Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1556 E. 2019/1358 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1556 Esas
KARAR NO : 2019/1358 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 24/04/2019
DOSYA NUMARASI: 2016/1145 Esas – 2019/320 Karar
DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali)
KARAR TARİHİ : 09/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin, … alacağına karşılık hamili bulunduğu keşidecisi … olan, İstanbul’da düzenlenen 10/11/2016 düzenleme tarihli, 15/12/2016 vade tarihli ve 286.650,00 TL bedelli, 10/11/2016 düzenleme tarihli, 30/12/2018 vade tarihli ve 57.330,00 TL bedelli, 10/11/2016 düzenleme tarihli, 30/12/2018 vade tarihli ve 3.822,00 TL bedelli 3 adet senedi ofis binasında kaybettiğini, kaybolan senetlerin tahsilatı mümkün olmadığından davacı şirketin mağduriyetinin oluştuğunu, anılan nedenlerle davanın kabulü ile dava konusu senetlerin iptaline, senetler hakkında ödeme ve ciro yasağı konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 24/04/2019 tarih 2016/1145 Esas – 2019/320 Karar sayılı kararında;”…Dava dilekçesi ve davacı vekili tarafından sunulan 15/02/2019 tarihli beyan dilekçesinin incelenmesinde; davacı tarafın iptalini istemiş olduğu senetlerde keşideci imzasının bulunmadığı anlaşılmış, bu nedenle henüz kıymetli evrak vasfını kazanmamışlardır. Kaybolduğu iddia edilen senetlerin TTK’nun 776. maddesinde belirtilen unsurları taşıması dava şartıdır. İptal istenen senetlerde davacının beyanına göre keşideci imzasının bulunmadığı, bu hali ile de TTK. 776. maddesindeki yasal unsurları taşımadığından senet niteliğinde sayılamayacağı, dava konusu senetlerin hukuki dayanağının bulunmadığı, kıymetli evrak niteliğini almayan senetlerin iptalinin mümkün olmadığı anlaşılmakla davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş…”gerekçesi ile;İptali talep edilen bonolarda keşideci imzasının bulunmadığı, dolayısıyla söz konusu bonoların bono yada kıymetli evrak vasfını taşımadıkları anlaşıldığından davacının davasının REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi, davacının beyanına göre imzasının bulunmadığı yönünde gerekçe oluşturmasının hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından 30.01.2019 tarihli celsesinde 1 numaralı ara kararında ” davacı tarafça dosyaya ibraz edilen senet örneklerinde borçlu imzasının bulunmadığı anlaşılmakla bu hususta beyanda bulunulması hususunda sürenin verildiğini”, müvekkili şirketinin cevap dilekçesinde “senet örneklerinin imzalı halinin müvekkili şirket kayıtlarında bulunmadığı ‘ yönünde beyanda bulunulduğunu, ancak yerel mahkemesince beyanlarını yanlış yorumlayarak senet asıllarında da imzanın bulunmadığı yönünde bir değerlendirme ile usul ve yasaya aykırı kararın verildiğini, esasında şirket kayıtlarında yer alan belgelerde üçüncü kişilerin imzaları herhangi bir hukuki ve cezai tatbikata mahal vermemek adına saklanmdığını, bu açıdan kıymetli evrak bakımından müvekkili şirketin kayıtlarında kıymetli evrakın seri numarası, alacaklı ve borçlu taraf bilgilerinin saklandığını, Senet asıllarında imzanın mevcut olduğunu, yerel mahkeme tarafından bononun iptaline karar verilmesinin gerektiğini, ancak davanın reddine kararının verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, söz konusu davayı açmak için senet örneğinin veya görselini ibraz zorunluluğunun olmadığını, senedin bilgilerinin verilmiş olmasının yeterli olduğunu, müvekkili şirket senetleri takip edebilmek için imzalı suretlerinin saklamasının ve bunları mahkemeye ibraz etmiş olmasının senet asıllarında imza olmadığı anlamına gelmeyeceğini,TTK’nın kıymetli evrakın iptalini düzenleyen 651. maddesinde kıymetli evrakın iptali için zayi edilmiş olmasının arandığını, zayi olmak sadece senede ilişkin bir durumu belirttiğini ve senette yer alan hak ile herhangi bir ilişkisinin olmadığını, zayi alacaklının senedin rızası hilafına elden çıkması nedeniyle ibraz imkanının olmamasını ifade ettiğini, dava konusu uyuşmazlık bakımından olay asıl bonoda borçlunun imzasının