Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1533 E. 2019/1217 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1533
KARAR NO : 2019/1217
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/10/2016
NUMARASI : 2014/756 Esas – 2016/651 Karar
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 01/11/2011
BİRLEŞEN İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2012/102 ESAS SAYILI DAVADA
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 11/12/2013
KARAR TARİHİ: 19/09/2019
ASIL DAVADA
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka tarafından, dava dışı … A. Ş. ne 11.08.1997 tarihli kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığını ve davalı …. Dış Tic. A.Ş.nin de bu sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak İmzaladığını, kredi ödenmeyince hesap kat edilerek 14/01/2000 tarihli ihtar ile 3.343.695.61 TL. nın ödenmesinin istenildiğini, ayrıca müvekkili bankanın davalı…. ve Dış Tic. A.Ş. ne de 27.06.1997 tarihli sözleşmeye istinaden kredi kullandırıldığı ve kredi ödenmeyince hesapkat edilerek 29.05.2000 tarihli ihtarname ile 3.498.270.61 TL’ nin ödenmesinin istenildiğini, …. ve Dış Tic. A.Ş.’nin gerek asaleten ve gerekse kefaleten müvekkiline olan henüz tahsil edilmemiş borçlan bulunduğunu, kredi borçlusu … ve Dış Tic. A.Ş.’ nin 28.02.1996 tarihindekurulduğunu, meslek grubunun Mermer, Maden ve Cevherleri olduğu, nace kodunun Mermer, Granit, Kumtaşı ocakçılığı olarak belirlendiği, Yönetim Kurulu Üyelerinin …, Yönetim Kurulu Başkanı ve yetkilisinin de … olduğunu, diğer davalı … Üretim İhracat ve Tic. A.Ş. nin ise 25.01.2000 tarihinde kurulduğunu, meslek grubunun Mermer, Maden ve Cevherleri olduğunu, nace kodunun Mermer, Granit, Kumtaşı gibi anıt ve inşaat taşlarının çıkarımı, kabaca kırpılması ve kesilmesi- mermer ocakçılığı olarak belirlendiği, Yönetim Kurulu üyelerinin … Yönetim Kurulu Başkanı ve yetkilisinin de … olduğunu, bankaca yasal takip işlemlerine başlanmadan kısa bir süre önce yönetim kurulu üyeleri ile yetkili kişileri aynı kimselerce temsil ve ilzam edilen davalı Maden İşletmeleri firmasının, müvekkili banka kredi borçlusu firmanın devamı olduğunu, onun portföy, iş ve çevresinden açıkça yararlanmak ve borçlulardan kurtulmak amacı ile salt başka bir isim ve tüzel kişilik altında hareket ederek, borçların tasfiyesini imkansız kılma gayretinde olduğunu, nam-ı müstear kendi isminin arkasında sakladığı kişiyi gizleyen bir perde olduğunu, perdeyi kaldırma teorisi olarak adlandırılan teoride “sözleşmeden ya da kanundan doğan her türlü yükümlülükler ile borçlardan ve kaynağı ne olursa olsun sorumluluklardan kurtulmak için tüzel kişiliğin ve ayrılık ilkesinin bir araç olarak kullanılmasına izin verilmemesi” olarak ifade edildiğini, Maden İşletmeleri firmasının kuruluşunun 25.01.2000 olmakla birlikte, bu tarihten önce yapılan iş ve eylemleri sahiplenmek suretiyle kendi portföyü ve geçmişi içinde gösteren internet sitesi bulunduğundan, kredi borçlusu Madencilik firmasının uzantısı ve devamı olduğunu, aralarında organik açıdan bağlantının bulunduğunun bu yolla bizzat kendisi tarafından deklare edildiğini, 2000 yılında kurulan firmanın bundan 10 yıl öncesine dayanarak ticari hayatta yapılan bir takım çalışmaları sahiplenerek, bunları deklare etmesinin ancak öncesinde yapılan bu tür ticari işletmelerin farklı tüzel kişilik perdesi altında yapılmış olmasına karşın, bunun kendileri tarafından yapıldığının itiraf edilmesi olduğunu, müvekkili banka tarafından İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan ve 2004/633 E. ve 2006/325 K. sayılı ilamıyla….Ş. tarafından … Maden işletmeleri Ürünleri İhr. ve Tic. A.Ş. ye yapılan taşınmaz satışına ait tasarrufun müvekkili lehine iptaline karar verildiği ve karar gerekçesinde de şirket adreslerinin aynı olduğu ve takip borçlusu şirketlerin kontrolünde ilişkili şirketler olduğunun belirtildiği, bunun dışında müvekkiline borçlu Madencilik firması yetkilisi ve davalı Maden İşletmeleri adına da yetkili olan… 17.04.2006 tarihli dilekçesi ile yaptığı müracaatında, borçlu Madencilik firmasının borçlannın belirli bir takvim çerçevesinde yapılandırılarak,vadeye bağlanmak suretiyle tasfiye edilmesini, borcun teminatında bulunan teminatların nakde çevrilmesine devam edilmesini, Madencilik firmasının asaleten ve kefaleten borçlarının tasfiye süresindeki teminatını teşkil etmek üzere davalılardan Maden İşletmeleri firmasının borca kefil olacağını belirttiğini, ancak daha sonra firmaların organsız kaldığını belirttiği, burun üzerine madencilik firmasının asaleten ve kefaleten borçlan için alınan tasfiye kararının bildirildiği ve takiben … Dış Tic. A.Ş. protokol borcuna istinaden yatan izahatıyla 02.10.2006 da 30.000.-USD, 03.10.2006 da 250.000.-USD ve 03.10.2006 da, da 345.000.-USD. olmak üzere; toplam 625.000.-USD yatırıldığı ve Madencilik firmasının asalet ve kefalet borçlarına istinaden blokeye alındığını, takiben alacağın tasfiyesine yönelik girişimde bulunmadıkları gibi gönderdikleri ihtarname ile bu bedelin …Bankası Harbiye Şubesine EFT olarak gönderilmesinin talep edildiğini bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 4.706.000.-TL. alacağın dava tarihinden itibaren % 120 temerrüt faizi ve faizin % 5 gider vergisi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri İle avukatlık ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …. ve Dış Ticaret A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile, şirketin kuruluşundan 10 yıl 10 ay sonra açılan davanın zamanaşımına uğradığını, bankanın yasal takibe başlamasından kısa bir süre önce kurulan …Üretim İhracat ve Tic. A.Ş. ‘nin ve diğer davalının yönetim kurulu üyeleri ve yetkilisinin aynı olduğu iddiasının gerçek olmadığını, yetkilisinin … olmadığını, Maden İşletmeleri şirketinin de kurulduğu tarihlerde Madencilik şirketi Yönetim Kurulunun 13.05.1998 yılında yapılan genel kurulunda 3 yıl görev yapmak üzere …ve …ndan oluştuğunu, yani yönetim kurulunun Maden İşletmeleri şirketi yönetim kurulundan tamamen farklı olduğunu, yani her iki şirketin yetkililerinin aynı olduğu iddiasının doğru olmadığını, iki şirketin sermayelerinin eşit oranda olması sebebiyie 15.09.2006 tarihine kadar genel kurul toplantıları yapılamadığından, organsız kaldığını, TMSF nin 30.06.2005 ve 29.12.2005 tarihli kararları ile Yönetim Kurulu üyeliklerine …nın ve Denetçiliğe de …’ın atandığını, organsızlığın giderilmesi için TMSF nezaretinde 15.09.2006 da yapılan genel kurulda da TMSF nin üyelerine ilaveten …in Yönetim Kuruluna…’ın da denetçiliğe seçildiklerini, 08.11.2006 da denetçi…’ın istifa etmesi üzerine, …ın Denetim kuruluna seçildikleri ve görevlerinin devam ettiğini, yönetim kurulunun halen … ve …den oluştuğunu, bunun davacının yönetim kurulu üyelikleri ile ilgili iddialarla örtüşmediğini, iddia edildiği gibi kuruluş tarihinden bu yana iki şirketin yöneticilerinin aynı kişiler olmadığını, bunun TMSF atamaları ile ortaya çıktığını, Maden İşletmeleri Şirketinin kuruluş tarihinde ve hatta bu tarihten 3 yıl sonra dahi davacı banka kredi alacağının tamamını tahsil edebilecek durumda olduğunun kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olduğunu, müvekkilinin aldığı kredinin 2,5 katı ipoteğinin mevcut olduğunu, zira müvekkili aleyhine davacı bankaca haciz yoluyla açtığı takibi iflas yoluyla takibe çevirmesi üzerine açılan iflas davasında ipotekten artan 83.099.18 TL.’lik kısım bulunduğu gerekçesiyle davayı reddettiğini, tüzel kişilik perdesinin kaldınlması teorisinin bu davaya uygulanmasının mümkün olmadığını, davacının tüzel kişilik perdesinin aralanması talebine dayanak gösterdiği Yargıtay Kararlarının alacaklıların mal kaçırmaya yönelik işlemler konusundaki kararlar olduğunu, …’nun 17.04.2006 tarihli teklifini, hiçbir şirketi temsilen değil, sadece şahsı adına imzaladığını, zira bu dönemde organ boşluğu olduğundan zaten temsil yetkisinin de sona erdiğini, Maden İşletmeleri şirketinin bankaya müteselsil kefaletini doğuracak hiçbir belge bulunmadığını, protokolün müvekkili talebine rağmen bankanın bazı hususlardaki kararlarından dönmesi nedeniyle imzalanmamış ve sulh yapılmamış olduğunu, bu sebeple sulh protokolü yapılması halinde borca mahsup edilecek olan ve Maden İşletmeleri hesabındaki 625.000.