Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/159 E. 2019/189 K. 13.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/159
KARAR NO : 2019/189
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2018 (Ara Karar)
NUMARASI : 2018/883 Esas
DAVA : Menfi Tespit – İhtiyati Tedbir.
KARAR TARİHİ : 13/02/2019
İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2018 tarih ve 2018/883 Esas sayılı ara kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve dosyanın dairemize gönderildiği anlaşılmakla, HMK 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı… Anonim Şirketi arasında 01.06.2018 tarihli satış sözleşmesi gereğince davalı şirketin mal tedarik etmeyi üstlendiğini, karşılığında ….. Bayrampaşa şubesinin ….. nolu müvekkili adına olan hesaba ait 21/10/2018 vade tarihli …. çek nolu 58.600 TL bedelli, 15/11/2018 vade tarihli …. çek nolu 57.600 TL bedelli, 22/11/2018 vade tarihli ….. çek nolu 61.700 TL bedelli, 06/12/2018 vade tarihli …. çek nolu 58.900 TL bedelli ve 21/12/2018 vade tarihli ….. çek nolu 63.200 TL bedelli 5 adet çek teslim ettiğini, davalı …. Ticaret Anonim Şirketi’nin ise sözleşmede üstlendiği tedarik işini gerçekleştiremediği nedeniyle dava konusu çekler hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, şirket kayıtları incelendiğinde davacıya davalı şirketten sözleşmeye konu malların tesliminin yapılamadığının görüldüğünü, iflas başvurusu öncesi son şirket kayıtları uyarınca dilekçe ekinde sunulan keşidecisi davacı olan toplam 300.000,00.TL bedelli muhtelif vade ve miktarlı 5 adet çekin tahsil edilmek üzere muhtelif bankalara ibraz edildiğini, davacı tarafından davalıya tevdi ve teslim edilen avans çeklerinin cari karşılıklarının muhasebe kayıtlarına yine davacının alacağı olarak işlendiğini, davacı tarafından sözleşme uyarınca ithalat bedeli karşılığı ödeme avansı mahiyetiyle verilen çeklerin karşılığında mal teslimi yapılmadığı, davalı şirketin iflas açıklaması ve operasyonlarını durdurması nedeniyle ticari imkanlarını kaybettiği noktada olup, davacının davalı şirkete verdiği çeklerin iadesi gerekeceğini, şirketin iflas sürecinde olması nedeniyle anılan çeklerin bankalardan iade alınması ve teslimi sürecinde gecikmeler ve kayıplar yaşandığını savunarak, davacının ileri sürdüğü iddiasının doğruyu ve gerçeği yansıttığının kabulü ile davasının kabulüne, yargılama giderleri ve vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/10/2018 tarih 2018/883 Esas sayılı kararında; “Tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan inceleme neticesinde; …. Bayrampaşa şubesinin ….. nolu müvekkili adına olan hesaba ait 21/10/2018 vade tarihli … çek nolu 58.600 TL bedelli, 15/11/2018 vade tarihli ….. çek nolu 57.600 TL bedelli, 22/11/2018 vade tarihli ….. çek nolu 61.700 TL bedelli, 06/12/2018 vade tarihli ….. çek nolu 58.900 TL bedelli ve 21/12/2018 vade tarihli …. çek nolu 63.200 TL bedelli toplam bedeli 300.000 TL olan beş adet çek üzerine % 20 teminat karşılığında sadece taraflarla sınırlı olmak üzere üzere İİK 72/2.fıkrası gereğince ilgili çeklerin icra takibine konu edilmesinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar vermek gerektiği…”gerekçesi ile, ….. Bayrampaşa şubesinin ….. nolu müvekkili adına olan hesaba ait 21/10/2018 vade tarihli …2 çek nolu 58.600 TL bedelli, 15/11/2018 vade tarihli …. çek nolu 57.600 TL bedelli, 22/11/2018 vade tarihli ….. çek nolu 61.700 TL bedelli, 06/12/2018 vade tarihli ….. çek nolu 58.900 TL bedelli ve 21/12/2018 vade tarihli ….. çek nolu 63.200 TL bedelli toplam bedeli 300.000 TL olan beş adet çek üzerine % 20 teminat karşılığında sadece taraflarla sınırlı olmak üzere İİK 72/2.fıkrası gereğince ilgili çeklerin icra takibine konu edilmesinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkemece verilen ara kararın 22.10.2018 tarihinde onaylanarak UYAP üzerinden dosyaya eklenmesi üzerine öğrenildiği ve verilen karar kapsamında müvekkilinin 21.10.2018 vade tarihli çekinin arkası yazdırılmak suretiyle ticari itibarı ve bankalar nezdindeki kredibilitesi sarsılarak, ticari