Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1618 E. 2021/768 K. 21.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1618 Esas
KARAR NO: 2021/768 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/352 Esas – 2019/174 Karar
TARİH: 04/03/2019
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı bankanın maaş müşterisi olduğunu, müvekkilinin telefonunun aniden kullanıma kapandığını bunun üzerine müşteri hizmetlerini aradığını, hattının kullanıma kapandığı ve başka bir ip no ile aktif olduğunu öğrenmesi üzerine kendisine yeni bir hat çıkardığını, müvekkilinin vadesiz hesabından rızası bilgisi olmadan 6.400,00TL’nin internet üzerinden eft yapıldığını, söz konusu eft ile bir ilgisi olmadığını, gönderilen şahsıda tanımadığını, aynı gün içinde müvekkilinin hesabında 15.000,00TL bireysel kredi kullanıldığını, söz konusu kredinin müvekkili tarafından gerçekleştirilmediğini, hesaba giren başkaca kişiler tarafından bu işlemlerin yapıldığını, kullanılan bu kredinin yine aynı hesaba eft olarak gönderildiğini, bu işlem sırasında bankanın müvekkilini aradığını ve müvekkilinin durumdan haberdar olmadığını belirttiğini ve bloke konulmasını istediğini, ancak ilk yapılan eft transferine engel olunamadığını bu yüzden müvekkilinin maddi zarara uğradığını, zararların tazmini için davalı bankaya dilekçe yazıldığını ama herhangi bir cevap alınamadığını, müvekkilinin iradesi dışında kullanılan kredinin faizinin müvekkilince ödemek zorunda bırakıldığını, bankanın haksız ve hukuka aykırı kullandırılan krediyi iptal etmeyip müvekkilinin fazlaca ödeme yapmasına neden olup zarara uğrattığını, müvekkilinin hiçbir zaman internet bankacılığı kullanmadığını ve böyle bir talebininde olmadığını, davalı bankanın güvenlik sağlayamadığından dolayı zararı tanzim etmek zorunda olduğunu, davalı bankanın 8.146,68 TL maddi tazminata faizi ile birlikte hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının hiç bir zaman mobil bankacılık kullanmadığını iddia etse de ve bu doğru olsa bile dolandırıcılara kusuruyla verdiği bilgiler ile internet bankacılığı kullanılmasına zemin hazırladığını ve kredi kullandırım işlemleri yapılmasına sebep olduğunu, dilekçe ekinde sunulan SMS tablosunda davacının müvekkilinin kayıtlı bulunan cep telefonuna işlemin yapıldığı tarihte onaylar yapıldığını, bilgisi dışında olsa dahi belirtilen telefon aranarak kendisine bilgi verildiğini, müvekkilinin günümüz teknolojisi doğrultusunda tüm güvenlik önlemlerini aldığını ve kullanıma sunduğunu, davacının özel bilgilerini saklaması konusunda sorumluluğun kendisine ait olduğunu, müvekkili bankanın kısa mesaj, cep şifrem, eft miktarını sınırlama, internet bankacılığı kullanılabilecek saatleri belirleme, internet bankacılığı kullanılacak IP adresini belirleme gibi önlemleri müşterilere sunduğunu, Yargıtay kararlarına göre kişisel bilgilerin kullanılması suretiyle dolandırıcılık işlemi yapılması eylemlerinde kişisel bilgilerin korunmamasında davacının kusurlu olduğunu, sonuç olarak yukarıda arz edilen nedenlerle haksız ve hukuka aykırı davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini istemiştir,
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 04/03/2019 tarih 2018/352 Esas – 2019/174 Karar sayılı kararında; ” davacının … numaralı telefon hattına yeni bir sim kartı alınarak üçüncü kişiler tarafından davacının internet bankacılığına giriş yaptıkları bu suretle davacı hesabından 6.400,00 TL EFT yapılıp yine 14.900,00 TL kredi çekilmek suretiyle zarara uğratıldığı, bu hususta ceza soruşturmasının da bulunduğu, hesabın bulunduğu davalı bankanın teknolojik imkanlar çerçevesinde, paranın ele geçirilmesini engellemek için gerekli güvenlik önlemlerini alma, internet bankacılığı hizmeti sunan bankaların asli borcunun elektronik bankacılık işlemlerinin güvenle yapılabilmesini sağlamak olması ancak bankanın objektif özen yükümlülüğünü ifa etmediği ve en hafif kusurundan dahi sorumlu tutulması gerektiği, davacının zararın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunduğunun davalı tarafça ispat edilememesi hatta davalı tarafça savcılığa ihbar, davalı bankaya bloke işlemi yapılmasına dair talepte bulunmuş olması nedenleriyle açılan davanın haklı olduğu kanaatine varılarak kabule dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile, Davanın KABULÜ İLE, 8.146,68 TL’nin 19.04.2017 tarihinden itibaren avans faiziyle beraber davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacının mobil bankacılık kullanmadığını iddia ettiğini, yapılan işlemlere ait tüm bilgilerin davacının müvekkili bankada kayıtlı … numaralı cep telefonuna SMS olarak gönderildiğini, yapılan işlemlere dair cep telefonundan onay verildiğini ve işlemlere karşı da bir müddet herhangi itirazda bulunmadığını, bankanın güvenlik önlemlerini yeteri kadar almadığı iddiasının asılsız olduğunu, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/1979 E. Ve 2016/10630 K. ) Davacının, cep telefonuyla üçüncü kişilerle yaptığı görüşmeler ve işlemlerde gerekli özeni göstermeyerek, şahsına ait sim ve hat bilgilerini karşı tarafa vererek, kullanım hakimiyetini kaybettiğini, sonrasında