Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/157 E. 2020/1292 K. 12.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/157
KARAR NO : 2020/1292
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2017
DOSYA NUMARASI : 2016/324 Esas – 2017/633 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 12/11/2020
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesind özetle; davalı hakkında Gebze …. İcra Müdürlüğü’nün … E.nolu dosyası ile TTK gereği hapis hakkını kullanarak rehnin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalının taşımadan kaynaklanan alacaklarını ödemediğini, müvekkilinin alacağına yönelik girişilen takibe davalı tarafın haksız olarak itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin adresinin Ankara olduğunu, bu nedenle Ankara Merkez icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkili şirket ile dava dışı TCDD arasında 27.11.2014 tarihli Eskişehir 12 YBO müdürlüğü mıntıkasında bulunan yedek yol malzemelerinin yükletilmesi İğciler İstasyonuna Nakli ve İstiflenmesi Hizmeti Alımına İlişkin Sözleşme akledildiğini, iş bu sözleşme ile davacı şirket ve müvekkili şirket arasında 16.12.2014 tarihinde “Çekici ve Ray Dorsesi Kira Sözleşmesi Eskişehir-Ankara” sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketin taşeron olarak davacı şirket ile anlaştığını, davacı tarafça haksız olarak hapis hakkı kullanılan rayların TCDD’ye ait olduğunu, devlet malı üzerinde hapis hakkı kullanma hakkının bulunmadığını, davacının sözleşmeye uygun davranmadığını, müvekkilini uğrattığı zararın ödenmesi için davacıya ihtar çekildiğini, ihtar edilen bedel ödenmediği için sözleşmenin fesh edildiğini belirterek, davanın reddine ve % 20′ den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/07/2017 tarih ve 2016/324 Esas – 2017/633 Karar sayılı kararı ile; …Gebze İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/331 Esas – 2015/366 Karar sayılı kararın incelenmesinde; TCDD Genel Müdürlüğü’ nün Gebze ….İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasında yapılan haciz işlemlerine karşı şikayet yoluna gittiği, yapılan yargılama sonunda mahkemenin 27.05.2015 tarihli karar ile hacze konu malların üçüncü kişi TCDD ait olduğunu ve devlet malı olduğunu, 3.kişi tarafından yapılan taşıma sözleşmesine istinaden rehin hakkı kullanılamayacağını belirterek şikayetin kabulü ile haczedilen mallar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verildiği, kararın temyiz için Yargıtay ilgili hukuk dairesine gönderildiği, henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır. Yapılan yargılamada mahkemece davacı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemelerinin yaptırıldığı, dosyada yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu bilirkişinin dosyaya ibraz etmiş olduğu 03.11.2016 havale tarihli raporunda özetle;davacı şirkete ait ticari defterler üzerinde yapılan incelemede takip konusu faturaların ticari defterlerde kayıtlı olduğu ve davacının davalıdan 98.478,54 TL alacaklı olduğu, davaya konu olan alacak bedelinin ödenmediğini, 98.478,54 TL alacaklı olduğunu bildirdiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında alacaklı davacı şirket ile borçlu davalı şirket arasında taşıma sözleşmesi olduğu, TTK’ nın 891 maddesi gereğince eşya taşıma alacaklısına alacağın tahsili için taşıyıcının zilyetinde bulunan haczi kabil mallar üzerinde rehin hakkı tanındığı, bu nedenle davacı alacaklının davalı borçlu şirketin taşıma işini yaptırdığı TCDD’ ye ait 16 adet 36 metrelik uzunluğunda ray ve 1 adet ray kaldırma aparatının paraya çevrilmesi için rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlattığı, davalı tarafın yetkiye, rehne, borca, faize ve tüm ferilere itiraz ettiği ve takibin durdurulmasına karar verildiği, ayrıca Gebze İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2015/331 Esas – 2015/366 Karar sayılı dosyasında