Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1579 E. 2021/715 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1579 Esas
KARAR NO: 2021/715 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2019
NUMARASI: 2018/722 Esas 2019/296 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkilinin davalıya mal sattığını, davalının cari hesap ekstresine dayalı bu borcu ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin davacı şirketten satın almış olduğu malların süresinde teslim edilmediğini, teslim edilenlerin ise ayıplı olduğunu, müvekkilinin bu olay nedeniyle zarara uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/03/2019 tarih 2018/722 Esas 2019/296 Karar sayılı kararında; “…İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları içeriğine göre; duruşmada dinlenen davalı tanığı … sipariş alınan ürünlerin dikim aşamasında ayıplı olduğunun anlaşılması üzerine davacı şirkete mail yoluyla bildirim yapıldığını beyan etmiş, davacı tanığı mağaza müdürü … ise duruşmadaki beyanında, pul atlama olmadığına ilişkin bir savunmalarının olmadığını, bunu kabul ettiklerini ancak bunun olağan kabul edilebilecek birşey olduğunu kesilmeden bildirimde bulunulmadığından reklamasyonu kabul etmediklerini beyan etmiş olup, davacının 27/04/2018 tarihli mailinde de pul atlamanın bu tarz ürünlerde normal olduğunu belirtmiş olduğu, yani ürünün ayıplı olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmayıp, uyuşmazlığın ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığından kaynaklandığı, üründeki ayıbın pul atlaması olduğu ve olağan bir gözden geçirme ile anlaşılacağı dosya kapsamında taraf ve tanık anlatımlarıyla sabit olup, bu hususta ihtilaf olmadığından teknik inceleme yapılmasına gerek görülmemiş, ayıba ilişkin ihbar sürelerine dair mahkemece yapılan incelemede taraf tanıkları dinlenmiştir. Ayıbın varlığı davacı tarafça da kabul edilip, ayıbın açık ayıp niteliğinde olduğu, pul atlamanın normal bir gözden geçirme ile tespit edilebileceği hususunda tereddüt yoktur. Davalı süresi içinde ayıp ihbarında bulunduğunu ve dikim işleminin terminli olmasından dolayı ürünlerin başka firmaya tamir ettirilerek tamir işlemine ilişkin faturanın reklamasyon olarak davacıya yansıtıldığını belirtmiş ise de satımın ticari satım olduğu ve TTK 23.maddesi kapsamında 2 ve 8 günlük süreler içerisinde ayıp ihbarının yapıldığı davalı tarafça ispatlanamamıştır. Davalı ürünleri 26/03/2018 ve 02/04/2018 tarihlerinde teslim almış olup, dikim işlemine geçtiğinden geç teslime ilişkin herhangi bir ihtar göndermeyip, ürünleri kabul ettiğinden hatta dikim aşamasına geçtiğinden teslime ilişkin ayıp savunmasına itibar edilmemiştir. En son teslimin 02/04/2018 tarihinde yapıldığı dinlenen davalı tanığı, muhasebe müdürü …’ın beyanından da anlaşıldığı üzere ayıbın mail yoluyla davacıya bildirildiği ve bu konudaki mailinde 27/04/2018 tarihinde gönderildiği anlaşıldığından TTK 23.maddesinde düzenlenen ayıba ilişkin ihbar sürelerine uyulmadığı anlaşıldığından, dolayısıyla davalının ayıba ilişkin süresinde bildirimde bulunduğunu ispatlayamadığı ve cari hesaba dayalı fatura içeriği malların davalıya teslim edildiği sabit olup, davalının da bu konuda bir itirazı olmadığı dikkate alındığında davacının davasının kabulü ile davalının takibe yaptığı itirazın iptaline, dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek…”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile 5.939,26 TL asıl alacak yönünden davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına, Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 1.187,85 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkemenin kararına eksik, çelişkili ve hatalı olup denetlenebilir ve objektif olmayıp verilen