Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1526 E. 2021/721 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1526 Esas
KARAR NO: 2021/721 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/01/2019
NUMARASI: 2016/279 Esas 2019/18 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkili ile davalı şirket arasında 27/03/2010 tarihinde Acentelik sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşmeye dayalı müvekkili ile davalı arasındaki acentelik sözleşmesinden kaynaklanan iş ilişkisi 2015 yılının Haziran ayına kadar sürdüğünü, müvekkilinin bu süre zarfında davalının talepleri doğrultusunda kendisine yüklenen her türlü yükümlülüğü yerine getirdiğini, Acentelik Sözleşmesinin Ek protokolü Cari Hesap sözleşmesinin 4. Maddesinde gereğince, acenteye ödenecek olan ve acentenin zarar etmesini engelsek amaçlı, belli bir miktar ciro alt sınır alınarak minimum düzeyde hesaplanan masraf kalemlerinin her altı ayda bir gözden geçireceğini konusunda anlaştıklarını, masraf kalemlerinde ülkenin ekonomik şartlarından ve yasalardan kaynaklanan (asgari ücret artışları veya yeni vergi kalemleri vb) artışların 6 aylık periyotlarla acenteye hak ediş bedellerine yansıtılacağı ve masraf kalemlerindeki artışların tek tek güncelleneceği konusunda mutabakata varıldığını, ayrıca sözleşmenin bu maddesi gereğince, davalı şirketin müvekkilinin zarar etmeme garantisi verdiğini, mutabakata konu masraf kalemlerinin Personel özlük hakları, iaşe, SSK giderleri, Kira, aidat ve stopaj giderleri, basılı evrak, kırtasiye ve poşet giderleri, yakıt giderleri, elektrik su, telefon ve ısınma giderleri, Acentalık Sözleşmesinde belirtilen sigorta primleri, araçların ve demirbaşların bakım ve onarım giderleri olduğunu, masraf kalemlerinde artış olmasına rağmen bu farkların en son 01/01/2012 tarihinde yapıldığını, davalının bir çok masraf kalemleri anlamsız bahanelerle ödememeye başladığını, 2012 ocak ayından itibaren eksik ödediği masrafların Personel özlük hakları, iaşe SSK giderlerine göre; müvekkilinin toplam 6 personel görev yaptığını, müvekkilinin 6 personelden daha az personel çalıştırmasının yasak olduğunu, 2011 yılından 2015 yılı arasında; Asgari ücret 887 Tl’den 1201,50 TL’ye yükseldiğini, asgari ücret artışından kaynaklanan ve müvekkiline eksik ödenen tutarın 31.346,60 TL civarında olduğunu, SSK işveren payı ve SSK işçisizlik payından fark ise 17000 TL üzeri olduğunu, Kira, aidat ve stapaj giderlerinin yıllık enflasyon oranında bir artış olduğunu kabul ederlerse yaklaşık olarak 1.250 TL eksik ödeme söz konusu olduğunu, 2011 yılından 2012 yılı arasındaki; Basılı evrak, kırtasiye ve poşet giderleri;Yakıt gideri, Elektrik, su , telefon, ve ısınma giderleri Acentalık sözleşmesinde belirtilen sigorta primleri, araçların ve demirbaşların bakım ve onarım giderlerinin toplam tutarlarındaki değişimin %27 civarında olduğunu, 2013 yılı için 8400 TL eksik ödeme yaptığını, bu masraf kalemlerinde 2014 yılı için 19.200 TL eksik ödeme yaptığını, 2015 yılı için 13800 TL olduğunu, davalı şirketin Acentalık sözleşmesinden kaynaklanan şubenin giderlerindeki artışları ödemesi gerekirken sözleşmeye aykırı davrandığını, davalı şirket taşıma ücretlerine zam yaparken müvekkilinin giderlerinin artışının karşılanmadığını, 2015 yılı Haziran ayında ise tarafların acentalık sözleşmesini sona erdirdiklerini, davalı şirketin kötü niyetli olarak masraf artışlarını ödemediği gibi 2015 Mayıs ve Haziran ayındaki ödemesi gereken masraf faturalarını ödemediğini, müvekkilinin bu faturaları icra yolu ile tahsiline başvurduğunu, ancak davalının kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, davalının