Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1571 E. 2021/1119 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1571
KARAR NO : 2021/1119
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2019
DOSYA NUMARASI : 2018/583 Esas – 2019/451 Karar
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 08/09/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Taraflar arasında 03.02.2017 tarihli “… Portföy Yönetimi A.Ş Pay Devir Sözleşmesi” ile 30.05.2017 tarihli “…Portföy Yönetimi A.Ş Pay Devir Sözleşmesi Değişiklik Protokolü” imzalanması ile, …Portföy Yönetimi A.Ş hisselerinin müvekkili şirket tarafından devir alındığını, hisse devrinin tamamlanmasından bir süre sonra, Maliye Bakanlığı MASAK Başkanlığı’nın 936.308 TL tutarında idari para cezası tebliğ edildiğini, inceleme raporu içeriğinde idari para cezasının davalıların dönemi olan 2014-2015 yılına ait olduğunu, idari para cezası ve inceleme raporunun davalılara 20.04.2018 tarihinde Beşiktaş 2.Noterliği 20.04.2018 t…. yevmiye nolu ihtarnamesi ile gönderildiğini, taraflar arasında, toplam altı adet ihtarname gönderildiğini, davalıların cezayı ödemeyeceklerini yazılı olarak bildirdiklerini, daha fazla zarara yol açılmaması amacıyla idari para cezasının Kabahatler Kanunu 17/6. madde uyarınca, 1/4 indirimiyle 702.231 TL olarak 03.05.2018’de ödenmek zorunda kalındığını, ayrıca 26.03.2018 tarihli İdari Para Cezasının iptaline ilişkin olarak, müvekkili şirket tarafından İstanbul Anadolu 1.Sulh Ceza Mahkemesi’nin D.İş: 2018/4069 no’lu dosyası ile dava ikame edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ödenmek zorunda kalınan 702.231 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2018/4069 d.iş sayılı dosyası nezdinde yapılan tirazın sonucunun, bekletici mesele yapılmasını istediklerini, dava konusu idari para cezasının 5549 sayılı kanunun 3. ve 13. maddeleri uyarınca verilmiş olduğu anlaşılmakla beraber ilgili cezanın, Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terör Finansmanının Engellenmesine Dair Tedbirler Hakkında 17. maddesinin ihlaline dayandırıldığını, gerekçesinde tutarsızlıklar olduğunu, müvekkillerinin dava konusu …Portföy Yönetimi A.Ş. hisselerini 03.02.2017 tarihinde davacı …ye devrettiğini, dava konusu para cezasının verildiği tarihin 26.03.2018 olup müvekkillerinin bu tarihte şirket ortağı ya da yetkilisi olmadıklarını, taraflar arasında imzalanan 03.02.2017 tarihli Pay Devri Sözleşmesi’nde bu tutanakla ilgili bir düzenleme yapılmadığını, davacı tarafın, devir kapsamı dışında tutmak istediği diğer birtakım borçları açıkça düzenlemesine rağmen, dava konusu idari para cezasına dayanak gösterilen 10.10.2016 tarihli tutanağa ilişkin bir düzenleme talebi olmadığını, MASAK tarafından hisse devri gerçekleştikten ve şirketin yönetimi tamamen yeni yönetime geçtikten aylar sonra 13.10.2017 tarihinde inceleme yapılarak idari para cezası tutanağının düzenlendiğini ve müvekkillereni haber verilmediğini, dava konusu para cezasına dayanak gösterilen 10.10.2016 tarihli tutanağın, müvekkillerinin o dönem hissedarı olduğu …Portföy Yönetimi A.Ş. Genel müdürü …tarafından davacı şirketin … isimli müfettişine elektronik posta yoluyla gönderildiğini, davacı yanın 10.10.2016 tarihli tutanaktan haberdar olunmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, dava konusu idari para cezasına dayanak gösterilen eksikliklerin, davacı yanca …l’in 03.02.2017 tarihinde devralınmasından sonra da tamamlanmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 18/04/2019 tarih ve 2018/583 Esas – 2019/451 Karar sayılı kararında özetle;
“… Davacı şirketin incelenen ana sözleşmesinde ortaklıktan ayrılma halinde davalıların idari para cezalarından sorumlu olacaklarına dair hüküm bulunmadığı