bulunduğunu, ancak imzalı bono örneğinin müvekkili şirket tarafından zayi edildiğini, zayi olan kıymetli evrakın iptali için yerel mahkeme nezdinde iptal davasının açıldığını, yerel mahkeme tarafından görülen davada iptal kararının verilebilmesi için TTK m.661/3 fıkrası gereğine de uygun olarak senedin ferdileştirilmesi sağlayan müvekkili şirket kayıtlarında yer alan imzasız bono örneklerinin mahkemeye sunulduğunu, senedin müvekkili şirkete ait olduğunu göstermek adına sunulan imzasız bono örneklerinin yerel mahkeme hangi nedenden bu kanıya vardığı anlaşılmayan bir sebep ile bononun imzasız olduğunu ve kıymetli evrak niteliği taşımadığı gerekçesiyle reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu, hak ve nesafet kuralları gereğince de imzasız bono örneklerini sunan iyi niyetli müvekkilini bu açıdan sorumlu tutmak hukukun temel ilkelerine bağdaşmayacağını, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının müvekkili şirket lehine kaldırılmasına, müvekkili şirket lehine esas hakkına karar verilmesine, dava konusu senetlerin iptaline, müvekkilinin hali hazır durumu ve ilan suresi içerisinde hak sahibinin ortaya çıkmaması hususları da dikkate alınarak ödeme ve ciro yasağı konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, 6102 Sayılı TTK’nın 778/1-ı maddesi yollaması ile aynı Kanun’un 757, 764, 765 vd. madde hükümlerine göre, bononun zayi nedeniyle iptali istemine ilişkindir. Somut olayda, bononun zayi nedeniyle iptali istemi için açılan davada mahkemece İptal istenen senetlerde davacının beyanına göre keşideci imzasının bulunmadığı, bu hali ile de TTK. 776. maddesindeki yasal unsurları taşımadığından senet niteliğinde sayılamayacağı, dava konusu senetlerin hukuki dayanağının bulunmadığı, kıymetli evrak niteliğini almayan senetlerin iptalinin mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Zayi nedeniyle kıymetli evrakın iptalini isteyebilmek için gerekli olan şartlardan birisi de senette mündemiç olan hakkın varlığını sürdürmesidir. Somut olayda, davacı tarafından dava konusu bononun kayıp olduğu ileri sürülmüş ve anılan bonoların içeriği hakkında bilgi sunulmuştur. Esasen hasımsız olarak açılan ve kesin hüküm niteliği de taşımayacak olan bu türden davalarda davacının mahkemeye olumlu bir kanaat verecek kadar delil sunmasını yeterli saymak gereklidir. Aksinin kabulü ile davacının daha fazlasını ispata zorlanması, zayi nedeniyle kıymetli evrak iptali hükümlerinin uygulanmasını imkânsız hale getirecektir. Kaldı ki, dava sırasında yapılacak olan ilanlar sonucunda, hak sahipleri varsa ortaya çıkabilecek ve kendilerine karşı istirdat davası açılabilecek ya da hak sahipleri tarafından hasımlı olarak açılacak bir dava ile, senet iptali kararının iptali talep edilebilecektir. Davacı tarafın, dava dilekçesindeki açıklamaları dikkate alındığında dava konusu bonolarda davacı lehtar olup tahsil için devraldığı anlaşılmakta olup, 6102 sayılı TTK’nın 778. maddesi delaletiyle bonolarda da uygulanması gereken aynı Yasa’nın 688. maddesi uyarınca bonoyu tahsil amacıyla elinde bulunduran hamilin bonodan doğan bütün hakları kullanabilmesi mümkündür.Davacı vekili davaya konu bonoların müvekkilinin ofis binasında kaybolduğunu belirttiği halde,dosyada bonoların kaybolduğuna dair davacı tarafça tutulan tutanağının olup olmadığının mahkemece sorulmadığı ve bonoların borçlusuna meşruatlı davetiye de çıkartılmadığı görülmüştür.6100 Sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli ve esasa etkili olan delillerin toplanmamış ve değerlendirimemiş olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurularının KABULÜ ile; 1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/04/2019 tarih ve 2016/1145 Esas – 2019/320 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 44,40.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf aşamasında davacı tarafından sarf edilen harç ve giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince davacıya tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/10/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.