-USD.nın iade edilmesi gerektiğini, davacının Madencilik şirketine kullandırdığı krediyi 29.05.2000 tarihinde kat ettiği bu tarihte borcun 3.498.270.61 ve ipoteklerin ise 9.000.000.-TL. ile 2.5 katı teminatı bulunduğu, davacının 2 yıl bekleyerek 2002 yılında İstanbul ..nci İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile takip yaptığı, l yıl sonra da takibi iflas yoluna çevirdiği, yani bu arada 3 yıl geçtiği dikkate alındığında müvekkilinin kötü niyetli sayılmasının mümkün olmadığını, bankanın …Fabrikaları A.Ş. ne kullandırdığı krediye verdiği kefaleti takiben hesabın 14.01.2000 de kat edildiği ve alacak miktarım 3.343.694.65 TL. olarak gösterdiği, kattan 2 ay sonra aldığı ihtiyati tedbir aşamasında ise 1.000.000.-TL. eksiği ile 2.343.694.65 TL. istediği, ihtiyati haciz kararının verilmesi ve icraya konulmasından itibaren 21 ay sonra 06.12.2002 tarihinde esas takibe geçildiğini, takipte de 11.575.105.75 TL. isteyerek alacaklı olduğunu iddia ettiği İlk rakamın 5 mislini istediğini, bu nedenle davacının teminat mevcut düşüncesi ile borçların tasfiyesini geciktirdiğini, davacının bu davada davalılardan istediği 4.706.000.-TL. nin hangi kalemlerden oluştuğunu belirtmediği ve istediği % 120 temerrüt faizinin de çok yüksek olduğunu, davacı yanca söz konusu krediler nedeniyle başlatılmış takipler mevcut olduğundan, aynı alacağın tekrar dava konusu yapılmasının bu nedenle mümkün olmadığını, davacının delil olarak mahkemeye sunduğu İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararına konu taşınmazların toplam değer farkının 19.714.21.TL. olduğunu, bunun mal kaçırmaya yönelik bir işlem olduğunun kabulünün mümkün olmadığını savunarak davanın ve ihtiyati tedbir isteminin reddine ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2012/102 ESAS SAYILI DAVADA;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirketin …Bankası Şişli Şubesi USD döviz hesabında bulunan 625.000,00-USD’nin davacı şirketin talimatına rağmen başka bankada bulunan hesabına EFT yapılmaması üzerine banka genel müdürlük ve Şişli şubesine Beyoğlu 18.Noterliği’nin 01.11.2011 tarih 25279 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalı banka şubesi nezdindeki döviz tevdiat hesabında bulunan 625.000-USD’nin 3 işgünü içinde … Bankası Harbiye Şubesi nezdindeki hesaba EFT yapılması, aksi halde alacağın tahsili için hukuki yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, ihtarnameden sonra da yerine getirilmeyen talimat nedeniyle Kadıköy … Noterliği’ nin 21.01.2012 tarih …yevmiye sayılı ihtarnamesi ile son kez ihtar edildiğini, paranın davacı şirkete ödenmediğini, 17.02.2012 tarihinde İstanbul 9. İcra Müdürlüğü’ nün 2012/3361 sayılı dosyasından asıl alacak ve faiz toplamı 642.928,08-USD alacağın tahsili amacıyla icra takibi yapıldığını, bankanın borca itiraz ettiğini, takibin durduğunu ileri sürerek, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün…sayılı icra takibine itirazın iptaline, takibin devamına ve %40’ından az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı banka vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili tarafından dava dışı …Dış Tic. A.Ş.’ye 27.06.1997 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığını, aynı zamanda şirketin … Fabrikası A.Ş.’ne 11.08.1997 tarihli kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredinin de müşterek borçlusu ve müteselsil kefili olduğunu, her iki krediden kaynaklanan banka alacağının ihtarlara rağmen ödenmediğini, davacı …Üretim İhracat ve Tic. A.Ş. ile dava dışı borçlu …ve Sanayi Dış Tic. A.Ş.’nin aynı gruba dahil şirketler olduklarını, davacının, müvekkili bankanın Şişli şubesindeki hesabına 02.10.2006 ve 03.10.2006 tarihlerinde toplam 625.000 USD’yi “… Tic. A.Ş.’nin protokol konusu borcuna istinaden” açıklaması ile yatırdığını her iki şirket arasında organik ve fiili bağ olduğunu, davacının söz konusu tutarı taraflar arasında varılan mutabakat neticesinde ödediğini, bu tutarın kredi borçlusu ….ve Sanayi Dış Tic. A.Ş.’ nin asalet-kefalet borcuna istinaden bloke edildiğini, bunun sıradan bir mevduat olarak değerlendirilemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 06/10/2016 tarih ve 2014/756 Esas – 2016/651 Karar sayılı gerekçeli kararı ile;
” … Davacı tarafından, her ne kadar Genel Kredi Sözleşmesinin tarafı ve dava dışı …Fabrikası A.Ş. İle yapılan kredi sözleşmesinin kefili olan … Dış. Tic. A.Ş ile diğer davalı …ve Tic. A.Ş arasında organik bağ bulunduğu, şirket ortakları ve yöneticilerin aynı şahıslar olduğu, alacağın tahsil edilmesini engellemek üzere … ve Maden İşletmeleri Üretim…. Tic. A.Ş. ‘ nin kurulduğu ve tüzel kişilik perdesinin kaldırılması gereği … ve Maden işletmeleri Üretim… Tic. A.Ş. ‘ nin müşterek borçlu olduğu iddia edilmiş ise de; tüzel kişilik perdesinin aralanması şartının sınırlı sorumluluk ilkesinde kötüye yararlanma isteyen şirket ortaklarına karşı uygulanacak bir teori olduğu, ancak davacı …. Bankası AŞ’nin davalı şirketin ortaklarına karşı böyle bir talepte bulunmadığı, hukuken iyi niyetin varlığı esas olup, kötü niyeti ve tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasını gerektirecek hususların varlığını ispat yükünün bunu iddia eden tarafa ait olduğu, eski şirket ile yeni kurulan şirketlerin ünvan benzerliği ve ortaklık yapısının doğrudan doğruya perdenin kaldırılması teorisinin uygulanmasını sağlamayacağı gibi somut olayda da, her iki şirketin kuruluş aşamasında ki ortaklarının farklı olduğu, yönetim kurulunda ki benzerliklerin TMSF ile yapılan protokol neticesinde oluştuğu, şirket yönetimine TMSF tarafından daha sonra atamaların yapıldığı, bu nedenlerle, davalı şirketin aynı ortak ve yöneticilerden salt alacağın tahsilini engellemek amacıyla teşekkül ettirlidiğinin kabulü mümkün olmadığı gibi Perdenin aralanmasından yararlanabilmek için gerekli olan malvarlığı aktarımının ispatlanmasına ilişkin delil de bulunmadığı, dava konusu olayda asıl borçluyu gizleyen bir örtü bulunmadığı, dava dışı üçüncü şahıs olan …. Lastik Fabrikaları AŞ’nin ortakları ile verdiği güvencelerle varlığını koruduğu, Davalı … ve Maden İşletmeleri Üretim… A.