Taraflar arasında hisse devir sözleşmesinin 03/02/2017 tarihinde yapıldığı, devir sözleşmesi değişikliğine dair protokolünde 30/05/2017 tarihinde yapıldığı bu sözleşmelerde davalıların Masak yada başka bir kurum tarafından düzenlenen yada düzenlenecek idari para cezalarından sorumlu olacaklarına dair açık hüküm bulunmadığı İdari para cezasının dayanağı olan Masak inceleme onayının 09/05/2017 tarihinde verildiği, davacılar tarafından bu tarihten sonra yapılan 30/05/2017 tarihli protokole bu konuda sorumluluğu gerektirecek bir düzenleme konulmadığı,Masak tarafından idari para cezasının ise 26/03/2018 tarihinde düzenlendiği, bu tarih itibariyle hisse devrinin tamamlandığı, davalıların idari para cezası tarihi itibariyle, sorumluluklarını gerektirecek şirket ortağı yada yöneticisi olmadıkları anlaşılmıştır.Davalıların MASAK Başkanlığı tarafından düzenlenen 26/03/2018 tarih ve 52055169-663.05. [01-2018-01] 1018 karar sayılı 936.308,00 TL tutarındaki idari para cezasından sorumlu olduklarına dair davacı iddiası sabit olmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile;
” 1-Sabit olmayan davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı …Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Mahkemenin davanın reddine dayanak gerekçelerinin geçersiz olduğunu, verilen cezanın, davalıların dönemi olan 2014-2015 yılına ilişkin 51 usulsüz işlem ve davalıların kendi kusurları ile meydana geldiğinden genel hükümler çerçevesinde ve TTK 553. md. kapsamında sorumlu olduklarını,Davalı satıcıların, sattıkları paylara ilişkin pay devrinden önce müvekkili şirketi temsile yetkililerinin imzası bulunan hiçbir sözleşme veya belgede MASAK incelemesine ilişkin hiçbir açıklamada bulunmaksızın, paylarını devrettikleri şirketin yasal mevzuata uyduğuna ve söz konusu şirket aleyhine hiçbir inceleme ve soruşturma olmadığına ilişkin olarak satış ile ilgili müvekkili şirkete beyan, taahhüt ve garanti verdiklerini ve davalıların bu beyan, taahhüt ve garantileriyle ilgili olarak müvekkili şirkete tazmin yükümlülükleri olduğunu, davalıların bu beyan, taahhüt ve garantilerinin taraflar arasındaki sözleşmenin “6.14 Yasal Mevzuata Uygunluk” başlıklı maddesinde yer aldığını, davalıların bu yükümlülükten kurtulmaları için sözleşmenin 1.1. maddesinde yer alan tanımlar ve sözleşmenin 6.16. maddesi hükümleri gereği, mutlaka Devir Sözleşmesi veya sonradan taraflarca imzalanan ek protokollerde açıkça ve ayrıntısıyla beyan etmiş olmaları veya devirden önce müvekkili şirketi temsile yetkililerinin imzasını almak suretiyle teslim ettikleri ilave beyan yazısında müvekkili şirkete açıkça ve ayrıntılarıyla beyan etmiş olmaları gerektiğini, Sözleşmede böyle bir hüküm bulunmasaydı dahi Borçlar Kanunu’nun 219. maddesi hükümleri uyarınca, satıcı davalıların, alıcı müvekkili şirkete karşı işbu idari para cezasının tazmin edilmesinden sorumlu olduklarını, 936.308 TL’lik oldukça büyük bir meblağ içeren cezanın müvekkili şirket tarafından kabul ettiği varsayılarak karar tesis edilmesinin yasaya ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 936.308 TL bedelli MASAK cezasının müvekkili şirket tarafından payları devralma tarihinden önce bilinmediğini, dava konusu cezanın davalılar tarafından gizlenmeye çalışıldığını, Mahkemenin, Masak incelemesinin 25.08.2017 tarihinde gerçekleşen pay devrinden önce, davalılar tarafından müvekkili şirkete beyan edilmiş olduğu ön kabulü ile karar verdiğini, oysa davalıların pay sahibi olduğu şirketin paylarının müvekkil tarafından satın alınması işlemi 25.08.2017 tarihinde gerçekleşmiş iken, müvekkil şirketin Masak’ın idari para cezasına konu teşkil eden Masak incelemesinden payları devraldıktan sonra 02.10.2017 tarihinde haberdar olduğunu,
24.11.2017 tarihli MASAK İnceleme Raporu’nun 2. sayfasında yer alan;
-Başbakan Yardımcılığı’nın 09.05.2017 tarih ve E.5891 sayılı onayları uyarınca verilen göreve 18.05.2017 tarihinde başlanmıştır.