Acentalık sözleşmesi sırasında müvekkilinden teminat olarak aldığı senet için takip başlattığını, ortaya çıkan artışlardan kaynaklanan farkların müvekkiline ödenmesini, 01/06/2012 tarihinden itibaren eksik ödenen alacakları için şimdilik toplam 25000 TL alacakların hak ediş tarihi itibariyle işleyecek olan reeskont faizi ile birlikte tahsilini, müvekkiline eksik ödenen diğer artışlarına istinaden şimdilik toplam 15.000 TL alacağının hak ediş tarihi itibariyle işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte tahsilini dava masrafları ve vekalet ücretinin işleyecek olan yasal faizi ile karşı yana yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Taraflar arasında akdedilen Acentelik Sözleşmeleri gereği müvekkili şirket ticari defter ve kayıtlarının kesin delil niteliğine haiz olduğunu, Acentacılık Sözleşmelerinin 43/1/a hükmü uyarınca Madde 43 “Acenta” ile “… Kargo” arasında çıkacak sorunlarda dikkate alınacak hükümlerin “Acenta” ile “… Kargo” arasında çıkacak çekişmelerde “… Kargo”nun defter ve kayıtları geçerli ve kesin delil olacaktır ” ibaresi bulunduğunu, karşı tarafın ticari ve defter ve kayıtlarının dikkate alınmaması gerektiğini, tanık deliline başvurulmasına muvafakatlerinin bulunmadığını, davacının müvekkil şirket alacağını müşterilerden tahsil ederek müvekkiline ödememek sureti ile kasa açığı fiilini işlemesi nedeniyle Acentelik Sözleşmesi ve ekleri Müvekkili Şirket tarafından haklı nedenle feshedildiğini, 07/04/2015 tarihinde … Acentede yapılan denetimde, kasa sayımında 7.729,31 TL’nin birimde bulunmadığı, müvekkili şirket adına müşterilerden tahsil edilmiş olmasına rağmen tahsil edilmemiş gibi gösterilmek suretiyle acente yedine alınmış olduğu yani kasa açığı fiilini işlediği görüldüğünü, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından acenteye ihtarname gönderilmek ve ihtarnamede fesih gerekçeleri de açıkça belirtilmek suretiyle mezkur Acentelik Sözleşmesi ve ekleri Müvekkil Şirket tarafından 20/04/2015 tarihinde haklı nedenle tek taraflı olarak feshedildiğini, ve acentelik ilişkisine son verildiğini, masraf güncellemelerinin sözleşme hükümlerine uygun olarak yapıldığını, davacının zarar etmesini masraf güncellemesi yapılmamasına dayandırma çabasının son derece mesnetsiz olduğunu, aylık acente masraflarının belirlenmesi mühhasıran müvekkili şirkete ati olup taraflarca kararlaştırılan iş bu hüküm uyarınca masrafların artış ya da eksilişine karar verecek taraf … Kargo olduğunu, bu anlamda müvekkil şirkete sözleşme ve kanun kapsamında masraf ödeme veya güncelleme yapma kapsamında herhangi bir mükellefiyet yüklenmiş olmadığını, davacı tarafından maddeler halinde belirtilen masraf kalemleri başlığı altında belirtilen hususlar şube giderleri olarak sözleşmede belirtildiğini, davacının hiçbir şekilde dayanağı dahi bulunmayan örneksemeler ile afaki dayanaksız ve delil listesinde dahi bir ispat aracına dayandırılmayan birtakım rakamsal ifade ve yüzdelerle belirtmiş olduğu parasal değerler tamamen hakikatten ve inindarıcılıktan uzak olduğunu, davacının ödemesi gerekip de fesih sonrası müvekkil şirketin ödemek durumunda kaldığı bedeller ve sebebiyet sonrası müvekkil şirketin ödemek durumunda kaldığı bedeller ve sebebiyet verdiği kasa açığı nedeniyle davacının müvekkil şirkete borçlu durumda olduğunu, davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile 23.000 TL asıl alacak ve 923,30 TL işlemiş faiz talebi ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe girişilmiş olup takibin halen derdest olduğunu, haksız davanın reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/01/2019 