Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1587 E. 2020/1112 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1587
KARAR NO : 2020/1112
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2019
DOSYA NUMARASI : 2016/1072 Esas – 2019/144 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ : 15/10/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Çek Cumhuriyetinde bulunan firmadan satın almış olduğu 1 adet dişli taşlama makinesi ve aksesuarlarının Türkiyeye getirilmesi işlemi için dava dışı … ile 14/10/2015 tarihli sözleşme imzaladıklarını, sözleşme bedelini ödediklerini, sözkonusu malzemelerin Türkiyeye gelmesi kararlaştırılan 5 tırdan 2 tanesinde bulunan ürünlerini bir türlü teslim alamayınca yaptıkları araştırmalar neticesinde bu iki tırın alt taşımayı yapan davalıya ait olduğunu tespit ettiklerini, alt taşıma işinin … tarafından verildiğini, davalı ile aralarında ticari münasebet bulunmadığını, müvekkili şirketin faturalı ürünlerinin alınması için görüşme yapmasına rağmen sonuç alamadıklarını, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/6940 soruşturma sayılı dosyasında soruşturmanın devam ettiğini, Gebze 1.sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/34 değişik iş sayılı dosyası ile makinelerin halihazırdaki durumunun tespit edilmesinin talep edildiğini, bilirkişi raporundan anlaşılacağı üzere makinelerin ilgili yerde bulunmadığını, müvekkilinin dava konusu makineleri …..San.Tic.A.Ş firmasına 15/09/2015 tarihli sözleşme ile sattığını, bu sözleşmenin makinenin teslim edilememesi nedeniyle ilgili firma tarafından feshedildiğini ve yapılan ön ödeme ile cezai bedel toplamı 55.800,00 Euro’nun müvekkili şirketten talep edildiğini, müvekkilinin 100.000,00 TL cezai şart bedeli ödediğini belirterek, 100.000,00 TL maddi zararın davalıdan tahsiline, davaya konu faturalı makine ve teçhizatların tedbiren davacıya teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dava dışı … karşı dava açılması gerekirken sadece müvekkiline karşı dava açıldığını, müvekkili firmanın menkulleri Çek Cumhuriyetinde teslim aldığını, 5 araçlık taşıma işinin müvekkili şirket tarafından yapıldığını, ücreti muaccel hale gelmesine rağmen ödemenin yapılmadığını, öncelikle taşıma ücretinin ödenmesi gerektiğini, müvekkilinin hapis hakkını kullandığını, davacının iddialarının yersiz olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/02/2019 tarih ve 2016/1072 Esas – 2019/144 Karar sayılı kararı ile; ” … Tüm dosya kapsamı ve yapılan yargılama neticesinde özellikle dosya içerisinde mevcut bilirkişi kök ve ek raporu dikkate alındığında; davacının 5 tırlık bir taşıma işinin olduğu, davalının 3 tır için akdi taşıyıcı olduğu, 2 tır için ise fiilen taşımayı yapan alt taşıyıcı olduğu, 3 tır için düzenlenen faturanın davalı tarafça, davacı tarafa düzenlendiği, davacı ve dava dışı … firması arasında imzalanan taşıma sözleşmesinde sözleşmenin taraflarının açıkça yazılmadığı, navlun miktarı ve ödeme şekline ilişkin bilgilerin yer almadığı, buna göre davalının sözleşme hükümleri ile bağlı olmasının kabul edilemeyeceği, sözleşmenin davalı tarafı bağlamadığı, buna göre davanın dava dışı … Firmasına yapmış olduğu ödemenin, davalı tarafa yapılmış ödeme şeklinde kabul edilemeyeceği, ayrıca dava dışı … Firmasına yapılan ödemelerin de yapılan taşımalardan hangisine yapıldığına dair bir bilgi yer almaması nedeniyle taşımalar ile bağlantısının kurulamadığı, navlun alacağının yükün tesliminde muaccel hale geleceği kabul edildiğinde ve davalının taşıma ilişkisi nedeniyle navlun alacağını alamadığı dikkate alınarak hapis hakkını kullanmasında yasal bir engel bulunmadığı, taraflar arasında taşıma sözleşmesi ilişkisinin varlığı sabit ve çekişmesiz olduğu, davacı ile davalı taşıyıcı tarafından emtialar için uluslararası taşıma niteliğindeki uyuşmazlığa