-18.07.2017 şirket paylarının tamamı başka bir portföy yönetim şirketi olan … Yönetimi A.Ş (davacı-müvekkil) tarafından satın alınmıştır.
-Şirketin yeni merkezi olan …………….. adresinde (davacı-müvekkilinin adresi) ise 02.10.2017-13.10.2017 tarihleri arasında 2015 yılı işlemleri için yerinde denetim yapılmış ve denetim sonuçları 10.10.2016 ve 13.10.2017 tarihli tutanaklar ile tespit edilmiştir.
Şeklindeki ifadelerin, beyanlarını teyit ettiğini, rapordan da anlaşıldığı üzere, müvekkilinin dava konusu şirketi gerekçede belirtilen 09/05/2017 tarihinden yaklaşık 3,5 ay sonra 25.08.2017 tarihinde devir ve teslim aldığını ve soruşturmadan ise 02.10.2017’de haberdar olduğunu, davalı satıcıların ise, müvekkili şirketi temsile yetkililerinin imzası bulunan hiçbir sözleşme veya belgede MASAK incelemesine ilişkin hiçbir açıklamada bulunmaksızın paylarını devrettikleri şirketin yasal mevzuata uyduğuna ve söz konusu şirket aleyhine hiçbir inceleme ve soruşturma olmadığına ilişkin olarak satış ile ilgili müvekkili şirkete beyan, taahhüt ve garanti verdiklerini, mahkemen gerekçesinin tarihler bakımından hatalı olduğunu, Mahkeme gerekçesinde, “Taraflar arasında hisse devir sözleşmesinin 03/02/2017 tarihinde yapıldığı, devir sözleşmesi değişikliğine dair protokolün de 30/05/2017 tarihinde yapıldığı bu sözleşmelerde davalıların Masak yada başka bir kurum tarafından düzenlenen yada düzenlenecek idari para cezalarından sorumlu olacaklarına dair açık hüküm bulunmadığı ” belirtilmiş ise de,
Taraflar arasındaki 03.02.2017 tarihli sözleşmenin “Satıcılar’ın Beyan ve Taahhütleri” üst başlıklı, 6.14. maddesinde bu tür cezaların düzenlendiğini, ancak mahkemenin bu hususu dikkate almadığını, ilgili maddenin;
Madde 6.14 Yasal Mevzuata Uygunluk: (03.02.2017 t.li Sözleşme)
“Şirket faaliyetlerini sürdürebilmesi için uyması gerekli yasal mevzuata (özellikle Sermaye Piyasası Kanunu ile ilgili mevzuatı ile vergi mevzuatına) esaslı tüm yönlerden uymaktadır. Herhangi bir Resmi Kuruluş tarafından Şirket’in herhangi bir yasal mevzuat hükmüne uymadığına ilişkin herhangi bir adli veya idari para cezası ya da başkaca bir yaptırım uygulanmamıştır veya herhangi bir bildirim ya da yazı gönderilmemiştir. Şirket aleyhine herhangi bir Resmi Kuruluş tarafından herhangi bir inceleme veya soruşturma başlatılmamıştır veya Satıcıların bildiği kadarı Şirket ile ilgili olarak yürütülen bir inceleme, araştırma ya da soruşturma bulunmamaktadır.” şeklinde olduğunu,
6.14. maddeden de anlaşıldığı üzere davalıların;
– MASAK incelemesine rağmen; şirket aleyhine herhangi bir Resmi Kuruluş tarafından herhangi bir inceleme veya soruşturma olmadığını,
– MASAK incelemesine rağmen; satıcıların bildiği şirket ile ilgili olarak yürütülen bir inceleme, araştırma ya da soruşturma bulunmadığını,
– MASAK incelemesine rağmen; herhangi bir Resmi Kuruluş tarafından Şirket’in herhangi bir yasal mevzuat hükmüne uymadığına ilişkin herhangi bir adli veya idari bir bildirim ya da yazı gönderilmediğini beyan ve taahhüt ettiklerini,
Oysa bu taahhüdün aksine 2014-2015 yılları için, devirden çok önce MASAK’ın inceleme yaptığının ortaya çıktığını, bundan davalıların bilgisi olup, 10.10.2016’da savunma verdiklerini, davalıların sürdürülen incelemeyi bildikleri halde, devir sırasında bildirmediklerini, hatta tam tersine 6.14 maddedeki inceleme olmadığı yolundaki ifade ile, beyan ve taahhütlerine aykırı davrandıklarını, bu durumun davalıların Masak incelemesini kasten gizlediklerinin delili olduğunu,