Ş. ‘ nin davacı ile yapılan protokol görüşmeleri ile borca müşterek ve müteselsil kefil olma girişiminde bulunduğu, davalı tarafından ödeme yapıldığı, ancak adı geçen ödemenin yürürlüğe konulmamış protokol nedeniyle davalıya başlı başına borçlu sıfatı vermediği gibi aksine davalının tüzel kişilik perdesinin arkasına sağınarak mal kaçırma yahut alacağın tahsilini imkansız hale getirme yönünde eylemlerde bulunmadığını, borcun tasfiyesine ilişkin iradesini açıkça ortaya koyduğu, ayrıca mevcut ipoteklerin varlığı da alacağın tahsili bakımından alacaklıyı güvence altına aldığı, aslonulan hususun tüzel kişilik yapısının korunması olduğu, tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasının ise istisnai hallerde mümkün olacağı gibi ipotek ve şahsi teminatların bulunması nedeniyle de tüzel kişilik predesinin kaldırılması yoluna gidilmesi mümkün olmadığı, tüzel kişilik perdesnin aralanması şartlarının oluşmadığının anlaşıldığı, davalı …ve Maden İşletmeleri Üretim İhracat ve Tic AŞ’nin davacı bankanın hesabına yatırdığı 625.000,00 USD ‘nin yatırılması eylemi sonunda taraflar arasında imzalanmış bir protokol bulunmaması nedeniyle bu şirketin kredi borçlusu veya bu kredinin kefili haline getirmesinin mümkün olmadığı, yatırılan paranın iyi niyetli olarak yapılmış bir işlem olduğu, protokolün imzalanmamış olması yapılan ödemenin sebepsiz kalmasına neden olduğundan, davalı …ve Maden İşletmeleri Üretim İhracat A.Ş tarafından ödenen miktarın kendisine iade edilmesi gerektiği … ” gerekçeleri ile asıl davanın reddine ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı, asıl davada davacı birleşen davada davalı banka vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Asıl davada davacı – birleşen davada davalı banka vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın organik bağ kavramına dayandığını, kardeş şirketler arasında tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak diğer şirketin de sorumlu tutulabilmesi için iktisadi bir bütünlük şartı aranırken organik bağın varlığının kabulünde iktisadi bütünlük şartı aranmadığını, dava konusu olayda yasanın aradığı şartların tamamen gerçekleştiğini, organik bağın varlığı halinde sorumluluğun diğer tüzel kişiye de genişletilebileceğinin Yargıtay kararlarında da kabul edildiğini, davalılar arasında fiili ve organik bağ olduğunu, bankadan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı işlemlerle faaliyetlerini yeni kurulan şirket üzerinden aynı faaliyet sahası içinde sürdürdüklerinin kesinleşen mahkeme ilamları ve sunulan delillerle ispat edildiğini, davalı … ve Maden İşl. Ür. İhr. Ve Tic. A.Ş.’nin borçlu firmaya ait borcu üstlenerek kefil sıfatı ile TMSF ile protokol imzalandığını, buna göre borç ödemelerinin yeni kurulan davalı şirket tarafından yapıldığını, dava açılmasından kısa süre sonra hakim hissedar ve hakim ortak …’nun maden işletmeleri firmasındaki hisselerini 27/12/2011 tarihinde .. …i Ltd. şirketine devrettiğini, yetkilinin davalı şirketler adına kredi borcunun tasfiyesine yönelik verdiği teklifin, bankaca kredi borçlusu firmanın borcunun itfasına yönelik bir talep olduğunu, firmaların birbiri ile iç içe girmesinden ve aralarındaki ayniyet olduğundan bu talebin borcun üstlenilmesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini, banka ile davalı … ve Maden İşletmeleri Ür. İh. Ve Tic. A.Ş. firması arasında icap ve kabul ile kurulan sözleşme ilişkisi doğduğunu, borcun itfasına ve borcun kabulüne dair beyanın firmayı bağlayacağını bu nedenle borçtan müştereken ve müteselsilen sorumlu olması gerektiğini, 5411 sayılı bankacılık yasasının geçici 13. Ve 138.maddesi çerçevesinde müvekkilinin kötüniyet tazminatına mahkum edilmesinin yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle, istinaf incelemesi sonucu icranın geri bırakılmasına, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 06.10.2016 tarihli 2014/756 Esas 2016/651 Karar sayılı karanın kaldırılmasına ve asıl davanın kabulüne ve İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2012/12 Esas sayılı dosyasındaki birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI:
Dairemizin 01/03/2017 tarih ve 2017/46 Esas – 2017/67 Karar sayılı ilk kararı ile;
” … her iki firmanın geri planda aynı kişiler tarafından temsil ve idare edildiği ancak resmiyette farklı tüzel kişilik altında faaliyette bulunulduğu böylece her iki davalı şirket arasında organik bağın bulunduğu sabit olmakla; davalı .. Mermer ve Maden İşletmeleri Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş.’ nin diğer davalının, davacı bankadan gerek asaleten gerekse kefaleten almış olduğu kredilerden kaynaklanan borçtan sorumlu olduğu kanaatine varıldığından ve ilk derece mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesine göre; davacı bankanın, kredi borçlusu …Madencilik San ve Dış Tic AŞ ‘nin 01/12/2011 dava tarihi itibarıyla 38.415.248,04 TL si asaleten 57.603.090,72 TL si kefalet olmak üzere toplam 96.018.338,76 TL alacaklı bulunduğu ancak işbu davada 4.706.000,00 TL talep ettiği anlaşıldığından taleple bağlı kalınarak iş bu miktarın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalı …e Maden İşletmeleri Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş.’den sözleşme faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir. Davacı banka asıl davada organik bağ ve tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisine dayalı olarak alacağın tahsilini …Madencilik San. Ve Dış Tic. A.Ş.’den de talep etmiş ise de; davacının bu davalı yönünden tüm alacakların farklı takiplere konu edildiği ve yapılan takipler sonucu açılan davaların neticelendirildiği; dolayısıyla dava tarihi itibariyle alacağın tamamı için yürütülen takiplerin nizasız şekilde devam ettiği, bu nedenlerle davacının ayrıca bu davalıdan alacak talep etmesinin haklı ve yasal nedeni bulunmadığı gibi hukuki yararı da bulunmadığından davalı …Madencilik San. Ve Dış Tic. A.Ş. yönünden açılan davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir. Birleşen dosya davacısı … Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş. yetkilisinin 17.04.2006 tarihli dilekçesi ile birleşen dosya davalısı olan bankaya müracat ederek borçlu …San. Ve Dış Tic. A.Ş. ‘nin borcuna kefil olacağını beyanla borçların belirli bir takvim çerçevesinde yapılandırılmasını talep etmiş olması ve banka tarafından da bu teklifin kabul edilmesi üzerine davacı … İşletmeleri Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş. Tarafından bankanın Şişli şubesine “T… Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş.’nin protokol konusu borcuna istinaden 02.10.2006 tarihinde 30.000 USD, 03.10.2006 tarihinde 250.000 USD, 03.10.2006 tarihinde 345.000 USD olmak üzere toplam 625.000 USD’yi rızaen yatırmış olması ve asıl davada kredi borçlusu … Madencilik Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş.’nin Bankaya olan borçlarından dolayı …şletmeleri Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş.’nin sorumluluğuna hükmedilmesi karşısında artık bu parayı geri isteyemeyeceğinden birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Birleşen itirazın iptali davasında davalı banka kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de; İİK’nın 67/2.maddesine göre alacaklı aleyhine tazminata hükmedebilmek için alacaklının kötüniyetli olduğunun ispatlanması gerektiğinden ve alacaklının icra takibini başlatmakta kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalı bankanın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. … ” gerekçeleri ile;
” Davacı vekilinin asıl ve birleşen dosya yönünden istinaf isteminin Kabulü ile, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/10/2016 tarih 2014/756 Esas 2016/651 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
