Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1595 E. 2021/766 K. 21.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1595 Esas
KARAR NO: 2021/766 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK VE İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
NUMARASI: 2018/54 Esas – 2019/93 Karar
TARİH: 28/02/2019
DAVA: İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili sigorta şirketi tarafından emtia abonman sigorta poliçesi ile sigortalanan emtiaların Türkiye’den Kongo’ya nakliyesinin … gemisi ile taşıyan sıfatıyla davalı … tarafından gerçekleştirildiğini, bir nolu davalı Maersk’in konişmentoyu ve navlun sözleşmesini düzenleyen ve fiili taşımayı gerçekleştiren taşıyan sıfatıyla davalı olarak gösterildiğini, iki nolu davalının da gemi donatanı olması nedeniyle kendisine husumet yöneltildiğini, taşınan yükün tahliyesi sırasında sekiz adet alüminyum levhanın hasarlı olduğunun tespit edildiğini, söz konusu hasar nedeniyle sigortalıya 5.370,00 Euro hasar bedeli ödendiğini, davalıların yükteki hasardan dolayı sorumlu olduklarını, bu nedenle davalılar hakkında icra takibi başlatıldığını, ancak davalılar tarafından takibe itiraz edildiğini, her iki davalının itirazının da haksız olduğunu ileri sürerek davalıların itirazının iptali ile icra takibinin devamına, alacağın % 20 ‘sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, taşımayı gerçekleştirenin davadışı … firması olduğunu, konişmentonun … tarafından imzalanıp, navlun faturasının da bu şirket tarafından kesildiğini, müvekkillerinden … AŞ’nin taşımayı yapan şirketin Türkiye acentesi olduğunu, TTK’nun 105. maddesine göre acenteye doğrudan husumet yöneltilemeyeceğini, diğer müvekkili …’nin de taşımayı yapan geminin sahibi, donatanı, kiracısı yada işleteni olmadığını, 2013 yılında söz konusu gemiyi tüm ekipmanları ile birlikte …’ye satarak devrettiğini, bu nedenle her iki müvekkiline karşı da husumet yöneltilemeyeceğini, öte yandan davacının dayandığı sigorta poliçesinin geçersiz olduğunu, hasara ilişkin olarak usulüne uygun yapılmış bir tespit bulunmadığını savunarak davanın husumet yokluğu ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/02/2019 tarih 2018/54 Esas – 2019/93 Karar sayılı kararında; ” dava konusu taşımanın … isimli gemi ile … tarafından gerçekleştirildiği, konişmento ile navlun faturasının da … tarafından düzenlendiği, davalı … AŞ’nin taşımayı gerçekleştiren …’ın Türkiye acentesi olduğu, dava dilekçesinde …’ın acentesi olan … AŞ’ye doğrudan doğruya dava yöneltildiği anlaşılmış olup, TTK’nun 105. maddesi gereğince acenteye karşı doğrudan dava açılması söz konusu olamayacağından davalı … AŞ’nin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı değerlendirilmiştir. Taşımanın yapıldığı 2017 yılında geçerli olan equasis kayıtlarına göre … IMO nolu … isimli geminin ISM manager ve ship manager olarak …, registered owner … Ltd olduğu belirli olup, dava dilekçesinde ise donatan sıfatıyla davanın …’e yöneltildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı olarak gösterilen …’ın taşımayı gerçekleştiren geminin donatanı yada işleteni olmaması nedeniyle yük hasarından dolayı kendisine husumet yöneltilemeyeceği kanaatine varıldığından açıklanan nedenlerle her iki davalı hakkındaki davanın da pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile, Davanın her iki davalı yönünden de pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Davalı … açısından gerekçeli kararda