Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1542 E. 2021/600 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1542 Esas
KARAR NO : 2021/600 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/861 Esas – 2019/196 Karar
TARİH: 08/03/2019
DAVA: Menfi Tespit,İstirdat
KARAR TARİHİ: 22/04/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin Antalya’da bir otelin ve hamamlarının mermer işini aldığını, teminat olsun diye icra takibine konu olan 25 Şubat 2015 vade tarihli 6.000,00 TL ve 25 0cak 2015 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli toplam: 11.000,00 TL alacaklısı olduğu senetleri ciro ederek verdikten sonra alacaklıdan 30.05.2015 tarihinde 32.474.013 TL, 03.06.2015 tarihinde 4.250.832 TL tarihinde 65.740.43 TL, tarihinde 8.099.52 TL. olmak üzere toplam 110.564.00 TL mermer satın aldığını, müvekkilinin almış olduğu bu mermerlere karşılık .. Bankası Çağlayan Şubesinin, keşidecisi … Tic.AŞ. olan 08.10.2015 keşide tarihli 25.000,00 TL, 10.09.2015 keşide tarihli 25.000,00 TL,13.08.2015 keşide tarihli 25.000,00 TL ve 09.07.2015 keşide tarihli 25.000,00 TL olan toplam 100.000,00 TL.lik çek verdiğini, 11.05.2015 tarihinde alacaklının hesabına 5.000,00 TL ve 03.08.2015 tarihinde 6.500,00 TL olmak üzere toplam: 116.500,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin alacaklıya borcu olmadığı gibi 936.00 TL. fazla alacağı bulunduğunu, müvekkilinin icra takibine konu olan senetleri işe başlamadan (mermer satın almadan) teminat olması açısından verdiğini, bu nedenle …. firması aleyhine yasal hakları saklı kalmak kaydıyla borçlu olmadıklarının tespiti ile İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı icra dosyasının iptaline, % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; senedin teminat olarak verildiğine ilişkin hiç bir yazılı delil ya da belge sunulmadığını, senedin üzerinde de teminat senedi olduğuna ilişkin bir kayıt olmadığını, ispat külfetinin davacıda olduğunu, soyut iddianın dışında bir belge olmaması karşısında davacının iddialarının dinlenmesinin mümkün olmadığını belirterek açılan davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili uyap sisteminden gönderdiği 14/11/2018 tarihli dilekçesinde; 02.10.2017 tarihinde İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında yargılama sırasında icraya konu olan borcun 15.868,00 TL. olarak ödendiğini, bu nedenle her ne kadar menfi tespit davası açılmış ise de yargılama sırasında icra borcu ödenmiş olması nedeniyle borçlu olmadığının tespitinin hukuki olarak yararı kalmadığından menfi tespit davasını istirdat davasına dönüştürdüğünü beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 08/03/2019 tarih 2017/861 Esas – 2019/196 Karar sayılı kararında;” Davacının davalıya 110.564,91-TL borcu bulunmasına karşılık 131.500-TL ödeme yaptığı, dolayısıyla da davacının davalıdan 20.936-TL alacaklı olduğu, takibe dayanak bono üzerinde teminat olarak verildiği anlaşılmasada davacının davalıdan satın almış olduğu malların bedeline karşılık bu senetlerin verildiğinin anlaşıldığı, davalının bilirkişi incelemesine ticari defterlerini ibraz etmediği, davacının ticari defterlerine görede, davacının davalıya 110.564,91-TL borcu bulunmasına karşılık 131.500-TL ödeme yaptığı, dolayısıyla da davacının davalıdan 20.936-TL alacaklı olduğu ve davacının icra dosyasına tekrardan ödeme yaptığı ve davacının takibe konu senetlerden kaynaklı davalıya borçlu olmadığı anlaşılmakla; davanın kabulüne, davacı …’nin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasında davalı …’ a borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan 15.868,60 TL ödemenin talep gibi ıslah tarihi olan 15/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının kötüniyeti tespit edilemediğinden ve şartları oluşmadığından davacının tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir….”gerekçesi ile, 