karar hukuka aykırı olduğunu, Davacı da müvekkili şirketin aksesuar tedarik ettiği şirketlerden olup, müşterileri için üretim yapmak üzere davacıdan pullu şerit satın aldığını, nitekim dava dosyasına sunulan 27.02.2018 tarihli elektronik posta yazışması ile 4.700 metre pullu şerit siparişi verilmiş olup, davacı tarafça işbu sipariş 19.03.2018 tarihinde teslim edilmek üzere kabul edildiğini, Ancak bahse konu pullu şeritler süresi içerisinde teslim edilmediği, teslim edilenler ise ayıplı olarak teslim edildiğini, nitekim 19.03.2018 tarihinde ve tek seferde 4.700 metre olarak teslim edilmesi gereken ürünler, 26.03.2018 tarihinde 525 metre ve 02.04.2018 tarihinde 4135 metre olarak teslim edildiği, işbu teslim edilen ürünlerin ise pul eksikleri sebebi ile ayıplı olduğu tespit edildiğini, İşbu husus müvekkili şirketin tarafından davacıya bildirilmiş, davacı tarafça da ikrar edildiğini, nitekim müvekkili şirket yetkilisi tarafından gönderilmiş 27.04.2018 tarihli elektronik posta iletisinde davacının dava konusu pullu şeritleri en geç 19.03.2018 tarihinde teslim etmeyi taahhüt ettiği, ancak bu sürede teslim edemediği, davacının taahhüt ettiği teslim tarihini aşmasının yanı sıra teslimat şartlarına da aykırı olarak ürünleri iki partide gönderdiği, ilk parti ürünün 26.03.2018 tarihinde 525 metre olarak teslim edildiği, ikinci parti ürünün ise 02.04.2018 tarihinde 4135 metre olarak teslim edildiği, ürünlerin geç ve teslimat şartlarına aykırı tesliminin yanı sıra ayıplı olarak da teslim edildiği, gönderilen ürünlerde pul eksikleri olduğu, bu durumun davacıya derhal bildildirildiği, davacının bu ayıpları(ifa ve üründe ayıp) ikrar ettiği, davacının kusurlu davranışları sebebi ile müvekkili şirketin müşterisine taahhüt ettiği ürünlerden uğrayacağı zararların davacıya yansıtılacağı yazılı olarak bildirildiğini, Davacının üzerine düşen yükümlülükleri gerektiği gibi ifa etmemesi sebebi ile müvekkili şirketin müşterisi ile problemler yaşadığı ve işbu sebeple müvekkili şirketin büyük zarara uğradığını, maddi zararının yanı sıra büyük itibar kaybı yaşadığı, manevi zararlara da uğradığını, Davaya konu uyuşmazlık ayıpla ilgili olup bu konuda mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmaması usul ve hukuka aykırı olduğunu, Mahkemece davaya konu ürünlerde ayıbın pul atlaması olduğu ve olağan bir gözden geçirme işlemi ile anlaşılabileceği bu yönüyle bu ayıbın açık ayıp mahiyetinde olduğunu ve 2 ile 8 günlük ayıp ihbar sürelerinin geçirildiğini bu nedenlerle davanın kabulüne karar verdiğini, Pul atlaması ayıbının açkı değil gizli bir ayıp olduğunu, buna rağmen mahkemece bu uzmanlık gerektiren konuda bilirkişi raporu alınıp ayıbın açık ayıp mı gizli ayıp mı olduğu araştırılmadan hukuki alanda uzman olan mahkemece malların açık ayıplı olduğu beyan edilerek davanın reddedilmesi açıkça hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, uzmanlık konusu dışında olan bir konuda mahkemece bilirkişi raporu alınmadan put atlanmasının açık ayıp olduğu kararı hukuka aykırı olup, bahse konu ayıplar gizli ayıp mahiyetinde olup, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı bakiye alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın kabulü ile 5.939,26 TL asıl alacak yönünden davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına, asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 1.187,85 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Taraflar arasında yazılı bir satış sözleşmesi olmadığı görülmüştür. Tarafların tacir olduğu, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklandığı hususu tartışmasızdır. Taraflar arasındaki somut uyuşmazlık, davacı tarafından davalıya 26/03/2018 ve 02/04/2018 tarihli fatura ile satılan ve aynı tarihli irsaliye ile teslim edilen ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıp var ise gizli ayıpmı açık ayıpmı olduğu, süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, davacının cari hesaptan kaynaklı alacaklı olup olmadığı ve miktarı noktasındadır. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, bahse konu pullu şeritlerin süresi içerisinde teslim edilmediği, teslim edilenlerin ise ayıplı olarak teslim edildiğini, nitekim 19.03.2018 tarihinde ve tek seferde 4.700 metre olarak teslim edilmesi gereken ürünler, 26.03.2018 tarihinde 525 metre ve 02.04.2018 tarihinde 4135 metre olarak teslim edildiği, işbu teslim edilen ürünlerin ise pul eksikleri sebebi ile ayıplı olduğunun tespit edildiğini, İşbu husus müvekkili şirket tarafından davacıya bildirilmiş, davacı tarafça da ikrar edildiğini, nitekim müvekkili şirket yetkilisi tarafından gönderilmiş 27.04.2018 tarihli elektronik posta iletisi ile davacıya bildirildiğini ve reklamasyon faturası kesildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, müvekkiline süresi içerisinde ayıp ihbarı yapılmadığını belirtmiştir. Mahkemece satışa konu ürünlerin ayıplı olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmamış ise de, mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere ayıbın pul atlaması olduğu ve dosyada dinlenilen davalı ve davacı tanıklarının beyanları gözetildiğinde olağan bir gözden geçirme ile anlaşılacağı, buna göre davacı tarafından davalıya satılan ürünlerdeki ayıbın açık ayıp olup davalının TTK. 18/3 maddesinde hükme bağlanan usullerle ve ve TTK’ nın 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde ayıp ihbarında bulunulduğunun tesbit edilemediği, aksine davalı tanığının beyanına göre davalının ayıplı olduğunu bildiği ürünleri başka bir firmaya tamir ettirerek dikim aşamasında kullandığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından ayıplı satıştan kaynaklı bozuk gelen şerit bedeli açıklamalı 30/04/2018 ve 11/05/2018 tarihli reklamasyon faturası düzenleyerek davacıya gönderildiği ve davacının bu faturaları kabul etmemesi üzerine bu faturaların davacıya noter ihtarı ile gönderildiği beyan edilmiştir. Davalı, ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin süresi içerisinde davacıya iade edildiğine ve iade faturası düzenlendiğine yönelik bir delil ibraz edilmediği, davalı tarafça düzenlenip davacının kabul etmediği reklamasyon faturasına dayanak belge ibraz edilmediği ve faturanın haklı olarak kesildiği de davalı tarafça isbat edilemediği ayrıca ayıplı olduğu tesbit edilen ürünlerin davacıya teslim edilmediği ve ürünlerin ayıplı olduğu tesbit edilmesine rağmen davalı tarafından kullanıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda davalının davacı tarafından satılan ürünün ayıplı olduğunu tesbit ettiği halde ,TTK. 18/3 maddesinde hükme bağlanan usullerle ve TTK’ nın 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde ayıp ihbarında bulunulmadığı, teslim sırasında malların ayıplı olduğuna ilişkin bir tutanak tutulmadığı, sevk irsaliyesine bu konuda çekince düşülmediği, davalı tarafça teslim edilen ürünün ayıplı olduğu tesbit edildiği halde ayıplı ürünü kullandığı ve buna göre davalının ayıplı malları bu haliyle kabul ettiği varsayılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince sunulan deliller, tanık ifadeleri de gözetilerek kurulan hüküm gerekçesinde davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri detaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 405,71.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan (44,40.TL+57,10.TL=) 101,50.TL’ nin mahsubu ile bakiye 304,21.TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/052021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.