Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1545 E. 2019/1188 K. 18.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1545 Esas
KARAR NO : 2019/1188 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/03/2019
DOSYA NUMARASI : 2018/918 Esas
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı alacaklı taraflar arasında, müvekkiline ait TITCK nezdinde ruhsat ve ruhsat başvuruları bulunan 5 adet ilacın ortak pazarlama ruhsatının ve satış haklarının davalıya devredilmesine dair 28/12/2018 tarihli lisans ve tedarik anlaşması imzalandığını, davalının taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olarak tanzim edilen 04/01/2018 tarihli … nolu 198.240 USD bedelli faturayı ödediğini, daha sonra keşide edilen faturaları ödemediğini, fatura bedellerinin tahsili için yaptıkları ihtarların semeresiz kaldığını, tahsil için yaptıkları takibe haksız olarak itiraz edildiğini, davalı şirket ortaklarının yabancı uyruklu olduğunu, dava sonuçlanana kadar dava konusu alacağı ödeme gücünün kaybolması veya mal kaçırılması ihtimali bulunduğundan bahisle borçluların borcuna ve masraflarına yeterli miktarda taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları ile istihkakları üzerine fazlaya ilişkin hakları saklı ve tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 04/01/2019 tarihli ara kararı ile; ihtiyati haciz talebinin yasal koşulları bulunmadığından reddine karar vermiştir. Davacı vekili 25/03/2019 tarihli dilekçesi ile; 04/01/2019 tarihli ara kararın hatalı olduğundan bahisle dava dilekçelerindeki taleplerini yenileyerek yeniden ihtiyati haciz talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 26/03/2019 tarih 2018/918 Esas sayılı ara kararında;”…dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; davacı vekilinin ihtiyati haciz talebi, davanın konusu yargılamayı gerektirmesi, davalı şirket hissedarlarının yabancı uyruklu olmasının ihtiyati haciz sebebi olmamasından dolayı 2004 sayılı İİK 257 vd. Maddelerine uygun olmayan ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varıldığı … ” gerekçesi ile, İhtiyati haciz talebinin yasal koşulları bulunmadığından reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,İlk derece mahkemesinin ara ararının hukuka aykırı olduğunu, Öncelikle 28/12/2018 tarihli dava dilekçesinde mahkemeden davalı şirketin hissedarları yabancı olması, şirketin dava sonuçlanıncaya kadar dava konusu alacağı ödeme gücünün kaybolması veya mal kaçırılması ihtimali bulunduğundan, davalı şirketin hisselerine ve diğer taşınır/taşınmazları hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesinin talep edildiğini, mahkemenin kararında da görüleceği üzere sadece davalı şirket hissedarlarının yabancı uyruklu olması yönünden talebin değerlendirildiği diğer nedenlerinin göz ardı edildiğini, İ.İ.K. madde 258’de “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur.” şeklinde düzenleme bulunduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulan faturalar ve Sağlık Bakanlığı başvuruları ile müvekkili tarafından faturalara konu hizmetin sunulduğunun kanıtlandığını, Yargıtay kararları ile de sabit olduğu üzere, ihtiyati haciz kararı verilmesi için davacının alacağın varlığını ispat etmesinin aranmadığını, bu sebeple gerek Yargıtay içtihatları uyarınca gerek de somut olayın özellikleri göz önünde bulundurulduğunda davalı şirketin hisseleri ve diğer taşınır/ taşınmazları hakkında İhtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken ihtiyati haciz talebinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 26/03/2019 tarihli ara kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Talep, faturaya dayalı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir.Davacı alacaklı taraflar arasında, müvekkiline ait TITCK nezdinde ruhsat ve ruhsat başvuruları bulunan 5 adet ilacın ortak pazarlama ruhsatının ve satış haklarının davalıya devredilmesine dair 28/12/2018 tarihli lisans ve tedarik anlaşması imzalandığını, davalının taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olarak tanzim edilen 04/01/2018 tarihli … nolu 198.240 USD bedelli faturayı ödediğini, daha sonra keşide edilen faturaları ödemediğini, fatura bedellerinin tahsili için yaptıkları ihtarların semeresiz kaldığını, tahsil için yaptıkları takibe haksız olarak itiraz edildiğini, davalı şirket ortaklarının yabancı uyruklu olduğunu, dava sonuçlanana kadar dava konusu alacağı ödeme gücünün kaybolması veya mal kaçırılması ihtimali bulunduğundan bahisle ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş, mahkemece yukarıda belirtilen gerekçe ile talep reddedilmiştir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterlidir.Somut olayda, ihtiyati haciz talep dilekçesine ekli olarak sunulan tercümesiz sözleşme örneği ile sunulan ve teslim edildiğine ilişkin teslim alan imzası bulunmayan fatura örnekleri alacağın varlığı ve muacceliyeti konusunda yaklaşık ispata yeterli olmayıp, davalı şirketin taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlediğine, kaçırmaya çalıştığına, kendisi kaçmaya çalıştığına bu amaçla alacaklının haklarını ihlal eden hileli davranışlarda bulunduğuna veya muayyen yerleşim yeri bulunmadığına dair herhangi bir belge sunulmamış olması karşısında şartları oluşmadığından ihtiyati haciz talebinin reddi kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.Bu nedenlerle; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından; yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/09/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.