CMR hükümlerinin uygulanması gerektiği, davalı taşıyıcının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirerek taşımayı gerçekleştirdiği, navlun alacağına hak kazandığı ve navlun alacağının dava dışı … Firmasına yapıldığı yönündeki iddaların ise davalıyı bağlamadığı, cezai şartın davalı taşıyıcının kusurundan kaynaklanmadığı, tüm dosya kapsamı ile sabit görülerek aşağıdaki şekilde subut bulmayan davanın reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Açılan davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararında bahsi geçen dayanakların gerçeği yansıtmadığını, Müvekkilinin, davaya konu taşıma işi ile ilgili olarak dava dışı firma … ile sözleşme akdettiğini, bu hususta ibraz edilen belgelere ve delillere rağmen davaya konu taşıma işi ile işbu sözleşme arasında bir bağ olmadığı yönündeki tespitlere nasıl ulaşıldığını anlayamadıklarını, bu bağlamda taşıma senedi CMR’de yer alan kayıtlar, müvekkil ile dava dışı firma arasındaki sözleşmeye konu bilgiler, mail içerikleri – tarihleri ve fatura bilgileri ile birebir aynı olduğu hususunun açık olduğunu, yine müvekkili tarafından dava dışı firmaya gönderilen navlun ücretine ilişkin ödemeler ve tarihleri ile birlikte değerlendirildiğinde birbiri içinde tutarlı ve aynı olduğunu, Taşıma silsilesinin … şeklinde olduğunu, bu silsileden anlaşılacağı üzere, müvekkili şirketin işbu taşımadan kaynaklı tüm ödemeleri, kendi akdi olan dava dışı … Lojistik firmasına yaptığını, müvekkili şirketin kendi akidi olmayan davalı firmaya bir ödeme yapma zorunluluğunun bulunmadığını, aksine davalı şirketin navlun bedelini kendi akidinden, yani dava dışı … Lojistik firmasından isteyebileceğini, ( Yargıtay 11. HD 2016/1084 E – 2016/9282 K ve 01/12/2016 T.) Taşımanın 5 araçla gerçekleşeceği ve bu taşımalar için 2 ayrı sözleşme yapıldığının dosyada mübrez evraklarla ve alıntılanan mail yazışmaları ile sabit olduğunu, davalının navlun bedelinden müvekkil şirketi sorumlu tutabilmesi mümkün değil iken, hapis hakkının kullanmasında yasal bir engel olmadığı tespitinin kesinlikle doğru olmadığını, Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında işbu taşımalara ilişkin yazılı/ sözlü hiçbir sözleşme bulunmadığını, bu durumu davalı firma yetkilisinin Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’na vermiş olduğu ifadesi ile de kabul ettiğini, Davalının kendi akidi olan … Lojistik firmasına fatura bile düzenlemeden, aralarında hiçbir bağ yok iken, doğrudan ve tek taraflı olarak müvekkili şirkete karşı fatura düzenleyip, ürünler üzerinde hapis hakkını kullanıldığının belirtildiğini, tüm süreç ve olaylar kendilerine gerek yazılı gerek sözlü olarak aktarılmışsa da, hiçbir şekilde olumlu yanıt alınamadığını ve ürünler üzerinde sözde hapis hakkı kullanılmaya devam edilerek, müvekkil şirketin maddi-manevi zararına sebebiyet verildiğini, Sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereği, borç ilişkisinden doğan alacak haklarının, kural olarak sadece borç ilişkisinin diğer tarafına karşı ileri sürülebilen haklar olduğunu, Söz konusu makinelerin ve teçhizatların türü ve özellikleri gereği, kapalı alanlarda muhafaza edilmesi ve belirli periyotlarda özel yağ ile yağlanması ve bakımının yapılması gerektiğini, bu koşullarda muhafaza edilmezse, makine ve teçhizatların korozyona uğrayacağını ve daha sonra da kullanılmasının mümkün olmayacağını, Ayrıca davalı tarafından yapıldığı iddia edilen taşımalara ilişkin olarak müvekkili şirkete karşı Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine ilişkin açılan Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2016/194 Esas – 2018/223 Karar sayılı dosyası ile görülmüş olan itirazın iptali davasında icra dosya borcunun tamamı için teminat yatırılarak, tehir-i icra kararı alındığını ve icra takibinin durdurulduğunu, bu şekliyle de davalının tüm