Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1655 E. 2021/809 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1655 Esas
KARAR NO : 2021/809 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/60 Esas – 2019/334 Karar
TARİH: 19/03/2019
DAVA: Menfi Tespit (Alım Satım)
KARAR TARİHİ: 28/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkillerinin İstanbul ili, … ilçesinde zirai ilaç ticaretiyle uğraştığını, davalı ile yapmış oldukları alışveriş neticesinde oluşan cari hesap borçlarını davalının banka hesaplarına göndererek ödeme yaptıklarını, davalı firmanın müvekkillerden teminat olarak almış olduğu bonoları haksız bir şekilde Silivri …. Icra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine koyduğunu, müvekkillerinin davalı şirkete herhangi bir borçlarının bulunmadığını, müvekkillerinin aldıkları ürün bedellerini davalı şirketin banka hesaplarına göndererek takipten önce bütün borçlarını ödediklerini, borçlarının müvekkilleri tarafından ödenmiş olmasına rağmen davalı tarafından müvekkillerinin iş yerlerinde haciz ve muhafaza işlemi yapıldığını, haksız olarak yapılan bu haciz ve muhafaza nedeniyle müvekkillerinin maddi zarar gördüğünü, Silivri … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının icrasına devam edilmesi durumunda müvekkili davacılar açısından telafisi imkansız zararlar meydana geleceğini, davacının ticari faaliyetinin devamı, ticari itibari ve olayın da niteliği gözönünde bulundurularak öncelikle teminatsız olarak takibin durdurulmasını, davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazladan ödenmiş olan miktarların istirdatına, haksız ve kötüniyetli takip nedeniyle müvekkillerinin uğradığı zararın tazmini için davalının % 20 dan aşağı olmamak üzere icra tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacıların takipten önce borçlarını ödediklerine ilişkin iddialarının doğru olmadığını, davacılar tarafından yapılan ödemenin dava konusu takiple herhangi bir alakasının bulunmadığını, davacıların müvekkili şirkete birden fazla ticari ilişkiye dayalı borçlarının bulunduğunu, bu durumun ticari defter ve belgelerin incelenmesi neticesinde ortaya çıkacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 19/03/2021 tarih 2018/60 Esas – 2019/334 Karar sayılı kararında;” davacı … keşideci, …’ın lehtar, …’nın ciranta olarak yer aldığı, 24/08/2015 tanzim, 23/10/2015 vade tarihli, 3.000,00 TL bedelli, 24/08/2015 tanzim, 27/11/2015 vade tarihli, 3.000,00 TL bedelli, 24/08/2015 tanzim, 18/12/2015 vade tarihli, 3.000,00 TL bedelli, 24/08/2015 tanzim, 29/01/2016 vade tarihli, 3.000,00 TL bedelli, 24/08/2015 tanzim, 12/02/2016 vade tarihli, 3.000,00 TL bedelli, 24/08/2015 tanzim, 23/02/2016 vade tarihli, 4.000,00 TL bedelli bonolarda yer alan imzaları inkâr etmiş değillerdir. Senet sebepten mücerret olmakla, davacıların ileri sürdüğü iddiaların varlığını yazılı delille ispat yükü altında olduğunun kabulü gereklidir. Davacılar tarafından da dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre senedin teminat fonksiyonun kalmadığı ve bedelsizlik iddiasını, yazılı deliller ile kanıtlaması gerekirken, iddialarını ispata yarar herhangi bir yazılı delil sunmamışlar ve dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandıklarından yemin teklifinde bulunup bulunmayacakları hususunda mahkemece verilen kesin süre içerisinde de yemin metnini dosyaya sunmadıklarından ihtarı yapılmış olmakla yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmışlardır.Davacıların Silivri İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu senetlerden dolayı borçlu olmadıklarının tespiti talebiyle açmış oldukları davalarında senetlerin teminat senedi olarak verildiğini, usulüne uygun olarak kanıtlayamadıklarından davanın reddine, tedbiren takip durdurulmadığından ve kötü niyet tazminat koşulları oluşmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın reddine,Davalının kötü niyet tazminat talebinin takip tedbiren durdurulmadığından reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,Yerel mahkemenin yeterli araştırma yapmadan eksik incelemeye dayanarak davanın reddine karar verdiğini, Ticari defterleri olmadan bilirkişice sadece davalı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yaparak rapor hazırlandığını, bu nedenle hazırlanan raporun gerçeği yansıtmadığını, bilirkişi raporuna yapılan itirazın reddedildiğini, Bilirkişi raporunda müvekkilleri ile davalı şirket arasında yapılan ticari ilişkinin ayrı ayrı değerlendirmediğini müvekkilleri şirketin şahıs şirketi olup birlikte çalıştıklarının, müvekkilleri ile davalı şirket arasında tek bir ticari ilişki olup alınan mallara karşılık yapılan ödemelerin ayrı ayrı olmadığını, bu