Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1691 E. 2021/963 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1691
KARAR NO: 2021/963
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2019
DOSYA NUMARASI: 2016/628 Esas – 2019/288 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı aşasında kargo taşımamalığı sözleşmesi kapsamında hizmet verildiğini, taşıma ilişkisi sonucunda oluşan borcun ödenmemesi neticesinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından borcun tamamına ve icra dairesinin yetkisine itiraz edildiğini, tacir olan davalı ile müvekkili şirket arasında imzalanan sözleşmenin 2.15. Maddesinde İstanbul mahkemelerinin ve icra dairelerinin her türlü hukuki uluşmazlıkta yetkili olduğunun kararlaştırıldığını, bu nedenle itirazın yerinde olmadığını belirterek, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasındaki haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükme karar verilmesini talep ile dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin şirket adresinin Ümraniye – İstanbul olduğunu, bu nedenle İstanbul icra dairelerinin yetkisiz olup, yetkili icra müdürlüğünün İstanbul Anadolu İcra daireleri olduğunu, dolayısıyla davanın da yetkisiz mahkemede açıldığını, bu nedenle yetkisizlik kararı verilmesini istediklerini, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince davacı tarafça müvekkilinin mallarının taşınması sırasında malların hasarına sebebiyet verildiğini, taşıma esnasında zarar gören malların her biri için ayrı ayrı tazmin talep yazılarının davacıya bildirildiğini, davacı tarafça hasarlı taşıma nedeniyle müvekkiline ödeme yapılması gerekirken ödeme yapılmadığını ve gerçeğe aykırı şekilde alacaklı olunduğu iddiası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, bu nedenle icra takibine itiraz edildiğini, müvekkilinin alacağının dava konusu bedelden mahsup edilmesi gerektiğini, hasar gören mallar nedeniyle müvekkilinin davacıdan 5.318,35 TL alacaklı olduğunu, davacının bu kısmı aşan meblağı bulunması halinde müvekkili tarafından ödeneceğini, davacının müvekkiline ödemekle yükümlü olduğu bedelin hesaplanma esasının taraflar arasındaki sözleşmenin 2.7 maddesinde açıkça belirlendiğini belirterek, davanın reddine, müvekkilinin alacağının davacının iddia ettiği alacak tutarından takas ve mahsup edilmesine, davacının %20’den az olmamak üzere tazminat ödek-mesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/02/2019 tarih ve 2016/628 Esas – 2019/288 Karar sayılı kararı ile; ” İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından davacı tarafından davalı aleyhine faturaya dayalı olarak 5.621,17 TL asıl alacağın tahsili için genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi yapıldığı, davalının icra takibinin yetkisine ve borca itiraz ettiği, süresinde işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. Tüm deliller toplandıktan sonra bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş bilirkişi Prof. Dr. … tarafından hazırlanan 09/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak;” Davacının 2014 – 2015 yıllarına ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutuldukları, davalının 2014-2015 yıllarına ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşıldı. 04/06/2015 icra takip tarihinde davacının muhasebe kayıtlarına göre davalıdan 5.691,17 TL alacaklı olduğu, davalının ise muhasebe kayıtlarına göre davacıya 5.691,17 TL borçlu olduğu. Davacının davalıdan 5.691,17 TL alacaklı olduğu, TCMB verilerinden 04/06/2015 takip tarihi itibariyle avans faizi oranının talep gibi % 10,50 olduğu, takip tarihi itibariyle % 10,50 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği,” sonuç ve kanaatine varıldığı mütalaa edildiği anlaşıldı. Taraf itirazlarını değerlendirir ek rapor alınmasına karar verilmiş bilirkişi heyetine karayolu taşımacılık uzmanı …dahil edilerek alınan 02/11/2018 tarihli ek raporda