Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1651 E. 2021/966 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1651
KARAR NO: 2021/966
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/367 Esas – 2019/506 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Faturadan kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin, müvekkiline yaptırdığı ticari işe karşılık olarak icra takibine dayanak faturaların düzenlendiğini, taraflar arasında daha evvel de cari hesap hareketleri bulunduğunu, davalının, yaptırdığı işe karşılık ödeme yapmaması ve cari hesap mutabakatına da yanaşmaması sebebi ile davalı aleyhine İst. And. … İcra Müd. … E. Sayılı dosyası ile icra takibine başlanıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibinin ve davanın … adına açıldığını, oysa alacak iddiasının … adına icra takibine ve davaya konu edildiğini, vekaleten dava açılmasının HMK’ya ve Avukatlık Kanunu’na aykırı olduğunu, bu nedenle husumet itirazları olduğunu, davacının icra takibinde cari hesap ekstresine dayanarak alacak talebinde bulunduğunu, ancak borcun neye ilişkin olduğunun belli olmadığını, taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, davacı tarafından taraflarına tebliğ edilmiş bir mal ya da faturanın olmadığını belirterek, davanın usulden ve esastan reddine, icra takibinin iptaline, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 30/04/2019 tarih ve 2018/367 Esas – 2019/506 Karar sayılı kararı ile; ” ….16/10/2018 tarihli duruşma ara kararı gereğince dosyanın bilirkişiye verilmesine karar verilmiştir. Bilirkişi 28/01/2019 tarihli raporunda özetle; davacının ticari defterlerini ibraz etmediği ve bu bağlamda defter kanıtına göre alacak iddiasının kanıtlanmadığını, genel hükümlere göre alacak iddiasının davacını takip dosyasına 8 adet fatura ibraz ettiği, bu faturaların toplam tutarından fazla davalının ödeme belgesi sunduğu muhtemelen taraflar arasında düzenlenen başka faturalar da bulunduğu ancak dasyaya yansımadığını, mevcut delil durumuna nazaran, takipteki alacak iddiasının somutlaşmadığı sonucuna varıldığını, tüm delilerin ve taleplerin takdiri ile hukuki değerlendirmenin mahkemeye ait olduğunu rapor etmiştir. Davanın İİK 67 maddesine göre açılan itirazın iptali davası olduğu, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin 02.02.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 06.02.2018 tarihinde hizmet almadıklarından borca itiraz edildiği takibin durduğu ve eldeki davanın İİK 67 maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır. İtiraz iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlı bir dava tipi olmakla, takibin dayanağının cari hesap ve faturalardan kaynaklandığı, taraflar tacir olmakla taraf kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve mali müşavir marifeti ile inceleme yapılması konusunda kesin süre verilmiş ancak davacı tarafından defterlerin ibraz edilmediği, takip dosyasına ibraz edilen 8 adet fatura için davalı tarafından 53.500,00 TL yi banka aracılığı ile havale ettiğine dair dekont sunduğu, ayrıca davalı tarafından davacıya verilmiş 66.000,00 TL lik çeklerin teslim ettiğine ilişkin belge sunulduğu, her ne kadar takip alacağından fazla ödeme belgesi sunulmuş ise de bu durumunda hayatın olağan akışına aykırı olduğu, taraflar arasında farklı alışverişlerinde muhtemel olduğu, davalı borçlu tarafından hizmet ve borç tamamen inkar edilmiş olmakla davacının öncelikle hizmetin/ürünün ispatlanması gerektiği ancak delil olarak dayanılan defterlerin sunulmadığı, davacının verilen kesin süreye rağmen defterlerini sunmamış olması nedeni ile bu delile dayalı olarak alacağın varlığını kanıtlayamadığı, HMK 318 maddesi gereğince Basit usulü tabi davalarda tarafların delillerini bildirmeleri gerektiği, davacının bilirkişi incelemesi konusundaki delililin değerlendirmeye esas alınamayacağı, delil listesinde yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla açılan itirazın iptali davasının ispatlanamadığından reddine, davalının İİK 67/2 maddesinde talep ettiği kötüniyet tazminatı talebinin davacının hem haksız hemde kötüniyetli olduğuna dair delil bulunmadığından davalının tazminat talebinin de reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-İtirazın iptali talebinin ispatlanamadığından reddine, 2-Davalının şartları bulunmayan tazminat talebinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın yerinde olmadığını, kendilerine usulüne uygun şekilde davayı ispat hakkı tanımadığını, mahkemece bilirkişi incelmesi yapılması için ara karar oluşturulduğunu, kendileri tarafından müvekkiline bilgi verildiğini, müvekkilinin de muhasebecisi aracılığıyla ticari kayıt ve belgeleri hazırlatmakta iken muhasebecinin bir yakınının vefat etmesi sebebiyle defter sunmayı ihmal etmesinden dolayı bilirkişinin kendilerine