Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1540 E. 2021/942 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1540
KARAR NO: 2021/942
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2019
DOSYA NUMARASI: 2016/486 Esas – 2019/93 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 17/06/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı/karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların tacir olduğunu, taraflar arasında akaryakıt alım-satım ve perakende satışı ile alakalı ticari ilişkisi olduğunu, müvekkilin 30/11/2015 tarihi itibariyle davalı şirketten 40.114,76.-TL cari hesap bakiyesi alacağı olduğunu, müvekkilinin alacağının tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, davalının itirazların iptali ile takibin devamına, İİK’nın 67/2 maddesi gereği tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı/karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; icra dosyasına sunulan itirazın isabetli olduğunu, zira davacının da müvekkiline borcu olduğunu, davacı tarafın müvekkili şirketten almış olduğu hizmetler karşılığı toplam 500,08 TL tutarında 2 adet fatura tanzim edildiğini ve bu faturaların davacının cari hesabına işlenerek alacağından mahsup edildiğini, ayrıca, müvekkili şirket tarafından davacının faaliyet gösterdiği akaryakıt istasyonunda kullanılmak üzere davacıya teslim edilmiş müvekkili şirkete ait bir kısım teçhizat bulunduğunu, müvekkili şirketin davacıdan bu teçhizatlardan kaynaklı alacağı bulunması sebebiyle icra takibine itiraz edildiğini, bu nedenle itirazın iptâli talebinin reddi gerektiğini; karşı dava yönünden ise; davacı şirket ile dava dışı … AŞ arasında 16.06.2004 tarihinde başlayan ilişkinin davacı, müvekkili şirket ve dava dışı … AŞ arasında 15.12.2010 tarihinde imzalanan Protokol ile müvekkili şirkete devrolduğunu, müvekkili şirket tarafından davacının faaliyet gösterdiği akaryakıt istasyonunda kullanılmak üzere davacıya teslim edilmiş müvekkili şirkete ait bir kısım teçhizat bulunduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin son bulması nedeniyle, protokolün 7.maddesi gereği fiili yıpranma payı düşülmek suretiyle tespit edilecek bedelin müvekkili şirkete ödenmesi gerektiğini belirterek, asıl davanın reddine, davacının alacağının %20’sinden az olmamak üzere inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, karşı dava bakımından müvekkili şirket alacağının şimdilik 1.000 (Bin) TL’sinin avans faizi ve faizin KDV’si ile birlikte davacı/karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarih Esas Karar sayılı kararında; ” … taraflar arasında 15/12/2010 tarihli protokol ile akaryakıt bayilik ilişkisinin tesis edildiği ve sözleşme ilişkisinin karşılıklı olarak ”Anlaşmalı fesih protokolü” ile 18/09/2015 tarihinde son bulduğu, uyuşmazlığın ise davacı yanın bayilik ilişkisinden kaynaklı cari hesap alacağının bulunup bulunmadığı, davalının ise ariyet verilen mallar nedeni ile alacak talebinin yerinde olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda yürütülen yargılama neticesinde toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; taraf ticari defterlerinin incelemeye ibraz edildiği, davacının ticari defterlerine göre davalıdan 40.114,76-TL alacaklı göründüğü, davalının ise kendi ticari defterlerine göre davacıya 39.614,65-TL borçlu göründüğü, ticari defterler arasındaki 500,11-TL’lik farkın davalı tarafından davacıya düzenlenen 31/12/2015 tarihli 234,58-TL’lik ve 265,50-TL’lik iki adet faturadan kaynaklandığı, anılı faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu ancak davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, anılı faturaların davacıya tebliğine/teslimine ilişkin olarak dosya kapsamında herhangi bir delile rastlanılmadığı, bu hali ile davacının cari hesap alacak isteminin asıl alacak yönünden yerinde olduğu, davanın 40.114,76-TL üzerinde ikame edildiği, ancak takibin 40.114,73-TL üzerinden başlatıldığı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2015/6332 esas, 2016/1089 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlı bir dava türü olduğu, hal böyle olunca davacının icra takibindeki asıl alacak talebinin 40.114,73-TL olduğu gözetilerek HMK’nın 26. maddesindeki taleple bağlılık ilkesi gereğince asıl davanın kısmen kabulüne, alacak cari hesaba dayalı olup likit olmakla davacı