kendisini arayan dolandırıcılara da inanarak kimlik bilgilerini verdiğini, davacının tam olarak kusurlu olduğunu, 3. kişilerle paylaşmaması gereken kişisel bilgilerini paylaştığını, müvekkili bankaya herhangi bir kusur atfedilmesinin kabul edilemeyeceğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı banka nezdinde açılmış olan mevduat hesabında bulunan paranın davacının bilgisi ve izni dışında internet yolu ile yapılan işlemler sonucu çekilmesi ve davacı adına davalı bankadan kredi kullanılması suretiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın maaş müşterisi olduğunu, internet bankacılığı kullanmadığını, kullanmakta olduğu cep telefonu hattının 19/04/2017 tarihinde bloke olduğunu, cep telefonu operatörüne müracaat ederek yeni bir sim kart çıkardığını, bu arada, davalı bankada bulunan mevduat hesabından 3. Kişiler tarafından internet bankacılığı aracılığı ile 6.400 TL’nin başka bir hesaba EFT edildiğini ve yine adına 15.000 TL bedelli kredi kullanıldığını ve bu kredi bedelinin de başka bir hesaba EFT edilmek istendiğinde bankadan kendisine mesaj geldiğini, bunun üzerine davalı bankayı arayarak işlemleri kendisinin yapmadığını bildirerek bloke konulmasını istediğini, kredi olarak çekilen bedelin EFT’sine bloke konulmasına rağmen mevduat hesabında bulunan paranın EFT edilmesinin önlenemediğini, yapılan işlemlerin müvekkilinin rızası ve bilgisi dışında olduğunu, davalı bankaya bildirmesine ve kredi kullanımı olmamasına rağmen davalı bankanın kredi faizlerini müvekkilinden tahsil etmeye devam ettiğini belirterek meydana gelen zararın davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Banka ile mudi arasındaki mevduat sözleşmesi; ödünç (karz) ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan, bankaya yatırılan paranın saklanması, yönetilmesi ve gelir elde edilmesini hedefleyen, kendine özgü bir sözleşmedir. Bunun sonucu olarak mevduat sözleşmelerine niteliğine uygun düştüğü oranda karz (ödünç) veya usulsüz tevdi hükümlerinin kıyasen uygulanması gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.6.1994 tarihli ve 1994/11-178 E. 1994/398 K sayılı kararı). Bu kapsamda banka da kendisine tevdi olunan mevduatı istendiğinde mudisine iade etmek zorundadır. Bankalar, özel yasa ile kurulan ve kendilerine alanlarında çeşitli imtiyazlar tanınan, topladıkları mevduatı ve katılım fonlarını sahteciliklere karşı özenle korumak zorunda olan kuruluşlardır. Bankalar sahip oldukları bu vasıfları sebebiyle bankacılık işlemlerinin güvenilen tarafı konumundadırlar. 6098 sayılı TBK’nın 386’ncı ve 387’nci maddeleri gereğince ödünç alan, akdin sonunda ödünç verilen parayı iade ve eğer kararlaştırılmışsa faizi ile iadeye mecburdur. Aynı Kanun’un 570/1’inci maddesi gereğince usulsüz tevdide paranın nef’i ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Ancak mudinin istediği zamanda iade ile yükümlüdür. Bankalar türlü bahanelerle yararlandıkları bu mevduatı mudilere iadeden kaçınamazlar. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir. Somut olayda davacıya ait para, davacı hesabından dava dışı kimliği belirsiz kişi tarafından hesaptan bir başka hesaba bankaya karşı gerçekleştirilen sahtecilik işlemi ile havale edilmiş olup, bu durum davalı bankayı aldığı mevduatı iade etme yükümlülüğünden kurtarmayacaktır. Dosya kapsamından, işlemlerde davacının üçüncü kişilerle eylem ve işbirliği yaptığı veya başka şekilde kusurlu davrandığı kanıtlanmamıştır. Davalı banka tarafından, hesapta bulunan paranın güvenliğinin tam olarak sağlanamadığı, kötüniyetli kişilerin işlemlerine karşı korunamadığı, bu kişilerin eylem ve işlemlerine karşı koruyacak etkili mekanizmayı, güvenlik önlemlerini geliştirmediği, bu önlemleri kullanmayı, müşterileri için zorunlu hale getirmediği, yine dosya içeriğinden davacının, davalı bankadan kredi kullanma talebinin bulunmadığı, kredi kullanma talebinin internet bankacılığı kullanılarak kimliği belirsiz 3. Kişiler tarafından yapıldığı, davacı hesabına geçen bu kredinin de yine internet bankacılığı kullanılarak aynı kişi veya kişilerce başka hesaba EFT yapılmak istenmesi sırasında durumu haber alan davacı tarafından önce bloke konulmak sonrada savcılığa yapılan şikayet üzerine savcılık talimatı ile EFT yapılan paranın hesaba iadesinin temini suretiyle engellendiği, davacının davalı bankadan herhangi bir kredi kullanım talebinin olmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre usulsüz işlemlerle davacı hesabından çekilen paranın davalı bankaca aynen iadesi gerekmektedir. Yine davacının kredi kullanımı talebi bulunmadığından davalı bankanın kredi nedeniyle faiz talep etmesine de olanak bulunmamaktadır. Davalı banka, usulsüz işlemlerin yapılmasında davacının ihmal veya kusurunun bulunduğunu ispatlayamamıştır. Bu nedenle istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamasına göre; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 556,49.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 139,13.TL’nin mahsubu ile bakiye 417,36.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/05/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.