Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1523 E. 2021/874 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1523 Esas
KARAR NO : 2021/874 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/02/2019
NUMARASI: 2016/1255 Esas 2019/139 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket tarafından LPG dolumu yapılan üçüncü kişiye ait … plakalı kara tankerinin 06.08.2005 tarihinde Gaziantep İli, … İlçesi … Başpınar mevkiinde ölümlü-yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasına karışmış olduğunu, trafik kazasında 19 kişinin hayatını kaybettiğini, ölenlerin yakınları tarafından maddi ve manevi tazminat talepli davalar açıldığını, davalı şirket nezdinde müvekkili lehine düzenlenen 6350183 poliçe numaralı 3. Şahıs mali sigorta poliçesi ile … poliçe numaralı tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigorta poliçeleri bulunduğunu, davalı sigorta şirketinin anılan trafik kazası nedeniyle hasar dosyası açtığını, trafik kazası nedeniyle müvekkili aleyhine açılan davaların bir kısmının Yargıtay onamasından geçtiğini ve mahkeme kararıyla belirlenen ve icra takibine konu edilen tazminat tutarlarının davacılarına ödendiğini, müvekkili tarafından 5.406.525,57 TL toplam ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin yapmış olduğu ödemeyi davalı sigorta şirketinden … poliçe numaralı tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigorta poliçesi, … poliçe numaralı 3. Şahıs mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında, Beyoğlu …Noterliği 26.07.2016 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile talep edildiğini, ihtarnamenin davalı sigorta şirketine 28.07.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı sigorta şirketinin Beyoğlu …. Noterliği 10.10.2016 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile trafik kazasında müvekkilinin %25 kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusuru kadar ödeme yapıldığı gerekçesiyle talebin %25’i olan 1.558.352,46 TL’lik kısmını kabul ederek ödendiğinin cevaben bildirildiğini, müvekkili şirketçe davalı sigorta şirketine 3. Şahıs mali mesuliyet poliçelerinin tehlikeli maddeler zorunlu mali sorumluluk poliçesinin tamamlayıcısı olduğunu ve kusura bakılmaksızın ödeme yapılması gerektiğini, davalı sigorta şirketinin müvekkilinin ödediği kısmın bakiyesini ödememesi üzerine 04.11.2016 tarihinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile aleyhine ilamsız icra takibine geçtiğini, davalı sigorta şirketinin takibe itiraz ettiğini, haksız ve kötü niyetli olarak takibi durdurduğunu, açıklanan nedenlerle borçlunun haksız ve dayanaksız tüm itirazlarının kaldırılmasına, takibin devamına, haksız itiraz sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere davalı borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı borçluya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, … numaralı tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigorta poliçesinin davaya konu talebi teminat altına almadığını, ilgili poliçenin tarife ve talimatları dikkate alındığında üretim-depolama ile taşıma işinin ayrı ayrı değerlendirildiğini, kazaya karışan aracın davacıya ait olmadığını, bu araca ait tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk poliçesi tespit edilemediğini, zorunlu sorumluluk sigorta poliçesinin de taşıma işini kapsamadığını, sadece üretim ve depolama tesislerine yönelik olarak düzenlendiğini, müvekkili sigorta şirketinin davacı/sigortalının nihai sorumlu olduğu miktar ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, müvekkili şirket tarafından 1.558.352,46 TL’nin davacıya ödendiğini, alacağın likit olmadığı nedenle icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, açıklanan nedenlerle; müvekkili şirketin poliçe kapsamında sigortalısının nihai sorumlu olduğu tazminat bedelini ödemiş olduğundan haksız davanın reddine, alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, haksız ve kötü niyetli icra takibi nedeniyle davalı müvekkili şirket lehine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 18/02/2019 tarih ve 2016/1255 Esas – 2019/139 Karar sayılı kararında;”….Taraflar arasındaki ihtilaf, davacının poliçeden kaynaklı olarak davalıdan