Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1577 E. 2021/945 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1577
KARAR NO : 2021/945
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2019
DOSYA NUMARASI : 2014/1442 Esas – 2019/171 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı karşı /davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında franchising sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye göre davalının sahibi olduğu “…” isimli firmanın ürünlerini, dolabını, ambalaj malzemelerini, tüm hamur ve unlu mamullerini müvekkilinin istediği zamanda ve şekilde müvekkilinin işyerine getirmesi ve davalının müvekkilinin işyerinin dekorasyonunu yapması gerektiğini, davalının bunun karşılığından, sözleşmeye bağlı olarak 30.000 TL ücret aldığını, ancak söz konusu edimlerini yerini getirmediğini, müvekkilinin işyerine ürünleri getirmediğini ve sözleşmeyi fesherederek isim hakkını vermekten vazgeçtiğini, ambalaj, malzeme, tabela gibi ürünleri geri aldığını, davalının sözleşmeyi haksız olarak feshetmesine rağmen müvekkilinin parasını iade etmediğini, davalının edimlerini kısmen dahi yerine getirmemesi nedeniyle aldığı 30.000.TL’nin tamamını iade etmesi gerektiğini belirterek, alacaklarının tespitine ve davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 23.03/2017 tarihli dilekçesi ile de, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 30.000,00-TL’nin davalı karşı davacıdan alınarak taraflarına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı/ karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında franchising sözleşmesi bulunmadığını, “…” markasının imtiyaz hakkı sahibinin müvekkili değil, … olduğunu, davacının talebinin franchising sözleşmesine dayanması halinde pasif husumet yokluğunda davanın reddi ve bu davanın Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde açılması gerektiğini; taraflar arasındaki ilişkinin müvekkilinin Çekmeköy’deki pasta-kurabiye üretimi yapan işyerinin tüm ekipmanları ile davacı-karşı davalıya devrinden ibaret olduğunu, müvekkilinin Aralık 2013’te devir için internet sitelerinde ilanlar verdiğini, davacının müvekkilinin işyerini devraldığını ve Fatih’teki bir dükkana taşıyarak, “…” ismini müvekkilinin kontrolünde kullanmak istediğini, müvekkilinin “…” isminden kaynaklı herhangi bir ücret talebinde bulunmadığını, yapılan 30.000 TL tutarındaki ödemenin devir karşılığında alındığını, işyerinin Fatih’e taşınması üzerine müvekkilinin işyerindeki tüm malzemelerin de Fatih’e götürüldüğünü, müvekkilinin davacının Fatih’teki işyerinin dekorasyonunu üstlendiğini ve bunun için 5.000 TL tutarında ek masraf yaptığını, davacının bu ücretleri ödemekten imtina ettiğini, müvekkilinin 1 hafta boyunca her gün davacıya işyerinde satış konusunda eğitim verdiğini; davacının, müvekkilinin Çekmeköy’deki imalathanesinden gelen ürünleri satacağını, tarafların satılacak ürünlerin müvekkilinin imalathanesinden alınması konusunda sözlü mutabakata vardığını, ancak davacının 2 hafta sonra başka ürünler satmaya başladığının tespit edildiğini, ısrarlara rağmen davacının müvekkilinden ürün almayacağını fakat markayı kullanmaya devam edeceğini bildirdiğini; sözleşmenin davacının iradesi ile feshedildiğini, bunun neticesinde müvekkilinin 2014 Ocak ayı içerisinde “…” isimli tabelasını ve “…” isimli pasta kutularını işyerinden almak zorunda kaldığını; davacının sözleşme şartlarına uymadığını ve devir sözleşmesi gereği ödemesi gereken 10.000 TL’yi ödemediğini, davacının İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı dosyasıyla müvekkilinden 15.000 TL alacak talebinde bulunurken, bu davada 30.000 TL talep etmesinin çelişkili olduğunu, Davacı karşı davalı sözleşme şartlarına uymadığı gibi devir sözleşmesi gereği ödemediği 10.000 TL’nin 31/12/2013 tarihinden itiren avanz faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini istediklerini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 