yararına icra inkar tazminatına dair karar vermek gerekmiştir. Karşı davadaki ariyet verilen malzeme bedellerinin tahsili istemi yönünden ise talebin bayilik protokolünün 7. maddesine dayalı olduğu, anılı sözleşme maddesi gereğince bayilik sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde bayinin kendisine ariyeten verilmiş malları normal kullanımdan doğan yıpranmalar dışında sağlam ve çalışır vaziyette iade edeceği, ancak akaryakıt şirketinin ariyet malzemesinin tamamını yahut bir kısmını bu malların kendilerine fatura bedelinden, bayi tarafından kullanıldığı sürede oluşan fiili yıpranma payını düşmek sureti ile tespit edecekleri bedel üzerinden bayiye fatura etmek hakkına sahip olduğu, bu durumda bayinin belirlenen yıpranma payına ve faturaya itirazda bulunamayacağı, fatura bedelinin ödeneceğinin peşinen kabul ve taahhüt edildiğinin düzenlendiği, bu yönüyle sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesi ışığında kök ve ek rapor kapsamında edinim değeri ile yıpranma payı düşülerek net defter değerinin tespit edilmek sureti ile defter değeri olarak hesaplanan 16.767,91-TL’den hali hazırda akaryakıt istasyonunda kullanılmayan ekipman ve PO Automatic bedellerinin düşülmesi sonrası kalan bedelin, davalı tarafından davacıdan talep edebileceğinin hesap edildiği, davacının teslim etmeye hazır olduğunu bildirdiği ariyet malları kapsamında davalı/karşı davacının anılı sözleşme maddesi gereğince bedel talep etmekte haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla; HMK’nın 26. maddesi kapsamında taleple bağlılık ilkesi gereğince 1.000-TL’nin karşı dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ve 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 24.maddesi c bendi gereğince faizin KDV’si ile birlikte davacı/karşı davalıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Asıl Davanın KISMEN KABULÜ ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 40.114,73-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin 40.114,73-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2- Alacağın % 20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Karşı Davanın KABULÜ ile, 1.000-TL’nin karşı dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ve faizin KDV’si ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı/ karşı davalı vekili ile davalı/ karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı/ karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Karşı davanın kabulünün hukuki olmadığını, sözleşmenin 7. maddesine göre ariyet olarak bırakılan malzemenin bedelinin istenebilir olması için karşı davacının, ariyet malın fatura bedelinden yıpranma bedelini düşmek suretiyle tespit edeceği bedeli fatura edeceğinin sözleşme şartı olduğunu, ancak karşı davacının, bayisine sözleşme konusu alacağına ilişkin fatura göndermediğini, sözleşmenin 7. maddesindeki bu şartı yerine getirilmediği için, davanın dinlenemeyeceğini ve reddi gerektiğini,Karşı davacının ariyet malın iadesini talep etmediğini, ariyet malın sözleşmeye uygun bedelini tespit edip fatura etmediğini, kök ve ek raporlarda karşı davacı alacağının kabul edilemez ve istenemez olduğu ( sektörel teamüller gereği ) rapor edilmiş iken, karşı davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek,Mahkeme kararında 1.000,00 TL karşı davanın kabulüne ilişkin hükmün, kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı/ karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin karşı davanın kabul kararının isabetli olduğunu, ancak asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabul kararı verilmesinin hatalı olduğunu, davacının müvekkili şirketten aldığı hizmetler karşılığı toplam 500,08 TL tutarında 2 adet fatura tanzim edildiğini, faturaların aradaki teâmüle uygun şekilde her zamanki gibi kargo ile gönderildiğini ve bu faturaların davacının cari hesabına işlenerek alacağından mahsup edildiğini, söz konusu faturaların davacı kayıtlarında yer almamasının sorumlusunun davacı olduğunu, davacının, defter-i kebir ve envanter defterlerini incelemeye ibraz etmediğini, bunun da davacı kayıtlarının sıhhatli olmadığını ve dikkate alınmaması gerektiğini gösterdiğini, Müvekkili şirket ile davacı arasında imzalanan istasyonlu bayilik sözleşmesinin “Kayıtlar ” başlıklı 24. maddesinde ” ( … ) BAYİ kayıtları ve sözleşmeler ile … kayıtları ve sözleşmeler arasında mübayenet olması halinde, …’nun kayıtları ve …’da mevcut sözleşmelere itibar edilecektir ” denilmek suretiyle müvekkili şirketin kayıtlarının kesin delil niteliğinde olduğunun hükme bağlandığını, bu nedenle davanın kısmen kabulü yönündeki yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Müvekkili şirket tarafından davacının faaliyet gösterdiği akaryakıt istasyonunda kullanılmak üzere davacıya teslim edilmiş müvekkili şirkete ait bir kısım teçhizat bulunduğunu, müvekkili şirketin davacıdan bu teçhizatlardan kaynaklı alacağı bulunması sebebiyle icra takibine itiraz edildiğini belirterek, Asıl dava bakımından mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl dava, akaryakıt bayilik sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali; karşı dava ise, bayilik sözleşmesinin sona ermesi nediyle davacıya ariyet olarak verilen malzeme ve teçhizatlar nedeni ile alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın kabulüne karar verilmiş, davacı/karşı davalı vekilince karşı dava yönünden verilen hükme karşı, davalı/karşı davacı vekilince asıl dava yönünden verilen hükme karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı/karşı davalının istinaf başvurusu yönünden; 15.12.2010 tarihinde imzalanan Protokolün 7.maddesinde; “(… Bayilik sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde BAYİ, kendisine ariyeten verilmiş malları normal kullanımından doğan yıpranmalar dışında, sağlam ve çalışır vaziyette aidiyetine göre … ve …’ya iade edecektir. Şu kadar ki; bu halde … ve … dilerse ariyet malzeme ve teçhizatın tamamını veya bir kısmını, bu malların kendilerine fatura bedelinden, malların BAYİ tarafından kullanıldığı sürede oluşan fiili yıpranma payını düşmek suretiyle tespit edecekleri bedel üzerinden BAYİ’ye fatura etmek hakkına sahiptirler. Bu durumda bayi, … ve …’nun belirleyeceği yıpranma payına ve faturaya itirazda bulunmayacağını, fatura bedelini derhal aidiyetine göre … ve …’ya ödeyeceğini peşinen kabul ve taahhüt eder.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu hüküm uyarınca sözleşmenin sona ermesi halinde davacı/karşı davalı tarafça ariyet malzemelerin iade edilmesi gerekmekte olup, davacı/karşı davalı, kendisine ariyet olarak verilen malları sözleşmenin feshinden sonra iade ettiğini ispat etmemiştir. Protokolün 7. maddesinde, ariyet verilen malzeme ve teçhizat ile ilgili olarak yıpranma payı düşülerek fatura düzenlenmesi hususu zorunlu olmayıp isteğe bağlı olarak düzenlenebileceğinin belirtildiği, dolayısıyla ariyet mallarla ilgili olarak bedel talebinin fatura düzenlenmesi şartına bağlı olduğunun kabul edilemeyeceği, bilirkişi raporu ile yapılan hesaplama ve karşı davadaki talep miktarı dikkate alındığında, mahkemece karşı davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Davalı/karşı davacının istinaf başvurusu yönünden; Mahkemece alınan bilirkişi raporu ile, davacının ticari defterlerine göre davalıdan 40.114,76-TL alacaklı göründüğü, davalının ise kendi ticari defterlerine göre davacıya 39.614,65-TL borçlu göründüğü, ticari defterler arasındaki 500,11-TL’lik farkın davalı tarafından davacıya düzenlenen 31/12/2015 tarihli 234,58-TL’lik ve 265,50-TL’lik iki adet faturadan kaynaklandığı, bu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu ancak davacı defterlerinde kayıtlı olmadığının tespit edildiği, sözkonusu faturaların davacı/karşı davalıya tebliğine/teslimine ilişkin davalı/karşı davacı tarafça delil ibraz edilmediği gibi fatura tek başına alacağın varlığını ispata yeterli olmayıp, satıcının mal teslimini ispatlaması gerektiği, davalı tarafça belirtilen hususların ispatlanamadığı nazara alındığında, mahkemece asıl davanın kabulüne karar verilmesi de usul ve yasaya uygundur. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacı- karşı davalıdan alınması gereken 59,30 TL harçtan, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 14,9 TL harcın davacı- karşı davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalı – karşı davacıdan alınması gereken 2.740,23 TL harçtan, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 685,06 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.055,17 TL harcın davalı – karşı davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/06/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.