talep edebileceği alacağının olup olmadığı, varsa alacak miktarı, davalının sorumluluğunun davacıya ait kusur ile sınırlı olup olmadığı ve alacağın likit olup olmadığı, keza davacının kötü niyetli olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.Dosyadaki bilgi ve belgeler, davacı tarafın iddiası, davalı tarafın savunması, icra dosyası, taraflar arasındaki poliçeler ve dosya ekleri ile alınan bilirkişi raporları ve davalı tarafça sunulan uzman görüşü uyarınca yapılan inceleme sonucunda davacının davasının kısmen kabulüne ve kabul edilen kısım yönünden %20 oranında inkar tazminatına, reddedilen kısımlar yönünden ise şartlar oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı ile davalı arasında hem zorunlu tehlikeli maddeler sigortası, hem de ihtiyari olan 3.şahıs mali mesuliyet sigortası poliçesi düzenlenmiştir. Davacı, 3. Şahıs mali mesuliyet poliçesinde yer alan grup şirketlerinden olup, riziko, poliçe teminat süresinde meydana gelmiştir.Tehlikeli maddeler zorunlu mali mesuliyet sigortası ile davacıya ait ya üretim depolarına toptan satış ile ilgili ya da tehlikeli maddelerin taşınması ve/veya dağıtımına yönelik kara yoluyla taşıma işleri için veya aynı anda her ikisi için teminat öngördüğü görülmüştür.Meydana gelen kazanın davacının işyerinde olmadığı, nakliyenin yapıldığı aracın davacıya ait olmadığı ve plakası önceden bildirmiş olduğuna dair davacının bir iddia ve ispat vasıtası sunmadığı ve davalının cevap dilekçesi üzerine 2., cevaba cevap dilekçesi ile davasını 3. Şahıs mali mesuliyet sigorta poliçesine dayandırdığı ve kazanın bu poliçe teminat süresi içinde gerçekleştiği ve teminat kapsamında kaldığı zira kesinleşen mahkeme kararları ile bunun sabit olduğu ve davalının cebri icra tehdidi altında ödeme yaptığı, davalının tazminat talep edenler tarafından hem sigortalı dosyamız davacısına, hem de sigortacı dosyamız davalısına bu davaları yöneltebilecekleri ve her ikisini diğer sorumlularla birlikte müteselsil sorumlu konumunda olduğu ve müteselsil sorumluların iç ilişkide birbirinin kusuru ve ödeme miktarı üzerinden rücu imkanı varken davacının davalı olmadan diğer dava dışı sorumlularla birlikte muhatap olduğu davalarda müteselsil sorumluluk çerçevesinde verilen maddi ve manevi tazminat davalarındaki aleyhlerine olan kararların kesinleştiği ve icra tehdidi altında ödemelerini davacının yapmış olduğu ve davacının kendi riskini sigorta eden sigortacısına karşı sözleşmeden(poliçeden) kaynaklı rücuen alacak talebinde bulunduğu, buna göre de davalının bu talebi karşılaması gerektiği ve bunu karşılarken de davacının poliçe teminat miktarı içinde kalan miktarı ile sınırlı olarak ödemekle yükümlü olduğu ancak bu ödemesinin savunmasında dile getirdiği gibi davacının kusuru ile sınırlı olarak değil davacı müteselsil sorumluluk hükümleri uyarınca tazminat ödemiş olduğundan sigortalısına halefen, sigortalısı davacıya ödeme yapması sonrasında kendisinin dava dışı diğer sorumlulara, müteselsil sorumlu olanların her birine iç ilişkide gözetilmesi gereken kusurları oranında(kendi kusuru sayılan, sigortalısı davacının kusuru dışında kalan) rücu etme hakkını davacı ödeme yaptıktan sonra kullanması gerektiğine kanaat getirilmiştir.Davalı tarafın, davaya cevap dilekçesinde ve bilirkişi raporuna karşı sunduğu beyanlarında dile getirdiği sadece davacı kusuru ile sorumlu olduğu yönündeki savunmalarına verilen mahkeme kararları uyarınca 6102 sayılı yasanın 1473 ve 1477 maddeleri gereği yerinde görülmediğinden bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir. Yine davalı tarafın dosyaya sunduğu dayandığı Yargıtay içtihatında ise açıkça kusur oranında talep olduğundan yani müteselsil sorumluluk hükümlerine göre talep bulunmadığından mahkememiz dava dosyasına emsal oluşturmadığına ve davalının bu yöndeki savunmasının da alınmaması gerektiğine kanaat getirilmiştir.Bilirkişi tarafından sunulan raporda davacının davalıdan talep edebileceği asıl alacak miktarına ilişkin olarak davacının daha önce almış olduğu kusuruna denk gelen ödeme miktarı ve poliçedeki %10 muafiyet düşüldükten sonra bakiye daha fazla bir talepte bulunabilecekken daha az olarak 3.533.099,32 TL’lik asıl alacak talebinin yaptığı ödemeler