10.000 TL’nin tahsili talepli icra takibi başlatıldığını, karşı tarafın itirazı ile takibin durduğunu, davacı/karşı davalı sözleşmeyi haksız olarak feshettiğinden ve müvekkilini zarara uğratma amacı güttüğünden icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ettiklerini belirterek, esas davanın reddine, karşı davanın kabulü ile, 10.000 TL’nin 31/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile müvekkiline ödenmesine, müvekkili lehine icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 19/02/2019 tarih ve 2014/1442 Esas – 2014/1442 Esas sayılı kararı ile; “…Dosya konusunda uzman bilirkişiye tevdii edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 17/10/2018 tarihli Raporda; Davalı/karşı davacının tanıklarının beyanları doğrultusunda, davacı/karşı davalının, davalı/karşı davacıya ait ürünler dışında başkaca firmalara ait ürünlerin satışını yaptığının kabul edilmesi halinde, davalı/karşı davacının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğinin söylenebileceği; davalı/karşı davacının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğinin kabul edilmesi halinde ise, asıl dava bakımından davanın reddine karar verilebileceği; davalı/karşı davacı taraf karşı davasında, davacı/karşı davalının sözleşme gereği ödemesi gereken 10.000 TL’yi ödemediğini belirterek, bu 10.000 TL’nin kendisine verilmesini istediği; taraflar arasında akdedilen 13.12.2013 tarihli sözleşmede, 10.000 TL’nin Aralık ayı içerisinde ödeneceği belirtildiği; fakat dosya kapsamında, söz konusu 10.000.TL’nin ödendiğine dair bir belge bulunmadığı gibi, davacı/karşı davalının, ödeme yapıldığına yönelik bir beyanının da olmadığı; dosya kapsamından, davalı/karşı davacının, davacı/karşı davalıya ait işyerinden tabela, kutu vs. gibi malzemeleri alıp götürdüğünün anlaşıldığı; bu malzemelerin değeri konusunda dosyada bir veri bulunmadığı gibi, değeri konusunda tespitte bulunulmasının da mümkün gözükmediği; bu nedenle Sayın Mahkemece, davalı/karşı davacının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğinin kabul edilmesi halinde, TBK m.50/11 hükmünün kıyasen uygulanması suretiyle, hak ve nesafet kuralları gözetilerek, davalı/karşı davacının götürdüğü malzemelere bir bedel takdir edilip, bu takdir edilen bedel 10.000 TL’den düşülerek bakiye tutar kadar karşı davanın kabulüne karar verilebileceği, davacı/karşı davalıya vekaleten sözleşmeyi imzalayan ve aynı zamanda davacı/karşı davalının eşi olan …’ın beyanlarından anlaşılacağı üzere, davalı/karşı davacının 10.000 TL değerindeki malzemesinin davacı/karşı davalıda kaldığı; bu doğrultuda, davacı/karşı davalının başka firmalara ait ürünlerin satışını yaptığının ispatlanmadığının ve dolayısıyla feshin haksız olduğunun kabul edilmesi halinde, davacı/karşı davalının yaptığı 30.000 TL ödemeden 10.000 TL düşülerek, bakiye 20.000 TL’nin davalı/karşı davacıdan alınarak, davacı/karşı davacıya verilebileceği; feshin haksız olduğunun kabul edilmesi halinde ise, davalı/karşı davacının karşı davadaki talebinin ise reddedilebileceği yönünde rapor sunduğu görülmüştür. Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Somut uyuşmazlıkta taraflar taleplerini, 13.12.2013 tarihli Davalı … ve … arasında düzenlenen ” … dükkanın devri ve isim hakkı karşılığı, …’dan 30.000-TL nakit para almıştır.(elden) Anlaşma gereği verilecek olan 40.000-TL’den kalan 10.000-TL’yi Aralık ayı içerisinde ödemesi yapılacaktır.” ifadelerinin yer aldığı belgeye dayandırmaktadırlar. Taraflar arasında, Çekmeköy’de bulunan bulunan davalıya ait davacıya malzemeleri ile birlikte devrinin yapıldığı, sözleşme bedelinin 40.000 TL olduğu, bunun 30.000-TL sinin ödendiği hususunda bir çekişme bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki çekişmeli olan kısım; dükkanın devri ile birlikte franchising sözleşmesinin de devrinin yapılıp yapılmadığı, anlaşmaya göre davacının davalıdan mal almak zorunda bulunup bulunmadığı, davacının başkaca ürünler satmasının