurul toplantısında alınan; a- 5 no’lu kararın İPTALİNE,b-2, 3,4,6 ve 7 no’lu kararların iptaline ilişkin talebin REDDİNE,İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL harçtan dava açılırken peşin olarak yatırılan 31,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça dava açılışında peşin yatırılan 62,80 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan 36,00.-TL açılış gideri, 800,00.-TL bilirkişi ücreti, 89,10.-TL tebligat, posta vs. gideri olmak üzere toplam 925,10.-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre takdir edilen 693,82.-TL’sinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 8-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 10-Davalı tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 17,63 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş/dönüş masrafı olmak üzere toplam 138,93.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 28/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.