Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1625 E. 2019/1235 K. 25.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1625 Esas
KARAR NO : 2019/1235 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2019
DOSYA NUMARASI: 2018/1454 Esas
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)- İhtiyati Haciz Talebi.
KARAR TARİHİ: 25/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, açılan davanın bir alacağın tahsiline yönelik olduğunu, perde altına gizlenmiş şirket ve gerçek kişilerin tüm malvarlığının yeniden gizlenmesini önlemek adına davalılar adına kayıtlı menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik dava konusu alacak miktarı kadarının ihtiyati haczine ve bu malların 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının müvekkilleri yönünde iddia ve talepleri gerçek duruma ve hukuka uygun olmadığını, davacının dava dilekçesinin tümünün soyut ve gerçek olmayan iddiasını güçlendirebilmek için gerçek durumları çarpıttığını, davacının iki şirket ya da kişiler arasında hukuki ve fiili irtibat olduğu iddiasını somut nedenlere dayandırması gerektiğini, davacının ihtiyati haciz talebinin yersiz olduğunu, İİK 257 madde ve devamında alacağın niteliği yönünden ihtiyati haciz değerlendirmesi yapılması gerektiği ifade edildiğini, davacının 257/2 maddesi yönünden ihtiyati haciz istediyse de dava dilekçesinde bu yönde somut bir belge sunmadığı gibi fiili ve hukuki irtibat yönünden gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğunu savunarak, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 30/04/2019 tarih 2018/1454 Esas sayılı ara kararında;Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin HMK’nun 389. maddesindeki şartları taşımadığından reddine,Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin İİK’nun 257. maddesindeki şartları taşımadığından reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,Yerel mahkemenin ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebini hiçbir gerekçe göstermeden ret ettiğini, İhtiyati haciz kararı verilmesi için davaya ilişkin tüm koşulların oluşması zorunluluğu bulunmadığını, İhtiyati haciz talebinin reddi ile telafisi imkansız zararlar oluşması imkanı bulunduğunu, (Yargıtay 17. HD 24/03/2014 T. 2014/307 E. 2014/4222 K., Yargıtay 11 HD 17/06/206 T. 2016/2100 E. 2016/6849 K.)Müvekkili şirket borçluları ile davalıların yakın hısım oldukları ve müvekkili şirket borçlusu şirket ile davalı şirketin organik bağlantı içerisinde bulunduğu sabit olduğundan ihtiyati haciz talebinin reddi kararının hukuka ve usule aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 30/04/2019 tarihli kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, teminatsız veya teminat mukabilinde ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Geçici Hukuki Koruma türlerinden olan “ihtiyati tedbir” 6100 sayılı HMK’nin 389 – 399. maddelerinde, ihtiyati haciz ise İİK 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir.Bunun yanında İhtiyati tedbir kararının muhtevası özel olarak HMK’nin 391/2. maddesinde, ihtiyati haciz kararının muhtevası ise İİK 260. maddesinde belirtildiği gibi genel olarak da mahkeme kararlarının neleri kapsaması gerektiği HMK’nin 297. maddesinde düzenlenmiştir. Ayrıca Anayasa’nın 141. maddesi “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır” hükmünü amirdir. Anılan HMK’nın 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da kanun yolu incelemesi bu gerekçe ve hüküm sonucuna göre yapılabilecektir.Tarafların dava veya hukuki koruma tedbir talepleri yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve İstinaf Mahkemesi’nin hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup resen dikkate alınır. Bu anlamda İstinaf Kanun Yoluna tabi olan ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı ve bu taleplerin reddi kararı İİK 260, HMK’nin 391/2 ve 297. maddelerine uygun ve denetime elverişli gerekçeli biçimde oluşturulması gerekmekte olup anılan niteliklere uygun olmayan kararlar Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesini, HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlal edecektir. Bu itibarla, denetime elverişli usulün aradığı niteliklere haiz bir kararın bulunması istinaf incelemesinin yapılabilmesinin ön şartı olup bu nitelikte olmayan bir kararla ilgili olarak istinaf denetim ve yargılaması yapılarak bir hüküm verilemesi mümkün olmayacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulü ile mahkemenin kararının kaldırılarak, HMK’nin 297 ve devamı maddelerine uygun olarak gerekçeli karar yazılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/04/2019 tarih ve 2018/1454 Esas sayılı ara kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,3-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı 121,30.TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 55,00 TL’olmak üzere toplam 176,30. TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4- Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/09/2019 tarihinde HMK 353/1-a6. maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.