Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1530 E. 2021/723 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1530 Esas
KARAR NO: 2021/723 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2019
NUMARASI: 2018/604 Esas 2019/429 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkili şirketin uzun yıllardır aynı iş kolunda ve aynı adreste faaliyet gösteren köklü ve ticari sicili temiz bir firma olduğunu, bu doğrultuda birçok müşterisi ve portföyü ile ticaret hayatına da devam ettiğini, sundukları kargo takip evrakı ve ilgili kargo şirketinden gelen mail ile, müvekkili şirketin yetkili hamil olarak elinde bulundurduğu ve ticari ilişki içinde bulunduğu üçüncü şahsa göndermiş olduğu … A.Ş. tarafından şirket lehine düzenlenen 44.353,25 TL bedelli ve 14.06.2018 tarihli , … Ltd. Şti. tarafından düzenlenen ve müvekkilinin ciranta olduğu 138.500 TL. bedelli ve 31.08.2018 tarihli, … Ltd. Şti. Tarafından şirket lehine düzenlenen 9.785,00 TL. Bedelli ve 07.07.2018 tarihli , … Ltd. Şti. Tarafından şirket lehine düzenlenen 42.000,00 TL. Bedelli ve 31.07.2018, … A.Ş. Tarafından düzenlenen ve müvekkilin ciranta olduğu, 35.400,00 TL. bedelli ve 20.07.2018 tarihli … tarafından düzenlenen ve müvekkilin ciranta olduğu ( 40.000,00 TL. Bedelli ve 30.06.2018 tarihli 6 adet çekin kargo arabasından çalındığının öğrenildiğini, tüm çeklerde müvekkili şirketin lehtar, ciranta veyahut hamil olduğunu, kötüniyetli 3. şahıslarca ileride bu çeklerin bankaya ibraz edilip karşılığının alınmaması ve bu yönde mağduriyetlerine mahal verilmemesi bakımından Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/395 E. Sayılı dosyası üzerinden çek iptali davası açıldığını ve davanın halen derdest olduğunu, buna karşın, kötüniyetli davalı tarafından müvekkili şirket ile arasında hiçbir ticari ve hukuki ilişki bulunmamasına karşın … A.Ş. tarafından şirket lehine düzenlenen çek ( 44.353,25 TL. Bedelli ve 14.06.2018 tarihli ) ihtiyati hacze konu edildiğini ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası üzerinden takibe konulduğunu, çek hakkında ihtiyati haciz kararı verildiğinden kötüniyetli takip başlatıldığını ve müvekkilinin tüm banka hesaplarına tedbir konulduğunu, açtıkları çek iptali davasının dava tarihinin 17.04.2018 olduğunu, aleylerine başlatılan icra takibinin tarihinin ise 02.07.2018 olduğunu bu haliyle, alacaklı olduğunu iddia eden tarafın rızaları dışında elllerinde bulunmayan çek hakkında işlem yaptığını, müvekkili aleyhine devam eden bir icra takibinin de olduğu dikkate alındığında, hali hazırda davacının haciz gerçeği ile yaşadığını, ayrıca yukarıda dökümü yapılan altı adet çek hakkında %15 kadar teminat bedeli 26.04.2018 tarihinde Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesine 46.505,83 TL. olarak ödendiğini belirterek, sonuç olarak; öncelikli olarak müvekkili hakkında başlatılan icra takibinin ve ihtiyati haciz takibinin teminatsız ve tutar depo edilmeksizin durdurulmasına, icra dosyası üzerinden yapılan ihtiyati haciz ve normal haciz işlemlerinin iptaline ve hacizlerin fekkine, davanın kabulü ile müvekkilin davalıya karşı herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitine, davalı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili bilahare davaya ve bilirkişi raporuna karşı sunduğu dilekçesi ile, bilirkişi raporunun, esasa ilişkin verilecek hükme etkisi bulunmadığını, davada ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, dava konusu icra takibinin dayanağını oluşturan çeki iyi niyetli iktisap eden müvekkiline ispat yükünün