hayatının risk altına girmesine neden olduğunu, Anayasanın 36 maddesi ile “hak arama” hürriyeti kapsamında herkese tanınmış olan temel bir hukuki koruma ve korunma yöntemi kapsamında dava yönteminin yasalarla önceden belirlendiği, sürecinin tamamlanması aşamasında hakkın özünün zarar görmemesi için geçici hukuki korumalara hep ihtiyaç duyulduğu ve bu kapsamda getirilen en önemli geçici hukuki koruma başlığı ” İhtiyati Tebdir ” olduğu ve borçsuz olan müvekkilinin durumunun tespiti noktasında açılan davada ticari hayatına zarar görmeden devam etmesi yönünden bu başlık altında da bahsekonu çeklerin ilgililerden tedavüle çıkarılmasına, arkasının yazdırılmasının ve tahsil edilmesinin bu çekler hakkında açılabilecek icra takiplerinin durdurulması, çeklerin icra takibine konu edilmesinin yasaklanması yönünde tedbir kararı verilmesi talep edilmiş, işbu talebinizin yalnızca ” …taraflarla sınırlı olmak üzere İİK 72/2.fıkrası gereğince ilgili çeklerin icra takibine konu edilmesinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar vermek” suretiyle icra takibine konu edilmesinin yasaklanması yönünde karar verildiği, geri kalan talepler yönünden red veya kabul edildiğine dair herhangi bir karar oluşturulmadığını, kısmi olarak kabul edilmek suretiyle yalnızca taraflarla sınırlı olmak üzere İİK 72/2.fıkrası gereğince ilgili çeklerin icra takibine konu edilmesinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verildiğini, 1982 Anayasası’nın 141. maddesine göre, tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini, istinaf yoluna başvurulan kısa kararın bu hususları kapsamadığı gibi, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının talep dışında kalan hususların kabul yahut reddedildiği dahi anlaşılmadığını, ayrıca yine HMK. M. 391/2 İhtiyati tedbir kararında;
a) İhtiyati tedbir talep edenin, varsa kanuni temsilcisi ve vekilinin ve karşı tarafın adı, soyadı ve yerleşim yeri ile talep edenin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası,b) Tedbirin, açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığı,
c) Tereddüde yer vermeyecek şekilde, neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiği,ç) Talepte bulunanın, ne tutarda ve ne türde bir teminat göstereceği yazılır hükmü bulunduğunu, Söz konusu madde gereği hangi sebep ve delillere istinaden ihtiyati tedbir kararının verildiği ve neyin üzerinde tedbir kararının verildiği ve reddolduğu ayrıntılı olarak kararda yer alması gerektiğini, Yargıtay 11. HD E. 2012/327, K. 2012/1023, T. 30.1.2012 ilamında ” HMK’nun 391/3 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddi halinde kanun yoluna başvurma olanağı getirilmiştir. Ancak temyiz edilen bir kararın Yargıtay tarafından temyiz incelemesinin yapılabilmesi için öncelikle kararın taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi ve süresi içerisinde temyiz edilmiş olması gerekmektedir. Bundan başka, ihtiyati tedbir kararının HMK’nun 391/2 maddesi uyarınca gerekçeli karar şeklinde yazılması gerekmekte olup, esasen Yargıtay denetiminin de gerekçeli karar üzerinden yapılması mümkündür.” denilmişse de mahkemenin verdiği karar incelendiğinde gerekçesinin ne olduğunu anlamak mümkün olmadığını, 25.09.2018 ve 09.10.2018 tarihli dilekçelerinde ısrarla belirtilen tüm hususların 02.10.2018 tarihli davalının cevap dilekçesinde de doğrulandığı üzere, davalı ile yapılan ithalat sözleşmesi süresince davalının yaşadığı ekonomik zorluklar nedeniyle, sözleşme konusu edimlerin ifa edilemediği ve işbu çeklerin bedelsiz kaldığı sabit olup, talep doğrultusunda karşılanmayan tedbir talebi sebebi ile müvekkilinin 21.10.2018 vadeli çekinin arkası yazılması ve haksız yere ticari itibarının zedelenmesi, bankalar nezdinde bulunan kredibilitesinin azalması ile ticari risk altına alınmasına neden olduğunu, Bu noktada bedelsiz kalan işbu çeklerin, davalı tarafından üçüncü kişilere ciro edilmeksizin doğrudan davalı firma tarafından tahsil amacıyla bankalara ibraz edildiğini, iflas sürecinde olan davalının ilgili çeklerin bankalardan iade alınması