Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1659 E. 2021/875 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1659 Esas
KARAR NO: 2021/875 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/04/2019
NUMARASI: 2016/187 Esas 2019/395 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,Davacı ile davalı arasında bayilik ilişkisine ilişkin olarak 20/09/2010 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve ekinde bu sözleşme ile ilişkilendirilen protokolün müvekkili tarafından tek taraflı olarak imzalandığını ve davalı yetkililerine teslim edildiğini, bayilik sözleşmesinin kısa bir süre sonra müvekkiline ulaştığını, davalı şirket yetkililerince protokolün en kısa sürede imzalanıp müvekkiline teslim edileceğinin bildirilmesine rağmen ilişkilendirilen protokolün müvekkiline ancak 04/05/2015 tarihinde ulaştırıldığını, müvekkilinin üzerine düşen tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, protokolün 5. Yılın sonunda ulaştırılmasının güven sarsıcı bir davranış olduğunu, ticari defterler, sözleşme metni, verilerin birlikte değerlendirilmesi halinde müvekkilinin kaybının tespit edileceğini beyan ederek davanın kabulü ile, şimdilik 50.000,00 TL’nin ihtarname tarihi olan 20/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini davalının 20/09/2010 tarihli akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ve ekinde bu sözleşme ile ilişkilendirilen aynı tarihli Protokol’deki yüklenmiş olduğu edimlerin yerine getirilmesi olan ve Protokol’ün 3.2.3 maddesi gereğince müvekkilinin, davalıdan satın almış olduğu benzin ve motorinler için İzmir Tüpraş Beyaz Depo Satış Fiyatına göre tespit edilmesi gereken kar payı paylaşımının, Mersin Tüpraş fiyatına göre hesaplanmış olduğu tespit edildiğinden bahisle aradaki farkın şimdilik 50.000 TL ‘sinin sonradan bakiye harçları ikmal edilmek şartı ile artırılmak üzere (HMK 107.Maddesi) ihtarname tarihi olan 20/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile beraber davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, Protokol’ün 3.2.2 maddesi gereğince, davalı tarafça, mülkiyetini müvekkile intikal ettireceği taahhüt edildiği halde, daha sonra Protokol metni üzerinde tahrifat yapmak sureti ile üzeri çizilen mezkur taahhüde konu ariyet malzemenin mülkiyetinin müvekkile aidiyetinin tespitine, bunun talepleri gibi kabul görmez ise ariyet malzemenin bedeli olan 10.000 TL’nin sonradan bakiye harçları ikmal edilmek şartı ile artırılmak üzere (HMK 107) ticari faizi ile beraber tahsili ile müvekkile ödenmesine karar verilmesini, protokolün 3.2.2 maddesinde belirtilen ariyet ve demirbaş eşyaların dava sonuna kadar müvekkilin kullanımında kalması yönünde İhtiyati tedbir kararı verilmesini, her türlü yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Huzurdaki davanın taraflar arasında imzalanan sözleşme ve TBK’nın amir hükümlerine aykırı olduğunu, mahkemenin yetkisiz olduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini, davacının protokol hükmünün sonradan çizildiği konusundaki iddiası gerçek dışı olduğunu, davacı söz konusu hükmün baştan beri üzerinin çizili olduğnun farkında olduğunu, protokol bu şekilde imzalandığını, bu nedenle taraflarca açık bir şekilde kabul edilmemiş ve üstü çizilmiş bir hükmün davaya dayanak olarak kabul edilmesi mümkün olmadığını, taraflar arasında imzalanan Akaryakıt Bayilik Sözleşmesinin 27. Maddesinde ariyet konusu ürünlerin davacıya yediemin olarak