Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1680 E. 2021/831 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1680 Esas
KARAR NO : 2021/831 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/1026 Esas – 2019/92 Karar
TARİH: 29/01/2019
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin müşterilerinden aldığı siparişler doğrultusunda yurt içi ve yurt dışında tedarik ettiği kağıt emtiasının müşterilerine satarak ticari faaliyette bulunduğunu, kağıt ticaretinde, kağıdı satın almak isteyen müşterinin hangi kalite ve ağırlıkta ne miktarda kağıt alacağını sipariş ettiğini, müvekkilininde siparişe uygun özel üretim yaptırarak kağıdı müşteriye sattığını, sipariş edilen üründe ayıp bulunması halinde ayıplı olduğu iddia edilen bobinden numune alınarak bobin numarası ile birlikte müvekkiline gönderildiğini, müvekkilinin de numuneyi üretici firmaya göndererek sorunun kağıt imalatından mı yoksa kağıdı işleyen müşteri makinesinden mi kaynaklandığını araştırdığını, taraflar arasındaki ticari ilişkide müvekkilinin davalıdan 3 adet sipariş aldığını, sipariş edilen emtinın müvekkil tarafından tedarik edilerek ithal edildiğini, malın gelişinin yaklaştığı sırada davalı şirketin müvekkil şirkete verdiği ve teslim aldığı 2. Parti malın ayıplı olduğunu bu mallar nedeniyle şikayet aldığını bildirerek sipariş edilen 3. Parti emtiayı almadığını; davalıya teslim edilen 2. Parti sipariş kağıdı gemiden indirilip tesliminden sonra hangi koşullarda muhafaza edildiği bilinmediği gibi belirtilen ayıpların satılan müşterilere ait makine ayarlarından kaynaklanıp kaynaklanmadığının da bilinmediğini, kaldı ki emtiada ayıp bulunsa dahi usulüne uygun bir ayıp ihbarı bulunmamasına rağmen 3. Parti mala ilişkin siparişin iptal edilmesinin yerinde olmadığını, Beyoğlu … Noterliği’nin 09.09.2016 tarih … yevmiye numaralı ihtarının keşide edilerek emtianın antrepodan alınmasının ihtar edilmesine rağmen emtianın alınmadığını, emtia bedeli olan 47.234,06-USD. bedelli faturanın ödenmediğini ileri sürerek anılan miktarın tahsiline bunun yanı sıra malın nakliyesi ve antrepo masrafları için şimdilik 1.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasındaki ticari ilişkide 1. parti malın sorunsuz şekilde teslim edilmesi üzerine müvekkilinin 2 parti daha sipariş verdiğini, verilen siparişlerin standart ebatlarda olup, özel olarak üretilen emtia olmadığını, bu kapsamda 2. parti emtia ulaşmadan 3. parti malların siparişinin verildiğini, ancak 2. parti malın teslim edildiği müşterilerden ciddi şikayetler gelmesi nedeniyle 3. parti siparişin iptal edildiğini, 2. partideki emtiadaki hasarın yazılı ve sözlü olarak bildirildiğini, bir kısım müşterilerin emtiayı iade ederek reklamasyon faturası düzenlendiklerini, hasarın davalıya sözlü olarak bildirilip çözüm yolu aranmasına rağmen sorununun giderilmediğini, müvekkilinde 2. parti emtianın hasarlı çıkması nedeniyle zararın daha da artmaması için 3. parti siparişi iptal ettiğini, emtianın henüz gümrüğe gelmeden davacının makul garanti vermemesi nedeniyle 3. partinin iptal edildiğini, taraflar arasındaki yazışmalardan da anlaşılacağı üzere müvekkilinin durumu davacıya bildirdiği gibi numunede gönderdiğini, ancak davacının herhangi bir sorun bulunmadığını bildirerek sorunu çözmediğini, davacı tarafından sipariş edilen 3. parti emtianın müvekkilinin siparişi ile de uyuşmadığını, önceki siparişlerde malın kapıda tesliminin yapılmasına rağmen son faturanın CFR İstanbul ibaresi düşülerek teslimat şeklinin davacı tarafından tek yanlı olarak değiştirildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 29/01/2019 tarih 2016/1026 Esas – 2019/92 Karar sayılı kararında;”Dava, ticari satımdan kaynaklı alacağın tahsili ile malın teslim alınmaması nedeniyle davacının uğradığı zararların tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki ticari ilişkide davalı tarafından sipraiş edilen ilk parti emtianın davalıya sorunsuz şekilde teslim edilerek ücretinin alındığı, bu aşamada 2. parti ürün siparişi verildiği, 2. parti ürün teslim edilmeden dava konusu edilen 3. parti ürünlerin siparişinin verildiği, ilk 2 partinin teslim edilerek bedelinin alındığı, son parti emtianın ise emtia henüz gümrüğe ulaşmadan 2. parti emtiadaki ayıplar nedeniyle siparişin iptal edildiği sabittir. Taraflar arasındaki ticari ilişkide ilk 2 parti emtiada davalının yerleşim yerinde teslim edilmiş olup, son partinin gümrükten teslim alınması ihtar edilmiştir. 