yüklenmesinin, çekin mücerretlik ilkesine aykırılık oluşturduğunu, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, davacının iddialarının, müvekkili şirkete karşı ileri sürülemeyceğini,TTK madde 687/1. maddesi ile müvekkili şirkete karşı, davacının kendilerinden sonraki cirantalarla herhangi bir ticari ilişkisi olmadığı yönündeki itirazlarının ileri sürülebilmesi için hamilin kötü niyetli olması gerektiğinin vurgulandığını, müvekkilinin davaya konu çekte son hamil durumunda olduğunu, çekin veriliş koşullarını ve verilme sebebini araştırmak ve bunu bilebilecek durumda da olmadığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 792. maddesine göre; kaybolan ve rızası dışında elden çıkan çekin istirdadının ancak çeki elinde bulunduran kişinin kötü niyetli veya ağır kusurlu olması halinde istenebileceğinin belirterek, sonuç olarak; iyiniyetli hamil olan müvekkiline karşı açılan davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilerek, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/05/2019 tarih ve 2018/604 Esas – 2019/429 Karar sayılı kararında; “…Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı taraf, davaya konu çekin dava dışı keşideci … Şirketi ile aralarındaki ticari ilişkiye istinaden verildiğini, ancak ticari ilişkide bulunduğu 3. Şahısla gönderilmek üzere kargo arabasından çalındığını, davalı ile aralarında ticari ilişki bulunmadığından müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş ise de; TTK nun 687/1. maddesinde poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen ve önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri iyiniyetli başvuran hamile karşı ileri süremeyeceği düzenlenmiştir. Davacı taraf her ne kadar çekin keşideci … Şirketinden alacağına istinaden iktisap ettiğini ve kendisinden sonraki ciranta … Şirket ile aralarında ticari ilişki bulunmadığını ispat etmiş ise de; davalının çeki temlik cirosu ile devraldığı, çekteki ciro zincirinin düzgün olduğu, davalının çeki kötü niyetle iktisap ettiği ya da iktisapta ağır bir kusur bulunduğu, davacı tarafça ispata elverişli yasal delillerle kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir. Takibe dayanak yapılan çekten dolayı ihtiyati tedbir kararı verilmiş olmakla, İİK 72/4 maddesi uyarınca davacı lehine tazminata hükmedilmiştir. . …”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili şirket uzun yıllardır aynı iş kolunda ve aynı adreste faaliyet gösteren köklü ve ticari sicili temiz bir firma olduğunu, bu doğrultuda birçok müşterisi ve portföyü ile ticaret hayatına da devam etmekte olduğunu, Dosyada mübrez kargo takip evrakı ve ilgili kargo şirketinden gelen mail ile, müvekkili şirketin yetkili hamil olarak elinde bulundurduğu ve ticari ilişki içinde bulunduğu üçüncü şahsa göndermiş olduğu 6 ( altı ) adet çekin kargo arabasından çalındığı taraflarınca öğrenildiğini, Özellikle çek tarihlerinin de göz önüne alınması halinde, kötüniyetli 3. şahıslarca ileride bu çeklerin bankaya ibraz edilip karşılığının alınmaması ve bu yönde mağduriyete mahal verilmemesi bakımından taraflarınca Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/395 E. Sayılı dosyası üzerinden çek iptali davası açılmışsa da, çeklerden 5 tanesinin icra takiplerine konu edilmesi nedeni ile bu 5 çek için karar verilmediğini, … Ltd. Şti. tarafından düzenlenen ve müvekkilinin ciranta olduğu çek ( 138.500 TL. Bedelli ve 31.08.2018 tarihli ) çek yönünden iptal karar verildiğini, Buna karşın, kötüniyetli davalı tarafından müvekkili şirket ile arasında hiçbir ticari ve hukuki ilişki bulunmamasına karşın … Tic. A.