Taraflar arasında öncelikle uygulanması gereken Sözleşme ve 6.14. maddenin, davanın kabulü için yeterli olduğunu, ancak mahkemenin 6.14. maddeyi dikkate almadığını,
03.02.2017 tarihli Devir Sözleşmesi’nin “Tazminat ve Cezai Şart” başlıklı 12.1. maddesinin;
“Satıcılar bu Sözleşme’nin 6.maddesinde belirtilen beyanlar da dahil ve fakat bununla sınırlı olmamak üzere bu Sözleşme kapsamındaki herhangi bir beyanı veya garantiyi ihlal etmesi veya bu beyan veya taahhütlerinin herhangi birisinin doğru olmaması ya da Sözleşme kapsamındaki herhangi bir taahhüdünü veya yükümlülüğünü yerine getirmemesinden dolayı Alıcı’nın veya Şirket’in bundan zarara uğraması nedeniyle doğacak her türlü zarar, hal talebi, dava nedeni, hasar, yükümlülük, masraf veya her tür ve tutardaki maliyetlere karşı Alıcı’yı ve/ veya şirketi bu zarar ve taleplerden ari tutmayı ve bunları derhal tazmin etmeyi kabul ve taahhüt eder. ” şeklinde düzenleme yapıldığını,
Maddeden de anlaşıldığı üzere, 6. maddedeki beyan ve taahhütlere aykırılık söz konusu olduğunda, Satıcıların bunu tazmin edeceklerini taahhüt ettiklerini, bu nedenle 6.14. madde ve 12.1. madde değerlendirilerek davanın kabul edilmesi gerektiğini,
Devir Sözleşmesi 5-b maddesinde, davalıların 6. maddede mevcut taahhütlerin her bakımdan doğru olduğunun beyan edildiğini,
Devir Sözleşmesi, 6. madde ilk paragrafta ise, Satıcılar’ın taahhüt ve garantilerden, her birinin müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarının belirlendiğini,
Sözleşmenin yukarıda açıklanan hükümlerinden görüleceği üzere, davalı satıcıların paylarını devrettikleri şirketin yasal mevzuata uyduğuna ve şirket aleyhine hiçbir inceleme ve soruşturma olmadığına ilişkin olarak satış ile ilgili müvekkili şirkete garanti verdiklerini,
Davalı satıcılar ile müvekkili şirket arasındaki pay devri sözleşmesinin “6.16 Satıcılar’ın Sorumluluk Sınırı” başlıklı maddesinde, davalı satıcıların beyan belgelerinde ve beyan yazısında açıklanan hususlardan sorumlu olmayacaklarının düzenlendiğini,
Davalılar ile müvekkili şirket arasındaki pay devri sözleşmesinin 1.1. maddesinde yer alan konu ile ilgili tanımların ise;
“Beyan Edilmiş” Beyan Belgeleri’nde, işbu Sözleşme veya işbu Sözleşme’nin herhangi bir Eki kapsamında, makul seviyede ayrıntılarını açıklayarak, tam ve anlaşılır bir şekilde Alıcı’ya beyan edilen her türlü durumu, olayı veya koşulu ifade eder.
“Beyan Belgeleri” Beyan Yazısı’nı ve Beyan Belgeleri Listesi’nde sayılan ve Alıcı’ya CD’ye yüklenmiş olarak sağlanan belgeleri ifade eder, söz konusu CD’in (veya CD’lerin) üzeri Satıcılar ve Alıcı tarafından imzalanacaktır.
“Beyan Belgeleri Listesi” Satıcılar tarafından Alıcı’ya sağlanan tüm Beyan Belgeleri’nin listesinin Satıcılar ve Alıcı tarafından imzalanmış halini ifade eder.
“Beyan Yazısı” işbu Sözleşme’nin imza tarihinde Satıcılar tarafından Alıcı’ya hitaben düzenlenen ve Alıcı’ya sağlanan beyan ve taahhütlere ilişkin aykırı veya çelişkili durumlar hakkında açıklamaların ya da Satıcılar tarafından Alıcı’nın Şirket hakkında bilmesini gerekli gördükleri durumlar ve olgular hakkındaki açıklamaların yer aldığı yazıyı ifade eder.