2. parti emtianın davalıya teslimi sonrası, davalı tarafından emtianın satıldığı kişilerden şikayet gelmesi üzerine süresinde davacıya ihbarda bulunulmuş olup, davalı sorunları ayrı ayrı incelemeksizin yüzeysel şekilde inceleme yaparak sorun bulunmadığını belirtmesi karşısında ayıp ihbarının süresinde olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda, süre gelen ticari ilişkide 2. partideki emtianın ayıplı olması karşısında davalı tarafça sonraki siparişin, makul güvence verilmemesi nedeniyle iptalinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Esasen davacı taraf yargılama aşamasındaki ilk beyanlarında emtianın özel sipariş olduğunu, başka kişilere satılamayacağını ileri sürmüş ise de taraflar arasındaki sipariş teyit formlarından emtianın özel üretim olmadığı, esasen yargılama sırasında emtianın 3. kişilere satıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda emtianın davacı tarafça antrepodan alınmayarak masrafa neden olması davalıya yüklenebilecek bir sorumluluk olmayıp, giderler davacı kusuruyla yapılmıştır. Diğer yandan gerek önceki siparişin ayıplı olması ve ayıbın süresinde ihtar edilmesine rağmen, ayıbın giderilmemesi ve gerekse de emtianın piyasada satılmış olması karşısında davacının satım sözleşmesinden kaynaklı bir alacağının bulunmadığı anlaşılmakla, 37.287,00-USD yönünden konusuz kalan davanın esası ile ilgili karar vermeye yer olmadığına, bakiye kısım yönünden ise davanın ispatlanmaması nedeniyle reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, 1-Davacının 37.287,00-USD’lik kısma yönelik davasının konusuz kalması nedeni ile; davanın esası ile ilgili karar vermeye yer olmadığına, 2-Davacının 9.947,00-USD’lik kısma yönelik davasının sabit görülmemesi nedeni reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, dava konusu malın ayıplı olduğunun ispatının karşı taraf üzerinde olduğunu, (HMK 190.madde)Müvekkilinin, davalıdan ayrı tarihlerde 3 parti mal siparişi aldığını, bunlardan ilk ikisinin teslim edildiğini, 3.parti siparişin ise davalı tarafından teslim alınmaması üzerine teslim alınması için ihtarda bulunulduğunu, davalının ikinci parti malda ayıp bulunduğunu ileri sürdüğünü 3. parti malı teslim almaktan imtina ettiğini, uyuşmazlığın karşı tarafın beyanları ile de sabit olduğunu, Davalının ikinci pati malın ayıplı olduğu ile ilgili bir delil tespiti yaptırmadığını, bilirkişi incelemesinde ikinci parti malın tamamının satıldığının beyan edildiğini bu nedenle söz konusu mallar üzerinde inceleme yapılamadığını, buna rağmen yerel mahkeme tarafından davanın ispat edilemediği gerekçesiyle reddine karar verildiğini, ( Yargıtay 15. HD’nin 2015/4587 E. 2016/389 K. Sayılı 25.01.2016)Ayıp ihbarının süresinde olmayıp 3. parti malın teslim alınması ihtarı üzerine olduğunu, (TBK 223. maddesi)Mahkemenin gerekçeli kararında davalının ayıp ihbarının usulüne uygun ve zamanında yapıldığı kanaatine yer verildiğini, satılan malda teslim anında gözle görülemeyecek ayıpların alıcı tarafından böyle bir ayıbın varlığından haberdar olduğu anda derhal bildirilmesi gerektiğini, davalının makul süre içerisinde bildirim yükümlüğünü yerine getirdiğini dosya münderecatı içinde ispat edemediğini,Davalının 2. parti malda ilk olarak ayıp olduğunu bildirdiği tarihten malda ne türde bir ayıp ya da ayıplar olduğu ile ilgili beyan iletildiği ve ayıplı olduğu iddia edilen maldan numune gönderildiği tarihe kadar 20 günlük bir süre geçtiğini, bunun dahi davalının bu beyanlarında samimi olmadığını gösterir nitelikte olduğunu,2. parti mamulde ayıp bulunduğu iddiasının 3. parti siparişi iptal etmek için geçerli bir neden olmadığını, Dava ile talep edilen alacağın belirli bir kısmının konusuz kaldığını aradaki fark yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkilin herhangi bir zararı olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, 3. parti ürünün dava tarihinden sonra daha düşük birim fiyattan da olsa farklı firmalara satıldığını ancak anılan satışın müvekkilinin zararının tamamını karşılamadığını, o nedenle mahkemece müvekkili şirketin bu ürünün satışından kazandığı 37.287-USD’lik tutar yönünden Davanın konusuz kalması nedeniyle karar vermeye yer olmadığına, bakiye 9.947-USD yönünden ise davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini,İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, bedeli