Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1700 E. 2021/1120 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1700
KARAR NO : 2021/1120
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 08/09/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Gümrük Müşavirliği AŞ nin % 49 oranında hissedarı olduğunu, …l Lojistik ve Gümrük Müşavirliği AŞ’nin hakim ortağı ve sahibi dava dışı …’ın, …’nın hisselerinin tamamını almak istediğini, 25.07.2007 tarihli hisse devir sözleşmesi ile hisselerin tamamı için 5.000.000 EURO fiyat belirlendiğini, …’ın 2.550.000 EURO ödeyerek hisselerin % 51’lik kısmını devraldığını, sözleşme gereği alması gereken % 49’luk hisseyi almadığını, müvekkilinin hisse devir sözleşmesine uyulacağına olan inançla 05.02.2008 tarihinde yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini, sonrasında …’ın hisselerini muvazaalı olarak…çalışanlarından ….’ya devrettiğini, şirket çalışanı olan bu şahsın böyle bir hisse satın almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yönetim kurulu üyesi davalılar ve…’nun şirketi işleyemez hale getirdiğini, müşterilerini …’ın sahibi olduğu … Global Lojistik ve Gümrük Müşavirliği AŞ’ye aktardıklarını, davalıların … şirketleri ile bağlarının tespitinin gerektiğini, 2012-2013-2014-2015 defterleri ve belgeleri incelenince şirketin yöneticiler tarafından boş hale getirildiğinin görüleceğini, …’nın 2011 yılı sonundaki müşterilerinden Mercedes, Toyota Grubu, Volvo’nun araç kısmı, …, …Plastik’in …’a aktarıldığını, bu şekilde …’nın içinin boşaltılmasının sağlanıldığını, …’nın müşterilerinin davalılarca …’ın şirketine aktarılması, yeni hiç bir müşteri bulunmaması, şirketin tabelaya çevrilmesinin kötü yönetimin örneği olduğunu, bu nedenle 2011 yılı müşteri listesinin diğer yıllara bakılarak …a geçen müşteriler ile cirolarının tespitinin gerektiğini, …Global Lojistik ve Gümrük Müşavirliği AŞ’nin daha sonra… Global Lojistik AŞ ile birleştirildiğini, bu şirkette davalılar ve …’nın daha önceki yetkili ve yöneticisi …r ve …l’ın yönetim kurulu üyesi, …’nun murakıp, … ve …’nın da ortak olduğunu, …’da genel müdür ve yönetim kurulu üyesi olarak çalışmakta olan …’ın,… şirketlerinde de görev aldığını,… ile… arasında organik bağ kurulduğunu, …’nın içi boş bir şirket haline getirildiğini, yönetim kurulu üyelerinin TTK’dan kaynaklanan rekabet yasağını hiçe saydıklarını, ….’nın işlevsiz hale getirildikten sonra başka yere taşındığını, yönetim kurulu üyelirinin şirkete verdikleri zarardan sorumlu olduklarını, gerçek zararın bilirkişi raporu ile tespit edilince ortaya çıkacağını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL tazminatın ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile … Gümrük Müşavirliği AŞ’ye verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ileri sürdüğü maddi vakıaların gerçek dışı olduğunu, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, TTK m.560’da sorumluluk davasının zararın ve sorumlunun öğrenilmesinden itibaren 2 yıllık süre içinde açılabileceğinin düzenlendiğini, davacı, varlığını iddia ettiği zarar ve şirket yöneticilerinin kimlikleri konusunda bilgi sahibi olduğundan davanın süresi içinde açılmadığını, TTK m.558’de öngörülen özel zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın bu yönüyle de süresinde açılmadığını, davacının … ‘nın % 49 oranında hissesine sahip ortak olarak her türlü evrak, ticari defter, kayıt ve belgeyi inceleme imkanına sahip olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun kusura dayalı olduğunu, müvekkili davalıların kusurlu