A-ASIL DAVADA;
1-a)-Davalı kredi borçlusu … Madencilik Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş. hakkındaki davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden REDDİNE,
b)-Davalı … ve Maden İşletmeleri Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş. hakkındaki davanın KABULÜ İLE Tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 4.706.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren % 80 oranında akdi faizi ve faizin % 5′ i oranında gider vergisi ile birlikte bu davalıdan tahsili ile davacı bankaya verilmesine,
B-BİRLEŞEN İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2012/102 ESAS SAYILI DAVADA;
1-Birleşen davanın REDDİNE,
2-İcra inkar tazminatı şartlarının oluşmaması nedeniyle REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, asıl davada davalı – karşı davada davacı ….. Üre. İhr. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN TEMYİZ SEBEPLERİ:
Asıl davada davalı – karşı davada davacı …İşl. Üre. İhr. ve Tic. A.Ş. vekili temyiz dilekçesinde özetle;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi tarafından Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu,
Dava konusu olayda tüzel kişiliğin perdesinin aralanması şartlarının oluşmadığını,
Yerel Mahkeme tarafından tesis edilmiş olan kararda her iki davalı arasında organik bağın kurulmayacağı gerekçesi ile tüzel kişilik perdesinin aralanamayacağına yönelik verilmiş olan kararın hukuka uygun olmasına rağmen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ nin aksine sonuca varmış olmasının kabulünün mümkün olmadığını,
Davacı – birleşen dava dosyası davalısının haksız ve hukuka aykırı, hakkı olmayan bir parayı uhdesinde tuttuğunu ve bu suretle yargılamay sebebiyet vermesinden dolayı ve alacağından likit olmasından dolayı icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka uygun olduğunu,
Dava konusu olayın 6102 Sayılı Ticaret Kanunu’ nun yürürlüğünden önce gerçekleşmiş olduğundan somut olaya 6102 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasının hatalı olduğunu ve bu nedenle kararın bozulması gerektiğini,
Dosya kapsamında tanzim edilen bilirkişi raporları ve mütalaarda da tüzel kişiliğin perdesinin aralanması şartlarının oluşmadığı sabit olmasına rağmen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi aksine sonuca varılmasının kabulünün mümkün olmadığını,
Birleşen dava bakımından davanın reddine karar verilmesinin, davalı bankanın sebepsiz zenginleşmesine sebebiyet verdiğini,
Eksik inceleme neticesinde ve duruşma yapılmaksızın karar verildiğini, bu nedenlerle de kararın bozulması gerektiğini beyanla;
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’ nin 01/03/2017 tarih ve 2017/46 Esas – 2017/67 Karar sayılı kararının murafaalı olarak temyizen tetkiki sonucunda bozulmasına,
Tehir-i icra taleplerinin kabulüne,
Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGITAY BOZMA İLAMI:
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 04/04/2019 tarih ve 2017/2384 Esas – 2019/2653 Karar sayılı ilamı ile;
” … “Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi” ana kuralın istisnası olarak ancak belirli ve sınırlı durumlarda “sakınılarak” uygulanması gereken bir yoldur.
Somut uyuşmazlık bakımından asıl davada davacı …. Bankası A.Ş. vekili, dava konusu genel Kredi Sözleşmelerinden birinin tarafı ve dava dışı … Fabrikası A.Ş. ile imzalanan kredi sözleşmesinin kefili olan … Madencilik San. ve Dış. Tic. A.Ş. ile diğer davalı …ve Maden İşletmeleri Üretim İhracat ve Tic. A.Ş arasında organik bağ bulunduğunu, şirket ortakları ve yöneticilerin aynı şahıslar olduğunu, bankanın alacağının tahsil edilmesini engellemek üzere … ve Maden İşletmeleri Üretim Tic. A.Ş’nin kurulduğunu, davalı …ve Maden İşletmeleri Üretim İhracat ve Tic. A.Ş’nin müvekkili bankanın kredi borçlusu olan firmanın devamı olduğunu, onun portföy, iş ve çevresinden açıkça yararlanmak ve borçlulardan kurtulmak amacı ile salt başka bir isim ve tüzel kişilik altında hareket ederek, borçların tasfiyesini imkansız kılma gayretinde olduğunu, müvekkili banka tarafından açılan tasarrufun iptali davasında da taşınmaz satışına ait tasarrufun müvekkili lehine iptaline karar verildiğini, şirket adreslerinin aynı olduğu, …Mermer ve Maden İşletmeleri Üretim İhracat ve Tic. A.Ş’nin borçlu Madencilik firmasının borçlarının yapılandırılması ve tasfiyesi için kefil olmayı taahhüt ettiğini ileri sürerek, perdeyi kaldırma teorisi uyarınca …. Mermer Madencilik San. ve Dış Tic. A.Ş.’nin müşterek borçluluğunun kabulüne karar verilmesini talep etmiş ise de yukarıda ifade edildiği üzere tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesinin sınırlı sorumluluk ilkesinden kötüniyetle yararlanmak isteyen şirket ortaklarına yönelmeyi sağlayan bir teori olduğu davacı bankanın işbu davada davalı … Mermer Madencilik San. ve Dış Tic. A.Ş.’nin ortaklarına karşı böyle bir talepte bulunmadığı, adres ayniyetlerinin organik bağın varlığı için yeterli olmayacağı, şirketlerin unvan benzerliği ve ortaklık yapısının doğrudan doğruya perdenin kaldırılması teorisinin uygulanmasını sağlamayacağı, kaldı ki davalı şirketlerin ortaklık yapısı ve yönetim kurulu yapısının kuruluş aşamasında farklı olduğu, yönetim kurulundaki benzerliklerin şirketin yönetim kurulu üyelerinden …r’in hakim ortak olduğu dava dışı banka ve dava dışı şirketlerin TMSF’ye devrinden sonra ve 2006 yılında TMSF ile davalılar arasında yapılan protokol çerçevesinde oluştuğu, davalının tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınarak mal kaçırma ya da alacağın tahsilini imkansız hale getirme yönünde eylemde bulunduğu iddia edilmiş ise de ortada asıl borçluyu gizleyen bir perde (örtü) bulunmadığı, asıl borçlu … Madencilik San. ve Dış Tic. A.Ş. yanında yeni kurulan …ve Maden İşletmeleri Üretim İhracat ve Tic. A.Ş’nin de borcun tasfiyesine yönelik iradesini ortaya koyup kefil olmayı kabul ettiği, kötü niyetle ve mal kaçırma gayesi ile mevcudu eksiltmeye yönelik tasarruflarla ilgili olarak yasal şartların varlığı halinde tasarrufun iptali, muvazaa nedeniyle işlemin iptali gibi hukuki sürecin işletilmesinin mümkün olduğu ve davacı bankanın da zaten bazı taşınmazlar için tasarrufun iptali davası açtığı, yukarıda ifade edildiği üzere “Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi”nin belirli ve sınırlı durumlarda sakınılarak kullanılması gereken bir yol olduğu ve somut uyuşmalık bakımından perdenin aralanması koşullarının oluşmadığı nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. … ” gerekçeleri ile;
” … davalı-birleşen davada davacı …Maden İşletmeleri Üretim İhracat Tic. A.Ş. vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, … ”
