Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1597 E. 2019/1776 K. 11.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1597
KARAR NO : 2019/1776
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/04/2019
DOSYA NUMARASI : 2017/323 Esas – 2019/208 Karar
DAVA:İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 11/12/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesin özetle; davalı şirketin bir denizcilik şirketi olup Rus … ve … gemilerinin acenteliğini ve tedarik işlemlerini yaptığını, davalı şirketin acenteliğini yapmakta olduğu bu gemilerin teknik donanımları için davacı müvekkili şirketten çeşitli parça ve teknik ekipman aldığını, davalı tarafından yapılmış bu alımlar için 17.700,00 TL bedelli 14/07/2013 tarih ve … nolu fatura, 4.720,00 TL bedelli 11/07/2013 tarih ve … nolu fatura, 15.930,00 TL bedelli 14/11/2014 tarih ve … nolu olan toplamda 3 adet fatura düzenlediğini, faturalar ve cari hesap ekstrelerinin davalı şirkete gönderildiğini, söz konusu faturaların ödenmemesi üzerine İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile İcra takibi başlatıldığını, davalı şirket icra takibine karşı tamamen haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini bu nedenle takibin durduğunu belirterek; İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, alacak likit ve kesin olduğundan davalı şirket aleyhine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, faturalarda belirtilen kesin vade tarihlerinden itibaren ticari alacaklar için öngörülen avans faizine hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; asıl borçluların hizmetten yararlanan gemilerin donatanları olması sebebiyle müvekkili aleyhine açılan işbu davanın pasif husumet nedeniyle reddine, işbu haksız ve hukuka aykırı davanın her halükarda esastan reddine, davacı aleyhine alacak miktarının % 20’ sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini iddia ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/04/2019 tarih ve 2017/323 Esas – 2019/208 Karar sayılı kararı ile; “… Mahkemece taraflara ait ticari defterler üzerinde inceleme yapılması için alınan bilirkişi raporuna göre; davacı ile davalı arasında cari hesap ilişkisinin var olduğu; davacı yan ticari defterlerine göre davalı tarafça yapılan toplam 30.000 TL ödeme düşüldükten sonra davalının bakiye 38.350 TL alacaklı olduğu tespit olunmuştur. Bu alacağa dayanak 3 ayrı faturanın … teslim edildiğinin kayıtlı olduğu ancak teslim alan imzasının mevcut olmadığı ve takip talebine de eklene bu faturalar üzerinde ” …” , “… Gemisi”, “… Gemisi” isimlerinin yazılı olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar bilirkişi incelemesi için davalı taraf defterleri ibraz edilmemiş ve davacı defter kayıtlarına göre de davacının alacaklı olduğu tespit edilmişse de; davacının dava dilekçesinde kendi kabulünde olduğu üzere davalı tarafın acenteliğini yapmakta olduğu gemilerin teknik donanımları için davacı müvekkilden malzeme alımı yaptığı mahkemece kabul edilmiştir. Davalının malzemelerin verildiği gemilerin donatanı yahut işleteni olduğuna dair davacının bir iddiası ve sunduğu bir delil de bulunmamakla; bu halde davalının acente olarak malzeme alımı yapmış olduğunun kabulü ile kendisine TTK 105/2 maddesi gereği doğrudan dava açılamayacağı gözetilerek …” gerekçesi ile, ” Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İstinaf talebine konu kararın Deniz İhtisas Mahkemesi tarafından verildiğini, davada görevli Mahkemenin Deniz İhtisas Mahkemeleri olmadığını, davada görevli ve yetkili Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davanın temelini teşkil eden hukuki ilişkinin Borçlar Kanunu’ ndan kaynaklanan bir ilişki olduğunu, davanın esasını teşkil eden olayın TTK’ nun Deniz Ticareti hükümleri ve Taşıma Hukuku ile ilgili olduğunu, İlk Derece Mahkemesi tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurulmasında dikkate alınmayacağını, İlk derece Mahkemesi tarafından Yrd.Doç.Dr. …’ in bilirkişi olarak atandığını, ancak bilirkişi ataması yapılmadan çok daha önce davalı şirket vekilinin vermiş olduğu cevap dilekçesinde de Yrd.Doç.Dr. … in görüşünü açıkladığının görüleceğini, Yrd.Doç.Dr. …in HMK 36 md hükmü gereği davaya bakamayacağını, İşbu dava konusunun bilirkişinin uzmanlık alanı olmadığını, bilirkişinin uzmanlık alanı olmayan bu dosyada bilirkişilik yapamayacağını, İlk Derece Mahkemesi tarafından ” Davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine ” karar verildiğini, söz konusu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Söz konusu malların davalı şirket acenteliğini yapmakta olduğu gemilerin teknik donanımları için davacı müvekkil şirketten çeşitli parça ve teknik ekipman aldığı şeklinde bildirimde bulunulduğunu, ancak aynı zamanda alım satım ve Tersanecilik ile uğraşan davalı şirkete malların satılması yani satış işlemin gerçekleştirilmesi sırasında davalı tarafın Gemi Acentesi olduğunun müvekkil firma tarafından kesinlikle bilinmediğini, davalı tarafın müvekkil şirkete bu malları başka bir kişi için aldığını bildirmediğini, buna ilişkin ne bir vekaletname, ne bir sözleşme ne yetki belgesinin kendilerine sunmadığını, davalı