Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1612 E. 2021/763 K. 21.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1612 Esas
KARAR NO: 2021/763 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2015/1187 Esas – 2018/922 Karar
TARİH: 19/09/2018
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 21/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkil şirketle davalı … A.Ş arasında 1 adet hardisk içinde … Web sitesi hizmeti, … yazılımı, … yazılımı, bu iki yazılıma ilişkin lisanslar, yıllık alan adı ve hosting hizmetleri, …com.tr domain alımı ve tescil belgesinin alınıp teslim edilmesi konusunda gerek telefonla yapılan görüşmeler ve bilhassa internet üzerinde yapılan yazışmalarla anlaşma yapıldığını, anlaşma sonrası müvekkili şirkete, davalılar tarafından ”…” Bornova Vergi Dairesinin … nolu 21/05/2014 tarih ve … sayılı her bir ürün veya hizmet bedelinin belirtilmek suretiyle toplam 41.670,56 TL bedelli fatura kesildiğini, faturaya istinaden 03.11.2014 tarihinde fatura karşılığı tutarın eksiksiz olarak banka havalesi yolu ile davalılara ödendiğini, yapılan ödemeye istinaden 12.12.2014 tarihinde fatura içeriği belge ve yazılımları ihtiva eden harddisk’in şirket çalışanı … tarafından teslim tutanağı ile davalı şirket … A.Ş’nin … Mah. … Sok. No:.. Kat:… Daire:… Bornova İzmir adresinde bulunan ofisinden elden teslim alındığını, yapılan incelemede … yazılımın teslim alınan harddisk içinde bulunmadığını, … yazılımının harddisk içinde bulunmadığını, iosyazılımın çalışması için ise gerekli dosyaların eksik olması nedeni ile çalışmadığını, faturada ”her iki yazılım” şeklinde geçen lisansların teslim edilmediğini, faturada bahsi geçen ”…com.tr” domain alımı ve tescile ilişkin belgelerin teslim edilmediği gibi domainin transfer edilebilmesi için gerekli olan transfer kodunun da teslim edilmediğini, şirkete ait ”…com.tr2″ adresinden davalılardan … A.Ş’ne ait ”…com” olan adresine eksikliklerin 19.12.2014 tarihinde ihbar edilerek faturanın kabul edilmeyeceğinin bildirilmiş olmasına karşın bedellerin iadesinin yapılmadığını belirterek 29.12.2014 tarih ve 28262 sayılı 36.694,97 TL tutarlı iade fatura bedellinin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ve dava masrafları ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile, davanın müvekkiliyle alakasının olmadığını, alım satım sözleşmesinin davalı … ile yapıldığını, müvekkili ile davacı arasında sözlü yada yazılı hiçbir akit, iş ilişkisinin olmadığını ve ayrıca mahkemenin görevsiz olduğunu savunmuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesinde iddiaların doğru olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/09/2018 tarih 2015/1187 Esas – 2018/922 Karar sayılı kararında; ” Dosya kapsamına sunulan deliller ve kayıtların incelenmesi sonucu; dava konusu sözleşmenin, davacı ile davalılardan …- … arasında 2013 yılında internet yazışmaları sonucunda kurulduğu anlaşılmıştır. Bu konuda çekişme bulunmamaktadır. Aksine dair dosya kapsamında bilgi ve belgeye rastlanmadığı görülmektedir. Bilirkişiler; … ve … tarafından hazırlanan 08.10.2017 tarihli bilirkişi raporu alınmış teknik değerlendirmelerde bulunulmuştur. Tarafların 18.01.2013 başlangıç tarihli kurulan anlaşması gereği davacı ile davalı …- … arasında cari hesap mahsuplaşması yapıldığı, 31.12.2013 itibarı ile 26.977,68 TL borç bakiyesi oluştuğu, en son 03.11.2014 tarihi itibari ile cari hesaba mahsuben davacı tarafından davalı …- …’ a bu miktarın havale edildiği, davalı …- …’ ın davacının araç kiralama hizmetinden yararlandığının anlaşıldığı, bu şekilde borç alacak dengesi kurulduğu kayıtlardan anlaşılmaktadır. 