bırakıldığı ve ariyet konusu ürünlerin mülkiyetinin müvekkiline ait olduğu ve talep edildiği an müvekkiline iade edilmesi gerektiği de açıkça hüküm altına alındığını, taraflar arasındaki protokolün ve sözleşmenin müvekkiline tek taraflı düzenleme hakkını tanıması, bayinin yapılan düzenlemelere itirazının olmaması ve zımnen düzenlemeleri kabul etmesi, sözleşme süresince hiçbir itirazda bulunmayarak müvekkilinden mal alımına devam etmesi, düzenlenen faturalara itirazının olmayışının, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin kurulduğu andan itibaren zımnen değiştirilerek uygulanması ve mahkemenin resen tespit edeceği nedenleri ile; taraflar arasındaki imzalanan Protokolün 5.4 ve 6.2 maddelerinin atfı ile Akaryakıt Bayilik Sözleşmesinin 54. Maddesi uyarınca yetkisizlik kararı verilmesini, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddini, aksi kanaatte ise ariyet konusu ürünlerin bedeli ve müvekkilinin uğrayacağı zararların karşılanması amacı ile uygun bir teminata hükmedilmesini, haksız açılan davanın reddini, davacının uhdesinde bulunan ariyet konusu ürünlerin bilirkişi marifeti ile tespit edilecek bedellerinin (kabul anlamına gelmemek kaydı ile) davacıya ödenmesi gerekecek bedellerden takas veya mahsup edilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/04/2019 tarih ve 2016/187 Esas – 2019/395 Karar sayılı kararında; “….Saptanan ve hukuksal durum karşısında taraflar arasında akdedilen ve çekişmesiz olan bayilik sözleşmesi ve eki protokol m. 3.2.3 uyarınca İzmir Tüpraş depo satış fiyatlarının kar uygulanmasının gerektiğine dair anlaşmaya varıldığı, bayilik sözleşmesi ve eki protokol m. 3.2.2 uyarınca taraflar arasında ariyete ilişkin 5 Yıllık sözleşme sonunda ariyet olarak verilen demirbaşların davacı bayinin mülkiyetine geçeceği hususunun taraflarca serbest iradeleri ile kararlaştırıldığı, 3.2.2 maddesinin paraflanmadan/ imzalanmadan çizildiği bu haliyle çizilen maddenin kimin tarafından ( Taraflarca mı , yoksa bir tarafça mı, yoksa taraflar dışı kişilerce mi çizildiğinin tespiti mümkün değildir. ) çizildiğinin anlaşılamaması karşısında çizik paraflanmadığından/ imzalanmadığından hükmün geçerliliğinin devam ettiği ve geçerli olduğu, aksinin dürüstlük ilkesi ve hukukun genel ilkelerine aykırı olacağı değerlendirilmiştir. Teknik olarak yapılan hesaplama sonucunda davacının sözleşme gereğince kar payı alacağının ıslah edilen aşağıdaki hükümde belirlenen miktar kadar teknik bilirkişi tarafından hesaplandığı, ariyet verilen demirbaşların sözleşme sonu itibarı ile davacı bayiiye ait olduğu tarafların hür iradeleri ile imzaladığı sözleşmeden anlaşılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ..”gerekçesi ile, 1-Davacının davasının kabulü ile; -215,293,74 TL bayilik sözleşmesi alacağının davalının temerrüt tarihi olan Mut Noterliğinin 20/07/2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 26/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline davacıya verilmesine, -Bayilik protokolünün 3.2.2. Maddesi gereğince 5 yıllık sözleşme sonunda aidiyet olarak verilen demirbaşların bayinin mülkiyetine geçeceğine dair hüküm uyarınca 4 adet 2×4 akaryakıt pompası, 4 adet dalgıç motor, 1 adet hava su saati, 1 adet kompresörün davacıya aidiyet olarak aidiyetin tespitine (dava konusu çekişme yapılan ariyetler), karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel Mahkemece verilen kararda özetle; taraflar arasında 5 yıllık sözleşme