ve davacı arasında buna ilişkin bir yazışma bulunmadığını, bu belgeleri dava dosyasına da sunmadığını, davalı tarafın bu malzemeleri hangi amaçla aldığının bilinmediğini, bu bilgilerin müvekkil şirketi ilgilendirmediğini, işlemin yapıldığını, satışın gerçekleştiğini, faturaların düzenlendiğini, satış gerçekleştikten sonra davalı firmanın satış bedelini ödememesi üzerine kendilerine müracaat edildiğini, bunun üzerine kendilerinin acente olduğunu, bu nedenle malları almış olduğunu ancak bu malların parasını donatandan alamadığını, ödeme yapamayacağını bildirmesi üzerine işbu davanın açıldığını, Diğer taraftan İlk Derece Mahkemesi’ nin gerekçeli Kararında “Davalının malzemelerin verildiği gemilerin donatanı yahut işleteni olduğuna dair davacının bir iddiası ve sunduğu bir delil de bulunmamakla; bu halde davalının acente olarak malzeme alımı yapmış olduğunun kabulü ile ” şeklinde gerekçe ile Davayı reddettiğini, HMK gereği herkesin iddiasını ispat ile mükellef olduğunu, davalı tarafın malları acentelik kapsamında başkası nam ve hesabına almış olduğunu iddia ettiğini, bu iddianın davacı olarak kendilerinin iddiası olmadığını, kendi iddialarının davalının davaya konu malları kendi hesabına aldığı olduğunu, davalının bu malları kendi hesabına almış olduğunun ispat edildiğini, Dosyada acentelik sıfatı ile mal alınmış olduğuna dair tek bir delil olmadığını, davaya konu faturalarda C/O kaydı bulunmayan bir faturaya dayanılarak malın acentelik kapsamında başkasının nam ve hesabına alınmış olduğundan bahsedilemeyeceğini, Davaya konu faturalarda C/O kaydı bulunmazken, acentelik sıfatı ile mal alınmış olduğuna dair tek bir delil yokken, bu konuda tek bir yazışma, tek bir belge yokken acentelik sıfatı ile başkası adına malın alınmış olduğunun, taraf sıfatı olmadığının nasıl tespit edildiğinin anlaşılamadığını, Kabul anlamına gelmemek üzere bir an için davalının iddialarının doğru olduğu farz edilse dahi acenteliği gösterir delilleri dosyaya ibraz etmediğini, bu deliller olmadan olmayan verilerle husumet yönünden tespitte bulunamayacağını, Bir an için davalı şirketin acente yetki belgesi olduğu düşünülse dahi yedek parça temini için yetkilendirilmiş olup olmadığı hususununda sorgulanması gerektiğini, acentelerin yetkilendirilmesinin konşimento ve navlun yönünden olduğunun bilinen bir gerçek olduğunu, davalının donatandan malların bedelini istemiş olduğuna dair tek bir belge sunamadığını beyanla; İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/323 Esas – 2019/208 Karar sayılı ve 25.04.2019 tarihli kararı hakkında istinaf taleplerinin kabulüne, – İstinaf incelemesi neticesinde kararın kaldırılmasına, – Talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticari satıma konu emtia bedelinin tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır. Mahkeme davalının acente olduğunu, kendisine dava açılamayacağını kabul ederek pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar vermiş, davacı istinafa gelmiştir. Davacı, davada mahkemenin görevsiz olduğunu, uyuşmazlığı satılan emtia bedellerinin ödenmemesinden kaynaklandığını, bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, …’ in başka bir davada görüşünü açıkladığını, davalının acente olduğunu bilmediklerini öne sürmektedir. Dava, İstanbul 2. ATM’ nin görevsizlik kararıyla bu mahkemeye gelmiştir, davacı görevsizlik kararına karşı yasa yoluna başvurmamıştır. Davalının dosyada bulunan İTO sicil kaydına göre faaliyet konusunun gemilerle ilgili acentelik olduğu, davacının sağladığı emtianın deniz ticaretine yönelik olduğu anlaşılmakla görev istinaf sebebi yerinde değildir. Davacı bizzat kendisi dava dilekçesinde, davalının Rus … ve … gemilerinin acenteliğini ve tedarikçiliğini yaptığını, davalının bu gemilerin teknik donanımı için davacıdan emtia aldığını öne sürerek davalıdan tahsilini istemiştir. Bilirkişi raporu HMK 282 uyarınca hukuki konuda hakimi takyit etmez. Pasif husumet te hukuki bir konudur. Davalının aldığı emtialara ilişkin belgeleri kaydettiğini, acente olarak alındığına dair C/O kaydının olmadığını, BA BS formlarında yer aldığını öne sürmektedir. Davalı defterlerini sunmamıştır. BA formlarında davacıdan alımı görünmektedir. Alımı bildirilen beyannameye konu faturaların davacının dayandığı faturalar olup olmadığı belli değildir. Davacının takipte dayandığı faturaların dahi yabancı gemi isimleri belirtilerek düzenlendiği görülmektedir. Bu durumda esasen davacı yabancı gemilere satış yaptığını bilmektedir. Sonuç olarak; davalının acente olduğu, davacının acente üzerinden ticari mal sattığı gemilerle ticari ilişkisinin olduğu, davalının kendi ad ve hesabına davacı ile ilişkiye girmediği, taraflar arasındaki ilişkide hak ve borçların, davalının acenteliğini yaptığı gemilere ait olduğu, davacının muhatabının da mal sattığı gemi işletmeleri olduğu bu durumda doğrudan acenteye karşı dava açılmasının yerinde olmadığı kanaatine varılmakla; usul ve yasaya uygun mahkeme kararına yönelik davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince davacı tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/12/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.