29.12.2014 tarihinde davacı tarafından iade faturası ile KDV dahil 36.694,97 TL davalılardan …- … sözleşmede mevcut bir kısım ürünlerin- hizmetlerin ayıpları olduğu iddiası ile borçlandırılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmeye, tarafların tacir olduğu hususuna dikkat edilerek TTK kapsamında bulunan aralarındaki ticari işin değerlendirilmesi sonucu; davacının, işin bitiminden yaklaşık bir yıl sonra ortaya çıkan eksik ve kusurlu ürün- hizmet nedeni ile usulüne/ hukuka uygun olarak davacıya bildirim, ihtar ve ihbar bulunmaması karşısında davalının sorumluluğunun kalmadığına kanunen kanaat getirilmiştir. Dava konusu problemlerin ürünlerin kullanımından beklenen faydayı azaltması karşısında ayıplı olabileceği, bu ayıbın gizli ayıp sayılamayacağı, davalının gerekli sözleşme şartlarını yerine getirdiği, davalı faturasına davacı tarafından zamanında itiraz edilmediği ve kesinleştiği, davalı tarafından eksiksiz tam ifada bulunulduğu aksini davacı tarafın ispatlayamadığı gibi davacının ihtirazi kayıt koymadan sözleşme konusunu teslim aldığı, teslim ile yasal sürecin başladığına dikkat edilmiştir. Davacı tarafından bahsedilen ayıp gizli ayıp olamayacak basit inceleme ile ortaya çıkabilecek bir ayıp olup zaten ayıp da davacı tarafından ispatlanmış değildir. Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. Davacı taraf, açık ayıbı yukarıda izah olunan süresinde, yasal şekil şartı çerçevesinde davalı tarafa ihbar ve ihtar etmemiştir. Tacirler arasında sözleşmeden dönme ve feshe ilişkin ihbar ve ihtarın geçerliliği şekli şartlara bağlıdır. Mail ile, süresinden sonra iade faturası ile ihbar ve ihtar bunların arasında yer almamaktadır. Süresinden sonra iade fatura ile ihbar ve ihtara da sürenin geçmiş olması nedeni ile itibar edilemez. Bu husus sözleşme serbestisi çerçevesinde tacirleri kanunen koruma amacı gütmektedir. Aksi durumda; dürüstlük ilkesi ve iyi niyet ilkesine aykırı davranışlar doğabilecek, hukuki güvence ve koruma kalkacaktır. Davacının verilen ürünleri kullandığı, hizmet aldığı, açık ayıbı süresinde yasal şekil şartına göre davalı tarafa ihtar ve ihbarda bulunmadığı, bedel iadesi istenilen ödenen iade fatura bedeli içerisinde dava konusu dışında başkaca şeylerin de fatura edildiği ( taraflar arasında cari hesap mahsuplaşması olup, davalının davacıdan araç kiralamış olduğu ve mahsup hesabında bunun değerlendirildiği de anlaşılmıştır.), sözleşmeden yaklaşık 1 yıl sonrasında açık ayıba rağmen gizli ayıp olduğu iddiası ile süresinden sonra düzenlenen iade faturası ile ihtara ihbara dürüstlük kuralı ve iyi niyet ilkesi ile yasal düzenleme karşısında itibar edilemeyeceği, ayrıca davanın 25.03.2015 tarihinde açıldığı ….”gerekçesi ile, 1-Davacının davalı … A.