tarih ve 2016/279 Esas – 2019/18 Karar sayılı kararında; “….Taraflar arasında acentelik sözleşmesinin varlığında çekişme bulunmamaktadır. Sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde karşılıklı rızalar ile sözleşmenin kurulduğu bu konuda ihtilaf olmadığı görülmektedir. Taraflar arasındaki sözleşme m. 4.3 gereği davacı acente ile davalı … kargo arasında çıkacak çekişmelerde … kargonun ticari defter ve kayıtlarının geçerli ve kesin delil olacağının hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Yine ek protokole göre uyuşmazlıkların çözümünde … kargonun muhasebe kayıtlarının esas olacağı, masraf kalemleri ve artışlara ilişkin acente fikri alındıktan sonra söz konusu değişimlere bağlı artış veya eksilişlerin masraf tutarına eklenmesi veya çıkarılması konusundaki nihai merciin … kargo olacağının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Tarafların; tacir olması hususu da değerlendirilerek dürüstlük ilkesi gereğince sözleşme şartlarının tüm içeriği ile karşılıklı edimler ile birlikte kabul edildiği ancak davacı tarafından acentelik sözleşmesi gereği alacağın bulunduğundan bahisle dava açıldığı anlaşılmaktadır. İfa edilen sözleşme sonrasında veya yürürlüğü esnasında sözleşme şartlarına aykırı alacak talebinin ileri sürülmesinin iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağına kanaat getirilmiştir. Herkes haklarını kullanırken dürüstlük kurallarına uymalıdır. Açıkça hakkın kötüye kullanılamayacağı ve bunun hukuk düzenince korunamayacağına dikkat edilmelidir. Sözleşme serbestisi ilkesinin geçerli olduğu, bunun sonucu olarak serbest iradeler ile sözleşmenin içeriğinin başından ifa süreçleri de dahil kabul edildiği ve kanuni yükümlülüklerin yüklenildiğine dair delillerin toplandığı değerlendirilmiştir. Bu nedenle davacının sözleşmesel değişime dair sözleşme şartlarına uygun olmayan alacak iddiasının dinlenilebilirliği bulunmamaktadır. Bunun aksine bilgi ve belge bulunmamaktadır. Tarafların dosya kapsamında sunduğu ticari kayıtları ve defterleri incelenmiştir. TTK 222. Maddesindeki ticari defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığına dikkat edilmiştir. Ayrıca davacının sözleşme prosedürüne uymayan talebi uygun görülmemekle, taraflar arasındaki sözleşme ilkeleri gereğince davalı defterlerine değer verilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; davacının davasını ispatlayamadığı, davacının defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı bu nedenle lehine delil teşkil edemeyeceği ve zaten sözleşme gereği davalı defterlerinin kesin delil olduğu, davalı tarafın defterlerinde davacıya borcunun bulunmadığı, sözleşme serbestisi ilkesinin geçerli olduğu bunun sonucu olarak serbest iradeler ile sözleşmenin içeriğinin başından ifa süreçleri de dahil kabul edildiği ve kanuni yükümlülüklerin yüklenildiğine dair delillerin toplandığı değerlendirilmiştir. Bu nedenle davacının alacağının bulunmadığına kanaat getirilerek davanın reddi gereği aşağıdaki şekilde kanunen, taktiren ve vicdanen karar vermek gerekmiştir. …”gerekçesi ile, Davacının davasının reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkilinin İstanbul 6 Ticaret Mahkemesinde davalı … A.