1-Davanın kabulüne, davacı … nin İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasında davalı … a borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafından İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan 15.868,60 TL ödemenin talep gibi ıslah tarihi olan 15/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Davalının kötüniyeti tespit edilemediğinden ve şartları oluşmadığından davacının tazminat talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı tarafından müvekkiline verilen 5.000 ve 6.000 TL bedelli senetlerin tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacının, senetlerin teminat olarak verildiğini ve teminat senedi niteliğinde olması sebebiyle borçlu olmadığını iddia ettiğini, yargılama sırasında senetlerin teminat senedi niteliğine haiz olduğuna dair yazılı belge sunulamaması bir tarafa, bonoların bedellerinin ödendiğine ilişkin bir belge de davacı borçlu tarafça sunulmadığını, bu hususun gerekçeli karara da geçtiğini, Yerel mahkeme tarafından uyuşmazlığın icra takibine konu senetlerin davacı tarafından teminat olarak verilip verilmediği, davalının davacıdan senetler nedeniyle herhangi bir alacağının bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığının belirtildiğini, bu tespiti yaptıktan sonra senetlerin teminat senedi olarak verildiğinin ispat edilemediğinin de belirtildiğini ancak cari hesap ilişkisinde davacının müvekkilinden alacaklı olduğu gerekçesiyle senetlerin ödendiği kanaatine vararak davayı kabul ettiğini, yerel mahkemenin bu gerekçesinin hatalı olduğunu, cari hesaptaki ödemelerin bu senetlere ilişkin yapıldığına ilişkin bir kaydın olmadığını, Senetlerin teminat senedi olarak verildiğinin ispat edilemediğini, Senetlerin borçlusu ve tanzim edeninin davacı olmadığını, senette dava dışı … Ltd. Şti. ve … isimli iki borçlunun daha olduğunu, Senetlerin ne için verildiğine ilişkin ayrı bir belge yok ise senet üzerindeki kayda bakılacağını, senet üzerinde açıkça malen yazmıyorsa bu senetlerin mal karşılığı verildiğini iddia etmenin hukuken mümkün olmadığını, davaya konu senette senedin mal karşılığı verildiğinin yazmadığını, bu yönüyle de senedin cari hesap ilişkisi ve mal alım satım ilişkisi içinde değerlendirilmesinin olanaksız olduğunu, Tüm bu hususların değerlendirilmeden yerel mahkemenin, senedin teminat senedi olduğu ispat edilememiştir tespitinden sonra davayı kabul etmesinin hukuka aykırı olduğunu, Davacının sunduğu ödeme belgelerine göre davacının müvekkilinden 20.936-TL alacaklı olduğunun tespitinin bonoların bedelsiz kaldığına asla ve asla kanıt teşkil etmeyeceğini, senedin alacaklının elinde bulunması senedin bedelinin ödenmediğine karine teşkil edeceğini, aksinin ispat yükünün davacının üzerinde olduğunu, davacının ödeme belgeleri sunmuşsa da senetlerin ödenmesine ilişkin herhangi bir makbuz sunmadığını, bilirkişi tarafından incelenen alacak ile senede konu alacak tamamen farklı iki ilişki olduğunu senet borçlusu, senedin alacaklının elinde olması halinde karineyi çürütebilmek için ödemeye yönelik yazılı bir belge sunmak zorunda olduğunu,Davacının, dilekçesinde 116.500- TL ödeme yaptığını ifade ettiğini, oysa bilirkişinin yapılan ödemeyi 131.500-TL. tespit ettiğini ve yerel mahkeme de davacının beyanını değil bilirkişinin tespitinin esas alındığını, kabul karşısında tespitin hükmü olmadığını, bu yönüyle de kararın yanlış olduğunu, öte yandan müvekkilinin davacıya kesmiş olduğu 14.08.2015 tarih ve … seri nolu 29.500-TL bedelli fatura davacı kayıtlarında bulunmadığını, rapora yapılan bu yöndeki itirazların kabul edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, takip konusu bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespiti, takibin durdurulması, ıslahla takip dolayısıyla ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir.Davacı, taraflar arasındaki ticari ilişkide davalıdan