üçüncü kişi TCDD Genel Müdürlüğü’ nün Gebze …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında yapılan haciz işlemlerine karşı şikayet yoluna gittiği, yapılan yargılama sonunda mahkemenin 27.05.2015 tarihli karar ile hacze konu malların üçüncü kişi TCDD ait olduğunu ve devlet malı olduğunu, 3. kişi tarafından yapılan taşıma sözleşmesine istinaden rehin hakkı kullanılamayacağını belirterek şikayetin kabulü ile haczedilen mallar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verildiği, kararın temyiz için Yargıtay ilgili hukuk dairesine gönderildiği, henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır. Devlet mallarının neler olduğu 1050 sayılı Kanun’ un 2. maddesinde belirtilmiştir. Devlet malları gerek kamu hizmetlerine doğrudan tahsis edilmiş bulunan gerek temin ettiği ekonomik ve sosyal menfaatler dolayısıyla yararlanılan bütün mallardır. Maliye Bakanlığı ve Satıştay’ ın denetiminde olan sarfiyat için işlem kolaylığı sağlamaya matuf ayrıcalık onun Devlet malı olmaktan çıkarıldığı anlamına gelmez. 209 sayılı Kanun hükmünce kurulan öz sermayesi tümüyle Devlet tarafından karşılanmış döner sermayeler ve bunlardan üretilmiş olan taşınır ve taşınmaz mal ve haklar aynı Kanun’ un 3. maddesi uyarınca belirli bir kamu hizmedinin devamına tahsis edilmiştir. Bu nitelikleri itibarıyla bu mal ve paraların haczi mümkün olmadığı gibi bu mallar üzerinde hapis hakkıda mümkün değildir. Rehnin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipte hapis hakkına konu malların davalı borçlunun sahibi olmadığı, davacı alacaklının ise sadece taşıyıcı zilyedi olduğu, davacı alacaklının haczedilemeyecek bu mallar üzerinde hapis hakkının bulunmadığı, TTK’ nin 891. maddesine istinaden alacaklı taşıdığı TCDD’ ye ait tren rayları üzerinde taşır rehninin paraya çevrilmesine ilişkin takibe geçmiş ise de bahse konu hapis hakkı haczi kabil mallar üzerinde mümkün olduğu fakat takibe konu malların ise devlet malı olduğu, dosya kapsamındaki mallara istinaden rehin hakkı kullanılamayacağı, Yargıtay 8.HD’nin 2012/14973 esas,2013/3748 karar sayılı kararında itirazın iptali davasına bakan mahkemenin rehin hakkının varlığını ve rehin hakkına ilişkin itirazları inceleyeceğini belirttiği, davacının rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapma hakkı bulunmadığından, itirazın iptali davasında takip ile sıkı sıkıya bağlı olunduğundan itirazın iptali talebinin esasa girilmeden ve esas yönünden değerlendirme yapılmadan usulden reddine, dava usulden red edildiği için davalı tarafın tazminat talebi hususunda karar verilmesine yer olmadığına dair … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Takibin rehinin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan bir takip olduğu, davacının üçüncü kişiye ait mallar üzerinde hapis hakkı ve dolayısıyla rehin hakkı bulunmadığından rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapma hakkı bulunmadığından itirazın iptali talebinin usulden REDDİNE, 2-Dava usulden red edildiği için tazminat talebi hususunda karar verilmesine yer olmadığına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TTK’nın 891. maddesinde yer alan kanuni düzenlemelerin, eşya taşıma alacaklısına alacağının tahsili hakkına ilaveten, taşıyıcının zilyedinde bulunan haczi kabil mallar üzerinde gizli bir rehin hakkı ve hapis hakkı doğurduğunu, müvekkiline rehin takibi yapma yetkisi verdiğini,Kanunun yük alacaklısı hakkının doğumunu öngördüğü hükümlerinde, yükün malikine göre bir ayrım yapmadığını, başka bir ifade ile yük alacaklısı hakkının doğduğu hallerde, yükün kime ait olduğu ile ilgilenmediğini, hatta gemi alacaklısı hakkı için geminin devlete ait olduğu ile ilgilenmediği gibi, yükün kamu hizmetine tahsis edilmiş bir yük olmasının da yük alacaklısı hakkının doğumuna engel olmadığını, devlete ait yükler üzerinde yük alacaklısı hakkı doğmasının, gayet mantıklı ve