dava sırasında tahsil edilen miktar yönünden konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, kalan miktar alacakları yönünden davanın kabulüne, müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, mahkemece, davanın bir kısmı yönünden konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, diğer kısmı yönünden ise reddedildiğini, buna göre dava açılmasına müvekkili neden olmadığından dava değerinin tamamı üzerinden lehlerine vekalet ücreti hükmedilmesi gerekirken sadece reddedilen miktar yönünden vekalet ücreti hükmedilmesinin hatalı olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını davanın konusuz kalan kısmı için müvekkili lehine vekalet ücretine takdir olunmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir.Davacı vekili, taraflar arasındaki anlaşma gereğince davalının müvekkilinden kağıt sipariş ettiğini, müvekkilinin de davalının sipariş ettiği ürünü temin ederek ithal ettiğini, anlaşma gereğince 1. ve 2. parti malın davalıya teslim edildiğini, 3. parti malın tesliminden önce davalının haksız olarak 2. parti malın ayıplı olduğunu ileri sürerek 3. parti siparişi iptal ettiğini ve 3. parti malı almadığını, buna ilişkin davalı adına düzenlenen faturayı haksız iade ettiğini belirterek, 3. parti mala ilişkin fatura bedeli olan 47.234,06 USD ile malın süresinde gümrükten alınmaması nedeniyle oluşacak zararın şimdilik 1.000 TL’sinin tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı ise taraflar arasında 3 parti halinde kağıt ürünü ithal edilerek teslimi konusunda anlaşma yapıldığını, 1. parti malın davacı tarafça ithal edilerek sorunsuz teslim edildiğini, davacı tarafça teslim edilen 2. parti malın ayıplı çıkması üzerine davacıya ayıp ihbarı yapıldığını ve davacının 3. parti mala ilişkin garanti vermemesi üzerine bu parti malın siparişinin iptal edildiğinin davacıya bildirildiğini belirterek davanın reddini istemiş, mahkemece uyuşmazlık konusu emtianın dava sırasında davacı tarafça 37.287 USD bedel karşılığında 3. Kişiye satıldığı, bu miktar yönünden davanın konusuz kaldığı bu nedenle bu miktar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacının kalan 9.947 USD yönünden sabit görülmeyen davasının reddine karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı, sipariş iptalinin (sözleşmenin feshinin) gerekçesi olarak 2. partide alınan malın ayıplı olmasını ileri sürmüştür. Dosyaya 2. parti malın ayıplı olduğuna ilişkin bir tespit raporu sunulmadığı gibi dava sırasında 2. parti malın davalı tarafça satıldığı bildirildiğinden dosyada mallar üzerinde bilirkişi incelemesi de yapılamamıştır. Söz konusu malların ayıp nedeniyle müşterileri tarafından davalıya iade edildiği belirtilmiş ise de davalı tarafça dosya içine bu konuda iade veya reklamasyon faturası sunulmamıştır. Davacı ayıp iddiasını kabul etmemiştir. Davalı, davacıdan satın aldığı malların ayıplı olduğunu usulüne uygun şekilde ispatlayamamıştır. 2. Parti mallarda ayıp bulunması halinde davacı TBK’nın 227. maddesinde belirtilen seçimlik haklara sahip olup dava içerisinde bu seçimlik haklarından her hangi birini kullandığını da belirtmemiştir. Ayrıca davalı davaya konu ve siparişi iptal edilen 3. parti malın ayıplı olduğunu ileri sürmediği gibi bu hususu da ispatlayamamıştır. Dava sırasında 3. parti mallar da davacı tarafça satılmıştır. Davalı. bu malların davacı tarafça yapılan satış bedeline itiraz etmemiştir.Dosya içerisinde taraflar arasında satım sözleşmesine konu malların ayıplı olduğuna ilişkin, davalının soyut beyanları dışında her hangi bir delil sunulmamıştır.Mahkemece usulüne uygun ispatlanmış bir ayıp bulunmamasına rağmen, 2. partiye konu malların ayıplı olduğunun böylece 3. parti malın alımından vazgeçilmesinin haklı olduğundan bahisle davacı tarafça dava sırasında 3. kişilere satılmakla konusuz kalan bedel dışında kalan miktar yönünden davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Ayrıca davacı teslim alınmayan mallar nedeniyle uğradığı zararın (antrepo bedeli) şimdilik 1.000 TL’sinin de tahsilini talep etmiş mahkemece bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir. Davaya konu malın dava sırasında davacı tarafça sunulan faturalar kapsamında toplam 42.691 USD’ye satıldığı böylece davacının mal bedelinden kaynaklı kalan zararının 4.543 USD olduğu anlaşılmıştır.Davada talep edilen zarar miktarı olarak davacı fatura bedeli 47.234,06 