ve bayilik ilişkisi olduğu ve 5 yıllık ilişki süresince davacının davalıdan 215.293,74 TL alacaklı olduğu, taraflar arasındaki sözleşme ve sözleşme eki protokol madde 3.2.2 uyarınca 5 yıllık sözleşme sonucunda ariyet olarak verilen demirbaşların davacı bayinin mülkiyetine geçeceği serbestçe kararlaştırıldığından kar payı alacağına ve ariyet verilen demirbaşların davacıya ait olduğu tespitine hükmettiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğun, Müvekkili şirketin tek taraflı değişiklik yapma hakkı bulunmakla beraber, davacı yan bu değişiklik yapma hakkını kabul ettiği gibi, müvekkilince yapılan uygulamaya sessiz kalarak zımnen benimsediği, ayrıca itiraz edilmeyen satış faturaları kesinleştiğini, Taraflar arasındaki ticari ilişkinin kurulmasından sonra davacıya satışı yapılan ürünler MERSİN Tüpraş Depo Çıkış Fiyatları üzerinden faturalandırılmış ve ürünler davacıya bu şekilde teslim edildiğini, söz konusu satış şekli ile birlikte davalının 5 yıllık bayilik ilişkisi boyunca birçok kez müvekkilinden mal alışı olduğunu, fakat davalı mal bedellerine konu faturalara yasal süresi içinde itiraz etmediği gibi fatura bedellerini de ihtirazı kayıt olmaksızın ödediğini, keza taraflar arasındaki tüm ticari ilişki bu koşula göre başlamış ve 5 yıl boyunca da bu şekilde devam ettiğini, Ticari koşullarda yapılan değişikliğin sözleşmenin başından itibaren yapılması ve bunun sonucunda davacının işbu davayı açması çelişkili işlem yasağına aykırı olup aynı zamanda hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, Müvekkilinin ticari koşullara ilişkin düzenlemeleri tek taraflı değiştirebileceği sözleşmede ve protokolde açıkça kararlaştırılmış olması bir yana, davalının bu değişikliği benimsemesi, itiraz etmemesi, değişikliğe rağmen mal alımına devam etmesi ve 5 yıl boyunca ticari ilişkinin bu şekilde yürütülmesi yapılan değişiklikleri de zımnen (örtülü olarak) benimsediği ve kabul ettiği anlamını taşımakta olduğu, bu nedenle, taraflar arası ilişkide ticari teamül haline gelmiş durumun dikkate alınmasızın yerel mahkemenin davacı taleplerine yönelik kabul kararı vermesi hatalı olduğu gibi verilen kararın kaldırılması gerekmekte olduğunu, Üstü çizilen bir hükmün çizeni belirli olmaması sebebiyle geçerli kılınmasının kabulü mümkün olmadığını, kararın gerekçesinin noksan olduğunu, Taraflar arasındaki Bayilik Protokolünün maddesinin son cümlesi üstü çizilmek sureti ile taraflarca imzalandığı, bu nedenle üstü çizilen ve mutabık kalınmamış bir hükmün davacı tarafından ileri sürülmesi kötüniyetli bir yaklaşım olduğunu, bu hususun varlığına rağmen, mahkemenin ”üstünü çizenin kim olduğunun belirli olmamasını” gerekçe göstererek, sözleşme hükmünün geçerli olduğu yönündeki kararı hem tarafların sözleşme serbestinin zedelenmesine hem de iradelerinin fesada uğratılmasına sebebiyet verdiğini, Tarafların kabul etmediği bir hüküm mahkeme tarafından kabul edilerek karar gerekçe gösterildiği ve taşınmazların aidiyetinin davacı anda olduğu yönünde karar kurulduğunu, Bilirkişi tarafından oluşturulan rapor eksiklikler içermesine rağmen itirazları dikkate alınmadan hüküm kurulmuş olması kararın kaldırılmasını gerektirdiğini, Bilirkişi tarafından hazırlanan raporda bir takım eksikler bulunması, mahsup yapılmaması ve bayilik protokolündeki hükümler dikkate alınmaması gibi davanın sonucunu etkileyecek ciddi eksiklikler mevcutken, itirazlarımız bertaraf edilmeksizin, itirazlarırnın