sonuç olarak; “davacı şirketin taşıma standartları içinde yüklenmesi, taşınmazı, boşaltılması yani kargonun taşıma sürecinde kargoda meydana gelebilecek ezilme, kırılma, evsafını yitirme, bozulma veya tamamen hasarlı hale gelmesinden doğacak zarar ve ziyanlardan sorumlu olmadığı, kök rapordaki görüşlerinin değişmediği” sonuç ve kanaatine varıldığının mütalaa edildiği anlaşıldı. İddia, savunma alınan kök ve ek rapor, icra dosyası ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından davacı tarafından davalı aleyhine faturaya dayalı olarak 5.621,17 TL asıl alacağın tahsili için genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin davalı – borçluya 15/06/2015 Tarihinde tebliğ edildiği ve davalı – borçlu tarafından 17/06/2015 tarihinde yasal 7 günlük süre içinde borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durduğu davacı alacakı tarafından 07/06/2016 tarihinde yasal bir yıllık süresi içerisinde İİK 67. maddesi gereği itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür. Taraflar arasında imzalanan taşıma sözleşmesinin 2.15 maddesi gereğince ihtilaf halinde İstanbul icra daireleri ve mahkemeleri yetkili kılındığından davalının yetki itirazının reddine karar verilmiş, oluşa uygun, denetime açık ve karar vermeye elverişli bilirkişi kök ve ek raporuna mahkememizce itibar edilerek davanın kabulüne, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” Davanın KABULÜ ile, 1-Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Es. sayılı icra takibine vaki itirazının iptaline, takibin devamına, 2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile hükmedilen alacak üzerinden hesaplanan 1.138 TL % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin, gerekçeli kararında sadece yargılama sürecininin özetlendiğini, bilirkişi kök ve ek raporuna itibar ederek davanın kabulüne karar verildiğinin açıklamakla yetinildiğini, davanın kabulünün gerekçesininin açıklamadığını, Mahkeme bilirkişi raporuna itibar ederek karar vermiş olsa da kararında rapora itibar etme gerekçelerini açıklamak zorunda olduğunu, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2016/16428E. 2016/12347K.sayılı kararında bu durumu‘’…mahkemece davanın kabulünün gerekçesi hiçbir bir şekilde açıklanmamış bilirkişi kurulunun raporuna atıf ile yetinilmiştir. Bilirkişi raporuna atıf kararın gerekçeli olduğunu göstermez. Mahkemenin kararı T.C. Anayasası’nın 141 ve HMK’nın 297. maddesinin amaçladığı anlamda gerekçe taşımamaktadır. Gerekçesiz karar yazılması, adil yargılanma hakkının ihlali olup, kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir..’’ şeklinde belirtildiğini, bu sebeple mahkemenin vermiş olduğu kararın bozulması gerektiğini, Karara dayanak gösterilen bilirkişi kök ve ek raporlarının, denetime açık ve karar vermeye elverişli olmadığını, yargılama sürecinde dosyaya sunmuş oldukları beyanlarının ispatına yönelik deliller yok sayılarak sadece ticari kayıtların incelenmesi ile raporun bu doğrultuda hazırlandığını, ek raporun da kök rapora itirazları değerlendirilmeden hazırlandığını, müvekkili firmanın ticari kayıtlarında yer alan mevcut borç tutarı ile ilgili taraflar arasında zaten bir çekişme olmadığını, burada asıl önemli hususun, sözleşme gereğince davacının taşıma hizmetini gereği gibi yerine getirmeyip müvekkil firmanın mallarına zarar vermesi olduğunu, taşıma esnasında zarar gören mallara ilişkin davacının müvekkiline tazmin borcu bulunduğunu, müvekkili firma tarafından zarar gören mallara ilişkin ayrı ayrı talep yazıları düzenlenerek davacı şirkete gönderildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme feshedilinceye kadar tüm tazmin talepleri yerine getirilmiş olmasına rağmen müvekkili firmanın sözleşmeyi feshinden sonra taleplerin reddedildiğini ve kötü niyetle davaya konu icra takibinin başlatıldığını, tazmin talep yazıları, taraflar arasındaki yazışmalar ve önceki tazmin