Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1708 E. 2019/1236 K. 25.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1708 Esas
KARAR NO : 2019/1236 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2019 (Ara Karar)
DOSYA NUMARASI : 2019/193 Esas
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) – İhtiyati Tedbir Talebi.
KARAR TARİHİ: 25/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin tabela tasarımı, iç ve dış mekan kaplama ve tasarım baskı işlerinde faaliyet gösterdiğini, davalı şirket ile cari hesap ve faturaya dayalı ticari ilişki içerisinde olduğunu, söz konusu ticari ilişki kapsamında müvekkil şirketin davalı şirketten toplam 40.632,51 TL fatura ve cari hesaba dayalı alacağı bulunduğunu, tüm faturaların davalının imzasını içeren irsaliyeli olup taraflar arasında mal teslimine ilişkin bir tereddüt bulunmadığını, 31.08.2015 tarih ve 331156 nolu faturanın davalı şirketin dava dışı Milimetrik Şirketinin 26.282.21TL tutarındaki bakiye borçlarını devralmasından kaynaklandığını, karşı tarafın Finans Müdürü … ile e-posta yoluyla yapılan görüşmelerde karşı tarafın borcu kabul ve ikrar ettiğini, 03.09.2015 tarihli Finans Müdürü… müvekkiline gönderdiği e-postada “Milimetrik Tasarım 26.282,21 TL tutarındaki alacak bakiyeniz konusunda mutabakat rica ediyorum. Milimetrik şirketini devrettiğimiz için ilgili tutarın size iade faturası olarak düzenlenmesi ve sizin ilgili tutarın diğer bir şirketimiz Ventio’ya düzenlenmesi konusunda bilgi rica ediyorum. Diğer şirketimize fatura düzenlendikten sonra ve kayıtlara alındıktan sonra çek ile kapatılacaktır.” ifadelerini kullandığını, müvekkili şirket ile karşı tarafın aynı konu ve tutar üzerine sonraki tarihlerde yazışmaya devam ettiklerini, ekteki yazışmaların incelendiğinde, devam eden yazışmalarda “borcun ödenmeye çalışıldığı ancak ödemelerde sıkıntı yaşandığını”, “en kısa sürede ödeneceğini” içeren ifadelerin kullanıldığını böylelikle borcun karşı tarafın tüm e-postalarında ikrar edildiğini, söz konusu alacağın tahsili için açılan İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1180 E. 2018/1058 K. sayılı davası hukuki yarar yokluğundan dolayı usulden reddedilmiş ise de davada, tahkikat aşamasına girildiğini, sayın mahkemece dosyanın bilirkişiye tevdi edildiğini, bilirkişi mahkemeye ibraz edilen deliller üzerinden cari hesap ekstresi, fatura ve irsaliyeler ile taraflar arasındaki yazışmalar, müvekkil tarafından kanuna ve usulüne uygun tutulan ticari defter üzerinden yaptığı incelemede davacı müvekkilin 40.632,51 TL alacaklı olduğunu tespit ettiğini, usulden reddedilen davanın gerekçeli kararında ise mahkeme usuli eksikliği saptadığını ve fakat davacı müvekkilin 40.632,51 TL alacaklı olduğunu tespit ettiğini, söz konusu davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddedilmiş olup kesinleştiğini ancak bu kararın alacağın varlığı yönünden bir tespit hükmünde olduğunu, borçlu hakkında İstanbul … İcra Dairesinin… E. Sayılı dosyası ile icra takibine başlanıldığını, borçlunun takibe itiraz ettiğini, ilgili takipte faturalarda yer alan vade tarihinin esas alındığını ve bu tarihten itibaren avans faizi işletildiğini, söz konusu faturalarda kesin vadenin mevcut olduğunu, bu husus kabul edilmese dahi davalı tarafın usulden reddedilen davaya dayanak icra takibi ile temerrüde düşürülmüş olup bu tarihten itibaren faiz işletilmesi gerektiğini beyan ederek borçlu şirketin yukarıda belirtilen fatura ve cari hesaptan kaynaklanan ve fakat İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1180 Esas sayılı kararıyla tespit edilen 40.632,51 TL tutarındaki borç ( icra takibindeki asıl alacak miktarı) için borçlu şirketin taşınır ve taşınmaz mallarına ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına, İstanbul … İcra Dairesinin …E. Sayılı icra takibine davalı tarafından yapılmış haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamına, davalı tarafından itiraz edilen borcun likit olması itibariyle asıl alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı taraf aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 12/04/2019 tarih 2019/193 Esas sayılı ara kararında;”İİK 67 ve İİK 257 vd maddeleri uyarınca davacının ihtiyati haciz talebi yargılama sonucu elde edilebilecek sonuca yönelik olmakla, yaklaşık ispat koşullarının bulunmadığı ve alacağın varlığı konusunda yeterli kanı oluşmadığı anlaşılmış; ihtiyati haciz sebeplerinden birinin bulunmadığına ve İİK 257 vd maddelerinde düzenlenen ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığına kanaat getirilmekle” gerekçesi ile; İhtiyati haciz talebi yargılamayı gerektirdiğinden bu aşamada talebin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkeme tarafından ihtiyati tedbir mahiyetindeki ihtiyati haciz talebi reddedilmiş olup söz konusu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili şirket tabela tasarımı, iç ve dış mekan kaplama ve tasarım baskı işlerinde faaliyet göstermekte olup davalı şirket ile cari hesap ve faturaya dayalı ticari ilişki içerisinde olduğunu, Söz konusu ticari