Dolayısıyla, davalı satıcıların paylarını sattıkları şirket ile ilgili olarak bildirmiş olduğu garantilerin gerçekleşmemesi halinde, zararı tazmin etmekle yükümlü olduklarını, bu kapsamda davalı satıcıların Masak İdari Para Cezasını tazmin etmekle yükümlü olduklarını, davalı satıcılar ile müvekkili şirket arasındaki pay devri sözleşmesinin 6.16. maddesinin ilgili hükümleri ile, konuya ilişkin sözleşmenin 1.1. maddesinde yer alan tanımlar gereği, davalı satıcıların ancak ve ancak pay devri tarihi olan 25.08.2017 tarihinden önce Masak incelemesini müvekkili şirkete açıkladıklarına dair hükümler içeren, müvekkili şirket yetkililerince teslim alındığına dair imzalanmış bir ilave beyan yazısı veya aynı hususu içeren, Müvekkil Şirket yetkililerince imzalanmış bir ek sözleşme ya da protokol düzenlemiş olsalardı Masak İdari Para Cezası ile ilgili tazmin yükümlülüğünden kurtulacaklarını,
Oysa ki, davalıların mahkemeye pay devrinden önce Masak’ın incelemesini müvekkili şirkete açıkladıklarına dair müvekkili şirket yetkililerince teslim alındığına dair imzalanmış bir ilave beyan yazısı, bir ek sözleşme ya da protokol ibraz etmediklerini, mahkemenin, delil olarak mahkeme dosyaya sunulan sözleşme hükümlerini uygulamaksızın, Borçlar Kanunu hükümlerini dahi uygulamaksızın hukuka aykırı karar verdiğini,
03.02.2017 t.li Devir Sözleşmesi 3. md. son paragrafında;
– İstanbul 28.İcra Müd.2012/25216 nolu dosyası,
– İstanbul 5. Sulh Hukuk Mah. 2015/1337 nolu dosyası kapsamında, pay devri sonrasında uğranacak tüm zararların tazmininin Satıcılar(davalılar) tarafından taahhüt edildiğini,
Davalıların 936.000 TL gibi oldukça yüksek bir ceza meblağına yol açan incelemeyi bildirdikleri yönündeki iddialarının gerçekle bağdaşmadığını, bu iddia doğru olsaydı, icra ve mahkeme dosyaları gibi, MASAK incelemesinden sorumlu olmadıklarını ifade eden bir maddeye, Devir Sözleşmesinde mutlaka yer vereceklerini, davalıların iddia ettiği içeriğinin ne olduğu belirsiz basit bir e-mail mesajının müvekkili şirketin fiilen bu durum hakkında bilgi sahibi olmasına yol açmadığı gibi, sözleşme hükümleri gereği beyan mahiyetinde olmadığını,
Kabul etmemekle beraber; e-mail mesajı mevcut olsa ve 10.10.2016 tarihli tutanaktan haberdar olunsa dahi, e-mail içeriğinin ve Tutanağın Devir Sözleşmesine yansıtılmamasından ve özellikle 6.14. maddede “herhangi bir incelemenin mevcut olmadığı” beyan edilmesinden ve inceleme başladıktan sonra bu hususta tarafların yetkililerinin imzasının yer aldığı bir belgede davalı satıcılar tarafından hiçbir açıklama yapılmamasından dolayı, taraflar arasında kesin delil teşkil eden, Devir Sözleşmesi 6.14.maddenin esas alınacağını,
Devirden sonra inceleme yapılmasının da, Sözleşme kapsamında hukuken hiçbir önemi olmadığını, çünkü idari para cezası şirketin 2014-2015 yıllarına ait işlemleriyle ilgili olduğu için, müvekkiline atfedilecek hiçbir kusur mevcut bulunmadığını, 2014-2015 yılına ilişkin 51 usulsüz işlem, davalıların kendi kusurları ile meydana geldiğinden, taraflar arasında sözleşmeler olmasa dahi, davalıların sorumluluk döneminde olduğu için, TTK ve ilgili mevzuatın genel hükümleri çerçevesinde, dava konusu idari para cezasını tazmin etmek zorunda olduklarını,
TTK’nın 553. maddesi “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini “kusurlarıyla” ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” hükmüne amir olduğunu, MASAK cezasının davalıların kendi kusurları ile kendi dönemlerinde meydana geldiği sabit olup, genel hükümler çerçevesinde sorumlu olduklarını,
Borçlar Kanunu’nun 219/1 fıkrası uyarınca, satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olacağını, aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca satıcının, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olacağını, dolayısı ile satıcı davalıların, alıcı müvekkiline karşı işbu idari para cezasının tazmin edilmesinden Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca da sorumlu olduklarını belirterek,
İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilince 04/03/2021 tarihinde ek istinaf dilekçesi ibraz edilmiş ise de, ek istinaf dilekçesi süresinde olmadığından bu dilekçede ileri sürülen itirazlar istinaf incelemesinde dikkate alınmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, anonim şirket pay devir sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davacı tarafça, dava dışı …Portföy Yönetimi A.Ş paylarının davalılardan devralınmasından sonra Maliye Bakanlığı MASAK Başkanlığı’nca payları devralınan şirketle ilgili olarak 936.308 TL tutarında idari para cezası tebliğ edildiğini, idari para cezasının davalıların dönemi olan 2014-2015 yıllarına ait olduğunu, ihtarname ile davalılarca ödenmesinin istenilmesine rağmen ödeme yapılmayınca zararın artmaması için Kabahatler Kanunu 17/6. madde uyarınca 1/4 indirimle 702.231 TL olarak 03.05.2018’de ödenmek zorunda kalındığı, idari para cezasının, pay devrinden önceki usulsüz şirket işlemlerine dayanması nedeniyle bu bedelden davalıların sorumlu olduğu belirtilerek, ödenen bedelin davalılardan tahsiline karar verilmesi talep edilmiş, Davalı tarafça, Maliye Bakanlığı MASAK Başkanlığı’nca yapılan incelemeden pay devrinden önce davacının haberdar olduğu, bu hususu kabul ederek sözleşmeyi imzaladığı, davalıların sorumlu olacaklarına dair sözleşme ve ek protokolde hüküm bulunmadığı, bu nedenle idari para cezasından davacı şirketin sorumlu olduğu belirtilerek, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Taraflar arasında 03.02.2017 tarihli “…Portföy Yönetimi A.Ş Pay Devir Sözleşmesi” 30.05.2017 tarihli “…Portföy Yönetimi A.Ş Pay Devir Sözleşmesi Değişiklik Protokolü” imzalandığı, davacı vekilince dosyaya ibraz edilen Devir ve Ferağ Beyanı başlıklı 25/08/2017 tarihli belgelerin davacı şirkete devredilen payların pay defterine kaydının yapılmasını içerdiği, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 01/08/2018 tarihli yazı cevabına göre, …Portföy Yönetimi A.Ş’nin, İstanbul Portföy Yönetim Anonim şirketince devir alındığı 18/10/2017 tarihinde tescil edildiğinden, kaydının kapatıldığı anlaşılmaktadır.
…Portföy Yönetimi A.Ş.’ nin 2014 ve 2015 yılı işlemleri denetlenerek yapılan incelemelere göre SPK uzmanı tarafından tanzim edilen 24.11.2017 tarihli Yükümlülük İhlali İnceleme Raporu’nda; Maliye Bakanlığı Masak Başkanlığının 15 Şubat 2016 tarihli yazısı ile 2016 yılı yükümlülüklere uyum denetimi programında belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde sermaye piyasası aracı kurumları ile portföy yönetim şirketleri nezdinde yükümlülüklere uyum denetimi yapılmasının talep edildiği, Masak Başkanlığının talebi üzerine Başbakanlık Yardımcılığının 09.05.2017 tarihli görevlendirme onayları uyarınca …Portföy Yönetimi AŞ nezdinde yükümlülük denetimi yapılmasının kararlaştırıldığı, Başbakan Yardımcılığının 09.05.2017 tarihli onayları uyarınca verilen göreve 18.05.2017 tarihinde başlandığı, şirketin eski merkezinde 12.08.2016 -10.10.2016 tarihleri arasında, şirketin yeni merkez adresinde 02.10.2017- 13.10.2017 tarihleri arasında 2015 yılı işlemleri için yerinde denetim yapıldığı ve denetim sonuçlarının 10.10.2016 ve 13.10.2017 tarihli tutanaklar ile tespit edildiği, şirket tarafından Tedbirler Yönetmeliğinin 17. maddesinin (1) numaralı fıkrası çerçevesinde müşterilerine hesap açılması aşamasında imzalattırılan Çerçeve Sözleşmesi‘ne bütünleşik olarak …nezdinde açılan ve 10.10.2016 tarihi itibari ile aktif olan 66 yatırımcı hesabında kendi adına ve fakat başkası hesabına hareket edilip edilmediğine ilişkin beyanların alınmadığının görüldüğü, bu hususta şirketin eski yetkililerince 10.10.2016 tarihinde açıklama yapıldığı, şirketin mevcut yetkililerince de 13.10.2017 tarihinde açıklama yapıldığı, şirket yetkilileri tarafından yapılan her iki açıklamanın şirketin yükümlülüğünü yerine getirmemesini açıklar nitelikte olmadığı ve şirketin Tedbirler Yönetmeliğinin 17. maddesinin (1) numaralı fıkrasına aykırı hareket ettiği tespit edilerek, idari para cezası uygulanması kanaatine varıldığı,
SPK uzmanı tarafından tarafından hazırlanan 24.11.2017 tarihli Yükümlülük İhlali İnceleme Raporu’na binaen Maliye Bakanlığı Masak tarafından, …Portföy Yönetimi AŞ hakkında 26.03.2018 tarihinde 936.308 TL idari para cezası kararı verildiği, davacı tarafça bu bedelin Kabahatler Kanunu 17/6. madde uyarınca 1/4 indirimiyle 702.231 TL olarak 03.05.2018’de ödendiği beyan edilmektedir.