Ş yönünden davasının sıfat yokluğu nedeniyle husumetten reddine, 2-Davacının davalı … – … yönünden davasının reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, davalı … çalışanı …’in davalı şirkete ait e-posta adresine yapılan fatura bedeli ödenen hizmet ve ürünlerin yer aldığı Hard Disk’in teslimine ilişkin e-posta yazışmalarında dava konusu Hard Disk’in teslim ile muayene ve kontrol sürecinin İstanbul’a ulaşıp kontrol edildikten sonra onay verilmesiyle tamamlanacağı konusunda tarafların mutabık olduğunu, Hizmet Sonlandırma Tutanağı üzerindeki tarih 14.11.2014 olsa da e-posta yazışmalarından da açık bir şekilde anlaşılacağı üzere Hard Disk’in İstanbul’a ulaşıp kontrol edildikten sonra onay verilmesiyle geçerlilik kazanacağını, Müvekkili şirket çalışanı …’a dava konusu Hard Disk’in teslim edildiğini, müvekkil şirket çalışanı …’ın şirketi temsil ve ilzam etmeye yetkili olmadığını, müvekkili şirketin çalışma alanı olan transfer faaliyetleri çerçevesinde İzmir’de görev yaptığını, kaldı ki müvekkili şirketin merkezi ve çalışma ofisinin İstanbul’da olduğunu, davalıların da müvekkili şirketin merkez ve çalışma ofisinin İstanbul’da olduğunu bildiğini, dava dosyasında delil olarak yer alan e-posta yazışmalarından, Ticaret Sicil Kayıtlarından da açıkça anlaşıldığı üzere şirkette transfer organizasyonu yapan kişi olarak çalışan …’ın yalnızca Hard Disk’i teslim alıp İstanbul’a teslim etmek üzere hareket eden kişi olduğu, …’ın Hard Disk’ı kontrol etme, fatura içeriği ürünlerin Hard Disk içinde yer alıp almadığını anlayabilme bilgi ve yeteneği de bulunmadığını, zaten bu nedenle de davalılarla yapılan yazışmalarda Hard Disk’in İstanbul’a geldiğinde muayene ve kontrol edilip onay verileceğinin taraflarca kabul edilip mutabık kalındığını, dosyadaki delillerle bu hususların sabit olduğunu, Müvekkili şirket çalışanı …’ın, 12.12.2014 tarihinde müvekkil şirketin e-posta yoluyla bildirmiş olduğu ve davalıların da kabul etmiş olduğu itirazı kayıtlarlarla aldığı Hard Disk’i 19.12.2014 tarihinde şirketin Ticaret Sicil Md.lüğünde kayıtlı Beşiktaş adresine teslim ettiğini, müvekkili şirket çalışanı …’ün de 19.12.2014 tarihinde teslim aldığı söz konusu Hard Disk’i bilgisayar ve yazılım uzmanına kontrol ettirdiğinde dava konusu olan hizmet ve ürünlerin Hard Disk içinde yer almadığını tespit ettirip zaman kaybetmeksizin 19.12.2014 tarihinde hemen davalı şirkete ait e-posta adresi üzerinden e-posta yoluyla davalı şirket çalışanına ayıp ihbarını yaptığını, anılan hususların dosyada sabit e-posta yazışmalarıyla, davalının kabulüyle, bilirkişi raporuyla tespit edildiğini, Ayrıca, davacı ve davalı tanık anlatımlarının da ayıp ihbarının süresinde yapıldığını ispat ettiğini, Bunlara karşın mahkemenin, taraflar arasında yapılan, dosyaya delil olarak sunulan ve bilirkişi raporunda da dökümü yapılan e posta yazışmalarını, mutabakatları dikkate almaksızın ve ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık konusu anlaşmanın ESER SÖZLEŞMESİ olarak taraflarca kabul edilip tarafların imzasıyla sabit hale geldiği halde sanki taraflar arasında ” Cari Hesap İlişkisi ” ve mutabakatı varmış gibi, davacı ile davalı …-… arasında cari hesap mahsuplaşması yapıldığı, davalı …-…’ın davacının araç kiralama hizmetinden yaralandığı, davacının iade faturası kestiği bu şekilde borç alacak dengesi oluştuğu şeklinde gerekçe oluşturup ön incelemede taraflarca belirlenen uyuşmazlık konusunu tamamıyla değiştirdiğini, Mahkemenin iki farklı birbiriyle tamamen çelişen gerekçe oluşturduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Cari Hesap İlişkisinden kaynaklanmadığını, sırf bu nedenle kararın ortadan kaldırılması