alınacak malların teminatı olmak üzere takibe konu bonoların teminat amacıyla davalıya verildiğini, davalıdan alınan mal bedellerinin ödendiğini, takip konusu bonoların bedelsiz kaldığını belirterek bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitini ve takibin durdurulmasını talep etmiş daha sonra verdiği ıslah dilekçesi ile davaya konu takipten dolayı borcun ödendiğini davalarının istirdat davası olarak devamını istemiş, mahkemece istirdat talebinin kabulüne karar verilmiş karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davaya konu takip dayanağı bonolar incelendiğinden, bonoların TTK 776. Maddesindeki kayıtları içerdiği, bonoların keşidecisinin dava dışı 3. Kişi olduğu, davacının bonolarda lehdar, davalının hamil olduğu anlaşılmaktadır. Davaya konu bonolarda teminat olarak ciro edildiğine ilişkin bir kayıt bulunmamaktadır.Takip kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip olup takipte davacı haricinde başka borçlular da bulunmaktadır. TTK’nun 776. maddesi uyarınca bonolar kayıtsız ve şartsız belli bir bedeli ödeme vaadini içermekte olup, bunun aksine bononun teminat bonosu olduğunun yazılı bir şekilde ispatı gerekir.Buna göre ispat külfeti kendisinde olan davacı, davaya konu bonoların teminat cirosu ile davalıya verildiğini yazılı delille ispatlayamamıştır. Bono bedellerinin ödendiğine, bononun bedelsiz kaldığına ilişkin iddiaya gelince, davaya konu bonolar hamil davacı elinde olup buna göre bono bedellerinin ödenmediğine ilişkin karinenin aksinin bunu iddia eden tarafça ispatlanması gerekmektedir. Davacı işletme defteri tutmakta olup bu defterde sadece mal ve hizmet alışları, giderler, mal ve hizmet satışları ile gelirler kaydedilmektedir. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davaya konu bonolar davacı defterlerinde kayıtlı değildir. Dolayısıyla bonoların taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle verildiği davacı tarafça ispatlanamamıştır. Davacı delil olarak banka ödeme dekontlarına dayanmış ve davalıya banka aracılığı ile yaptığı 5.000 TL ve 6.500 TL’lik ödeme dekontlarını dosyaya sunmuş ise de bu ödeme dekontlarında ödemenin bonolara mahsuben yapıldığına ilişkin bir kayıt bulunmamaktadır. Yine banka havalesi yoluyla yapılan ödemelere ilişkin dekont tarihlerine bakıldığında ödeme tarihlerinin 11/05/2015 ve 03/08/2015 olduğu, davaya konu bonoların vade tarihlerinin ise 25/01/2015 ve 25/02/2015 olduğu bono bedellerinin 5.000 ve 6.000 TL olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan bu ödemelerin de bono bedellerine ilişkin olduğu davacı tarafça ispatlanamamıştır.Bu nedenle davalı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b2 maddesi ile kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve ispatlanamayan davanın reddine dair dairemizce yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2019 tarih ve 2017/861 Esas – 2019/196 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına, Davanın REDDİNE, İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2- Davacı tarafından yatırılan 270,99.TL harçtan (peşin harç+ıslah harcı) Dairemiz karar tarihi itibari ile alınması gereken 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 211,69.TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 3-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 4.080,00.TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Artan gider avansı bulunduğu takdirde, talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN:7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 270,99.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 8-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş-dönüş masrafı 17,63.TL olmak üzere; toplam 138,93.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 10-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/04/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.