taraflar arasındaki anlaşmaya aykırılık oluşturup oluşturmadığı, devir üzerine davalıya ait eşyaların davacı tarafından ne kadar süre kullanıldığı, davalının edimlerini yerine getirip getirmediği hususlarında olduğu görülmüştür. Davalı tara beyanına göre franchisingin devrinden dolayı davacıdan bir ücret alınmamış, söz konusu anlaşma ile kararlaştırılan sözleşme bedeli dükkan ve malzemelerin devri karşılığıdır. Anılan sözleşmede, sözleşme bedelinin “dükkan ve isim hakkının devri” karşılığı olduğu belirlidir. Bu kapsamda, taraf beyanları ve tanık anlatımlarına göre; davalı … isimli firmanın ürünlerini, tüm hamur ve ünlü mamullerini, zamanında davacı işyerine getirecek, karşılığında da davacı, bu ürünler dışında başka bir ürün satmayacaktır. Tanık anlatımlarına göre davacıya ait işyerinin belli bir süre çalıştığı, davalının anlaşılan ürünleri, bir kısım tanık anlatımlarına göre geç teslim edildiği, davacının davalı ile anlaşılan Hello cookie ürünleri dışında başka ürünleri de dükkanında bulundurarak sattığı belirlenmiş ve davacının taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı davrandığı sonucuna varılmıştır. Yine davacının söz konusu dükkanı belli bir süre çalıştırdıktan sonra yürütemediği, davalı-karşı davacının dükkana gelerek sözleşme ile davacıya verdiği, bir kısım malzeme ve dükkan tabelasını aldığı, bir kısım malzemeyi ise davacıya bıraktığı, dükkan tadilatının birlikte karşılandığı tanık ifadeleri ile ortaya konulmuştur. Buna göre, davacı tarafın kabulünde olan Franchise/isim hakkı devrine ilişkin anlaşmaya aykırı davrandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı- karşı davacı tarafça sonlandırılmasının haklı gerekçelere dayandırıldığı, bu kapsamda davacı-karşı davalının davalı- karşı davacıdan bir talepte bulunamayacağı ve davacı-karşı davalının davasının reddi gerektiği, Bununla birlikte, taraflar arasındaki anlaşmanın kısa sürede sonlanması ve davalı-karşı davacının, davacıya ait dükkana gelerek davacıya sözleşmenin başlangıcında verdiği bir kısım malzemeleri aldığı belirlendiğine göre bu malzemelerin de davalının bakiye alacağına karşılık sayılmasına karar verilmekle davalı- karşı davacının bakiye alacak talebinin yerinde olmadığı ve talebinin reddi gerektiği sonucuna varılmış ve asıl davanın reddine ve karşı davanın reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; ” A)1-DAVACI-KARŞI DAVALININ AÇMIŞ OLDUĞU DAVANIN REDDİNE, … B)1- DAVALI-KARŞI DAVACININ AÇMIŞ OLDUĞU DAVANIN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı/karşı davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı – karşı davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek, ilaveten mahkemece davalının, franchising sözleşmesini haklı sebebe dayanarak feshettiğinin belirtilmiş ise de, franchising sözleşmesini çekilmez hale getiren tarafın davalının kendisi olduğunu, zira davalının franchising sözleşmesinin gerektirdiği davranışlarda bulunmaktan kaçındığını, getirmeyi taahhüt ettiği ürünleri hiçbir zaman vaktinde getirmediğini, ürünleri mesai saatlerinin bitimine yakın zamanlarda getirdiğini, yine davalının kendi dükkanında satamadığı bayatlamış ürünleri müvekkilinin işyerine getirdiğini, müvekkilinin sözleşmesinin sürdüğü süre boyunca davalı tarafından sürekli olarak zarara uğratıldığını, ardından davalının sözleşmenin yerine getirilmesinde tamamen kusurlu olmasına rağmen sözleşmeyi haklı bir sebep bulunmaksızın feshettiğini, Davalının öne sürmüş olduğu haklı fesih sebeplerinin gerçek dışı olup bu sebeplere ilişkin hiçbir somut delil sunamadığını, buna rağmen mahkemece davalının sözleşmeyi haklı sebeple feshettiği kabul edilerek taleplerinin red edildiğini, kaldı ki davalının haklı sebeple sözleşmeyi feshetmiş olması ihtimalinde, franchising sözleşmesinin sadece bir ay sürmesi ve ardından davalının sözleşmeyi feshetmesi durumu göz önüne alındığında müvekkili tarafından davalıya verilmiş olan otuz bin TL’nin tamamı olmasa da