Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1705 E. 2021/806 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1705 Esas
KARAR NO : 2021/806 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/94 Esas – 2018/1016 Karar
TARİH: 23/10/2018
DAVA: Tazminat (Taşınmaz Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin … adlı konut projesinde bulunan D blok 1. Bodrum 25 nolu dükkan vasıflı bağımsız bölümü satın aldığını, bedelinin davalıya 09/05/2014 tarihinde 100.000,00-TL ve 09/06/2014 tarihinde 1.144.975,00-TL olarak ödendiğini, tapunun müvekkiline devredildiğini, fakat müvekkiline faturanın kesilmediğini, müvekkili tarafından Eyüp … Noterliğinin 11/04/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile talep edilmiş, olmasına rağmen faturanın müvekkiline kesilmediğini, süresinde faturanın müvekkiline teslim edilmemesinden dolayı müvekkilinin KDV indiriminden yararlanamadığını, bu nedenle fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla faydalanamayan indirim miktarı olan 189.00,00-TL maddi tazminatın 09/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle: davaya konu faturayı kesme mükellefiyetinin müvekkilinde olmadığını, yalnızca arsa payını yükleniciye fatura etme görevinin bulunduğunu, bu nedenle davanın muhatabının yüklenici … olduğunu, davacının zararının belgeleyemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı … San ve Tic. A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkilinin dava konusu bağımsız bölümün üzerinde bulanan Gaziosmanpaşa … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerindeki projede yüklenici olduğunu, arsa malikinin diğer davalı olduğunu, müvekkili şirketin faturayı süresinde düzenlendiğini, davacı tarafın bağımsız bölümü ihale yolu ile, inşaat tamamlanmadan ve iskan alınmadan kat irtifak tapusu ile aldığını, bu sebeple inşaat devam ediyor göründüğünden KDV yönünden vergi doğuran olayın meydana gelmediğini, bu sebeple Vergi Usul Kanunun 231/5. Maddesindeki şartların somut olayda gerçekleşmediğini, 23/03/2015 tarihli fatura düzenlendikten sonra davacı tarafından teslim alınmadığını, daha sonra mecburen müvekkili tarafından tebligat yoluyla gönderildiğini, kendi kusurundan kaynaklanan bir zararın müvekkiline yüklenemeyeceğini, belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/10/2018 tarih 2017/94 Esas – 2018/1016 Karar sayılı kararında;”Davacı somut olayda davalıların fatura kesme edimini yerine getirmediğini belirterek sadece zarar tazmini istediğinden, kanunda sayılan birinci seçimlik hakkı tercih ettiğini ortaya koymuştur. Ne var ki somut olayda davacının davalılardan hangisi ile nispi ilişki içerisinde olduğunun, dolayısı ile fatura kesme sorumluluğunun kimde olduğunun tespiti gerekir. Somut olayda yüklenici davalı … olduğundan davacının nispî taahhüt ilişkisinin bu davalı ile olduğu anlaşılmaktadır. Davacının diğer davalı … ile doğrudan ilişkisi olmayıp, zincirleme olarak davacı yükleniciye karşı sorumluluğunu yerine getirdiğinde, yüklenici de arsa sahibi olan … karşı sorumluluğunu yerine getirdiğinde, arsa sahibi olarak … davacıya tapuyu devretme borcu olduğu anlaşılmaktadır. Davalılar arasında imzalanan gelir paylaşım sözleşmesinin de bu yönde olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısı ile davalı … davacıya karşı fatura kesme sorumluluğu olmadığından, ya da diğer davalının fatura kesip kesmemesinde davalı … bir dahili olması mümkün olmadığından iddia edilen “süresinde fatura kesmeme” eyleminden bu davalının sorumlu tutulması mümkün değildir. Bu sebepledir ki, somut olayda kesilen 23.03.2015 tarihli fatura davalı … tarafından değil, diğer davalı … tarafından davacıya keşide edilmiştir. Bu sebeple davalı … yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Fatura kesme borcu altında olan davalı …’ın faturayı süresinde kesip kesmediği meselesine gelince; Bilindiği üzere kat irtifakı tapusu, üzerinde bina olsun olmasın proje üzerinden oluşturulan bir toprak tapusu çeşididir. Gerçek manada bir dükkan satışından bahsedilebilmesi için kat irtifakı tapusunun devredilmesi yeterli olmayıp, somut olayda olduğu gibi iskanın alınması ve yer tesliminin yapılması gerekir. Ancak bu durumda dükkan satışından bahsetmek mümkündür. İskan alınmadan, yer teslimi yapılmadan alıcı tarafından dükkan için yapılan ödemelerin tamamı ancak avans olarak değerlendirilebilir. Avans verilmesi ve kat irtifakı tapusunun devralınması tek başına vergiyi doğuran olay mahiyetinde olmayıp, fatura kesilmesini de gerektirmez. İskanın alınma tarihinin 17.03.2015 olduğu, yer tesliminin 14.03.2015 tarihinde yapıldığı ve faturanın da 23.03.2015 tarihinde keşide edildiği birlikte değerlendirildiğinde faturanın vergiyi doğuran olayın üzerinden 7 gün geçmeden kesilmiş olduğu ve dosyada bulunan BS formu suretine göre bu faturanın davalı … tarafından vergi dairesine beyan edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Kesilmiş olan faturanın davacı tarafından gidip davalıdan mı teslim alınacağı, yoksa davalının gidip davacıya mı teslim edeceği hususunda taraflar arasında bir anlaşma olduğu ileri sürülmemiştir. O halde borcun ifa yerini düzenleyen TBK’nın 89. maddesine bu hususta bakmak gerekir. Anılan maddesinin 1/3. maddesinde para borcu dışındaki her türlü borcun, borçlunun ikametinde ödeneceği