defter sunulması ile ilgili hiçbir bildirim yapmadan mevcut duruma göre rapor hazırladığını, dolayısıyla tek taraflı olarak davalı yan kayıtları esas alınarak davanın reddedildiğini, Kendileri tarafından rapora itiraz dilekçesinde de karar duruşması esnasında da defterlerin ibraz edileceğinin defaten belirtildiğini, bu nedenle defter sunmak üzere tekrar süre verilmesi gerekirken bu taleplerinin reddedilerek davanın reddi yoluna gidilmesinin müvekkil usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmemekte bir kusuru olmadığını, bilirkişiye mahkemece şirket merkezinde defter inceleme yetkisi verildiğini, ancak bilirkişi raporunda bilirkişinin şirket merkezine gittiğine dair hiçbir tespit olmadığını, bilirkişinin şirket merkezine gitmeyerek görevini yerine getirmediğini, bilirkişinin oturduğu yerden bir mail göndererek görevini yerine getirmiş sayılamayacağını, Davacı müvekkilinin keşif günü mahkeme salonunda hazır olduğunu, mahkemede hazır olup daha sonra defterleri mail olarak göndereceğini belirten müvekkilinin mağdur edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, Kaldıki, müvekkili bilirkişiye mail atmış olsaydı bile, bilirkişinin bu maille yetinip rapor hazırlamayacağını, ticari defterlerin aslını görmesi gerektiğini, gönderilen maillerin ticari defterler ile uyumlu olduğu ve sahtecilik içerip içermediğini denetlemek zorunda olduğunu, yani her halde bilirkişinin gidip ticari defterleri yerinde incelemesinin asli görevi olduğunu, Yargılamanın bu hali ile sona ermesi müvekkili aleyhine olduğu için, yargılamanın bir celse uzamasının usul ekonomisine aykırı bir durum da teşkil etmeyeceğini, davacıya usulüne uygun şekilde davasını ispat etme hakkı tanınmadığını, söz konusu rapora binaen verilen kararın hatalı olduğunu belirterek, İlk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, açık hesap ve faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemenin 16/10/2018 tarihli duruşmasında ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, taraflara ticari defterlerini inceleme günü ve saatinde mahkeme duruşma salonunda hazır bulundurmaları için kesin süre verilmesine, tarafların ibrazda güçlük beyan ederek yerinde inceleme talep etmeleri halinde ticari defterlerini şirket merkezinde incelemeye hazır bulundurması için kesin süre verilmesine, yerinde inceleme talep edilmesi halinde HMK 278/4. maddesi uyarınca bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmesine karar verilmiştir. Bilirkişi raporunda, davacının ticari defterlerini ibraz etmediği bildirilerek, dosyaya ibraz edilen bir kısım belgeler (Faturalar, ödeme belgeleri, tahsilat/teslim makbuzu) üzerinde inceleme yapılarak rapor hazırlandığının belirtildiği, davacı vekili tarafından rapora karşı ibraz edilen beyan dilekçesinde; müvekkili ile yaptıkları görüşmede mali müşavirinin ticari defter ve kayıtlarını bilirkişiye gönderdiğininin belirtildiğini, ancak bilirkişinin ticari defter ve kayıtların ibraz edilmediğini beyan ettiğini, bu eksikliğin taraflarınca derhal giderileceğini belirterek, dava ile alakalı tüm ticari defter ve kayıtlarını sunmak için taraflarına mehil verilmesini ve bilirkişiden ek rapor alınmasını talep ettiği, karar duruşmasında da, kayıtlarını sunmak üzere mehil verilmesini, BA/BS formları göz önünde bulundurularak davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği görülmektedir. Yargılama sırasında mahkemece ilgili Vergi Dairesine yazı yazılarak davalı şirketin BA-BS formları getirtilerek dosya arasına alınmış ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalının BA formları incelenip değerlendirilmemiş, mahkemece bu eksiklik giderilmeden karar verilmiştir. Yukarıda belirtilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve değerlendirme karar vermek için yeterli değildir. Bu durumda mahkemece, ticari defterlerin ibrazı hususunda verilen ara kararda hangi yıllara ilişkin defterlerin ibraz edileceğinin belirtilmemesi nedeniyle usulüne uygun olarak kesin süre verildiği kabul edilemeyeceğinden, davalı tarafa usulüne uygun ve gerekli ihtaratları da içerir şekilde ticari defterlerini ibraz etmek üzere yeniden süre verilerek, ticari defterlerin ibrazı halinde; taraf defterleri ve davalının BA-BS formları birlikte incelenerek, ticari defterlerin ibraz edilmemesi halinde ise davalının BA-BS formları ve ticari defterleri incelettirilmek suretiyle bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. 28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Kanun No’lu 22/07/2020 kabul tarihli Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 35. mad. uyarınca; “6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/04/2019 tarih ve 2018/367 Esas – 2019/506 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/06/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.