taleplerine ilişkin belgeler dosyaya delil olarak sunulmuşsa da mahkeme tarafından bu deliller hakkında hiçbir inceleme araştırma yapılmadan sadece ticari defter kayıtlarına bakılarak hukuka aykırı karar verildiğini, Müvekkili firmanın davacıdan mallarının uğramış olduğu zarar sebebiyle alacaklı olduğunu, bu sebeple müvekkilinin alacağının dava konusu bedelden mahsubunun talep edildiğini, ek bilirkişi raporunda davalının alacağının davacının cari hesabından mahsup edilmesinin mümkün olamayacağı şeklinde değerlendirme yapılmışsa da; müvekkili firmanın davacı firmadan olan tazmin alacağına karşılık davacı firmaya olan borcu ile aradaki farkın ödeneceği hususundaki ifadesinin, mahsup beyanı olmayıp tek taraflı irade beyanı yoluyla kullanılabilen, borcun sona erme hallerinden biri olan takas irade beyanı olduğunu, tarafların bir hukuki durumu hangi isim altından nitelediği değil o işlemin hukuki niteliğinin ne olduğunun önemli olduğunu, bu durum göz ardı edilerek oluşturulan raporlar ve bu raporlara dayanan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının bozularak yeniden yargılama yapılması sonucu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında taşıma sözleşmesi kurulduğu, bu sözleşme uyarınca davacının davalı şirketin mallarını taşıdığı, taraf ticari defterlerine göre takip tarihi itibarı ile taşıma nedeniyle davacının davalıdan 5.691,17 TL alacaklı olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmaktadır. Uyuşmazlık, davacı tarafça yapılan taşıma sırasında davalının mallarının hasara uğrayıp uğramadığı, hasar söz konusu ise, davalının takas/mahsup talebinin değerlendirilmesi gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 2.7 maddesinde; taşıma sırasında zayi olan, hasarlanan veya kaybolan kargoların tazminat kapsamı düzenlenmiş olup, sözkonusu hususların … Kargo’nun kusurundan kaynaklanması ve yasal olarak tespit ve belge ile tevsik edilmesi kaydı ile taşıyıcının sorumlu olacağı belirtilmiş ise de, davacı tarafça, davalı şirket tarafından belirtilen 22 adet hasar gören gönderinin tazmin talebine ilişkin olarak red edilme nedeninin ambalajlamanın yetersiz olduğunun belirtildiği, bahsi geçen kargoların, “orjinal ambalajında olmaması, ambalajının güvenilirliği, ürünün niteliğine uygunluğunu üstlendiğimden, iklim şartları ve … Kargo Servis Aş’nin yüklenmesi, taşınması boşaltılması velhasıl kargonun taşınması sürecinde kargolarda meydana gelebilecek ezilme, kırılma, evsafını yitirme, bozulma veya tamamen hasarlı hale gelmesinden doğacak zarar ve ziyanlardan … Kargo Servisi AŞ sorumlu değildir. Sorunun gör-nderici olarak benim/bizim fiilimden/fiilimizden ve emrinden kaynaklandığını, bu taşıma nedeniyle … Kargo Servisi AŞ’nin zimmetini dönüşsüz ibra eylediğimi kabul ve taahhüt ederim” şeklinde beyan içeren taahhütnameler ile taşınmak üzere teslim edildiği, bu taahhütlere göre, davalı tarafça ambalajlama dışında başka bir sebeple hasar oluştuğu iddia ve ispat edilmediğinden, takibe dayanak taşımalar sırasında meydana geldiği ileri sürülen hasarlar nedeniyle davacıdan tazminat talep edilemeyeceği, dolayısıyla da takas talebinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemesi gözetildiğinde; davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri yargılama aşamasında verilen itiraz ve beyan dilekçeleri ile de ileri sürüldüğü, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında bu iddiaların değerlendirildiği ve İlk Derece Mahkemesince sunulan deliller, bilirkişiler tarafından düzenlenen kök ve ek rapor içeriğindeki tespitler de gözetilerek davanın reddine karar verildiği, mahkeme kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 388,76 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 97,4.TL (44,40.TL+53,00.TL) harcın mahsubu ile bakiye 291,36 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/06/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.