izafeten … olarak gösterildiğini ve davalı … vekiline vekalet ücreti tahakkuk ettiğini, dava dilekçesinden haraketle davanın … de doğrudan yöneltildiğini, davalı vekilinin … açısından vekaletinin dosyada olmadığını, teati ve dilekçelerinde cevabını izafeten belirtildiğini, gerekçeli kararda dahi davalı … açısından “izafeten” karara çıkarıldığını, davalı … açısından ise TTK M.105’e dayalı olarak husumetten reddedildiğini, yerel mahkemenin kendi kararı ile çelişkiye düştüğünü, Yabancı tacirler adına acentelik yapanların aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerden doğan davaların acentelere karşı açılmasının mümkün olduğunun ifade edildiğini, (T.C. Yargıtay 11. HD E. 2016/5717 K. 2017/3854 T. 19.6.2017) Davalı tarafından da 1 nolu davalının …’ın acentesi olduğunun ikrar edildiğini, Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere, acente aleyhine açılan davanın reddinin hatalı olacağı, davanın sözü edilen yabancı şirkete izafeten davalıya açılmış sayılacağının açıkça anlaşılmakta olduğunu, Meydana gelen hasarın poliçe kapsamında olduğunu ve söz konusu poliçede gemi adının yer almadığını,Davalı … şirketinin, söz konusu “…” gemisinin “…”ı olduğunu, yerel mahkemenin husumete ilişkin tespitinin hatalı olduğunu, Ekspertiz raporunda ve konşimentoda yer alan bilgiler dikkate alındığında, müvekkili sigortacının taşıma konusu emtia bakımından dava dışı sigortalı ile sigorta sözleşmesi akdettiğini, Müvekkili tarafından sigortalıya yapılan sigorta tazminatı ödemesinin poliçe kapsamında olduğunu ve geçerli bir ödeme olduğunu, sigortalının bu tazminatı elde temekte menfaati bulunmadığını, (T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2015/1671 K. 2016/652 T. 21.1.2016) (T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2015/3616 K. 2015/10461 T. 14.10.2015)(T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2012/1030 K. 2013/1153 T. 21.1.2013) Yargıtay içtihatlarında da görüldüğü üzere konşimento belgesinde CIF taşımaya ilişkin bir kayıt bulunmaması halinde kabul anlamına gelmemekle birlikte taşıma şeklinin CIF olduğu düşünülse dahi yerleşmiş içtihatlar uyarınca satıcının alıcıdan tahsilat gerçekleştirmemiş olduğu halde satılan mal üzerindeki menfaatinin devam ettiği dolayısıyla satıcının sigorta tazminatını ödeyerek haklarına halef olan sigortacının yapmış olduğu ödemenin hatır ödemesi olmadığının anlaşıldığını, Banka ödeme dekontunun dava dışı sigortalıya yapılan toplu ödemeye ilişkin olduğunu, müvekkilinin TTK 1472 kapsamında davalılara rücu hakkı bulunduğunu, müvekkilinin sigorta hukukundan doğan kanuni halefiyet hakkı ile TBK m.183 vd hükümlerinde düzenlenen alacağın devri hakkının da bulunduğunu, Müvekkili sigorta şirketi ile sigortalısı arasındaki ilişkide TBK’nın temlik hükümlerinden de yararlanabileceğine ilişkin Yargıtay kararları ve Hukuk Genel Kurulu kararları da bulunduğunu, emsal teşkil etmesi açısından birkaç yakın tarihli karar ve HGK kararı sunulduğunu, (T.C. Yargıtay 11. HD E. 2015/15447 K. 2016/4944 T. 2.5.2016) (T.C. Yargıtay 11. HD E. 2015/14359 K. 2016/393 T. 18.1.2016)(T.C. Yargıtay 11. HD E. 2014/1024 K. 2014/8041 T. 29.4.2014) (T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2012/11-1602 K 2013/712 T. 15.5.2013) Yapılan ödemenin sigorta kapsamında olup müvekkili sigortacının ödemiş olduğu tazminat miktarınca zarar sorumlusuna rücu imkanı bulunduğunu, Davalı … tarafından hazırlanmış navlun faturasının davalının