reddine karar verilerek alınan tek rapora hüküm kurulduğunu, Bilirkişi tarafından yapılan tespitlerin bir kısmı hatalı yapıldığı gibi, hatalı yapılan tespitler de taraflar arasındaki sözleşmeye hatalı olarak uyarlandığı ve bayilik protokolü ve sözleşmeye aykırı karar verildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan akaryakıt bayilik sözleşmesi ve eki protokolden kaynaklı alacak ve ariyet malzemelerinin mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece, 1-) Davacının davasının kabulü ile; 215,293,74 TL bayilik sözleşmesi alacağının davalının temerrüt tarihi olan Mut Noterliğinin 20/07/2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 26/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline davacıya verilmesine, 2-) Bayilik protokolünün 3.2.2. Maddesi gereğince 5 yıllık sözleşme sonunda aidiyet olarak verilen demirbaşların bayinin mülkiyetine geçeceğine dair hüküm uyarınca 4 adet 2×4 akaryakıt pompası, 4 adet dalgıç motor, 1 adet hava su saati, 1 adet kompresörün davacıya aidiyet olarak aidiyetin tespitine (dava konusu çekişme yapılan ariyetler), karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı ile davalı arasında 20/09/2010 tarihinde AKARYAKIT BAYİLİK SÖZLEŞMESİ ve aynı tarihli BAYİLİK PROTOKOLÜ imzalandığı anlaşılmıştır. Sözleşmenin Süresi başlıklı 43. Maddesinde;” İş bu sözleşme yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 5 yıl süreyle geçerlidir. Bu itibarla, iş bu sözleşme süresi sonunda kendiliğinden sona erer….,” hükmü düzenlenmiştir. Davacı tarafından Mut Noterliğinden davalı muhataba çekilen 20/07/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarneme ile, protokolün imzalı halinin kendilerine 04/05/2015 tarihinde ulaştırıldığı, protokol üzerinde yapılan incelemede protokolün 3.2.3. Maddesinde kar paylaşımının hüküm altına alındığı halde faturalarda yapılan incelemelerde Mersin TÜPRAŞ çıkış fiyatından mal verildiğinin tesbit edildiği,buna göre 200.000 TL. Kar kaybının mevcut olduğunun anlaşıldığı, ayrıca protokolün 3.2.2. Maddesindeki ” 5 Yıllık sözleşme sonunda ariyet olarak verilen demirbaşlar bayinin mülkiyetine geçecektir,” ibaresinin üzerinin bilgi ve rızaları dışında çizildiğininin tesbit edildiğini, 20/09/2015 tarihinde bitecek olan bayilik sözleşmesini ve eklerini yenilemeyeceklerini ihtaren bildirdikleri anlaşılmıştır. Davalı vekilinin, Müvekkili şirketin tek taraflı değişiklik yapma hakkı bulunmakla beraber, davacı yan bu değişiklik yapma hakkını kabul ettiği gibi, müvekkilince yapılan uygulamaya sessiz kalarak zımnen benimsediği, ayrıca itiraz edilmeyen satış faturalarının kesinleştiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Davacı dava dilekçesi ile, davalı tarafından kendilerine düzenlenen faturadaki birim fiyatı TÜPRAŞ çıkış fiyatına uygun olmaması ve taraflar arasında imzalanan protokolün 3.2.3. Maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak fiyatlandırma yapıldığı gerekçesiyle geçmiş döneme ait fazladan tahsil edilen ücretin iadesini talep etmiştir.Sözleşmenin Fiyat Tesbiti- Ödeme-Muacceliyet Ve Temerrüt Hali başlıklı 41/a. Maddesinde;” BAYİ’ye satılacak her türlü petrol ürününün fiyatı … tarafından saptanır ve uygulanır. BAYİ, işbu sözleşme uyarınca satın aldığı petrol ürünleri bedellerini, … tarafından belirlenecek fiyatlar üzerinden, yine …’in belirlediği ödeme koşullarına göre …’e ödeyecektir..,” hükmü düzenlenmiştir. Taraflar arasında imzalanan protokolün 