Karşı oy olarak ise ” Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2017/46-67 sayı ve 01.03.2017 tarihli kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davalı şirketlerin geri planda aynı kişiler tarafından temsil ve idare edildiği ancak resmiyette farklı tüzel kişilik altında bulunulduğu ve böylece davalı şirketler arasında organik bağın varlığının sabit olmasına göre mümeyyiz davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kararın bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyız. (Dairenin 2016/9387 Esas – 2018/2071 Karar sayı ve 19.03.2018 günlü ilamı)… ” gerekçeleri ile oy çokluğu ile karar verilmiş ve dairemizce de önceki kararda direnilmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Yukarıda özetlendiği üzere; dairemiz tarafından asıl davada davacı – birleşen davada davalı olan bankanın istinaf talepleri kısmen kabul edilerek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, asıl davada davalılardan … ve Maden İşl. Ür. İhr. ve Tic. A.Ş. şirketi aleyhine tam kabul ve bu davalının, asıl davanın davacısı banka aleyhine açtığı birleşen itirazın iptali davasının ise reddine karar verilmiştir. Dairemiz kararı, anılan davalı şirket tarafından asıl ve birleşen davaya yönelik temyiz nedenleri ayrı ayrı ileri sürülerek temyiz edilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin bozma ilamının sonuç bölümünde ” davalı – birleşen davada davacı …r Maden ve İşl. Ür. İhr. ve Tic. A.Ş. vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile, bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ” karar verildiği görülmüştür. Bozma ilamının gerekçesi incelendiğinde ise; sadece asıl davaya ilişkin değerlendirmeler yapıldığı halde, anılan davalı şirket tarafından davalı banka aleyhine asıl davadan tamamen farklı bir hukuki nedene ve talebe dayalı olarak açılıp görülen ve reddine karar verilen birleşen itirazın iptali davası ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın, birleşen davayı da kapsar şekilde bozma kararı verildiği görülmüştür. HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı … Bankası tarafından açılan asıl dava; davacı banka ile dava dışı … Lastik Fabrikası A. Ş. ile imzalanan ve davalı … Madencilik San. Dış Tic. A.Ş.nin müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak İmzaladığı 11.08.1997 tarihli kredi sözleşmesinden ve davacı banka ile davalı …Madencilik San. ve Dış Tic. A.Ş. arasında imzalanan 27.06.1997 tarihli sözleşmeye istinaden kullandırılan kredi sözleşmesinden kaynaklanan 4.706.000.-TL. alacağın dava tarihinden itibaren % 120 temerrüt faizi ve faizin % 5 gider vergisi ile birlikte kredi borçlusu olan davalı … San. Dış Tic. A.Ş.den ve perdenin aralanması teorisi kapsamında diğer davalı … Maden İşl. Ür. İhr. Ve Tic. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkindir.Birleşen İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/12 Esas sayılı dosyasındaki dava ise; birleşen dosya davacısı … Maden İşletmeleri Üretim İhracat ve Tic AŞ’nin, birleşen dosyanın davalısı olan bankanın Şişli şubesindeki hesabına “…. ve Sanayi Dış Tic. A.Ş.’nin protokol konusu borcuna istinaden” açıklaması ile yatırdığı 625.000 USD’nin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Asıl davada davacı banka ile dava dışı … Fabrikası A.Ş. Arasında 11/08/1997 tarihinde kredi sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmede, davalı …an. Dış. Tic. A.Ş. İle …’ in müşterek ve müteselsil kefil olarak yer aldığı, ayrıca davalı …Madencilik San. Ve Dış. Tic. A.Ş. İle davacı arasında 27/06/1997 tarihli kredi sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmede de … ile …Fabrikası A.Ş. ‘ nin müşterek borçlu müteselsil kefil olarak yer aldığı, davacı banka tarafından, davalı … Madencilik San. Ve Dış. Tic. A.Ş. ‘ ye kullandırılan kredilerden dolayı 2 ayrı borç bulunduğu, kefalet ile ilgili borçlardan dolayı İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasında icra takibi yapıldığı, takibe itiraz üzerine, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/113 E. Sayılı dosyasında itirazın iptali talebi ile açılan davada bu kefalet ile ilgili hususun incelenerek karara bağlandığı ve kararın kesinleştiği, İkinci borcun asaleten kullandırılan krediler nedeniyle olduğu ve davacı banka tarafından davalı …San. Ve Dış. Tic. A.Ş. nin kullandığı kredi nedeniyle oluşan alacağın tahsiline ilişkin İstanbul.. İcra Müdürlüğünün …E. Sayılı dosyasında, 6.000.000,00 TL ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla, İstanbul … İcra müdürlüğünün… E. Sayılı dosyasıyla 3.000.000,00 TL için ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile iki ayrı takip yapıldığı, bu takiplerde istenilen miktarlar düşüldükten sonra geriye kalan kısım için İstanbul … İcra müdürlüğünün…E. Sayılı dosyasında genel haciz yoluyla takip yapıldığı, bu takibe yapılan itiraz üzerine İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/391 E. Sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığı ve davalı şirketin itirazını geri alması nedeniyle davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek kararın kesinleştiği, böylece dava tarihi itibarıyla davalı şirketlerden … Dış Tic AŞ ‘nin takip dışı kalmış her hangi bir borcunun bulunmadığı anlaşılmıştır.İstanbul 7. ATM’sinin 2002/1134 esas sayılı dosyasında verilen ve kesinleşen mahkeme kararında yer alan ölçütler dikkate alındığında bilirkişilerce yapılan hesaplamaya göre; davacı bankanın davalı şirketten 01/12/2011 dava tarihi itibarıyla 3.465,751,25 TL asıl alacak, 51.559,370,92 TL temerrüt faizi ve 2.577.968,55 TL banka muamele vergisi olmak üzere toplam 57.603.090,72 TL alacaklı olduğu, davalı asıl borçlu …Madencilik San Tic AŞ’ye kullandırılan döviz kredisi nedeniyle 29/01/2000 hesap kat tarihi itibarıyla dava konusu krediden dolayı davacı bankanın bu şirketten 5.628.754,00 USD alacaklı olduğu, davacı bankanın Levent Şubesinden davalı … Madencilik San ve Dış Tic AŞ ile kefil …r ve …abrikaları AŞ’ye gönderilen ihtarnameye rağmen 7 günlük süre içersinde ödeme yapmadıklarından 13/06/2000 tarihinde temerrüde düşüldüğü davalı ….k San ve Dış Tic AŞ ‘nin 01/12/2011 dava tarihi itibarıyla 38.415.248,04 TL si asaleten 57.603.090,72 TL si kefalet olmak üzere toplam 96.018.338,76 TL alacaklı bulunduğu ancak işbu davada 4.706.000,00 TL talep ettiği anlaşılmıştır.Türk Ticaret Kanununun 125. Maddesine göre ticari şirketleri tüzel kişiliğe haizdir. Ticari şirketleri Türk Medeni Kanununun 48. Maddesi çerçevesinde bütün haklardan yararlanabilir ve borçları üstlenebilirler. Bu hususdaki kanuni istisnalar saklıdır. Ticari şirketleri tüzel kişiliğe sahip olduklarına göre ortaklık mal varlığının sahibi tüzel kişidir. Aktif ve pasif dava ehliyetine sahip olan tüzel kişidir. Türk mevzuatındaki bu istisnai hükümler genel olarak hemen hemen tüm modern hukuklarda öğretide ve içtihatlarda gittikçe netleşen ve ilkeleri hukuk kuralları haline dönüşen bir kuramın yerleşmesi sonucunu doğurmuştur. Bu kural perdeyi kaldırmak diğer bir ifadeyle hakkaniyet ve hükümlerin gaye ve ruhunun gerektirdiği anda perdenin arkasına sığınmış diğer bir tüzel kişiliğine giderek onun bu perdeden haksız yere faydalanmasını,sorumluluktan dolayısıyla takipten kurtulmasını önlemektir.Perdenin kaldırılmasında genel hukuki dayanak tüzel kişiliğin kötüye kullanılması sebebi ile Medeni Kanunun 2.maddesidir. Davalı … San. Ve Dış Tic. A.Ş nin gerek asaleten ve gerekse de kefaleten davacı bankaya kredi borcu bulunduğu dosya kapsamına göre sabittir. Davalı …şletmeleri Üretim İhracat ve Tic. A.Ş. ile davalı borçlu … ve Sanayi Dış Tic. A.Ş.’nin aynı adreste açıkça iltibas yaratacak şekilde çok benzeyen isimle aynı sektörde faaliyete başlamış olması ve aynı unvanı kullanıyor olmaları, Taraflar arasında Kartal….Noterliğinde düzenlenen Marka Devir Sözleşmesine göre her iki şirketin adresinin “E…bul” olarak gösterilmesi, Davacı …İşletmeleri Üretim İhracat ve Tic. A.Ş.’nin, asıl borçlu …Dış Tic. A.Ş.’ şirketine 14/01/2000 tarihinde kat ihtarnamesi gönderilmesinden hemen sonra 25/01/2000 tarihinde kurulması ve Kredi borçlusu şirkete ait Bilecik ilinde bulunan fabrika binasının içindeki menkuller ile birlikte borcun doğumundan sonra ve fakat takip işlemlerine başlanılmadan çok kısa bir süre önce davalı … Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş’ye kiralanarak takip borçlusu firmanın atıl ve borçlarını ödeyemez halde bırakılmış olması, Davalı … İşletmeleri Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş.’nin internet sitesinde diğer davalı … Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş.’nin geçmişe ait ticari ve teknik bilgilerini sahiplenmiş olmaları, kredi borçlusu şirket adına kayıtlı bir kısım taşınmazların davalı …Ticaret A.Ş.’ne satış göstermek suretiyle devretmeleri ve bu devirlerin İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/633 Esas saylıı dosyasında “davalı şirketlerin pay sahipleri farklı şirketler olmakla birlikte takip borçlularının kontrolünde olan ilişkili şirketler olduğu, bu itibarla tarafların kötü niyetinin bulunduğu” gerekçesiyle davanın kabulü ile bu tasarrufların iptaline karar verilmiş olması ve bu kararların davacı banka lehine kuvvetli delil teşkil etmesi,Davalı …şletmeleri Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş. Yetkilisinin 17.04.2006 tarihli dilekçesi ile davacı bankaya müracat ederek borçlu ….Tic. A.Ş. ‘nin borcuna kefil olacağını beyanla borçların belirli bir takvim çerçevesinde yapılandırılmasını talep etmiş olması ve davacı banka tarafından da bu teklifin kabul edillerek davalı …İşletmeleri Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş. Tarafından davacı bankanın Şişli şubesine “.. Madencilik Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş.’nin protokol konusu borcuna istinaden 02.10.2006 tarihinde 30.000 USD, 03.10.2006 tarihinde 250.000 USD, 03.10.2006 tarihinde 345.000 USD olmak üzere toplam 625.000 USD yatırılmış olması, İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/374-375-376 ve 377 Esas sayılı dosyalarında her iki şirket arasında organik bağ bulunduğununkabul edilerek davalı … Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş.’nin istihkak iddialarının reddine karar verilmesi ve bu kararların Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş olması ve bu kararların davacı banka lehine kuvetli delil teşkil etmesi,(İcra Mahkemeleri’ nin istihkak davaları sonucu verdiği kararlar ile ihalenin feshinin reddine dair kararları, diğer kararlarından farklı olarak tarafları açısından maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder.)Davalılardan …Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş.’nin borçlu firmaya ait borcu üstlenerek kefil sıfatı ile TMSF ile protokol imzalamış olması ve protokole istinaden borç ödemelerinin davalı … İşletmeleri Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş. tarafından yapıldığının İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu ortaya çıkmış olması, Her iki firmada yönetim kurulu üyeliği ve hissedar olarak görev yapmış bulunan kimselerin ( …) bulunması, Hep birlikte değerlendirildiğinde; her iki firmanın geri planda aynı kişiler tarafından temsil ve idare edildiği ancak resmiyette farklı tüzel kişilik altında faaliyette bulunulduğu böylece her iki davalı şirket arasında organik bağın bulunduğu sabit olmakla; davalı …n İşletmeleri Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş.’nin diğer davalının, davacı bankadan gerek asaleten gerekse kefaleten almış olduğu kredilerden kaynaklanan borçtan sorumlu olduğu kanaatine varıldığından ve ilk derece mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesine göre; davacı bankanın, kredi borçlusu … Dış Tic AŞ ‘nin 01/12/2011 dava tarihi itibarıyla 38.415.248,04 TL si asaleten 57.603.090,72 TL si kefalet olmak üzere toplam 96.018.338,76 TL alacaklı bulunduğu ancak işbu davada 4.706.000,00 TL talep ettiği anlaşıldığından taleple bağlı kalınarak iş bu miktarın tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalı … İşletmeleri Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş.’den sözleşme faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.Davacı banka asıl davada organik bağ ve tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisine dayalı olarak alacağın tahsilini …. Ve Dış Tic. A.Ş.’den de talep etmiş ise de; davacının bu davalı yönünden tüm alacakların farklı takiplere konu edildiği ve yapılan takipler sonucu açılan davaların neticelendirildiği; dolayısıyla dava tarihi itibariyle alacağın tamamı için yürütülen takiplerin nizasız şekilde devam ettiği, bu nedenlerle davacının ayrıca bu davalıdan alacak talep etmesinin haklı ve yasal nedeni bulunmadığı gibi hukuki yararı da bulunmadığından davalı … Madencilik San. Ve Dış Tic. A.Ş. yönünden açılan davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir. Birleşen dosya davacısı …İşletmeleri Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş. Yetkilisinin 17.04.2006 tarihli dilekçesi ile birleşen dosya davalısı olan bankaya müracat ederek borçlu …. Ve Dış Tic. A.Ş. ‘nin borcuna kefil olacağını beyanla borçların belirli bir takvim çerçevesinde yapılandırılmasını talep etmiş olması ve banka tarafından da bu teklifin kabul edilmesi üzerine davacı …İşletmeleri Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş. Tarafından bankanın Şişli şubesine “…Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş.’nin protokol konusu borcuna istinaden 02.10.2006 tarihinde 30.000 USD, 03.10.2006 tarihinde 250.000 USD, 03.10.2006 tarihinde 345.000 USD olmak üzere toplam 625.000 USD’yi rızaen yatırmış olması ve asıl davada kredi borçlusu … Ticaret A.Ş.’nin Bankaya olan borçlarından dolayı … Ticaret A.Ş.’ nin sorumluluğuna hükmedilmesinin yanı sıra, yeni kurulan davacı şirketin davalı bankaya yaptığı borcun yapılandırılarak ödenmesi önerisinin davalı banka tarafından kabul edilerek davaya konu ödemenin yapıldığı, taraflar arasında borcun üstlenilmesine ilişkin sözleşme ilişkisinin kurulduğu, dava dışı asıl borçlu ile protokolün imzalanmamış olması davacı şirketin yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı(TBK:2), zira davalı banka ile dava dışı şirket arasında protokolün imzalanmamış olması dava dışı borçlu şirketin davalı bankaya borçlu olduğu olgusunu değiştirmeyeceğinden, davacının, dava dışı şirketin borcuna mahsuben yaptığı ödemeyi yaklaşık 6 yıl sonra talep hakkı olmadığı gibi, yapılan ödeme ile de, sebepsiz zenginleşen alacağını kısmende olsa tahsil eden davalı banka değil, adına borcu ödenen dava asıl borçlu dışı şirket olacağından, davacının, artık bu parayı davalı bankadan geri isteyemeyeceğinden birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Birleşen itirazın iptali davasında davalı banka kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de; İİK’ nın 67/2.maddesine göre alacaklı aleyhine tazminata hükmedebilmek için alacaklının kötüniyetli olduğunun ispatlanması gerektiğinden ve alacaklının icra takibini başlatmakta kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalı bankanın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Dairemizce verilen direnme kararına, yukarıda belirtilen ve bozma kararı ile ortadan kaldırılan ilk karar gerekçesi aynen dayanak teşkil etmektedir. Ayrıca, bozma kararına yönelik olarak ilave gerekçe aşağıdaki gibi oluşturulmuştur.
” Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi ” ana kuralının istinası olarak ancak belirli ve sınırlı durumlarda ” sakınılarak ” uygulanması gereken bir yol olduğu hususu, dairemiz uygulamasında da benimsenen ve gözetilen bir husustur. Tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesinin, sınırlı sorumluluk ilkesinden kötü niyetle yararlanmak isteyen şirket ortaklarına yönelmeyi sağlayan bir teori olduğu halde, davacı bankanın davalılardan biri olan asıl borçlu şirket ortaklarına karşı böyle bir talepte bulunulmaması bozma nedenlerinden biri olarak gösterilmiştir. Doktrinde; ” tüzel kişilik perdesinin aralanması ( tüzel kişilik örtüsünün aralanması), İngiliz ve Amerikan hukuk sistemlerinde doğmuş olan ve daha sonradan Kara Avrupa’ sı hukuk sistemlerince de benimsenmiş bulunan bir teoridir. Bu teori uyarınca, istisnai durumlarda mahkemeler, tüzel kişilik ve onu oluşturan bireyler arası ayrılık prensibini göz ardı edip ( perdeyi aralayıp ), tüzel kişinin ardında rol alan gerçek kişilere uzanmakta yani zaman zaman tüzel kişi ve ardında yer alan gerçek kişiyi iki ayrı hukuk süjesi olarak değerlendirmeyip, bunlara tek bir bütün olarak yaklaşmaktadır. Tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi sadece bir tüzel kişi ile onu oluşturan gerçek kişiler arasındaki ilişkiler hususunda uygulanmaz. Somut olayda hakim, gerekli gördüğünde iki ayrı tüzel kişiyi ayrı ayrı hukuk süjeleri kabul etmek yerine onları tek bir tüzel kişilik olarak tanımayı tercih edebilir. Buna ” kişiler arası özdeşlik ilkesi ” demek mümkündür. Şirketlerin çapraz olarak şirket perdesinin kaldırılması yöntemi ile aynı ve tek şirket olduğunun kabul edilmesi ile sonuca ulaşmak, adil kalıcı hakserlik ve denkserlik kurallarına uygun olması açısından da bakıldığında somut olay adaletine temel etmektedir. ” görüşü benimsenmektedir. Doktrinde, yukarıda açıklandığı üzere, özdeşlik ilkesi gereğince ve çapraz olarak şirket perdesinin aralanması yöntemi ile sadece ortaklardan değil başka bir şirketten de talepte bulunulması mümkündür. Nitekim, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ve 19. Hukuk Dairesi’ nin bu doğrultuda kararları bulunduğu gibi, şirket perdesinin çapraz aralanması ilkesine ilişkin olarak bozma kararında muhalefet görüş gerekçesinde atıfta bulunulan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 19/03/2018 T. ve 2018/9387 E. – 2018/2071 K sayılı ilamında; ” Eğer kişilik ve mal varlığı ayrımı ilkesi uygulanmıyorsa , yani mal varlıkları birbirine karışmışsa ve bu durumdan üçüncü kişiler zarar görüyorsa, art niyetle ve hesabi davranışlarla sırf sorumluluktan kurtulmak amacı ile tüzel kişilik perdesi ardına sığınılmış ise bu durumda TMK’ nun 2. maddesi gereği şahıs ve mal ayrımı ilkesi istisnaen uygulanmamaktadır. Somut olayda davacı, alacağını borçlu şirketten alamadığını ve davacı tarafından borçlu şirket ile davalıların organizasyonları ile mal varlıklarının birbirine karıştığı iddia edildiğine göre, davalı tarafa ait ticari defterler incelenmek sureti ile … ” gerekçesi ile özdeşlik ilkesi gereğince davalı şirketin dava dışı şirketin borçlarından şirket perdesinin çapraz olarak kaldırılması ile sorumlu tutulabileceğine hükmetmiştir. Çapraz olarak şirket perdesinin aralanması veya kaldırılması teorisinin uygulanması için, davalı şirket ile birlikte asıl borçlu şirketin ortaklarına da zorunlu olarak dava açılmasını gerektiren bir yasal düzenleme bulunmadığı gibi, bu konuda da doktrinde ve Yargıtay kararlarında aksine uygulama ve görüşe rastlanmamıştır. Zira davacının şirket perdesinin kaldırılması teorisi uyarınca şirkete karşı açtığı davayı, ayrıca başka bir dava ile borçlu şirket ortaklarına da açması mümkündür. Açıklanan nedenlerle, Yargıtay’ ın bozma gerekçesinde aksi yöndeki görüş dairemizce benimsenememiştir. Bozma kararında; ” kötü niyetli ve mal kaçırma gayesi ile mevcudu eksiltmeye yönelik tasarruflarla ilgili olarak yasal şartların varlığı halinde tasarrufun iptali, muvazaa nedeni ile işlemin iptali gibi hukuki sürecin işletilmesinin mümkün olduğu ve davacı bankanın da zaten bazı taşınmazlar için tasarrufun iptali davası açtığı, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin belirli ve sınırlı durumlarda sakınılarak kullanılması gerektiği belirtilerek bozma nedeni yapılmıştır. Şirket tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ilkesine dayalı alacak davası açılmadan önce davalı şirket aleyhine tasarrufun iptali davası ve istihkak davalarının açılıp sonuçlandırılmış olması veya davacının bu hakka sahip olmasının, şirket tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ilkesinin uygulanmasına engel teşkil edeceğine dair bir yasal düzenleme olmadığı gibi, gerek doktrinde gerekse Yargıtay kararlarında aksi görüş ve uygulamaya rastlanmamıştır. Aksi yorum, yani Tasarrufun iptali ve istihkak davalarının varlığı veya bu hakka sahip olunmasının engel teşkil etmesi hali, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisinin sakınılarak dahi olsa, hiç uygulanamaması sonucunu doğurur. Kaldı ki; bu davaların varlığı veya sonuçlanmış olması, bu davaların niteliği gereği; davalı veya davalıların iyi niyetli olup olmadıkları, alacaklıdan mal kaçırmak amacına yönelik hareket edip etmedikleri, davalılar arasında organik bağ olup olmadığı, şirket mallarının aidiyeti ve şirketler arasında iktisadi bütünlük bulunup bulunmadığı, asıl borçlunun mal varlığının borcunu ödemeye yeterli olup olmadığı, iptale konu tasarrufların asıl borçluyu ödeme güçlüğüne sevk edip alacaklıları zor duruma düşürüp borcu tahsil imkanını kısmen veya tamamen ortadan kaldırıp kaldırmayacağı konularında yapılmış olan tespitler, açılmış veya açılacak olan tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisine dayalı davalarda lehe veya aleyhe kuvvetli delil teşkil edebilecek, böylece tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisine dayalı davanın görülebilirliği net bir şekilde ortaya çıkacaktır. Dolayısı ile söz konusu davaların tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin engeli değil, tam aksine öncüsü ve yönlendiricisi olarak görmenin yerinde olacağı düşünülmektedir. Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere; ortada asıl borcu gizleyen bir perde söz konusu değildir. Zira yukarıda gerekçe kısmında belirtildiği üzere, davalı – asıl borçlu şirketin borcunun varlığı ve miktarı, görülen ve kesinleşen itirazın iptali davaları ile sabit hale gelmiştir. Somut olayda asıl uyuşmazlık; asıl borçlu şirket dışındaki yeni kurulan diğer davalı şirketin tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınarak kötü niyetle, mal kaçırma ya da alacağın tahsilini kısmen veya imkansız hale getirme yönündeki eylemlerinin bulunup bulunmadığı noktasındadır. Temyiz eden yeni kurulan davalı şirketin, diğer davalı asıl borçlu şirkete davacı banka tarafından kat ihtarnamesi gönderilmesinden yaklaşık 10 gün sonra davalı borçlu şirket ile aynı iş merkezinde kurulup faaliyete geçtiği, borçlu şirket ile iltibas yaratacak derecede benzer şirket unvanını kullandığı, yine borçlu şirket ile aynı sektörde faaliyette bulunduğu, kurulduktan hemen sonra borçlu şirketin markası ile birlikte bir kısım taşınmazlarını satış göstermek sureti ile devraldığı, ilaveten davalı borçlu şirkete ait fabrika ve içindeki makinelerin de uzun süreli kiralama sözleşmesi ile devralınarak işletilmeye