hakkaniyet gereği en azından bir kısmının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesi gerektiğini, zira aksi halde otuz bin TL’lik bu miktarın, haksız bir cezadan farkı kalmayacağını, dosyaya sundukları deliller ve tanık beyanlarıyla iddialarını ispat ettiklerini belirterek, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılarak; Davanın kabulü ile, 30.000 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, 13/12/2013 tarihinde imzalanan sözleşmenin feshi nedeniyle sözleşme kapsamında ödenen bedelin tahsili, karşı dava ise, sözleşme ile belirlenen bedelin eksik ödendiği iddiasından kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince asıl davada verilen hükme karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Karşı dava yönünden verilen karara yönelik istinaf başvurusunda bulunulmadığından karar kesinleşmiş olmakla, istinaf incelemesi asıl dosyada verilen hükme ilişkin yapılmıştır. 13.12.2013 tarihli davalı … ile davacının eşi olduğu beyan edilen … arasında düzenlenen belgede ” … dükkanın devri ve isim hakkı karşılığı, …’dan 30.000-TL nakit para almıştır.(elden) Anlaşma gereği verilecek olan 40.000-TL’den kalan 10.000-TL’yi Aralık ayı içerisinde ödemesi yapılacaktır.” ifadelerinin yer aldığı, Çekmeköy’de bulunan davalıya ait dükkanın malzemeleri ile birlikte davacıya devrinin yapıldığı, sözleşme bedelinin 40.000 TL olduğu, bu bedelin 30.000-TL’sinin nakit ödendiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. 13.12.2013 tarihli belge davalı ile davacının eşi arasında imzalanmış ise de, taraf beyanları, sözleşmede imzası bulunan …’ın tanık olarak alınan beyanları ve tüm dosya kapsamına göre, …’ın davacı adına davalıya ödeme yaptığı, sözleşme konusu isim hakkı ve işyeri devrinin taraflar arasında söz konusu olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacı/karşı davalı 13/12/2013 tarihli sözleşmenin franchise sözleşmesi niteliğinde olduğunu belirtirken, davalı karşı davacı ise sözleşmenin franchise sözleşmesi olmadığını, sözleşmenin yalnızca Çekmeköy‘de bulunan iş yerinin devri amacıyla aktedildiğini ileri sürmektedir. Yukarıda metni belirtilen sözleşme ne başlı başına bir franchise sözleşmesi ne de iş yerinin devri sözleşmesi olmayıp, kullanılan ifadelerden sözleşmenin hem franchise hem de iş yerinin devri amacıyla yapıldığı, sözleşme içeriğinde “dükkanın devri ve isim hakkı” karşılığı ifadelerine yer verilmiş olmasının da bu hususu doğruladığı anlaşılmaktadır. Davacı/karşı davalı vekili dava dilekçesinde, davalı/karşı davacının … markalı hamur ve unlu mamüllerinin müvekkilin istediği şekilde ve zamanda müvekkilinin iş yerine getirmeyi üstlendiğini, fakat davalı karşı davacının bu edimini yerine getirmediğini, hatta sözleşmeden kısa bir süre sonra sözleşmeyi feshettiğini ve isim hakkını vermekten vazgeçtiğini beyan ederek, tabeladan ambalajlara kadar her şeyi alıp götürdüğünü belirtmiştir. Davalı/karşı davacı vekili ise, yapılan anlaşmaya göre davacı/karşı davalının … markası altında başka bir pastanenin ürünlerini satamayacağını, fakat davacı karşı davalının iki hafta boyunca müvekkilinden ürünü aldıktan sonra başka pastanelerden alınan ürünleri satmaya başladığını, davacı/karşı davalının tüm ısrarlara rağmen müvekkilinden ürün almayacağını ve markayı kullanmaya devam edeceğini yinelediğini, bu bilgiler doğrultusunda davacı/karşı davalı ile yapılan sözleşmenin davacı/karşı davalının iradesi ile feshedildiğini beyan etmiştir. Bu beyanlardan ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere sözleşme imzalanmasından yaklaşık bir ay sonra feshedilmiştir. 