yönünde yaşanan gecikmeler noktasında işbu davayı açma zarureti hasıl olmuşsa da verilen tedbir kararı ile bankanın ve davalının menfaati, müvekkilihin ticari menfaatinden yüksek tutularak müvekkilinin uğrayacağı muhtemel zararların önüne geçilemediğini, Mevcut ekonomik koşullar nedeni ile çok sayıda firma davalı …. ile benzer iş ilişkileri kurduğu ve davalının bugüne kadar gizlediği finansman sıkıntıları sebebiyle edimlerini yapmaması ve avans olarak aldığı çekleri iade etmemesi sebebiyle mağdur olmaya başladığını, müvekkilinin de bu sebeple ağır zararlar gördüğünü, Hukukta mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği hükmünün havi olduğunu, davalının yaşamış olduğu beklenmedik ekonomik zorluğu aşabilmesi, gelinen noktada iflas açıklayarak, operasyonlarını durdurması neticesinde ticari imkanlarını kaybetmesi müvekkilinin suçu olmayıp, öngörebileceği bir durum da değilken, bu kapsamda davalının sözleşme uyarınca üstlendiği edimleri yerine getirmesi mümkün değilken doğan ifa imkansızlığı neticesinde bedelsiz kalan çekler yönünden müvekkilinin ödemeye zorlanması, iyiniyetli üçüncü kişilerin bulunmadığı işbu davada hukuka da aykırı olduğunu, davalının teslim edilmiş olan çekleri üçüncü kişilere ciro edilmeksizin doğrudan davalı firma tarafından tahsil amacıyla bankalara ibraz etmiş olduğunu, işbu çeklerin ilgili banka ve faktoringler nezdinden iade alınması ve teslimi sürecini başlattıklarını 02.10.2018 tarihli dilekçesinde bildirmişse de müvekkilinin 21.10.2018 tarihli çeki yönünden mevcut ekonomik koşullarda en olmaması gerekenin olduğu, arkası yazdırıldığı ve bankalar nezdindeki ticari itibari zedelendiğini, Anılan bu sebepler ile verilen ihtiyati tedbir kararının, kabul görmeyen ve hiçbir gerekçe ve görüş bildirilmeyen toplam beş adet çekin, ilgililerden tedavüle çıkarılması, arkasının yazdırılmasının ve tahsil edilmesinin yasaklanması, kararın çeklerin ait olduğu …. Bayrampaşa Şubesine ve çekleri elinde bulunduran banka ve finans kurumlarına gönderilmesi hususları yönünden verilen kararın açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ara kararda bildirilmeyen talepleri yönünden ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: HMK 355. Maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Mahkemece 17/10/2018 tarih 2018/883 E. sayılı ara kararla ihtiyati tedbir kararı verildiği, davacı vekili ara karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili bahse konu çeklerin ilgililerden tedavüle çıkarılmasına, arkasının yazdırılmasının ve tahsil edilmesinin bu çekler hakkında açılabilecek icra takiplerinin durdurulması, çeklerin icra takibine konu edilmesinin yasaklanması yönünde tedbir kararı verilmesi talep edildiği halde, mahkemece bu talebinden farklı sadece taraflarla sınırlı olmak üzere üzere İİK 72/2.fıkrası gereğince ilgili çeklerin icra takibine konu edilmesinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verildiğini belirtilmek suretiyle istinafa başvurulmuştur. Mahkemece, davacının tedbir talebi değerlendirmek suretiyle tedbiri taraflarla sınırlı tutulması, tedbirin üçüncü şahıslar yönünden karar verilmemesi, zımnen ret anlamında olup, bu hususun ayrıca gerekçeli kararda irdelenmemesinin eksiklik olmadığı görülmekle, davacının istinaf başvurusunun zımnen ret kararına yönelik olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili tedbir talebinde dava konusu çeklerin keşide edildiği ve ciro edilmek suretiyle tedavüle çıkartıldığı, devamında davalı ile arasındaki sözleşmeden kaynaklı ihtilaf nedeniyle üçüncü kişilerce kullanılmasının engellenmesi sonucunu doğuracak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin istendiği anlaşılmaktadır. Kambiyo senedi niteliğinde olan çek sebepten mücerret ödeme aracı olup, davanın tarafları dışında kalan üçüncü kişileri etkileyecek surette tedbir kararı verilemez. Bu nedenle ilk derece mahkemesince tedbir talebinin zımnen reddi yönündeki kararın yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/02/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.