başlatıldığı, yeni kurulan şirketin ticari basında yer alan internet sitesinde borçlu şirketin devamı mahiyetinde oldukları algısını yaratacak şekilde tanıtım ve açıklamalarda bulundukları, asıl borçlu şirket ile davalı şirket yöneticilerinin aynı kişiler olduğu ve her iki şirketin gerek açıktan ve gerekse belirli bir zaman perde arkasından aynı kişiler tarafından yönetildiği, TMSF tarafından davalı şirketlerin Tekmar markası altında iktisadi bütünlük sayılarak birbirinin borçlarından sorumlu sayıldığı, şirket ortaklarının hisselerine bu kapsamda rehin konulduğu, bunun üzerine borç tasfiyesi protokolü imzalanarak davalı şirketin diğer davalı asıl borçlu şirketin borcuna kefil olup bir miktar ödeme yaptığı, ancak yeni kurulan davalı şirketin yaptığı bu ödemeyi de diğer davalı borçlu şirket ile aralarındaki kira sözleşmesi kapsamında ödeyeceği kira parasına mahsup edip asıl borçlu şirketi kendine borçlandırdığı, dolayısı ile asıl borçlu şirket adına yaptığı bir ödemeden bahsedilemeyeceği, yine bu kapsamda 2006 yılında davacı bankaya müracaat ederek borçlu şirketin borcunu yapılacak protokol kapsamında yapılandırarak kefil olmak sureti ile ödemek istediği yönünde talepte bulunulduğu, aynı yıl içerisinde 3 ayrı tarih ve farklı miktarlarda olmak üzere protokol borcuna istinaden 625.000 $ davacı bankaya verildiği, ancak aradan yaklaşık 6 yıl geçtikten sonra davalı şirketin asıl borçlu şirket adına yaptığı ödemenin davacı bankadan tahsili için icra takibi yaptığı, itiraz üzerine takibin durduğu, itirazın iptali davası açıldığı, işbu davanın ise birleşen dava olarak bu dava ile birlikte görüldüğü,Sonuç itibari ile belirtilen nedenlerle; yeni kurulan davalı şirketin iyi niyetli olup asıl borçlu şirketin bir kısım borçlarını iyi niyetle ödediğinden bahsedilemeyeceği, yeni kurulan davalı şirketin asıl borçlu şirketin ticari faaliyeti için zorunlu olan tüm aktif değerlerini çeşitli sözleşmeler ile kısmen veya tamamen devraldığı,asıl borçlu şirkette neredeyse sadece borcun bırakıldığı, asıl borçlu şirketin borçlarını ödeyemez hale geldiği, yeni kurulan davalı şirketin borçlu şirketin aktif değerleri ile faaliyetine aynı sektörde devam ettiği, yeni kurulan davalı şirket ile borçlu şirket arasında yukarıda belirtilen somut nedenler ile, organik bağın ötesinde gerek yönetimsel , gerekse mal varlığı açısından iktisadi bütünlük olup birbirinin devamı mahiyetinde oldukları, doktrinde belirtilen özdeşlik ilkesinin tüm unsurları ile somut olayda gerçekleştiği, yeni kurulan davalı şirketin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla ve kötü niyetle hareket ettiği, tasarrufları nedeni ile davacı bankanın alacağının tahsili kısmen veya imkansız hale geldiği yönünde dairemizde tam bir vicdani kanı hasıl olduğundan ve bozma kararı sonrasındada vicdani kanaatte bir değişiklik olmadığından, dairemizin önceki kararında değişiklik yapılmasına gerek ve neden görülememesi sebebiyle önceki kararımızda ısrar edilerek asıl ve birleşen dava yönünden aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dairemizin 01/03/2017 tarih ve 2017/46 Esas – 2017/67 Karar sayılı kararında DİRENİLMESİNE,
2-Davacı vekilinin asıl ve birleşen dosya yönünden istinaf isteminin Kabulü ile, 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/10/2016 tarih 2014/756 Esas 2016/651 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
A-ASIL DAVADA;
1-a)-Davalı kredi borçlusu …Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş. hakkındaki davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden REDDİNE,
b)-Davalı …. İşletmeleri Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş. hakkındaki davanın KABULÜ İLE Tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 4.706.000,00 TL’ nin dava tarihinden itibaren % 80 oranında akdi faizi ve faizin % 5′ i oranında gider vergisi ile birlikte bu davalıdan tahsili ile davacı bankaya verilmesine,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 321.466,86.TL karar ve ilam harcının davalı … İşletmeleri Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş.’ den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından ilk derece mahkemesi aşamasında davalılardan …. ve Dış Tic. A.Ş. için yapılan yargılama giderleri hariç olmak üzere yapılan;
a-3.750,00.TL bilirkişi gideri ile 295,85.TL tebligat ve posta gideri toplamı 4.045,85.TL yargılama giderinin davalı … İşletmeleri Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
b-Davalılardan … Dış Ticaret A.Ş. tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
c-Bu davalının yaptığı yargılama giderine dosyada rastlanmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı … Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş. tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 112.260,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalı …Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
6-Hakkındaki dava usulden reddedilen davalı …Dış Ticaret A.Ş. vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ gereğince hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Madencilik Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş. ‘ne verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan 16.360,00 TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
8- Davacı tarafından yatırılan 79,20 TL istinaf başvuru harcı ile karar sonrası istinaf aşamasında sarfedilen 376,00 TL yargılama gideri toplamı 455,20 TL’ nin davalı …i Üretim İhracat ve Ticaret A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
9- Taraflarca yatırılan gider avansının artan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıranlara iadesine,
B-BİRLEŞEN İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2012/102 ESAS SAYILI DAVADA;
1-Birleşen davanın REDDİNE,
2-İcra inkar tazminatı şartlarının oluşmaması nedeniyle REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL maktu harcın, davacı tarafça dava açılırken yatırılan 10.616,80.TL peşin harç ile 573,00 TL tamamlama harcı toplamı olan 11.189,80.TL’den mahsubu ile bakiye 11.145,40 TL’ nin hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı duruşmalarda vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 56.950,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde sarfedilen 21,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yatırılan 29,20 TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
8-Davalı tarafından yatırılan 79,20 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansı bulunması halinde artan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıranlara iadesine,
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
1-Asıl davada davacı – birleşen davada davalı … Bankası A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2. kısım 2. bölüm 17/a maddesine göre takdir olunan 1.362,00 TL vekalet ücretinin, asıl davada davalı – birleşen davada davacı …İşletmeleri Ür. İhr. ve Tic. A.Ş.’ den alınarak asıl davada davacı – birleşen davada davalı… Bankası A.Ş.’ ye verilmesine,
2-Asıl davada davalı …anayi ve Dış Ticaret A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2. kısım 2. bölüm 17/a maddesine göre takdir olunan 1.362,00 TL vekalet ücretinin, asıl davada davacı Türkiye… Bankası A.Ş.’ den alınarak asıl davada davalı ….. Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş.’ ye verilmesine,
Dair olarak, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/09/2019