Taraflar arasındaki 03.02.2017 tarihli sözleşmenin “Satıcılar’ın Beyan ve Taahhütleri” üst başlıklı,Yasal Mevzuata Uygunluk başlıklı 6.14. Maddesinde;
“Şirket faaliyetlerini sürdürebilmesi için uyması gerekli yasal mevzuata (özellikle Sermaye Piyasası Kanunu ile ilgili mevzuatı ile vergi mevzuatına) esaslı tüm yönlerden uymaktadır. Herhangi bir Resmi Kuruluş tarafından Şirket’in herhangi bir yasal mevzuat hükmüne uymadığına ilişkin herhangi bir adli veya idari para cezası ya da başkaca bir yaptırım uygulanmamıştır veya herhangi bir bildirim ya da yazı gönderilmemiştir. Şirket aleyhine herhangi bir Resmi Kuruluş tarafından herhangi bir inceleme veya soruşturma başlatılmamıştır veya Satıcıların bildiği kadarı Şirket ile ilgili olarak yürütülen bir inceleme, araştırma ya da soruşturma bulunmamaktadır.” şeklinde,
“Tazminat ve Cezai Şart” başlıklı 12.1. maddesinde;
“Satıcılar bu Sözleşme’nin 6.maddesinde belirtilen beyanlar da dahil ve fakat bununla sınırlı olmamak üzere bu Sözleşme kapsamındaki herhangi bir beyanı veya garantiyi ihlal etmesi veya bu beyan veya taahhütlerinin herhangi birisinin doğru olmaması ya da Sözleşme kapsamındaki herhangi bir taahhüdünü veya yükümlülüğünü yerine getirmemesinden dolayı Alıcı’nın veya Şirket’in bundan zarara uğraması nedeniyle doğacak her türlü zarar, hak talebi, dava nedeni, hasar, yükümlülük, masraf veya her tür ve tutardaki maliyetlere karşı Alıcı’yı ve/ veya şirketi bu zarar ve taleplerden ari tutmayı ve bunları derhal tazmin etmeyi kabul ve taahhüt eder. ” şeklinde düzenleme yapıldığı görülmektedir. Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, pay devri yapılan şirkette Masak tarafından 12.08.2016 -10.10.2016 tarihleri arasında inceleme yapıldığı, şirket yetkililerinden inceleme sırasında açıklamalar alındığı; şirket pay devri sözleşmesinin 03.02.2017 tarihinde, Devir Sözleşmesi Değişiklik Protokolünün 30.05.2017 tarihinde yapıldığı ve sözleşmede bu hususta bir düzenleme bulunmayıp, taraf temsilcilerinin imzalarını taşıyan başka herhangi bir yazılı belge ile Masak incelemesinin davacıya bildirildiğine dair yazılı delil ibraz edilmediği gözetildiğinde, davalılar tarafından, sözleşmenin 6.14 maddesine aykırı davranıldığı, her ne kadar davalı tarafça Masak incelemesinin devirden önce davacı şirket müfettişine mail ile iletildiğine dair fotokopi belge ibraz edilmiş, şirketin tüm belge ve kayıtlarının davacı müfettişinin incelemesine sunulduğu iddia edilmiş ise de, davacı şirket temsilcilerine incelemenin usulüne uygun olarak devirden önce bildirildiğinin ispatlanmadığı, söz konusu idari para cezasının devre konu şirketin davalılara ait olduğu 2014-2015 yıllarında yapılan işlemlerine binaen tanzim edildiği, hisse devrinden sonra şirketin yeni merkez adresinde 02.10.2017- 13.10.2017 tarihleri arasında da inceleme yapılmış ise de, incelemenin 2015 yılı işlemleri için yapılarak, 10.10.2016 ve 13.10.2017 tarihli denetim sonuçlarına binaen düzenlenen tutanaklara istinaden SPK uzmanı tarafından 24.11.2017 tarihli Yükümlülük İhlali İnceleme Raporu’nun hazırlandığı, idari para cezası tanzim tarihinin devirden sonra olmasının sonuca etkili olmadığı, bu hali ile davalıların taraflar arasındaki sözleşmenin 12.1. maddesi uyarınca davacı alıcının zararını tazmin etmekle sorumlu oldukları nazara alınarak ve İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 2018/3563 değişik iş sayılı dosyasında verilen kararın, işbu dosyada karar tarihinden önce kesinleştiği gözetilerek, mükerrer ödemeye sebebiyet vermemek için sözkonusu karar gereğince davacı şirkete ödeme yapılıp yapılmadığı sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece delillerin toplandığı, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir eksiklik de bulunmadığı dikkate alınarak, değerlendirme dairemizce yapılmıştır.
İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 2018/3563 değişik iş sayılı dosyasında mahkemece verilen 29/01/2019 tarihli kararda; “idari para cezasına ilişkin yapılan itirazın kısmen kabulüne, MASAK Başkanlığı tarafından düzenlenen26/03/2018 tarih ve 52055169-663.05. [01-2018-01] – 1018 karar sayılı 936.308,00 TL tutarındaki idari para cezasının 897.568,00 TL’lik kısmı yönünden itirazın reddine, MASAK Başkanlığı tarafından düzenlenen 26/03/2018 tarih ve 52055169-663.05. [01-2018-01] 1018 karar sayılı 936.308,00 TL tutarındaki idari para cezasının 38.470,00 TL’lik kısmının iptaline,” karar verilmiş, karar İstanbul 5.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 11/03/2019 tarih ve 2019/1358 d.iş sayılı itirazın reddine ilişkin kararı ile kesinleşmiştir.Dairemizce İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 2018/3563 değişik iş sayılı dosyasının bir örneği UYAP ortamından getirtilerek dosya arasına alınmış, Hazine ve Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı’na yazı yazılarak, davacı tarafça beyan edilen 702.231 TL idari para cezasının ödenip ödenmediği, İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin 29/01/2019 tarih ve 2018/3563 D. İş sayılı kararı ile iptal edilen 38.470,00 TL’nin geri iadesi için başvuru yaplıp yapılmadığı, yapılmış ise ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuş, gelen yazı cevabında; 936.308,00 TL tutarındaki idari para cezasının 1/4 indirimle 702.231 TL olarak ödendiği, İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliğince iptal edilen 38.470 TL’nin %25 indirimli hali ile 28.852,50 TL olarak ödendiği dikkate alınarak, mahkeme kararı ile idari para cezasının kısmen kaldırılması nedeniyle 28.852,50 TL’nin davacı şirkete ait hesap numarasına aktarıldığı bildirilmiştir. Bu durumda, davacının davalılardan 702.231-28.852,50= 673.378,50 TL talep edebileceği, davacı tarafça davalılara gönderilen 20.04.2008 tarihli ilk ihtarnamenin tebliğ şerhinin bulunmaması nedeniyle cevabi ihtarname tarihi olan 30.04.2008 tarihinde davalıların temerrüde düştükleri, davacının, dava tarihi itibarı ile ödemiş olduğu 702.231 TL’nin tahsili için dava açmakta haklı olduğu, yargılama sırasında sonuçlanan İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin 29/01/2019 tarih ve 2018/3563 D. İş sayılı kararı neticesinde 38.470 TL’nin %25 indirimli hali ile 28.852,50 TL’nin davacıya iade edildiği, dolayısıyla davacıya ödenen 28.852,50 TL miktarında davanın konusuz kaldığı ve davanın açılmasına davalıların sebebiyet verdikleri nazara alınarak, tespit edilen miktar ve temerrüt tarihine göre davanın kısmen kabulüne, 28.852,50 TL yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/04/2019 tarih ve 2018/583 Esas – 2019/451 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle,
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
673.378,50 TL’nin temerrüt tarihi olan 30/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,
28.852,50 TL yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN:
3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 45.998,50.TL harçtan, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 11.992,35.TL harcın mahsubu ile bakiye 34.006,15 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 12.033,45 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 188,4 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalılar tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir olunan 50.718,93.TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN:
9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-Davacı tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 23,63.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gidiş/ dönüş ücreti ve 0,60.TL müzekkere gideri olmak üzere; toplam 145,53 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
11-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 08/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.