Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1550 E. 2021/601 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1550 Esas
KARAR NO : 2021/601 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/70 Esas – 2019/319 Karar
TARİH: 06/03/2019
DAVA: Menfi Tespit – İstirdat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/04/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkili şirketin 20 yılı aşkın süredir bant sanayinde faaliyet gösterdiğini, müvekkili ile …San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında 04/11/2016 tarihli ve … nolu faturaya konu koli bandı satışı gerçekleştirildiğini, ticari işlem vesilesiyle ilgili alıcı şirketin ödemeleri “Mail Order” formu aracılığı ile gerçekleştirildiğini, bu işlem için müvekkili şirketin kendisine bildirilen kredi kartlarından 20.500,00-TL tahsil ettiğini ve siparişlerin 06/11/2016 tarihinde alıcıya teslim edildiğini, akabinde davalı bankanın kendisine müşterileri üzerinden gelen şikayet üzerine “chargeback” işlemi adı altında 04/01/2017 tarihinde 4.000,00-TL, 06/01/2017 tarihinde 4.200,00-TL, 06/01/2017 tarihinde 4.200,00-TL, 10/01/2017 tarihinde 4.000,00-TL, 20/10/2017 tarihinde 4.100,00-TL olmak üzere müvekkili şirketin 15785914 müşteri numaralı hesabından onayı olmaksızın 20.500,00-TL çekildiğini, bu durumda dolandırıcılık işlemi ile mağdur olan müvekkili şirket olduğunu, davalı banka tarafından herhangi bir hukuki yola başvurulmadan yaptırım şeklinde “chargeback” işlemi adı altında müvekkilinin bilgisi dışında hesabından tahsilat yapıldığını, davalı banka ile müvekkili işyeri arasında herhangi bir bankacılık sözleşmesi de olmadığını, olsa dahi buna uygun olarak davranılmadığını, müvekkiline bu yönde bir ihtar gönderilmediğini, müvekkili şirketin mağdur durumda kaldığını, faiz işletilmek suretiyle oluşan usulsüz işlemi davalı bankaya ödeyerek mağduriyetini en aza indirdiğini, bankacılık işlemlerinde işlem güvenliğinin banka tarafından sağlanması gerektiğini, işlemde bankanın kusursuz sorumluluğu bulunduğunu, yani bankanın hesaptan para çekilmesi veya çalıntı kart işlemlerinde hiçbir kusuru olmasa bile sorumluluğunun devam edeceğini, dava konusu haksız işlem nedeniyle müvekkilinin mağduriyetinin ve uğradığı zararın açık olduğundan davalı bankanın, müvekkilinin uğradığı 20.500,00-TL’yi iadesi gerektiğini belirterek, davanın kabulüne, müvekkilinin davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, müvekkilinin ödediği 20.500,00-TL’nin davalıdan istirdadına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı bankaya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava konusu olayda müvekkili bankaya husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, zarara sebebiyet verene husumet yöneltilmesi gerektiğini, mail order talimatında kullanılan kart numaralarının talimatta belirtilen kart sahiplerine ait olmadığını, ödeme talimatlarında her ne kadar … ait kartlar ile işlem yapıldığı iddia edilse de davacının sunmuş olduğu mail order talimatında bilgileri bulunan kredi kartlarının … ait olmayıp bankanın başka müşterilerine ait olduğunu, gerçek kart hamillerinin ilgili kartlardan bilgileri ve talepleri dışında mail order işlemleri yapıldığını belirterek müvekkili banka nezdinde itiraz ettiklerini, itirazların bildirilmesi ile uluslararası kredi kartı kuralları doğrultusunda üye işyeri tarafından iletilen belgeler değerlendirilmiş olup itiraza konu işlemlerin uluslararası kredi kartı kuralları çerçevesinde işleme alınarak ilgili kart hesaplarına iade edildiğini, davacının gerçek kart hamillerinin onayıyla işlemlerin yapıldığını teyit eden evrakları sunması gerektiğini, ancak işlemler bu kart hamillerinin bilgileri dışında yapıldığından, buna ilişkin evrak sunulabilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle davanın esastan reddi gerektiğini, davacı şirket ile müvekkili banka arasında sözleşmesel bir ilişki bulunmadığı iddiasının mesnetsiz olduğunu, zira taraflar arasında 16/01/2015 tarihinde üye iş yeri sözleşmesi imzalanmış olup gerçekleşen POS işlemleri üye iş yeri sorumluluğunda olduğununu, müvekkili bankaca gerçekleştirilen ters ibraz “chargeback” işleminin, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine ve uluslar arası visa, master card kurallarına uygun şekilde gerçekleştirildiğini belirterek, davanın esastan ve husumetten reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 06/03/2019 tarih 2017/70 Esas 2019/319 Karar sayılı kararında;” dava, davacı tarafça davalı aleyhine açılan davalı banka tarafından