zararlarının giderilmiş bulunduğu belirtilmişse de, işbu talepleri ile ilgili olarak karar oluşturulmadığını belirterek; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 18/02/2019 tarih 2016/1072 Esas – 2019/144 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, haksız hapis hakkı kullanılmasından kaynaklandığı ileri sürülen maddi zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Dosyada mevcut deliller, bilirkişi raporu ve Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/194 Esas sayılı dosyası kapsamına göre; davacı şirketin, Çek Cumhuriyetinde mukim Sand-Rom firmasından satın aldığı emtianın taşınması ve alıcı davalıya (ve onun talimatı ile … firmasına) teslim edilmesi hususunda davacı ile dava dışı … firması arasında sözleşme yapıldığı, …. firmasının da sözkonusu 5 tırlık taşıma işinin yapılması için davalı ile anlaştığı, davalının da bu 5 tır taşıma işinin 3 tırlık kısmı yönünden dava dışı … firması ile anlaştığı, … firmasınca 3 tır emtianın taşınarak alıcısına teslim edildiği, davalı tarafça taşınan 2 tır emtianın ise taşıma ücretinin ödenmediği iddiası ile hapis hakkının kullanıldığı belirtilerek alıcıya teslim edilmediği, emtianın teslim edilmemesi nedeniyle davacının dava konusu makineleri sattığı …San.Tic.A.Ş firmasınca davacı ile yapılan sözleşmenin feshedildiği, sözleşmenin feshi nedeniyle davacı tarafça adı geçen firmaya 100.000,00 TL cezai şart bedeli ödendiği anlaşılmaktadır.Davacı tarafça, taşıma ücretinin tamamının dava dışı … Firmasına ödendiği, bu nedenle hapis hakkı kullanımının haksız olup cezai şart bedelinden davalının sorumlu olduğu ileri sürülmüş, davalı tarafça 5 tır taşıma için davacı şirkete fatura düzenlenerek, taşıma ücretinin ödenmediği, bu nedenle haklı olarak hapis hakkının kullanıldığı savunulmuştur. Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/194 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının …., davalının … olduğu, davacı tarafça, davalı şirkete ait emtianın Çek Cumhuriyeti’nden Türkiye’ye taşındığı ancak taşıma ücretinin ödenmediği, ödeme yapılmamış olması nedeniyle hapis hakkını kullandığı, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının itirazı ile durduğu belirtilerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesinin talep ve dava edildiği, davalı tarafça, taraflar arasında hiçbir anlaşma bulunmadığı, müvekkilinin taşıma işini dava dışı … firması ile akdettiği sözleşme uyarınca bu firmaya yaptırdığı ve taşıma bedelinin bu firmaya ödendiği belirtilerek davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2018/1216 Esas 2020/205 Karar sayılı kararı ile; ilk derece mahkemesi kararının HMK 353(1)b-2 maddesi gereği kaldırılmasına; “davanın pasif husumet yokluğundan reddine” karar verildiği anlaşılmıştır.Gebze Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/21459 2016/6940 soruşturma sayılı dosyası ile; davacı tarafça davalı şirket ve dava dışı … Firması ve yetkilileri hakkında işbu davaya konu uyuşmazlıkla ilgili olarak şikayetçi olduğu, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan yapılan soruşturma sonucunda; müşteki ve şüpheliler arasındaki ilişkinin hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davacı tarafın karara itirazı üzerine Gebze 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2016/1646 D.İş sayılı kararı ile; itirazın kabulü ile takipsizlik kararının kaldırılmasına, dosyanın Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’na iadesine karar verildiği, karar tarihi itibarı ile soruşturmanın devam ettiği görülmüştür.Taraflar arasındaki uyuşmazlık uluslararası kara taşımacılığından kaynaklandığından, uyuşmazlığın çözümünde CMR ( Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyat İçin Mukavele Sözleşmesi) hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. CMR 13.m. “(1)Yükün teslimi için belirtilen yere varışından sonra alıcı, makbuz karşılığında kendisine sevk mektubunun ikinci nüshasını ve yükü teslim etmesini istemek hakkına sahiptir. ….