3.2.3. Maddesinde ticari şartların düzenlendiği tesbit edilmiştir. Davacının ticari defterleri incelenmek suretiyle talimat mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, davalı tarafından kesilen faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu tesbit edilmiştir. Davalı tarafından, satış karşılığında kesilen faturalardan, protokolde kararlaştırılan birim fiyattan yüksek bedel uygulanarak fazla tahsilat yapılmış ise de, davacı bu faturaları ihtirazi kayıt koymadan davalıya ödemiştir. TTK 21/2 maddesi uyarınca , faturalara 8 gün içerisinde itiraz edilmediği takdirde faturadaki gösterilen birim fiyat kabul edilmiş sayılır. Davacı fatura içeriğine itiraz etmeyip ödeme yaptığından , davalıdan fazla ödemenin iadesini isteyemez. Mahkemece, bu talep yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2015/10737 Esas- 2016/7621 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.) Davalı vekilinin ariyet mallarla ilgili mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Sözleşmenin İstasyon Donanımı, İnşaat, Alat ve Vasıtalar ile Arıza Ve Bakımla İlgili Hak Ve Yükümlülükler başlıklı 27. Maddesinde;”…., BAYİ’ye malzeme ( pompa,kompresör,hava-su saati vs.) tahsis edip etmemekte serbesttir. …, BAYİ’ye malzeme tahsis ettiği taktirde bu malzemeyi işbu sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olan ariyet sözleşmesi hükümlerine göre verecek ve yediemin sıfatıyla BAYİ’nin belirleyeceği , …’in de kabul edeceği kişiye veya bizzat BAYİ’e , BAYİ’nin tüzel kişi olması halinde BAYİ’nin yetkili temsilcisine aynen teslim edecektir….,” hükmü düzenlenmiştir. Protokolün DEMİRBAŞ EŞYA TESLİMİ YÜKÜMLÜLÜĞÜ başlıklı 3.2.2. Maddesinde;”….dökümü verilen demirbaş eşya, BAYİ’ye teslim edilecektir… …, tarafından BAYİ’ye teslim edilmiş ve edilecek bu demirbaşeşyanın mülkiyeti, …’e ait olup; demirbaş eşyanın tabi olacağı hüküm ve şartlar, TARAFLAR arasında imza edilecek ariyet sözleşmesi ile tesbit edilecektir.,” hükmü yazılı olup bu maddenin altında 5 Yıllık sözleşme sonunda ariyet olarak verilen demirbaşlar bayinin mülkiyetine geçecektir, ibaresinin yazılı olduğu ve bu ibarenin üzerinin çizili olduğu ve protokolün taraflarca imzalandığı tesbit edilmiştir. Davacı tarafça, protokolün imzalı halinin kendilerine 04/05/2015 tarihinde ulaştırıldığını, protokol üzerinde yapılan incelemede protokolün 3.2.2. Maddesindeki ” 5 Yıllık sözleşme sonunda ariyet olarak verilen demirbaşlar bayinin mülkiyetine geçecektir,” ibaresinin üzerinin bilgi ve rızaları dışında çizildiğinin tesbit edildiğini belirtmiştir. Davalı taraf, davacı tarafça ibraz edilen taraflar arasındaki Bayilik Protokolünün maddesi son cümlesi üstünün çizilmek sureti ile taraflarca imzalandığı, bu nedenle üstü çizilen ve mutabık kalınmamış bir hükmün davacı tarafından ileri sürülmesinin kötüniyetli bir yaklaşım olduğunu beyan etmiştir. Protokolün 3.2.2. Maddesindeki ” 5 Yıllık sözleşme sonunda ariyet olarak verilen demirbaşlar bayinin mülkiyetine geçecektir,” ibaresinin üzerinin bilgi ve rızaları dışında sonradan çizildiğini iddia eden davacı tarafça yazılı delil mahiyetindeki bu delilin aksinin HMK’nın 200. maddesi uyarınca aynı kuvvette yazılı delille ispatlanması gerekmekte olup, çizilen yazının aynı yazıyla yazılıp bilgisayarda çizildiği, sonradan elle çizilmediği, çizilen kısmın hemen altında tarafların imzalarının olduğu, TBK. 19 maddesi ve asıl sözleşmenin 27 maddesi gözetildiğinde aksinin davacı