Ş. lehine açtığı dava yerel mahkeme tarafından red edildiğini, Yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın hukuka aykırı olduğunu, Davanın acentalık sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olduğu, davada talep ettikleri alacak kalemlerinin son derece ticari ahlak ve iyi niyet kurallarına uygun olduğunu, ancak yerel mahkemenin iyi niyet kurallarına ve davada dürüstlük kurallarına aykırı hareket ettiklerinden bahisle davayı ret ettiğini, bu yargıya ise davalı şirket ile müvekkili arasında imzalanan sözleşmenin 4.3 maddesine dayandırdığını, … kargonun ticari defter ve kayıtlarının geçerli ve kesin delil olacağının,yine ek protokole göre uyuşmazlıkların çözümünde … kargonun muhasebe kayıtlarının esas olacağı, masraf kalemleri ve artışlara ilişkin acente fikri alındıktan sonra söz konusu değişimlere bağlı artış veya eksilişlerin masraf tutarına eklenmesi veya çıkarılması konusundaki nihai merciin … kargo olacağının kararlaştırıldığından bahsettiğini, ret kararına bu maddeye dayandırdırdığını, ancak yerel mahkeme karar verirken bazı hususları göz ardı ettiğini, bilirkişinin ek raporunda 5.3 maddesinde yer alan ve belgesi olmayan ve inceleyemediği borç kayıtlarını 22.509,86 TL borç olarak kabul ettiğini, Belgesi olmayan bir borç kaydı oluşturulamayacağını, sözleşme gereğince … kargo hesapları kabul edildi diye , müvekkiline 100.000 veya daha fazla meblağ hesaba borç kaydı yazılsa müvekkilinin ödemek zorunda kalacağını, alacak ve borç ticarette belgeye dayanması gerekmekte olduğunu, bu durum da belgesi olmayan 22.509,86 TLdavalı lehine alacak kabul edilmesi söz konusu bile olamayacağını, hukuk kuralları neticesinde bu alacak kabul edilmesi Borçlar kanuna uyarıncada kabul edilemez olduğunu, bu alacaklar için davalı şirket dava açmış olsa idi; mahkemede bu alacakları belge ile ispatlamak zorunda olacağını, ancak davada belgeye dayanmayan alacağı, taraflar arasında imzalanan sözleşmedeki, … kargonun ticari defter ve kayıtlarının geçerli ve kesin delil olacağından bahisle; … Kargonun belgesiz alacağını kabul etmesi hukuka aykırı olduğunu, talep ettikleri diğer alacakların ise ülkemizdeki enflasyon ve devlettin her yıl resmi olarak yapmış olduğu artışlardan kaynaklanan farklar olduğunu, İş yerinde çalışan personel asgari ücret üzerinden çalışmakta olduğunu, her yıl asgari ücret rakamları yasa ile belirlendiğini, müvekkilinde yanında çalışan personele bu artışı yansıtmak zorunda olduğunu, ancak bu alacak kalemine ilişkin talebinde cari hasap sözleşmesinin 4. maddesinde gereğince acenteye ödenecek olan ve acentenin zarar etmesini engelmek amaçlı, belli bir miktar ciro alt sınır alınarak minimum düzeyde hesaplanan masraf kalemlerinin her altı ayda bir gözden geçireceğini konusunda anlaştıklarını, ancak nihai karar … kargoda olduğu gerekçesi alacağının ret olduğunu, Müvekkilinin 2012 yılının 2. Yarısından 2015 yılının haziran ayına kadar masraf artışlarını cebinden ödemek zorunda kaldığını, bu arada davalı şirket kargo taşıma ücretlerine bir çok kez artış yapmış olmasına rağmen ciro alt sınırın yükseltilmemiş ve müvekkilinin zarar etmesine sebebiyet verdiğini, Müvekkilinin kargo acentasında müdür sıfatında çalışan maaşlı personel olsa idi daha fazla kazanacakken, acentalık sözleşmesi gereği cebinden personele para ödemek zorunda kaldığını, hatta bazı aylar çevresinden borç alarak işlerini yürüttüğünü, Tüm bu haksızlara rağmen müvekkilim aleyhine verilen davanın reddi kararı hukuka , iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, müvekkilinin açtığı davanın hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi ise müvekkiline yapılan çok büyük haksızlık olduğunu, 3 yıl boyunca ülkedeki enflasyonu ve yasal giderlerin (asgari ücret, yakıt, kira , elektrik , su gibi) artışını bilerek acentasına yansıtmayan davalı şirketin sözleşmeden kaynaklanan hakkını kötüye kullandığını, sırf sözleşmede yazmasından kaynaklanan hakkını bilerek ve isteyerek masraf kalemlerinde olan artışları müvekkiline ödemediğini, Davalı şirket acentalık sözleşmesi