müşterilerinin şikayeti üzerine chargeback işlemi kapsamında davacının hesabından çekilen 20.500,00-TL’nin istirdatı istemine ilişkindir.Davacı taraf ticari işlem nedeniyle alıcı şirketin ödemeleri mali order kanalıyla yaptığını, davalı bankanın müşterilerinin şikayeti üzerine chargeback işlemi adı altında yapılan alışverişten kaynaklı 20.500,00-TL’nin davacı şirketin banka hesabından onayı olmaksızın çektiğini, yapılan işlemdeki sorumluluğun davalı bankaya ait olduğunu kendilerinin sorumluluğunun bulunmadığını bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı taraf sahte işlemlerin davacı şirketin gerekli kontrolleri ve özeni göstermemesinden kaynaklı olduğunu bu nedenle bu işlemlerden sorumlu olduğunu, davacının kusurundan kaynaklanan zararın davalı bankaya yüklenemeyeceğini yapılan işlemlerin üye işyeri sözleşmesi ve uluslararası kurallara uygun olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkememizce yargılama sırasında alınan toplanan deliller ve düzenlenen bilirkişi raporuna göre; huzurdaki iş bu davada dolandırıcılık işleminden kaynaklanan bir olay olduğu, olayda kusurlu ve sorumluluğun Yargıtay kararları ve “Üye İşyeri Sözleşmesi” 16.6 maddesi ile üye işyeri veya üçüncü şahıslar arasında doğacak ihtilaflarda davacı yanın sorumlu olacağı, sahte işlemlerin davacı şirketin gerekli kontrolleri ve özeni göstermediği ve bu nedenle bu işlemlerden sorumlu olduğu, davacının kusurundan kaynaklanan zararın davalı bankaya yüklenemeyeceği tespit edilmiştir. Mahkememizce düzenlenen raporunun dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunduğu bu haliyle davacı tarafça her ne kadar davalı banka aleyhine menfi tespit davası açılmış yargılama sırasında talep istirdada dönüştürülmüş ise de davalı banka tarafından müşterilerin güvenliği gereği davacı şirketin pos cihazı üzerinden yapılan alışveriş işlemlerine yönelik müşteri şikayetleri gereği chargeback işlemi yapılmak suretiyle davacı şirketin sahte işlemlere ilişkin bedelleri davacının banka hesabından çektiği, bu işlemin üye işyeri sözleşmesine ve uluslararası bankacılık kurallarına uygun olduğu, davacı şirketin yapılan alışveriş işlemlerinde mail order talimatında belirtilen kart numaralarının talimatta belirtilen kart sahiplerine ait olmadığının sabit olduğu, davacı şirketin bu şekilde gerekli kontrolleri yapmayarak dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediği, bu haliyle kendi kusurlu davranışından dolayı davalı bankanın sorumlu tutulamayacağı açık olup sorumluluğun davacı şirkete ait olması nedeniyle davacı tarafça açılan istirdat davasının reddine dair oluşan vicdani kanıya göre ağıdaki şekilde karar verilmiştir.”gerekçesi ile, Davacı tarafça açılan DAVANIN REDDİNE; karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının bilirkişi raporuna dayandığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin dolandırıcılık işlemi mağduru olduğunu, davalı banka tarafından başkaca bir hukuki yola başvurulmaksızın yaptırım şeklinde “chargeback” işlemi altında, müvekkili şirketin hesabından tahsilat yapıldığını, davalı bankanın her işlem öncesinde müşterilerinden işlem bilgilendirmesi ve onayı olmadan tahsilat işlemine onay vermemesi gerektiğini, somut olayda da, davalı banka nezdinde bir denetim eksikliği olduğunun açıkça ortaya çıktığını, şöyle ki; müvekkilinin, kart bilgilerini veren …San. Tic. Ltd Şti ile 04.11.2016 tarihinde mail order işlemi yaptığını dolayısıyla ilk işlem tarihi 04.11.2016 olduğunu, ancak davalı bankanın müvekkiline yönelttiği chargeback işlemlerinin sırasıyla; 04.01.2017-06.01.2017-10.01.2017-20.01.2017 tarihlerinde yapıldığını, aradan tam iki ay sonra böyle bir işlem yapmasının, açıkça davalı banka nezdinde bir denetim eksikliği olduğunu ortaya koyduğunu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun, 4 Aralık 2013 tarihli 28841 sayılı tebliğinde; 5 maddenin 3. Fıkrası şeklinde düzenleme olmasına rağmen, davalı bankanın somut olayda yaşanan dolandırıcılık olayını önleyici teknik ve elektronik altyapıyı sağlamamış, kredi kartından işlem yapılırken müşterilerinin ön onayını almadığını ve bu hususta tek taraflı olarak müvekkili şirketin hesabından haksız yere 20.500 TL tahsil ettiğini, …, … gibi dünyanın en büyük kart kuruluşları, e-ticaretin daha güvenli yapılabilmesi için öngördüğü ters ibraz (chargeback) kurallarında kartı kullandıran bankanın araştırma yükümlülüğü bulunduğunun ifade edildiğini, bankanın, yapılan ödeme karşılığında alınan hizmetin kart sahibine ulaşıp ulaşmadığını kontrol mecburiyeti