gerektiğini, Mahkemenin, davanın reddine dayanak oluşturduğu gerekçelerin birbiriyle çelişen, dosya taraflarının talep ve savunmalarıyla bağlılık kuralının dışında, red kararını gerekçelendirebilmek için dava dosyasında tarafların talep ve savunmalarıyla ilgilisi olmayan gerekçeler oluşturmuş olması nedeniyle haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle de kararın ortadan kaldırılması gerektiğini, Ayıp ihbarının zamanında yapılmadığı tespitinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira müvekkili davacı şirket çalışanı …’ın, 12.12.2014 tarihinde müvekkil şirketin e-posta yoluyla bildirmiş olduğu ve davalıların da kabul etmiş olduğu itirazı kayıtlarlarla aldığı Hard Disk’i 19.12.2014 tarihinde şirketin Ticaret Sicil Md.lüğünde kayıtlı Beşiktaş adresine teslim ettiğini, müvekkil şirket çalışanı …’ün de 19.12.2014 tarihinde teslim aldığı söz konusu Hard Disk’i bilgisayar ve yazılım uzmanına kontrol ettirdiğinde dava konusu olan hizmet ve ürünlerin Hard Disk içinde yer almadığını tespit ettiiğini, zaman kaybetmeksizin 19.12.2014 tarihinde hemen davalı şirkete ait e posta adresine ayıp ihbarını yaptığını, anılan hususların dosyada sabit e-posta yazışmalarıyla, davalının kabulüyle, bilirkişi raporuyla ispat edildiğini, Bilirkişi raporun değerlendirme kısmında; “…Yazılı ve imzalı bir sözleşme yapılmamakla birlikte e-mail ortamında yapılan yazışmalar ile ürün ve hizmet anlamında taraf iradelerinin ortaya konulduğu ve bir takım mutabakatların sağlandığı, bilahare fatura düzenlendiği, faturalarda belirtilen ürünler teslim edilmeden fatura bedellerinin ödendiği, bu yönüyle faturada belirtilen ürün içerikleri bilinmeden itirazın anlamlı olmayacağı, hizmet sonlandırma tutanağının imzalandığı ki, davacı hizmet sonlandırma tutanağında belirtilen ürünlerle dava konusu ürünlerin birbiriyle örtüşmediğinin ileri sürüldüğü ve hardiskin teslim edildiği ve içeriği konusunda herhangi bir kayıt düşülmeksizin teslim alınmakla birlikte, sonradan yapıldığı anlaşılan inceleme sonrası eksikliklerin tespit edildiğinin anlaşıldığı , bu haliyle yukarıda belirtilen hususlarda dikkate alınarak, esas itibariyle davalı tarafından düzenlenen faturada belirtilen ürünlerle teslim alınan HDD içeriğindeki ürünlerin mukayesesi ve yazılım ve donanım anlamında ürünlerin tamamlanıp tamamlanmadığının belirlenmesi gerektiği değerlendirilmektedir….” şeklinde tespit yaptıktan sonra HDD incelemiş bir kısım eksikliklerin olduğunun tespit edildiğini, bir kısım eksiklikler içinde ODTÜ’den sorulması gerektiğinin belirttiğini, Marmara Ünv. Doç Dr. Öğretim üyesi bilgisayar uzmanı bilirkişinin dahi ciddi bir incelemeyle ortaya çıkardığı eksiklikler ile bir kısmının ODTÜ’den sorulduktan sonra tespit edebileceğinin bildirmesine karşın sayın mahkeme hakiminin basit bir incelemeyle ortaya çıkarılabilecek ayıplar şeklindeki görüş ve gerekçesiyle davayı reddetmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporuna itirazları değerlendirmediği gibi bilirkişinin raporunda belirtmiş olduğu eksikliklerin giderilmediğini, davalı …’ye karşı müştereken ve müteselsilen sorumluğu bulunduğu iddiasıyla açtıkları davanın SIFAT YOKLUĞUNDAN dolayı reddedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava ayıplı mal satımı nedeniyle bedel iadesi talebine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkili ile davalılar arasında, 1 adet hardisk içinde … sitesi hizmeti, … yazılımı, … yazılımı, bu iki yazılıma ilişkin lisanslar, yıllık alan adı ve hosting hizmetleri, …com.tr domain alımı ve tescil belgesinin alınıp teslim edilmesi konusunda sözlü anlaşma yapıldığını, davalının söz konusu ürünlere ilişkin fatura düzenlediğini, fatura bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini, 12.12.2014 tarihinde fatura içeriği belge ve yazılımları ihtiva eden harddisk’in şirket çalışanı … tarafından teslim tutanağı ile davalı şirketten teslim alındığını, yapılan incelemede, … yazılımın ve … yazılımının teslim alınan harddisk içinde bulunmadığını, …ın çalışması için gerekli dosyaların eksik olması nedeni ile çalışmadığını, faturada bahsedilen ”her iki yazılım” şeklinde geçen lisansların teslim edilmediğini, faturada bahsi geçen ”…com.tr” domain alımı ve tescile ilişkin belgelerin teslim edilmediği gibi domainin transfer edilebilmesi için gerekli olan transfer kodunun da teslim edilmediğini, eksikliklerin 19.12.2014 tarihinde ihbar edilerek faturanın kabul edilmeyeceğinin bildirilmesine rağmen bedel iadesinin yapılmadığını, düzenledikleri iade faturasının da davalı tarafça kabul edilmeyerek iade edildiğini belirterek 29.12.2014 tarih ve 28262 sayılı 36.694,97 TL tutarlı iade fatura bedellinin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. TTK 23/1-c maddesine göre malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. TBK’nın 223. Maddesine göre de alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Somut olayda, davaya konu bilgisayar yazılımlarının bulunduğu hard diskin davacının talebi üzerine davalı işyerinde davacının çalışanı olan …’a 12/12/2014 tarihinde teslim edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Dava dilekçesinde ve davacının tüm beyanlarında, davaya konu yazılımların bulunduğu hard diskin davalıdan teslim alınması konusunda davacı çalışanı olan … davacı tarafça yetkilendirildiği açık olup bu kişinin davacı şirket temsilcisi olmadığına ilişkin davacı istinaf sebebi yerinde değildir. Hard diskin 12/12/2014 tarihinde teslim edildiği sabit olduğundan alıcı davacının teslim aldığı ürünleri işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve eşyada satıcının sorumluluğunu gerektirir ayıp tespit etmesi halinde bunu uygun bir süre içinde (TTK 23. Maddesine göre iki gün içinde) satıcıya ihbar etmelidir. Aksi halde satılanı olduğu gibi kabul etmiş sayılır. Davacı iddiasına ve bilirkişi raporuna göre iddia olunan ayıplar açık ayıp olup basit bir muayene ile tespit edilebilecektir. Ayıp ihbarı ise 19/12/2014 tarihinde yapılmıştır. Davacı her ne kadar söz konusu hard diskin 19/12/2014 tarihinde şirket merkezine ulaştığını aynı tarihte de kontrol yapılarak eksikliklerin tespit edildiğini belirtmiş ise de hard disk, davacı şirketin yetkilendirmesi ile davacı çalışanına 12/12/2014 tarihinde teslim edilmiştir. Buna göre davacı ayıp ihbarının süresinde yapıldığını ispatlayamamıştır. Bu nedenle davacının istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içinde bulunan belge ve bilgilere, mahkeme kararının gerekçesine göre delillerin takdirinde ve gerekçede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi ile esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/05/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.