Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1682 E. 2021/805 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1682 Esas
KARAR NO : 2021/805 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/1095 Esas – 2019/369 Karar
TARİH: 25/03/2019
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket tarafından ithal edilen ürünlerin gümrük mevzuatı kapsamında Halkalı Gümrük Müdürlüğü tarafından davalı şirkete ait antrepoda 31/07/2017 tarihinden 16/11/2017 tarihine kadar (109 gün) kaldığını, antrepo ücreti olarak kendileri tarafından ihtirâzı kayıtla 141.658,86-TL ödemede bulunduklarını, ancak talep edilen ücretin piyasaya göre yüksek miktarda olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla fazladan tahsil edilen 100.000-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, antrepo ücretine konu emtianın davacı tarafın gümrük işlemlerini yapan ihbar olunan şirket tarafından teslim edildiğini, antrepo ücretiyle ilgili gerekli bilgilerin kendilerine verildiğini, davacı tarafın tacir olduğunu, antrepo ücretiyle ilgili gerekli araştırmayı basiretli iş adamı gibi yapıp mallarını bu şekilde teslim etmesi gerektiğini, ayrıca talep edilen ücretin de piyasadaki antrepo depolarının uyguladığı ücretle uyumlu olduğunu, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 25/03/2019 tarih 2017/1095 Esas – 2019/369 Karar sayılı kararında;” davacı şirkete ait ithal edilen ürünlerin davalı şirkete ait antrepoda 109 günlük süre ile muhafaza edilmesi sonucunda tahakkuk eden 141.658,86-TL’nin ihtirâzı kayıt ile davalı tarafa ödendiği, ödenen antrepo ücretinin fahiş olduğundan bahisle fazladan ödenen 100.000-TL’nin iadesi amacıyla iş bu davanın açıldığı, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen kök ve ek raporda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere davalı tarafından talep edilen antrepo ücretinin muhafaza edilen eşyaların nitelik ve niceliğine uygun olduğu, davalı şirketin uygulamış olduğu tarife kapsamında ücretlendirme yaptığı, emsal antrepo ücretlerine göre fahiş bir talebin söz konusu olmadığı, kaldı ki davacı tarafın basiretli iş adamı gibi antrepo ücreti konusunda gerekli araştırmayı yapıp ithal ettiği ürünlerin muhafazasını sağlaması gerektiği, bu bağlamda davacı tarafın fazladan ödemiş olduğu 100.000-TL’lik ücretin iadesini gerektirir herhangi bir haklı sebep gösteremediği gibi bu hususa ilişkin dosyaya da herhangi bir delil sunulmadığından açılan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın sübuta ermediğinden REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkemece davalı tarafından belirtilen antrepo ücretinin fahiş olmadığı yönündeki kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel Mahkeme tarafından tesis edilen gerekçeli kararda, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 08.10.2018 tarihli asıl ve 19.11.2019 tarihli ek raporunda davalı şirketin uygulamış olduğu tarife kapsamında ücretlendirme yaptığını, emsal antrepo ücretlerine göre fahiş bir talebin söz konusu olmadığı yönünde tespite yer verildiğini ancak bilirkişi raporlarında böyle bir tespit yapılmadığını, yargılamanın başından beri defalarca kez talep edilmiş olmasına rağmen dosyada emsal ücret hesaplamasının yapılmadığını,Yerel mahkeme tarafından kararın tesis edildiği celsede dinlenen Gümrük Model Müşavirliği’nin temsilcisi … tarafından davalı yanca belirlenen antrepo bedelinin piyasa değerinden 4 kat fazla olduğunun açıkça ortaya konulduğunu, buna rağmen yerel mahkemece verilen kararının hiçbir delile dayanmadığını, Taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşmen bulunmadığını, Türk Borçlar Kanunu’nun 1. maddesinin 1 fıkrası uyarınca bir sözleşmenin kurulabilmesi için, tarafların karşılıklı irade beyanlarının birbirine uygun olması gerektiğini, tarafların irade beyanları arasındaki uygunluk, sözleşmenin kurucu unsuru olduğunu,( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17.02.2015 tarihli 2014/4499 E. ve 2015/2107K ) Davalı tarafından kanunun açık hükmüne aykırı bir biçimde, fiyat listesine ilişkin bildirimin müvekkili şirketin herhangi bir çalışanına yapılmasının ve böylece müvekkilinin fahiş bir borç yükü altına sokulmasının, 6098 sayılı Kanun’un ve 6102 sayılı Kanun’un prensiplerine aykırılık teşkil ettiğini, yerel mahkemenin gerekçeli kararında müvekkili şirketin basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü üzerinde durulmuşsa da aynı yükümlülüğün davalı bakımından da geçerli olduğunu, müvekkili şirkete yapılacak bildirimlerin 6102 sayılı Kanun’da belirlenen şekil şartlarına uygun bir şekilde yapılmasının zorunlu oludğunu, ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.05.2016 tarihli, 2014/19-861 E. 2016/632 K. )Bilirkişi heyeti tarafından sözleşmenin kurulmuş olduğu ve müvekkili şirketin, davalı tarafından iletilen mail ile tarifeden haberdar olduğu yönündeki tespitin ve bu tespite dayanarak hüküm kurulan yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin ithal etmiş olduğu malları gümrük tarife istatistik pozisyonunda uyuşmazlık yaşanması nedeniyle zorunluluk sonucu depoya teslim etmek durumunda kaldığını, antrepoya konmasından sonraki ücretin müvekkili şirketin bilgisi ve talimatı kapsamında olmadığını,Bilirkişi heyeti tarafından talep doğrultusunda rayiç değer üzerinden hesaplama yapılmadığını, eksik inceleme teşkil ettiğini bu eksik inceleme neticesinde yerel mahkeme kararının bozulması gerektiğini, 8Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.02.2018 tarih 2016/7860 E. 2018/1450 K. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.09.2014 tarihli 2014/7833 E. 2014/14853 K. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.09.2014 tarihli 2014/7833 E. 2014/14853 K. -Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 18.10.2018 tarih, 2018/3296 E. ve 2018/3901 K. )Yerel mahkemenin, davacı müvekkilinin basiretli iş adamı gibi davranması ve antrepo ücreti konusunda gerekli araştırmayı yapıp ithal ettiği ürünlerin muhafazasını sağlanması gerektiğini ifade ettiğini ancak yerel mahkemenin bu yorumunun taciri iyi niyet ve dürüstlük kuralları gözetilmeksizin zor durumda bırakarak ve tacirin TTK m. 18/2 hükmündeki sorumluluğunu çok geniş tutarak verilmiş hatalı yorum olduğunu, ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin E. 2014/16555 numaralı K. 2015/1207 sayılı 4.2.2015 tarihli kararı)İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, saklama sözleşmesinden kaynaklı fahiş ücret bedelinin iadesi talebine ilişkindir,Davacı vekili, müvekkilinin ithal ettiği ürünlerin gümrük tarife istatistik pozisyonu numarasında yaşanan uyuşmazlık sebebi ile taşıyıcı firma tarafından davalı antrepoya bırakıldığını, davalının fahiş fiyat uyguladığını, ihtirazi kayıtla ücreti ödediklerini belirterek fazla ödedikleri ücretin istirdadını talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında saklama sözleşmesi kurulduğu, davacının ithal ettiği malların bir süre davalının antreposunda muhafaza edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık antrepo ücreti olarak davacıdan tahsil edilen bedelin fahiş olup olmadığı noktasında çıkmaktadır.Alınan bilirkişi raporlarına göre, taraflar arasında ücret konusunda anlaşma yapılmadığı sabittir. Davalı faturasının davalı tarifesine uygun olduğu anlaşılmaktadır.Dosyada bulunan ek bilirkişi raporunda emsal ücret araştırması yapılmış olup, bilirkişi raporunda belirtilen emsal araştırmasına göre uyuşmazlığa konu antrepe ücretinin uygulandığı dönemde davalının yaptığı ücretlendirmenin altında saklama ücreti talep eden firmalar olduğu gibi, davalıdan daha fazla ücret tarifesi uygulayan firmaların da olduğu anlaşılmaktadır. Davacı kendisinden alınan ücretin fahiş olduğunu ispatlayamamıştır.Davacı delil olarak dosyaya davalı antreposundan teslim aldığı malları daha ucuz bir fiyata başka antrepoya teslim ettiğini belirtmiş ise de buna ilişkin fatura dosyaya sunmamıştır. İlk alınan bilirkişi raporunda her hangi bir gerekçe belirtilmeden alınan ücretin fahiş olduğu yazılmış, emsal araştırması yapılmamıştır.Bilirkişi de ek raporunda mahkemece yapılan emsal araştırmalarına değinerek ücretin fahiş olup olmadığına ilişkin değerlendirmenin mahkemenin takdirinde olduğunu belirtmiş, davalı faturasının davalı tarafça uygulanan ücret tarifesi içinde kaldığını belirtmiştir. Saklama sözleşmesi TBK’nın 561 vd maddelerinde düzenlenmiştir. 561. Maddede açıkça öngörüldüğü veya durum ve koşulların gerktirdiği takdirde ücret istenebileceği, 574. Madde de ardiyecinin kararlaştırılmış veya alışılmış olan ücreti isteyebileceği belirtilmiştir.Mahkeme gerekçesinde belirtildiği üzere davalı tarafından alınan ücretin fahiş olmadığı, davacının ücretin fahiş olduğunu ispatlayamadığı, davalının uyguladığı ücret tarifesinin daha altında saklama ücreti alan antrepolar olduğu gibi, daha yüksek fiyat uygulayan antrepolarında bulunduğu, davacının malların antropoya tesliminden sonra ücret konusunu her zaman davalı ile kararlaştırabileceği, ücret konusunda uyuşma olmadığı takdirde mallarını davalı antreposundan teslim alarak başka bir antrepoya her zaman bırakabileceği, nitekim davacının ücreti yüksek bulması üzerine mallarını davalı antreposundan alarak başka bir antrepoya teslim ettiği , davacının antrepo ücretinin önceden kararlaştırıldığını, davalının kararlaştırılan bu ücretten fazla ücret talep ettiğini, davalının fahiş antrepo ücreti talep ettiğini ispatlaması gerektiği bunu ispatlayamadığı anlaşılmakla istinaf sebepleri yerinde değildir.İlk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davacı vekilinin istinaf nedenlerinin ayrıntılı olarak karşılandığı, yasaya, usule ve kamu düzenine aykırılık bulunmadığı, dolayısıyla istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan (44,40.TL + 50,00.TL=) 94,40.TL harçtan mahsubu ile bakiye 35,10.TL talep halinde yatıran tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 28/05/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.