bulunduğunu, bankanın bu araştırmayı eksik yapmasının Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin E:2003/3702, K:2003/8968 T26.09.2003 kararında bozma sebebi sayıldığını,Davalı bankanın hiçbir önlem almaksızın ve doğrudan davacı tarafı sorumlu tutarak ve her hangi bir soruşturma başlatmaksızın hesabından nakit bedelleri çekmesinin hukuka aykırı olduğunu, banka tarafından güvenlik önlemleri alınmadığını, Yerel mahkeme tarafından kusur bakımından eksik değerlendirme yapıldığını, davalı bankanın işlem güvenliği sağlanması bakımından kusursuz sorumluluğunun mevcut olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın istinaf mahkemesinde yeniden görülmesi mümkün değilse hükmün bozulmasına dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, mail order talimatı ile davacı üye işyerinden kredi kartı ile yapılan işlemin sahte olması nedeniyle chargeback (ters ibraz) yoluyla davacı hesabından tahsil edilen bedelin istirdadı istemine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı müşterisine fatura karşılığı sattığı mal bedelini, müşterisinin mail order talimatı ile kredi kartlarından tahsil ettiğini, kredi kartlarından yaptığı tahsilatların davalı bankaca tek taraflı olarak, her hangi bir araştırma olmaksızın işlemlerin kredi kartı hamillerine ait olmadığı gerekçesi ile müvekkilinin hesabından chargeback yoluyla tahsil edildiğini, söz konusu olayda asıl mağdur olanın müvekkili olduğunu, davalı bankanın işlem güvenliği için gerekli önlemleri almadığını bu nedenle kusurlu olduğunu belirterek söz konusu müvekkilinden haksız tahsil edilen bedelin istirdadını talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında 16/05/2015 tarihli üye işyeri sözleşmesi imzalandığı, imzalanan sözleşme ile davalı banka tarafından davacıya işyerinde kredi kartı ile alışverişlerde kullanılmak üzere POS cihazı verildiği, davaya konu kredi kartı ile yapılan işlemlerin mail order yoluyla yapıldığı, davacıya ulaşan mail order talimatlarında bilgileri verilen kredi kartları ile kart hamili bilgilerinin farklı olduğu, davalı bankanın müşterisi olan gerçek kart hamillerinin şikayeti üzerine davalı bankaca chergeback (ters ibraz) işlemi yapılarak kredi kartı hesaplarından tahsil edilen bedellerin davacının bankada bulunan hesabından tahsil edilerek kredi kartı hamillerinin hesabına aktarıldığı anlaşılmaktadır.Taraflar arasında imzalanan üye işyeri sözleşmesinin 16. Maddesinde mali order uygulamasına ilişkin düzenlemelere yer verilmiş olup, 16.2 maddesinde üye işyerinin mail order sistemi aracılığı ile yapılacak her mal ve hizmet satışına ilişkin bankadan provizyon almak zorunda olduğu, 16.3 maddesinde bankanın üye işyerince yapılacak başvuruyu değerlendirerek uygun gördükleri için onay kodu vereceği, 16.6 maddesinde onay kodu alınmadan yapılan işlemden bankanın sorumluluğu bulunmadığı, 16.8 maddesinde mail order yoluyla yapılan işlemlerde bildirilen kart bilgileri ile kart hamili bilgileri arasında uyumsuzluk olması halinde işlemle ilgili tüm sorumluluğun üye işyerine ait olduğu, kart hamilinin itirazı durumunda bankanın üye işyerine herhangi bir bilgi vermeksizin itiraz edilen tutarı üye işyerinin bankada bulunan hesabından resen takas ve mahbup ederek kart hamiline iade etmekte yetkili olduğu düzenlenmiştir.Anılan düzenlemeye göre, davacı mail order sistemiyle kredi kartından alış verişte, kendisine talimatla iletilen kredi kartı bilgilerini davalı bankaya bildirerek provizyon talep etmeden ve davalı bankadan onay almadan işlemi gerçekleştirmiş olup, işlemden sonra yapılan itiraz üzerine bankaca yapılan inceleme ile mail order sistemi ile iletilen talimatta yer alan kredi kartı bilgilerinin talimatta yazılı kişilere ait olmadığı sabit olduğundan davalı bankanın chargeback işlemi yaparak davacı hesaplarından bu işlemlere ilişkin bedelleri tahsil etmesinde sözleşmeye ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacı mail order sistemi ile yapılan işlemlerde sözleşmenin kendisine yüklediği provizyon ve onay alma işlemlerini gerçekleştirmeden işlemleri yaptığından bundan doğan zarardan dolayı sorumludur. Davacı sözleşme hükümlerine göre işlemler sırasında davalı bankadan onay aldığını, işlemleri bu onaya göre gerçekleştirdiğini iddia ve ispat etmediğinden ve davalı bankaya bu işlemler nedeniyle yüklenebilecek bir kusur bulunmadığından davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL’ nin mahsubu ile bakiye 4,9.TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/04/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.