(2)Bu maddenin 1. paragrafında kendisine sağlanan haklardan yararlanan alıcı, sevk mektubundan doğan ödemeleri ödemekle yükümlüdür. Fakat bu konuda bir anlaşmazlık çıktığında taşımacı, alıcı tarafından teminat gösterilmedikçe yükü teslim etmek zorunda değildir.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 26.04.2016 tarihli 2015/6665 E., 2016/4685 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere, davalının navlun ücretini, ancak kendi akidi olan dava dışı … Lojistik firmasından talep edebileceği anlaşılmakla birlikte, CMR 13/2.maddesi uyarınca fiili-alt taşıyıcı olduğu sabit olan davalı şirket, taşıma bedeli ödenmedikçe alıcıya karşı hapis hakkını kullanabilecektir. Dolayısıyla hapis hakkının kullanılabilmesi için taşıma ücretinin ödenmemiş olması zorunlu koşul olup, davacı tarafça taşıma ücretinin ödendiği … Lojistik firması tarafından davalıya ödeme yapılıp yapılmadığının kesin olarak tespit edilmesi gerekmektedir. Zira, hapis hakkı kullanılmasının haksız olup olmadığı bu şekilde anlaşılacaktır. Davalı tarafça gerek bu dosyada gerekse Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/194 Esas sayılı dosyasında dava konusu taşıma bedelinin kendilerine ödenmediği beyan edilmektedir. Davacı tarafça, taşıma ücretinin dava dışı … firmasına ödendiği belirtilmekte, davalının, taşıma ücretini dava dışı firmadan tahsil ettiği yönünde herhangi bir iddia ya da bu hususun araştırılması yönünde herhangi bir talep bulunmamaktadır. Taraflarca ticari defter ve kayıtlara (davalı tarafça “Ticari defterler ve kayıtlara takibe konu edilen faturaların henüz ödenmediğinin delili olarak dayanılmıştır şeklindeki beyan ile) delil olarak dayanılmış ise de, mahkemece ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı (Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/194 Esas sayılı dosyasında sadece işbu dosyada davacı şirkete ait defterler üzerinde inceleme yapılmıştır.) mahkemece alınan bilirkişi raporuna karşı sunulan beyanlarda, taraflarca bu yönde bir itirazda bulunulmadığı ve bu hususun istinaf itirazı olarak da ileri sürülmediği dikkate alındığında, davalının taşıma ücretini almadığı, bu hususun aksinin davacı tarafça iddia ve ispat edilmediğinin kabulü gerekmektedir.Bu durumda taşıma ücretini tahsil edemeyen davalının, CMR 13/2. maddesi uyarınca taşıdığı emtialar üzerinde hapis hakkını kullanabileceği (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2013/13251 Esas 2014/5169 Karar sayılı ilamı), dolayısıyla davacının ödediği cezai şart bedelinden davalının sorumlu tutulamayacağı, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davacı istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili, Dairemize ibraz ettiği 25/09/2020 tarihli dilekçesi ile; davalı tarafça rehin yolu ile icra takibi dahi başlatılmadığını, müvekkiline ait makine ve parçalarının davalının elinde çürüdüğünü, emtianın gerekli şekilde muhafaza edilmediğini belirterek, müvekkiline ait makinenin ve parçalarının ivedilikle tedbiren müvekkiline verilmesi hususunda tedbir kararı verilmesini talep etmiş ise de; işbu davanın, ödenen cezai şart bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu, HMK 389(1) maddesi uyarınca ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, davacıya ait makine ve parçalarının uyuşmazlık konusu olmadığı, dolayısıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli koşulların oluşmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacının koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibari ile Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,5 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 15/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.