olmadıklarını, zarara yol açan kişinin bizzat davacı olduğunu, müvekkillerinin şirket faaliyetleri ile ilgili olarak ibra edildiklerini, davacının somut bir kusur belirtmediğini, müvekkillerinin şirketin zararına herhangi bir işlem yapmadıklarını, sadakat yükümlülüklerini yerine getirdiklerini, …’ın hisseleri devralmakla yükümlü olduğu halde almadığı yönündeki iddianın gerçek dışı olduğunu, … AŞ ile… Global Lojistik AŞ arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığından …’nın karının bu şirkete aktarılması gibi bir durumun da söz konusu olmadığını, davacının yönetim kurulu üyeliğinden hisse devir sözleşmesinin gereğinin yerine getirileceği inancıyla değil, kendi şirketi ile rekabet içine gireceği için istifa ettiğini, davacının şirketi zarara uğratarak ödenmesine neden olduğu işçilik alacaklarının ve vergi borçlarının tahsili için dava açıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 23/05/2018 tarih ve 2016/965 Esas – 2018/613 Karar sayılı kararı ile;
” Dava, davalıların yönetim kurulu üyeleri olarak şirket yönetiminde görev yaptıkları tarihlerde davalı şirketi zarara uğrattıklarından bahisle tazminat talebine ilişkin olup, TTK nun 553 vd.maddelerine dayanmaktadır.
Tarafların tüm delilleri celbolunarak dava dosyası ve dava dışı … Gümrük Müşavirliği AŞ’ne ait tüm yasal defter, kayıt ve dayanak belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır. Alınan raporun dosyadaki verilere uygun ve Yargıtay denetimine açık bulunduğu görülmekle hükme esas alınmıştır. Davacı şirketin ticaret sicil dosyasının incelenmesinde, şirketin 2002 yılında kurulduğu, davalıların 30.04.2013 tarihinde yapılan 2011 ve 2012 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyeliklerine seçildikleri, şirketin 30.04.2013 tarihinde sermayesinin 200.000.00 TL olduğu, davacı …’ın 96.975.00 TL, davalı …’in 100.00 TL, …’in 100.00 TL, …’ın 50.00 TL sermaye payları bulunduğu, kalan kısımların dava dışı …’a ait olduğu anlaşılmıştır. Tarafların ortağı olduğu uyuşmazlık konusu dava dışı … şirketinin ticari defterlerinin mali bilirkişi aracılığıyla incelenmesinde; 2012 senesinde 7.910.192,43 TL lik net satış yaptığı, 416.044,34 TL zarar ettiği, 2012 senesinde 9.819.923,76 TL lik net satış yaptığı, 52.016.96 TL zarar ettiği, 2014 senesinde 553.510,69 TL lik net satış yaptığı, 755.901,85 TL zarar ettiği, 2015 senesinde satış yapmadığı, faaliyet giderleri sebebiyle 3.090.574,38 TL zarar ettiği, 2016 senesinde 180,00 TL lik satış yaptığı, diğer olağan dışı gelirler sebebiyle 408.202.06 TL kar elde ettiği, 2012 senesi sonu itibariyle geçmiş yıllarda toplam 7.238.794,77 TL zararı bulunduğu, 2016 senesi sonu itibariyle tüm geçmiş yıllar zararları toplamının da 11.553.332,30 TL ye yükseldiği , 2014 senesinde satışlarının oldukça azaldığı, 2015 ve 2016 yıllarında faaliyetsiz hale geldiği, zararlarının sebebinin sabit masraflarından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Davacı taraf davalıların dava dışı … ile yine dava dışı… Global Lojistik ve Gümrük Müşavirliği AŞ arasında organik bağ kurduklarını, …nın kazancını ve müşterilerini…’a aktardıklarını, …’nın içi boş bir şirket haline getirildiğini, 2012 -2013-2014 ve 2015 defter ve belgeleri incelendiğinde, şirketin boş bir hale getirildiğinin görüleceğinin, De-Ka’nın 2011 yılı sonundaki Mercedes, Toyota grubu, Volvo’nun araç kısmı, …. Plastik gibi müşterilerinin…’a aktarıldığını, bu şekilde …nın içinin boşaltılmasının sağlandığını iddia etmiştir. Davacı tarafın iddiasına göre dava dışı şirketin müşterilerinin kaybı 2011 yılı sonundan itibaren başlamış, 2013 senesinin sonuna gelindiğinde sona ermiştir. 