Ş. tarafından şirket lehine düzenlenen dava konusu çek ( 44.353,25 TL. Bedelli ve 14.06.2018 tarihli ) ihtiyati hacze konu edildiği ve akabinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası üzerinden takibe konulduğunu, çek hakkında ihtiyati haciz kararı verildiğinden kötüniyetli takip başlatıldığı ve müvekkilinin tüm banka hesaplarına tedbir konulduğunu, Her ne kadar Yerel Mahkeme tarafından tedbir kararı verilmiş ve şirket aleyhine yapılan işlemler durdurulmuşsa da, çek sahibi şirketin haciz tehdidi altında olması nedeniyle borcu ödemesi nedeniyle icra takibi tahsilat ile sonuçlandığını, Taraflarınca çek iptali davası 17.04.2018 tarihli olup aleyhilerine başlatılan icra takibinin tarihi 02.07.2018 olduğunu, bu haliyle, alacaklı olduğunu iddia eden tarafın rızamız dışında ellerinde bulunmayan çek hakkında işlem yaptığını, Bu aşamada, hukuka ve hakkaniyete olan inançları doğrultusunda ellerinde olan tüm bilgi ve belgeler, Savcılık dosyası ve müvekkili şirkete ait ticari kayıtlar Mahkemeye sunulduğu ve Mahkeme tarafından da bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, Dosyaya sunulan bilirkişi raporu ile yaşanan haksızlık gözler önüne serildiği ve müvekkilinin hiçbir ticari ilişkisi olmayan şahıslarca nasıl bir zalimliğe uğradığı açık bir şekilde tespit edildiğini, Bu husus Mahkemenin gerekçeli kararında da; ”..davacı şirkete ait ticari defterlerin tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yapıldığı, davalının incelemeye katılmadığı ve belge sunmadığı, davacı ile keşideci arasındaki ticari ilişkiye istinaden dava konusu çekin keşide edilerek verildiği, davacı şirketin ticari defterlerinde çekin ciro yolu ile geçtiği şirket kişi arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı, tüm dosya kapsamından, davacı tarafın davaya konu çeki dava dışı keşideci … Şirketi ile arasındaki ticari ilişkiye ilişkin verildiğini ispat ettiği..” şeklinde belirtildiğini, Bu durumda, Yerel Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, müvekkili şirket dava konusu çeki usulüne uygun düzenlenen fatura ve ticari defterlerle iktisap ettiğini, buna karşın, davacı şirketin hiçbir suretle ilişkisi olmayan tarafların çekin arkasında ciroları mevcut olup, en son ciro sahibi olan davalı taraf iyiniyetli olarak kabul edildiğini, Davalı, aynı hafta içerisinde birçok şirket aleyhine çeke dayalı icra takipleri başlatmışsa da, ticaretle ilgilendiğini dahi Yerel Mahkemeye ispat edemediğini, kaldı ki, davalı hiçbir suretle çeki nasıl elde ettiği ile ilgili en ufak bir beyanda dahi bulunmadığını, Çekin arkasında cirosu olan tüm şirket yetkilileri ve şahıslar hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2018/119705 Sor. numaralı dosya üzerinden şikayette bulunulmuş olup henüz soruşturma aşaması dahi devam ederken hangi gerekçe ile davalının iyiniyetli olarak kabul edildiği taraflarınca anlaşılamadığını, Tüm bunların ardından, Yerel Mahkemece TTK 687/1 uyarınca davanın reddine karar verildiği ve bir de üstüne davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedildiğini, Öncelikli olarak, açık bir şekilde belirtmek gerekir ki davacı şirket adına açmış oldukları işbu dava müvekkili şirket düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan bir defi ileri sürmediğini, müvekkili şirketin, tamamen davalının işbu çeki kötüniyetle elinde bulundurduğunu ve borçlunun zararına hareket etmiş olduğunu ileri sürdüğünü, esasen, tüm ciro sahipleri ile birlikte davalıyı da Savcılık soruşturmasına şüpheli olarak dahil etmelerinin