13/12/2013 tarihli sözleşmede, tarafların yükümlülükleri, sözleşmenin süresi, akte aykırılık veya fesih halinde cezai şart vs gösterilmemiştir. Mahkemece, sözleşmenin davalı/karşı davacı tarafça haklı nedenle feshedildiği kabul edilerek, davacı/karşı davalının talebi red edilmiş ise de; isim hakkı kullanımı ve işletme devrini kapsayan sözleşmenin bir ay gibi kısa bir sürede feshedilmesi ve sözleşmede haksız feshe ilişkin bir yaptırım düzenlenmediğinden davacı tarafça sözleşme nedeniyle ödenen bedelin, dosya kapsamı ile zarar miktarı tam olarak tespit edilemediğinden, TBK’nın 50. maddesi uyarınca tarafların karşılıklı hak ve menfaatleri de gözetilerek hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle talep edilebileceği; bu kapsamda davalı/karşı davacıya 30.000,00 TL ödeme yapıldığının sabit olduğu, davalı/karşı davacı tarafça bir kısım malzemelerin geri alındığı ve karşı dava ile talep edilen bakiye 10.000,00 TL alacağın red edilerek kesinleştiği dikkate alınarak, olayların gelişimine göre takdiren belirlenen10.000,00 TL’nin davalı/karşı davacıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile asıl davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı/karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının asıl dava yönünden kaldırılmasına, Dairemizce asıl dava yönünden esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı – karşı davalı …’ın asıl dava yönünden istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/02/2019 tarih ve 2014/1442 Esas – 2019/171 Karar sayılı kararının asıl dava yönünden HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, A) Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile; 10.000,00 TL’ nin davalı – karşı davacıdan tahsili ile davacı- karşı davalıya verilmesine, Davacı/karşı davalının fazlaya ilişkin talebinin reddine, B) Karşı davanın ESASTAN REDDİNE, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle asıl davada alınması gerekli 683,1 TL harçtan, davacı – karşı davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 511,77 TL harcın mahsubu ile bakiye 171,33 TL harcın davalı – karşı davacı …’dan tahsili ile hazinee gelir kaydına, 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle karşı davada alınması gerekli 59,30 TL harcın, davalı – karşı davacı … tarafından peşin olarak yatırılan 171,00 TL harçtan mahsubu ile artan 111,7 TL harcın, talep halinde davalı-karşı davacı …’a iadesine, 4-Asıl davada davacı- karşı davalı … tarafından yatırılan 710,8 TL harcın davalı- karşı davacı …’dan alınarak davacı- karşı davalı …’a verilmesine, 5-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında, davacı – karşı davalı … tarafından sarf edildiği anlaşılan 84,00 TL tebligat/posta gideri ile 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere; toplam 684,00 TL yargılama giderinin, haklılık oranına göre takdiren 225,72.TL’sinin davalı- karşı davacı …’dan alınarak davacı- karşı davalı …’a verilmesine, bakiyesinin davacı- karşı davalı … üzerinde bırakılmasına,6-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında, davalı – karşı davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, asıl davada kabul edilen miktar yönünden davacı- karşı davalı … lehine hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı- karşı davacı …’dan alınarak davacı- karşı davalı …’a verilmesine, 8-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, asıl dava reddedilen miktar yönünden davalı- karşı davacı … lehine hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı- karşı davalı …’dan alınarak davalı- karşı davacı …’a verilmesine, 9-Karşı davanın reddi yönünden, davacı-karşı davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, 10-Talep halinde kullanılmayan gider avansının, avansı yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 11-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı-karşı davalı … tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacı- karşı davalı …’a iadesine, 12-Davacı- karşı davalı … tarafından sarf edilen 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalı- karşı davacı …’dan alınarak davacı- karşı davalı …’a verilmesine, 13-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 14-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/06/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.