taşıyıcı olduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu, davalının söz konusu hasardan sorumlu olduğunu ve aksi yöndeki iddialarının yerinde olmadığını, ispat yükünün davalıda olduğunu, (T.C. Yargıtay 11. HD E. 2014/8720 K. 2014/17039 T. 6.11.2014)(T.C. Yargıtay 11. HD. E. 2015/817 K. 2015/2126 T. 18.2.2015) 1 nolu davalının, taşıma sürecinin tamamını organize eden sıfatıyla deniz ve devamı taşıma sırasında meydana gelen her türlü hasardan sorumlu olduğunu, davalı …’ın cevap dilekçesinde ikrar etmiş olduğu üzere, forwarder (taşıma işleri organizatörü) sıfatına sahip olduğunu, (T.C. Yargıtay11. HD E. 2015/3631 K. 2015/13298 T. 12.10.2015) (T.C. Yargıtay 11.HD 2005/12615 E. 2007/1540 K. 8.2.2007 T.) Davalının emtia tanımına ve yapısına uygun bir konteyner sağlamadığını ve yüke elverişli bir taşıma gerçekleştirmediğini, “(Bülent Sözer, Deniz Ticareti Hukuku, İstanbul 2012, s. 629, s. 641)
Sigortacılık Kanunu’nun 22. maddesinin 17. Fıkrası aynı maddesinin 13. Fıkrası uyarınca tarafsız olmak zorunda olan eksperlerin düzenlediği raporun delil niteliğinde olduğunun belirtildiğini, Davalının ihbara ilişkin itirazlarının yerinde olmadığını davalının itirazına gerekçe olarak gösterdiği TTK m.1185 hükmünün amacı ve gerekçesinin dikkate alınarak hazırlanan yargıtay içtihadının da dosyada mübrez olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini müvekkilinin, davalılardan olan 5.370,00 EUR alacağına ilişkin icra takibine yapılan itizarın iptali ile takibin devamına, en yüksek EURO kamu banka faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava deniz taşımadan kaynaklı hasar bedelinin rucüen tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Davacı vekili, müvekkili sigorta şirketine sigortalı dava dışı sigortalısına ait emtianın 2 nolu davalının donatanı olduğu … gemisi ile 1 nolu davalı tarafından taşınması sırasında hasarlandığını, hasar bedelini sigortalılarına ödediklerini ve alacağı temlik aldıklarını, gerek halefiyet, gerekse alacağın temliki sebebiyle hasardan sorumlu olanlara rucü edebileceklerini, ödedikleri hasar bedelinin tahsili için yaptıkları takibe davalıların haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece husumet yokluğu nedeniyle davanın her iki davalı yönünden reddine karar verilmiş karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davaya konu taşımaya ilişkin konişmento ve navlun faturasına göre uyuşmazlığa konu taşıma işini … gemisi ile dava dışı … gerçekleştirmiş olup, 1 nolu davalı bu şirketin acentasıdır. Davacı, dava dışı sigortalılarının 1 nolu davalı ile taşıma sözleşmesi yaptığını ispatlayamamış buna ilişkin her hangi bir taşıma sözleşmesi sunamamıştır. TTK 105. Maddeye göre acentaya doğrudan dava açılamayacağından ve davacı da 1 nolu davalıya karşı asıl taşıyıcıya izafeten dava açmadığından 1 nolu davalıya husumet yöneltilmesine imkan bulunmamaktadır. Yine davacı 2 nolu davalıya taşımanın yapıldığı geminin donatanı sıfatıyla dava açmış ise de söz konusu geminin taşımanın yapıldığı tarihte donatanının 2 nolu davalı olduğu ispatlanamamıştır. Dava dosyası içinde bulunan belge ve bilgilere, mahkeme kararının gerekçesine göre delillerin takdirinde ve gerekçede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi ile esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından yatırılan 44,40.TL’nin mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/05/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.