2012 ve 2013 yıllarında şirket müşterilerini kaybetmiştir. Bu husus şirketin mali bilirkişi aracılığıyla ticari defterlerindeki incelemede tespit edilen cirosunun azalmasından anlaşılmaktadır. İş bu dava 06.09.2016 tarihinde açılmış olup, davalılar vekili tarafından yasal süresi içerisinde verilen cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunulmuştur. Bu tür davalarda zamanaşımı hususunun düzenlendiği TTK 560.maddesinde; “Sorumlu olanlara karşı tazminat isteme hakkı davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren 2 ve her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar…” hükmü düzenlenmiştir. Tüm dosya kapsamından davacının iddialarında da belirttiği üzere şirketin müşterilerinin 2011 yılı itibariyle kaybının başladığı ve 2013 yılı itibariyle sonlandığı, bu nedenlerle şirketin zarara uğradığının davacı tarafça bilindiği anlaşılmakla, davanın açıldığı tarih itibariyle TTK 560. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği vicdani kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde davanın zamanaşımından reddi gerekmiştir. ” gerekçeleri ile;
” 1.Davanın ZAMANAŞIMI NEDENİ İLE REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Müvekkilinin, % 49 hissedarı olduğu … Gümrük Müşavirliği A.Ş.’nin; Yönetim Kurulu Üyelerinin, şirket müşterilerini organik bağlantı içerisinde oldukları… Global Lojistik ve Gümrük Müşavir A.Ş.’ye aktardıkları ve bununla da kalmayarak organik bağlantılı içinde bulundukları… Global Lojistik ve Gümrük Müşavir A.Ş. ve diğer grup şirketlerinden faturalar kesilerek şirketi borçlandırmak suretiyle içini boşaltıkları, bu işlemleri yönetim kurulu üyesi sıfatıyla yaptıklarından dolayı haklarında dava açtıklarını, Dava dilekçesinde, şirketin yönetim kurulu ve üyelerinin teşekkül halinde eski çalışanı oldukları şirketlerin aleyhine yaptıkları işlemler ve şirketi nasıl zarara uğrattıkları hususlarının anlatılarak 2012-2013-2014-2015 yılına ait şirket işlemlerinin incelenerek davanın kabulünün yerel mahkemeden talep edildiğini, dava dilekçesinde taleplerinin 2012 yılından davanın açıldığı 2016 dönemine kadarki sürece ait olduğunun açık olduğunu, Mahkemenin taleplerini, TTK 560. madde hükümlerine göre değerlendirerek davayı 2 yıllık zamanaşımı süresi yönünden reddettiğini, olayda 2 yıllık zamanaşımının uygulanması gerektiğini kabul etmemekle birlikte, davaya konu taleplerin dönemlerinin 2012-2013-2014-2015 ve dava açıldığı tarihe kadar olduğunu, dolayısıyla 2012 yılının genel kurulunun 2013 yılında yapıldığı ve bu sürecin böyle devam ettiği düşünüldüğünde, mahkemenin 2012 yılı sonrası için inceleme yaparak karar oluşturması gerekirken, taleplerin tamamını aynı nedenle reddetmesinin kabul edilebilir olmadığını, mahkeme tarafından usul ve yasaya aykırı olarak 2013-2014-2015-2016 yılı dönemlerinin faaliyetlerinin toplu olarak denetimden uzak bırakıldığını ve müvekkilinin zarara uğratıldığını, TTK 560 madde hükümleri uygulansa dahi genel kurulların bir sene sonrasında yapıldıkları dikkate alınmak suretiyle 2 yılı dolmayan dönemlere ait işlemlerin incelemesi gerektiğini, oysa yerel mahkemenin gerekçeli kararından da tüm talepler için 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğuna karar verdiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yine TTK 560. maddesinin uygulanacağı düşünülse dahi (kabul etmemekle birlikte) şirketi zarara sokacak eylemlerin; yıllar içerisinde zincirleme ve müteselsilen işlendiği, tek bir amaca özgülendiği ve