nedenle bilirkişi tarafından … yönünden ayrı hesaplama … yönünden ayrı hesaplama yapılarak borçlu gösterilmesinin hukuken kabulünün mümkün olmadığını, müvekkillerinin farklı hesaplarından davalıya yapılan ödemelerin, yapılan ticarete ilişkin alınan mallara karşı yapılan ödemeler olduğunu, Müvekkillerinin hesabı ayrı değil bir olduğu için müvekkillerinin alımlarının ve ödemelerinin tek bir hesapta kabul edilerek yapılan toplam satım ve ödemeler dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, Davalı firmanın, müvekkillerinden teminat olarak almış olduğu bonoları haksız bir şekilde Silivri … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine koyduğunu, müvekkillerinin davalı şirkete herhangi bir borçları bulunmadığını, müvekkillerinin aldıkları ürün bedellerini davalı şirketin banka hesaplarına göndererek takipten önce bütün borçlarını ödediklerini, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, kambiyo senedine dayalı yapılan takipten dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile fazla ödemenin istirdadı istemine ilişkindir.Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı arasında ticari ilişkide takibe konu bononun teminat olarak verildiğini, müvekkillerinin ticari ilişki nedeniyle davalıya her hangi bir borcu kalmadığını, tüm borçlarını ödediklerin, davalının teminat bonosunu haksız olarak takibe koyduğunu belirterek borçlu olmadıklarının tespiti ile fazla ödemenin istirdadını talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacılar vekili istinafa başvurmuştur.Davaya konu takip dosyası incelendiğinde alacaklısının davalı, borçlularının davalılar olduğu takip dayanağını, çeşitli düzenleme ve ödeme tarihli bonoların oluşturduğu, dayanak bonolarda davacılardan … keşideci, …’ın lehdar ciranta, …’nın ciranta olduğu, …’nın cirosu ile davalının bonoların hamili olduğu görülmüştür. İlgili bonolarda teminat bonosu olduklarına ilişkin kayıt yer almamaktadır.İlk derece mahkemesi gerekçesinde de belirtildiği üzere takibe konu bonolarda bulunan keşideci ve ciranta imzaları inkar edilmemiş olup, davacılarda bonoların teminat bonosu olduğunu yazılı delille ispatlayamamıştır. Mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi raporuna göre davacıların yaptıklarını iddia ettikleri ödemelerin ispatı için sundukları ödeme dekontlarının bir kısmı mükerrer olup, bilirkişi mükerrer ödeme dekontlarını düşerek hesaplama yapmış davacılarda bu hususa itiraz etmemiş başka ödemelerini ispatlayamamıştır.Davacıların yaptıkları ödemelerde biri hariç ödeme sebebi yazılmamıştır. Bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacılardan sadece … banka aracılığı ile yaptığı ödemenin açıklama kısmında senet bedeli açıklaması yer almakta olup bunun hangi senede karşılık yapıldığına ilişkin bir kayıt bulunmamaktadır. Takip konusu bono birden fazladır.Taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişkide davacılar ödemelerinin bir kısmını nakit, çek ve senetle yapmıştır. Bazı çekler karşılıksız çıkmış bunlar iade edilmiş, bazı senetlerde yine davacılara iade edilmiştir.Yine bilirkişi raporuna göre davacılar tarafından yapılan ödemeler davalı ticari defterlerinde davacıların borçlarından mahsup edilmiştir, TBK 100. Maddeye göre kısmi ödemelerin çek ve senet alınmayan kısma mahsubunda kanuna aykırılık bulunmamaktadır.Davaya konu takip bonoya dayalı olup davalılar ödemelerini takibe konu bonolara mahsuben yaptıklarını, takip dayanağı bono bedellerini ödediklerini veya takip dayanağı bonoların teminat bonosu olduğunu ispatlayamamıştır. Bilirkişi raporu sadece davalı ticari defterleri incelenerek hazırlanmış ise de davacılar, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu inkar etmemiş, davaya konu bonoların teminat bonosu olduğunu savunmuşlardır. Bu iddialarını da yazılı delille ispatlayamamıştır. Uyuşmazlığa konu takip açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı alacağa ilişkin olmayıp bonoya dayalı olduğundan davacıların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu değiştirmeyecektir. Bu nedenle davacıların ticari defterlerinin incelenmesi olayın aydınlatılması için gerekli değildir.İddia ve savunmaya göre davacılar takibe konu bonoların teminat bonosu olduğunu, bono bedellerinin ödendiğini yazılı delillerle ispatlayamadıklarından istinaf sebepleri yerinde değildir.Dava dosyası içindeki belge ve bilgilere, delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde olmadığından, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf edenler tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,9 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/05/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.