ilişki kapsamında müvekkili şirketin davalı şirketten toplam 40.632,51 TL fatura ve cari hesaba dayalı alacağı bulunduğu, tüm faturalar davalının imzasını içeren irsaliyeli olup taraflar arasında mal teslimine ilişkin bir tereddüt bulunmadığını, 31.08.2015 tarih ve … nolu fatura davalı şirketin dava dışı Milimetrik Şirketinin 26.282.21 TL tutarındaki bakiye borçlarını devralmasından kaynaklandığı, karşı tarafın finans müdürü … ile e-posta yoluyla yapılan görüşmelerde karşı taraf borcu kabul ve ikrar ettiği, 03.09.2015 tarihli finans müdürü … müvekkiline gönderdiği e-postada “Milimetrik Tasarım 26.282,21 TL tutarındaki alacak bakiyeniz konusunda mutabakat rica ediyorum. Milimetrik şirketini devrettiğimiz için ilgili tutarın size iade faturası olarak düzenlenmesi ve sizin ilgili tutarın diğer bir şirketimiz Ventio’ya düzenlenmesi konusunda bilgi rica ediyorum. Diğer şirketimize fatura düzenlendikten sonra ve kayıtlara alındıktan sonra çek ile kapatılacaktır.” ifadelerini kullandığını, müvekkili şirket ile karşı taraf aynı konu ve tutar üzerine sonraki tarihlerde yazışmaya devam ettiklerini, devam eden yazışmalarda “borcun ödenmeye çalışıldığı ancak ödemelerde sıkıntı yaşandığını”, “en kısa sürede ödeneceğini” içeren ifadeler kullanıldığı, böylelikle, borcun karşı tarafın tüm e-postalarında ikrar edildiğini, Söz konusu alacağın tahsili için açtıkları İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1180 E. 2018/1058 K. sayılı davası hukuki yarar yokluğundan dolayı usulden reddedilmiş ise de davada, tahkikat aşamasına girildiği, mahkemece dosya bilirkişiye tevdi edildiğini, Bilirkişi mahkemeye ibraz edilen deliller üzerinden cari hesap ekstresi, fatura ve irsaliyeler ile taraflar arasındaki yazışmalar, müvekkili tarafından kanuna ve usulüne uygun tutulan ticari defter üzerinden yaptığı incelemede davacı müvekkilinin 40.632,51 TL alacaklı olduğunu tespit ettiğini, Usulden reddedilen davanın gerekçeli kararında ise mahkeme usuli eksikliği saptadığı ve fakat davacı müvekkilinin 40.632,51 TL alacaklı olduğunu tespit ettiğini, söz konusu dava hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddedilmiş olup kesinleştiğini, ancak bu karar alacağın varlığı yönünden bir tespit hükmünde olduğunu, Bununla birlikte mahkemenin “alacağın yargılama gerektirdiği” gerekçesine dayanarak talebi reddettiğini, Yargı ve istinaf kararlarında da para borçları için ihtiyati tedbir verilemeyeceğini ancak şartlar bulunduğu takdirde ihtiyati haciz verilebileceğini vurgulandığını, Alacaklının alacağına kavuşmak için kullanabileceği yollardan biri olan ihtiyati haciz kararı, uygulamada sıklıkla kambiyo senetlerine dayalı takiplerde uygulandığı, bu uygulamanın mahkemelerce ısrarlı olarak devam ettirildiği görülmekle beraber kanun açıkça alacağın muaccel olmasını ve rehinle temin edilmemesini yeterli gördüğü, ihtiyati haciz sadece kambiyo senetlerine özgü haciz yoluna ait bir kurum olmadığını, Yargıtay içtihatlarında alacağın yaklaşık ispatının sağlanması halinde her türlü alacağa ihtiyati haciz kararı verilebileceği ifade edildiğini, (Yargıtay 11. HD. E. 2016/2214 K. 2016/2481 T. 7.3.2016)Bununla birlikte her ne kadar İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1180E sayılı dosyası usulden reddedilmiş ise de; alacağın varlığı yönünden bir tespit yapılmış söz konusu alacak mahkeme kararı ile tespit edilmiş hale geldiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf başvurusu sonucu kaldırılmasına, borçlu şirketi fatura ve cari hesaptan kaynaklanan ve fakat İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1180E sayılı kararıyla tespit edilmiş ; 40.632,51 TL tutarındaki borcu ( icra takibindeki asıl alacak miktarı) için borçlu şirketin taşınır ve taşınmaz mallarına ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, itirazın iptali davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir.2004 sayılı İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haczin şartları düzenlenmiştir. Buna göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. (Yargıtay 19. HD 2016/18235 E. 2018/731 K.)Somut talep incelendiğinde, takibe ve tedbire konu alacağın dayanağı faturalarda teslim alan imzasının bulunmadığı, faturaların sevk irsaliyelerine dayalı olarak düzenlenmesine rağmen dava dilekçesi ekinde sevk irsaliyelerinin bulunmadığı, borçlu tarafından devralındığı iddia edilen alacak ile ilgili her hangi bir belge sunulmadığı, sunulan mail yazışmalarının alacağın varlığı konusunda yaklaşık ispata yeterli olmadığı, İstanbul 3 ATM’nin “015/1180 E., 2018/1058 K. sayılı kararının davanın usulden reddine ilişkin olduğu, söz konusu mahkeme kararında alacağın varlığı veya yokluğu konusunda her hangi bir tespitin yer almadığı, sunulan belgelerin alacağın varlığını yaklaşık ispata yeterli olmadığı, yargılamayı gerektirdiği anlaşılmaktadır. Buna göre; ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara kararı usul ve yasaya uygun olmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/09/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.