esasında bir yönüyle devletin ve kamunun da yararına olduğunu, Bununla birlikte sözkonusu (İİK82/B1) hüküm ile devlet malları için haciz yasağı getirilmesi ile rehin hakkının doğumunun birbirinden farklı hususlar olduğunu, başka bir ifade ile haczin caiz olmamasının rehnin de caiz olmadığı anlamına gelmeyeceğini, örneğin taşıyıcının navlun alacağından dolayı yük üzerindeki rehin hakkından, yükün sahibinin devlet olması sebebiyle onu mahrum bırakmanın akla yatkın bir gerekçesi olmayacağı gibi pratikte de çoğu taşıyanın yük alacaklısı hakkından mahrum olacağı düşüncesi ile devlete ait malları taşımak istemeyeceğini, Yerel mahkeme tarafından eksik incelemeyle ve yorum yapılmak suretiyle karar verildiğini, hükmün, taşıması gereken hususları/ gerekçeleri taşımadığını, genel ve soyut ifadelere yer verildiğini, red kararının gerekçesinin bulunmadığını, kararın HMK’nın 297/1-c. maddesinde belirtilen hususları içermediğini,Delilleri arasında bulunan ve kararda geçen Gebze 1. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2015/331 Esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, Hapis hakkı kullanılan rayların, devlet malı olmadığını, karşı tarafın bununla alakalı bir bilgi-belge sunmadığını, alacaklarının bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, taşıma sözleşmesinden doğan alacağın tahsilinin, borçlunun haczi kabil malları ile mümkün olduğunu, alacak takibi yapılması ve işbu takibinin kesinleşmesi akabinde borçlunun menkul mallarını kaçırma gizleme ihtimali bulunduğunu, bu nedenle taşınan mallar üzerinde hapis hakkı kullanıldığını, mahkemece davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, Yerel Mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise res’en gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı şirket ile dava dışı TCDD arasında 27.11.2014 tarihli “Eskişehir 12 YBO Müdürlüğü mıntıkasında bulunan yedek yol malzemelerinin yükletilmesi İğciler İstasyonuna Nakli ve İstiflenmesi Hizmeti Alımına İlişkin Sözleşme” akledildiği, bilahare davacı şirket ve davalı şirket arasında 16.12.2014 tarihinde “Çekici ve Ray Dorsesi Kira Sözleşmesi Eskişehir-Ankara” imzalandığı, davacı tarafça taşıma bedelinin ödenmediği gerekçesi ile taşımaya konu 16 adet 36 metrelik YHT rayı üzerinde hapis hakkı kullanıldığı belirtilerek tesliminin yapılmadığı, davacı tarafça Gebze …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında dava konusu menkul mallar üzerinde hapis hakkı uygulanmasının talep edildiği, icra müdürlüğünce 24/02/2015 tarihinde hapis hakkı uygulanarak davacıya rehnin paraya çevrilmesi için takibe geçilmesi için 15 günlük süre verildiği, davacı tarafça 29/02/2015 tarihinde davalı aleyhine taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, davalı tarafça süresinde icra takibine itiraz edildiği anlaşılmaktadır. Mahkeme kararının gerekçesinde belirtilen Gebze İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/331 Esas 2015/366 Karar sayılı kararının temyiz edildiği, Uyap üzerinden yapılan incelemede, kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2017/10464 Esas 2020/217 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği görülmektedir. İtirazın iptali davalarında, usulüne uygun icra takibi yapılmış olması dava şartıdır. Mahkemece de belirtildiği üzere, devlet malı niteliğindeki YHT raylarının haczi kabil olmadığından, hapis hakkı kullanılarak, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine konu edilmelerinin mümkün olmadığı, icra mahkemesine yapılan şikayetler hakkında verilen kararlar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden icra hukuk mahkemesi kararının kesinleşmenin beklenilmesine gerek olmadığı, mahkeme gerekçesinin yeterli ve yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibari ile Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 12/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.