tarafça isbat edilmesi gerektiği, HMK. 207. Maddesinin somut olaya uygun olmadığı, mevcut delil durumuna göre bu iddianın ispatlanamadığı tesbit edilmekle, mahkemece ariyet olarak verilen demirbaşların mülkiyetinin davacıya ait olduğuna yönelik talebin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Sonuç olarak; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, dairemizce yukarıdaki açıklamalar ışığında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davacının taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/04/2019 tarih ve 2016/187 Esas 2019/395 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak sureti ile; 1-Davacının taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30.TL harcın, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.024,65.TL peşin harç ile 2.840,00.TL tamamlama harcı toplamı 3.864,65.TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.805,35.TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 23.520,56.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Ret edilen tespit talebi yönünden; davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Artan gider avansı bulunduğu takdirde karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, (44,40.TL+3.633,00.TL=) 3,677,40.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 9-Davalı tarafından sarf edilen 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 32,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri toplamı 194,60.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 10/06/2021 tarihinde, tespit talebi yönünden verilen karar yönünden oy çokluğu ile kâr payı yönünden verilen karar yönünden oy birliği ile karar verildi.
MUHALEFET OYU Taraflar arasında imzalanan ve çekişmesiz olan bayilik sözleşmesi ve eki protokolün 3.2.2 maddesi uyarınca 5 Yıllık sözleşme sonunda ariyet olarak verilen demirbaşların davacı bayinin mülkiyetine geçeceği hususunun taraflarca serbest iradeleri ile kararlaştırıldığı, buna ilişkin ibarenin protokolün 3.2.2 maddesinin sonuna eklendiği, söz konusu eklenen bu ibarenin paraflanmadan/ imzalanmadan çizildiği anlaşılmaktadır. HMK’nın 207/1 maddesinde senetteki çıkıntı, kazıntı veya silintinin ayrıca onanmamışsa inkar halinde göz önüne alınmayacağı düzenlenmiştir. Bu yasal hükme göre, sözleşmeye konulmuş bir maddenin her hangi bir paraf/imza olmadan üstünün çizilmiş olması halinde bu çizilme dikkate alınmaz. Bu durumda söz konusu çizilmenin tarafların iradelerine uygun olarak yapıldığını ispat külfeti bunu ileri süren tarafa aittir. Davalı protokoldeki bu ibarenin tarafların anlaşması ile çizildiğini, protokolün bu haliyle imzalandığını ispatlayamamıştır. Protokolde yer alan ve ariyetlerin mülkiyetinin sözleşme sonunda bayiye geçeceğine ilişkin bu ibarenin tarafların anlaşması ile üstünün çizildiği davacı tarafça kabul edilmediğinden ve bu çizilmede her hangi bir paraf veya imzada bulunmadığından çizilme yapılmamış sayılarak protokol hükümlerinin uygulanması gerekir. İlk derece mahkemesi de bu gerekçe ile protokolde yapılmış olan bu çizilmeyi kabul etmemiş ve ariyetlerin davacıya ait olacağına ilişkin kararlaştırmanın geçerli olduğu kabul edilmiştir. Mahkemenin bu kabulü usul ve yasaya uygun olduğundan davalının bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Bu nedenle ariyetlerin mülkiyetinin tespitine ilişkin mahkeme kararı doğru olmakla, aksi yöndeki çoğunluk görüşüne katılmıyor muhalif kalıyorum.10/06/2021