USD ile depolama gideri olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000 TL talep etmiş, davaya konu mallar dava sırasında 42.691 USD’ye satılmıştır. Davacı 12.07.2018 tarihli dilekçesinde malın satıldığını belirttikten sonra aradaki fiyat farkı 4.543 USD ile, tahsil edilemeyen USD’nin yıllık %6 faiz oranından 328 gün için 2.582 USD finansman gideri ile depolama hizmeti karşılığı 2.822 USD maliyet toplamı 9.947 USD zararları olduğunu, dava değerinden bu miktar düşüldüğünde 37.287 USD için davanın konusuz kaldığını, kalan miktar yönünden davanın kabulü gerektiğini belirtmiş, mahkemece mal bedelinden konusuz kalan miktar 42.691 USD olmasına rağmen 37.287 USD üzerinden davanın konusuz kaldığına karar verilmesi de hatalı olmuştur.Buna göre davalı, sipariş ettiği malları teslim almama (sözleşmeyi fesih) gerekçesini ispatlayamadığından sözleşmenin feshinde kusurludur. Sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davacının bu nedenle oluşan zararından sorumludur. Buna göre davalı, davacının bu yüzden uğramış olduğu zararı gidermekle yükümlüdür. Davaya konu mallar dava sırasında 3. Kişilere satıldığından bu satım bedeli kadar dava konusuz kalmış, aradaki bedel kadar davacı zarara uğramıştır. Dava açıldığı tarihte davaya konu mallar davalı tarafça teslim alınmadığından davanın açılmasına davalı sebep olmuştur.Bu nedenle davacı istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi ile kaldırılarak dairemizce yeniden karar verilerek davaya konu fatura bedeli alacak yönünden 42.691 USD’lik kısım yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, bakiye fatura bedeli olan 4.543 USD’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile (3095 sayılı kanun 4/a maddesi uyarınca) davalıdan tahsiline, ispatlanamayan müspet zarara ilişkin talebin reddine karar verilmesi, dava açılmasına davalı sebep olduğundan yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulmasına, vekalet ücretinin fatura bedeli üzerinden hesaplanmasına, dairemizce verilen karar gereğince davalının yerinde olmayan istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi ile esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A)Davacının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/01/2019 tarih ve 2016/1026 Esas – 2019/92 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, a) 42.611 USD alacak talebi yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,b) 4.543 USD’nin dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sk 4/a maddesi uyarınca hesaplanacak faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, c) İspatlanamayan diğer taleplerin REDDİNE, B) Davalının istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 997,85.TL karar harcının davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 2.610,76.TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.612,91.TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafça yatırılan 997,85.TL peşin harç ile 29,20.TL başvurma harcı toplamı 1.027,05.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen toplam 1.725,02.TL yargılama giderinin, konusuz kalan alacak talebi yönünden yapılan yargılama giderinden de davalı taraf sorumlu olacağından, davanın kabul ve ret oranına (%99 kabul) göre 1.707,76.TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edilen toplam 35,00.TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına (%1 ret) göre 0,35.TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 47.234,06 USD fatura bedeli üzerinden davacı lehine hesap ve takdir edilen 18.378,32.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davalı lehine hesap ve takdir edilen 1.257,43.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,8-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN : 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 10-Davacı tarafından yatırılan 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, 11-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından davalı tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 12-Davalı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 13-Davacı tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 40,50.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam 161,80.TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 14-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 03/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.