gayesinin de bu olduğunu, Zira, çeki düzenleyen şirket ile müvekkil şirket arasında ticari bir ilişkinin var olduğu, çekin usulüne uygun düzenlenen fatura ve ticari defterler uyarınca keşide edilerek şirkete teslim edildiği zaten mübrez raporda da sabit olduğu, dolayısıyla, çekin keşidecisi olan … Şirketi ile müvekkil arasındaki ilişkiye dayanan hangi defi nereden ve ne şekilde tespit edildiğinin anlaşılamadığını, Bu bağlamda, başlı başına dava konusu olay dahi tam olarak anlaşılmadan ve yeterli inceleme yapılmadan verilen bu karar açık bir şekilde hakkaniyet ilkesine aykırılık taşımakta olduğunu, bu haliyle, Yerel Mahkemenin Savcılık dosyasını bekletici mesele dahi yapmadan davalıyı iyiniyetli görmesi tarafımızca anlaşılamadığını, Tüm bu hususların yanı sıra, şirket lehine verilen tedbir kararının ardından çek keşidecisi haciz baskısı altında ödeme yapmış ve icra dosyası tahsil edildiğini, bunun üzerine, Yerel Mahkeme davalı vekiline müzekkere yazılarak verilen tedbir kararı neticesinde uğradığı bir zararın olup olmadığı ve dava açılıp açılmadığını sormuş ancak davalı vekili bu hususa karşı herhangi bir beyanda bulunmadığını, Bu durumda, Yerel Mahkeme tarafından sırf tedbir kararı verildi diye, davalının hiçbir zararı doğmamasına karşın icra inkar tazminatına hükmetmesi esasen davanın içeriğinden çok uzak ve ne yazık ki eksik bir inceleme gerçeğini gözler önüne serdiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyasında davalıya borçlu olmadığının tesbiti talepli İİK. 72 Maddesi uyarınca açılan menfi tesbit davasıdır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya, dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasındadır. Davacı vekili dava dilekçesi ile, davaya konu çekin dava dışı keşideci … Şirketi ile müvekkili arasındaki ticari ilişkiye istinaden verildiğini, ancak ticari ilişkide bulunduğu 3. Şahısla gönderilmek üzere kargo arabasından çalındığını, davalı ile müvekkili arasında ticari ilişki bulunmadığından müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davaya ve icra takibine konu çek incelendiğinde, … Kartal Bulvar Şubesine ait 14.6.2018 keşide tarihli, 44.353,25-TL. Miktarlı çekin keşidecisinin … A.Ş. Olduğu, lehtar/ilk cirantanın davacı … olup sonraki cirantaların ise …Ltd.Şti., …Ltd.Şti., …Ltd.Şti. Ve … olduğu, davalı hamil … tarafından 21/06/2018 tarihinde bankaya ibraz edildiği ve Bakırköy 4 ATM.nin 2018/395 Esas sayılı dosyasından konulan ödeme yasağı kararına istinaden ödeme yapılamadığının yazıldığı görülmüştür. Davacı vekilinin Yerel Mahkemenin Savcılık dosyasını bekletici mesele dahi yapmadan davalıyı iyiniyetli görmesinin yerinde olmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Dava dilekçesinde, davacı delillerinin gösterilmediği ve ayrı bir delil listesinin ibraz edilmediği, davacı tarafça yargılama aşamasında söz konusu hırsızlık olayı ile ilgili ceza soruşturması olduğunun mahkemeye bildirilmediği ve bu dosyanın bekletici mesele yapılmasına yönelik bir talebin olmadığı tesbit edilmekle, HMK. 357/1-son cümlede belirtildiği üzere ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez ve yeni delillere dayanılamaz hükmü uyarınca davacı vekilinin ceza soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılmadığına yönelik istinaf sebebi HMK. 357/1-son cümle gereği dairemizce değerlendirilmemiştir.Davacı vekilinin mahkemenin kabulüne ve davalının iyiniyetli hamil olmadığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde;Somut olayda, dava konusu çekte davacının lehtar/ilk ciranta olarak yer almakta olup davalı ciro yoluyla hamildir. Davacı lehtar, çekin rızası hilafına elinden çıktığını ileri sürerek işbu davayı açmış, davalı ise çekin yetkili hamili olduğunu savunmuştur.Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2018/5363 Esas, 2018/7977 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, Davalının yetkili hamil olması için ciro silsilesinde yer alan imzaların gerçek cirantalara ait olup olmadığını tahkik zorunluluğu bulunmayıp, 6102 sayılı TTK’nın 686. maddesi hükmüne göre, bu hususta, ciro silsilesinin görünüşte düzgün olması yeterlidir. Dava konusu çekte mevcut ciro silsilesi içerisinde bu anlamda bir kopukluk bulunmadığı gibi, ciro silsilesinde ismi geçen lehtar ve cirantaların kaşe ve imzalarının sahte olduğunun tespiti bile davalının yetkili hamil olduğu gerçeğini değiştirmez. Emsal nitelikteki Yargıtay 11. HD’nin 2014/10768 Esas- 2014/20288 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, davalının çeki edinme nedenini kanıtlama yükümlülüğü yoktur. Davalının çekin rıza dışında elden çıktığını bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerekir. Çekin rıza dışı elden çıkması halinde ispat yükü, çekin yetkili hamili olduğunu ve rızası hilafına elinden çıktığını ileri süren davacıya ait olup, davacının iddiasını kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlaması gerekmektedir. 6102 sayılı TTK’ nın 792. maddesiyle, çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlü olacağı hüküm altına alınmıştır. Belirtilen kanun hükmü uyarınca davacının, kendisinin yetkili hamili olduğunu ve yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Kötüniyeti kanıtlanamadığı sürece çekin bedelsiz kaldığı ileri sürülemeyecektir. Somut olayda, dava dilekçesinde, davacı delillerinin gösterilmediği ve ayrı bir delil listesinin ibraz edilmediği, Bakırköy 4 ATM.nin 2018/395 Esas sayılı dosyası ile açılan çek iptali davasının tensip tutanağı ile …as Kargo şöförünün aracından hırsızlık yapıldığına dair 12/04/2018 tarihinde Orhanlı Polis Merkezi Amirliğinde verdiği ifade tutanağını ve çek suretini dava dilekçesine ek olarak eklediği, başkaca delil gösterilmediği anlaşılmakla; Belirtilen nedenlerle, davacının davalının davaya konu çeki kötü niyetle iktisap ettiğini ve yasal hamil olmadığı ve çekin bedelsiz kaldığı iddiasını kesin ve inandırıcı delillerle isbat edemediği tesbit edilmekle, davacı vekilinin davalının iyiniyetli hamil olmadığı ve mahkeme kararının yerinde olmadığına yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin davalı lehine tazminata hükmedildiğine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, İİK. 72/4 Maddesinde;” (Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez,” hükmü düzenlenmiştir. İlk derece mehkemesince davacının talebi üzerine 09/07/2018 tarihli ara karar ile İİK. 72/3 Maddesi uyarınca icra dosyasına yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde %20 teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verildiği, tedbir kararının infaz edildiği ve davacının talebi üzerine mahkemece 05/12/2018 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir kararının kaldırıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece somut davanın reddine karar verildiği ve dava alacaklı lehine sonuçlandığından ihtiyati tedbir kararın infaz edilmesi sonucu İİK. 72/4 Maddesi uyarınca mahkemece davalı lehine tazminata hükmedilmesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harçtan istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/05/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.