devamlılık arz etmesi nedeniyle başlangıç ve bitiş tarihinin net bir şekilde belirlenemediği, dava tarihinde dahi halen devam ettiği düşünüldüğünde, somut olayda 2 yıllık zamanaşımından ziyade 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini, Yine somut olaydaki eylemlerin, davalılar tarafından teşekkül halinde işlendiği, haksız fiil niteliğinde bulunduğu, kasıt unsuru taşıdığı, çok ciddi bir zararın varlığının bulunduğu hususları da dikkate alındığında, TTK 560 maddesinin son paragrafında yer alan ceza zamanaşımı sürelerinin de değerlendirilmesi gerekirken, mahkemece bu açıdan da eksik ve yetersiz inceleme ile karar verildiğini belirterek,
İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına/ bozulmasına, davanın kabulüne yönelik yeni hüküm kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, 6102 sayılı TTK’nın 553. maddesi uyarınca açılmış olan, anonim şirket yönetim kurulu üyesi olan davalıların sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davalı tarafça davacının zararı ve sorumluları öğrendiği tarihten itibaren iki yıllık sürede davanın açılmadığı ve zamanaşımı süresinin dolduğu savunularak zamanaşımı def’in de bulunulmuş, mahkemece, davanın açıldığı tarih itibariyle TTK 560. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesi ile, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 553. maddesi uyarınca, kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.6102 Sayılı TTK’nun 560. Maddesinde ise “Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.” düzenlemleri mevcuttur. Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafça, dava dilekçesinde davalı yönetim kurulu üyelerinin eylemleri ile, dava dışı … Gümrük Müşavirliği AŞ’nin 2011 yılı sonundaki müşterilerinin yine dava dışı …’a ait olduğu beyan edilen… şirketine aktarıldığı, bu şekilde haksız rekabet yapıldığı, şirketin içinin boşaltıldığı, … ile… arasında organik bağ kurularak şirketin işlevsiz hale getirildiği sebeplerine binaen yöneticinin sorumluluğu kapsamında tazminat talebinde bulunulmaktadır. …’nın 2013 yılıda 9.819.923,76 TL olan net satışının, 2014 senesinde 553.510,69 TL’ye düştüğü dikkate alındığında, müşteri kaybı ve diğer eylemlerin 2014 yılından önce meydana geldiği, davacı, dava dışı… Gümrük Müşavirliği AŞ’nin % 48,49 hissesine sahip hissedar olup, şirketin tüm defter, belge ve kayıtlarına ulaşma ve inceleme imkanına sahip bulunduğu, aksinin iddia ve ispat edilmediği, ayrıca davacı tarafça İstanbul 34. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/148 Esas sayılı dosyası (İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1012 Esas sayılı dosyası) ile, temsilcisi aracılığı ile katıldığı …’nın 30/04/2013 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptalini talep ettiği, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1445 Esas sayılı dosyası ile açılan davada ibraz edilen dava dilekçesinde de davacının, işbu dosyada ileri sürdüğü aynı/benzer sebeplere dayandığı nazara alındığında, ileri sürülen nedenlerle 2014 yılı ve öncesinde şirketin zarara uğradığını bilmediğinin kabul edilemeyeceği, yine davalı yönetim kurulu üyeleri hakkında bir ceza soruşturması veya kovuşturması olduğuna dair dosyada delil bulunmadığından Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımı süresinin uygulanma imkanının da olmadığı, mahkemece de belirtildiği üzere TTK 560. maddesindeki iki yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,9 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 08/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.