ile kendisine bedava çalışan, hemde tüm yasal sorumlulukları taşıyan bir müdür bulduğunu, çünkü davalı şirket uzun zamandan beri o acentayı işlettiği için kazancıda bilmekte olduğunu, müvekkilinin zarar ettiğini bilmesine rağmen yasal ve kanuni gider artışlarını hakkını kötüye kullanarak adalete ,yasaya, ticari etik kurallarına aykırı davrandığını, Basiretli ve ahlaklı bir tacir taahhütlerini yerine getirirken sırf zayıf olduğu için sözleşmeyi değiştirmek gibi gücü olmayan acentayı zor ve zarar eder bir durumda bırakması hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğunu, sözleşme imzalanırken güçlü olan tarafın baskısı ile acentanın değiştirme gücü yokken bu sözleşmeyi imzaladı diye davamızın reddi hakka, adalete uygun olmadığını, Müvekkilinin tek bir şahıs iken karşısındaki tüm Türkiye’de faaliyet gösteren holding şirketi olduğunu, işsizliğin bu kadar yüksek olduğu ülkemizde kendi işini yapmaya çalışan ve çalışırken istihdam yaratan müvekkilinin bu şekilde haksızlığa uğramasının son derece adaletsiz bir durumu ortaya koyduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan acentelik sözleşmesi ve acentelik sözleşmesi ek protokolü cari hesap sözleşmesinin 4. Maddesinde düzenlenen masraf alacak kalemlerinde artış yapılmadığı iddiasıyla artışların tahsili talebiyle açılan alacak davasıdır. Mahkemece, davacının davasının reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında 27/03/2010 tarihinde süresiz acentelik sözleşmesi ve aynı tarihli cari hesap sözleşmesi ve cari hesap sözleşmesinin 4.cü maddesinin 2.ci paragrafının yeniden düzenlendiğine dair zeyilname akdedilmiştir. Sözleşmenin 38 maddesinde fesih koşulları düzenlenmiştir. 07/04/2015 tarihinde davalının nezdinde yapılan tespitlerde, 7.729,31 TL. Karşılığı 233 adet faturanın birimde olmadığı belirtilerek kasa açığının bulunduğunun tespit edildiği ve davalının tutanak altını imzalaladığı görülmüştr. Davalı … Kargo, çekmiş olduğu 17/04/2015 tarihli fesih ihbarı ile sözleşmeyi feshettiği ve fesih ihbarının 20/04/2015 tarihinde davacıya elden tebliğ edildiği tesbit edilmiştir. Dosyada mübrez bulunan tutanaklar ve tespitlerle 27/03/2010 tarihli sözleşmenin 20/a-b maddesindeki edimleri davalının yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiği anlaşılmıştır. Sözleşmenin 40 Maddesinde; ”taraflar arasındaki çekişmelerde … Kargonun defter ve kayıtları geçerli ve kesin delil olacaktır,” hükmü düzenlenmiştir. İlk Derece Mahkemesince davalının ticari defterleri incelenmek suretiyle yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan bilirkişi raporuna göre; davalı tarafın ibraz edilen defterlerinin 6102 Sayılı Kanunun 64.md/3f kapsamında usulüne uygun tutulduğu, 6100 Sayılı Kanunun 222.md uyarınca davalı tarafın lehine delil olma niteliğinin bulunduğu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 40.md sinde davalı tarafın ticari defterlerinin geçerli ve kesin delil olacağının kararlaştırıldığı, incelenen ticari defterler ile toplam: 22.509,86 TL.lik masraf ödemelerine ilişkin kaydın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ancak kayıtların dayanak belgesi sunulmadığı için incelenemediği belirtilmiştir.(YRG.11.HD.23/09/2019 T.2018/2109 E.2019/5728 K.) İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, bilirkişi tarafından düzenlenen rapor içeriğindeki tespitler de gözetilerek, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan toplam (20,00.TL+44,40.TL+130,00.TL=) 194,40.TL harçtan mahsubu ile bakiye 135,10.TL’nin talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/05/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.