düzenlenmiştir. O halde kesilmiş olan faturayı, davacının gidip faturayı teslim etme borcu olan davalı …’ın ikametinden teslim alması gerekirken gidip almadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı …’ın fatura kesme ve teslim etme borcunda temerrüde düştüğü söylenemeyeceğinden bu davalı yönünden de davanın reddine karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile, -Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Tazmin Hukukunda sözleşmeye dayalı taleplerde aksine düzenleme olmadıkça ispat yükünün davalıya, haksız fiilerde ise davacıya düştüğünü, ( 6098 …md.112)Davalılar arasındaki ilişkinin nispi olduğunu, davacının taralar arasındaki akdi ilişkinin dışında kaldığını bu nedenle iki davalının, davacı müvekkiline karşı birlikte sorumlu olduğunu, Faturanın süresinde kesilmiş olsa dahi davalı tarafın 23.03.2015 keşide tarihli faturayı, davacı müvekkiline Eyüp ….noterliğinin 11.04.2016 tar. … yev. sayılı ihbarnamesi üzerine İstanbul …. noterliği 21.04.2016 tar. … yev. sayılı cevabi yazı ile gönderildiğini, Davalı şirketlerin her ikisinin de gayrimenkul yapı sektörüne hakim basiretli tacir olduğunu,Bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere davalı şirketlerin faturayı düzenleyip gönderilmesi gerektiğinin kabulü gerekeceğini, Davalı şirketlerin faturanın teslim alınması hususundaki iddiasına ilişkin bir delil ortaya koyamadığını, davalı tarafın yapılan ihtar üzerine ibraz süresinden sonra faturayı gönderdiğinin açık olduğunu,Davalı şirketler arasındaki akdi ilişkinin müvekkilini bağlamayacağını, her iki davalının davacı müvekkilinin vergi mevzuatından kaynaklanan zararına birlikte sebep olduklarını,İleri sürerek müvekkili şirketin mahrum kaldığı 189.000,00.TL KDV indirimi ve 3.150,00.TL amortisman avantajı kaybı olmak üzere toplam 192.150,00.TL maddi tazminat davasının kabulüne davalı şirkete son ödemenin yapıldığı 09/06/2014 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalı şirketlerden tahsiline yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, süresinde teslim edilmeyen fatura nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkilinin davalılar ile anlaşarak, taşınmaz satın aldığını, taşınmaz faturasının süresinde düzenlenerek müvekkiline teslim edilmemesi nedeniyle KDV indiriminden faydalanamadığını bu nedenle zarara uğradığını belirterek zararının tazminini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında, davalı … arsa sahibi olduğu diğer davalının yüklenici olduğu arsa üzerine yapılan dükkanlardan birinin davacı tarafından satın alınması konusunda sözleşme yapıldığı, davacının taşınmaz bedelini ödediği, taşınmazın davalı şirketçe yapılarak davacıya teslim edildiği, gerekli ruhsatların alınmasından sonra fatura düzenlendiği çekişme konusu değildir.Mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere davaya konu taşınmaz ile ilgili gerekli ruhsatlar alındıktan sonra davalı şirket tarafından süresinde davacı adına fatura düzenlenmiştir. Davacının iddiası söz konusu faturanın kendilerine geç ulaştırılması nedeniyle KDV indiriminden yararlanamamaları sebebiyle zarara uğradıklarına ilişkindir.Mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan birinin edimi sözleşme konusu malın teslimi diğerinin edimi de bedelin ödenmesidir. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça veya işin niteliği gereği olmadıkça ödeme ve teslimin aynı anda yapılması gerekir. Somut uyuşmazlıkta bedelin önceden ödendiği, taşınmazın kat irtifakı ile önceden davacıya teslim edildiği uyuşmazlık konusu değildir. İmar mevzuatı gereğince gerekli ruhsatlar tamamlanmadan taşınmazın ferdileştirilmesi ve satın alan adına tescili mümkün değildir. Yine dosyadaki belgelere göre taraflar arasında taşınmaz satım sözleşmesi bulunmakta ise de yüklenici ile arsa sahibi arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi (eser sözleşmesi) bulunmaktadır. Yüklenicinin edimi taahhüdü gereğince inşaat yapmak ve bunu alıcılarına teslim etmektir. Yüklenici inşaatı bitirip gerekli imar izinlerinden sonra edimini yerine getirmiş olacağından bu tarihten sonra fatura düzenlemekle yükümlüdür. Davalı şirkette suresinde fatura düzenlemiştir. TTK 21/1 maddesine göre ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya menfaat sağlamış olan tacirden diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise faturada gösterilmesini isteyebilir.TBK’nın 89/3 maddesine göre para borçları ve parça borçları dışında kalan bütün borçlar doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir.Buna göre davalı süresinde fatura düzenlemiş olup bu faturanın davacı tarafından alınması veya kendisine ulaştırılmasını talep etmesi gerekmektedir.
Mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere, davacı fatura talep etmesine rağmen davalı tarafça geç fatura düzenlendiğini, talebine rağmen faturanın kendisine geç teslim edildiğini ispatlayamamıştır. Bu nedenle istinaf sebepleri yerinde değildir.İlk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davacı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasaya, usule ve kamu düzenine aykırılık bulunmadığı, dolayısıyla istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,9 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 28/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.