uyarınca yerinde olduğu, bilirkişilerin bu kısma ilişkin taleplerinde herhangi bir yanlışlık olmadığı, ancak bilirkişilerin işlemiş faiz kısımlarına ilişkin taleplerin yanlış değerlendirme sonucunda fazla belirlenmiş olduğu, bu fazlalığın da temerrüt tarihinden kaynaklandığı ve buna göre de mahkememizce temerrüt tarihini dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler uyarınca tespit edilebiliyor olması nedeniyle temerrüt tarihi itibariyle asıl alacak üzerinden takip tarihine kadar işlemiş faiz hesabının da yapılabileceğine kanaat getirilmiş, işlemi dört işlem gerektirmesi nedeniyle de ek rapor alınmasına gerek görülmemiş ve hesaplama mahkememizce yapılmıştır.Davacı tarafça, davalı tarafa daha önce Beyoğlu 54. Noterliği 26.07.2016 tarih… yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 7 iş günü içinde ödeme ihtarında bulunduğu, bu ihtarın davalıya 28.07.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu, buna göre 7 iş günü sonrası olan 09.08.2016 tarihinde davalının temerrüdünün oluştuğu ve talep edilen 3.533.099,32 TL’ye takip tarihi olan 04.11.2016 tarihine kadar işleyen 88 günlük süre içerisinde(88 gün x %10.50 faiz / 36.000 =) 89.652,39 TL davacının davalıdan işlemiş faiz talep edebileceği, buna göre bu kısma ilişkin davalı itirazının haksız olduğu ve davacının ana para ile birlikte işlemiş faiz yönünden bu kısma ilişkin davasının kabulüne, fazlaya ilişkin işlemiş faiz talebinin ise reddine karar vermek gerekmiş ve bu nedenle de davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davacının alacağının kesinleşmiş mahkeme kararı ve akabindeki cebri icra tahsilatlarına ilişkin olması nedeniyle likit olduğuna kanaat getirilmiş ve kabul edilen işlemiş faiz dahil 3.622.751,71 TL üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 724.550,34 TL inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının reddedilen kısma ilişkin olarak davalının talep ettiği kötü niyet tazminatı yönünden ise açıkça davacının kötü niyetinin iddia ve ispat edilememiş olması nedeniyle şartları oluşmadığından davalının bu yöndeki talebinin de reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davacının davasının kısmen kabulü ile davalının İst. …. İcra Müd. … dosyasındaki 3.533.099,32 TL asıl, 89.652,39 TL işlemiş faiz olmak üzere 3.622.751,71 TL’ye ilişkin itirazın iptali ile bu kısma ilişkin takibin aynı şartlarla devamına, fazlaya istemin reddine,Kabul edilen dava değeri 3.622.751,71 TL üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 724.550,34 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Reddedilen kısım yönünden şartları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Dava konusu uyuşmazlığın davacının kendi kusurunu aşan miktarda ödemek durumunda kaldığı tazminat tutarının tamamını, poliçe teminatı kapsamında müvekkili şirketten talep edip edemeyeceği noktasında toplandığını, Gerek poliçe özel şartları ve bu şartlara atıfta bulunan hukuki mülataa, gerekse yerleşik içtihatlara göre davacının talebinin reddi gerektiğini, Müteselsil sorumluluğun, yalnızca davacının zarar görenlere karşı sorumluluğu hususunda söz konusu olabileceğini, Davacının, TBK’nın haksız fiil ve teselsül hükümleri gereği, husumeti müvekkili şirkete değil, diğer haksız fiil sorumlularına yöneltmesi gerektiğini, Dava konusu talep ile aynı cihette, Bursa Bölge Adliye Mahkemesinin oy birliği ile verilen güncel tarihli emsal kararını dilekçe ekinde sunduklarını, (Bursa BAM 5. Hukuk Dairesi 2018/293 Esas 2019/198 Karar) Hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde, bilirkişi heyetinin beyan ettikleri kanaatlerin kanun, mevzuat veya içtihada dayanmayan bir takım yorumlar ihtiva ettiğini, somut hukuki kaynak ve dayanaktan yoksun tespitlere dayanan bilirkişi raporunun mahkemece tesis edilecek hükme esas alınmaması gerektiğini, Dava konusu uyuşmazlığın, sorumluluk sigortalarının özel bir alanına dair olup, özel ve teknik bilgi gerektirmekte olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunu hazırlayan heyetin, dava konusu uyuşmazlığın gerektirdiği uzmanlık ve yetkinliğe sahip olmadığını, Alacağın likit olmadığını, bu nedenle icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, Davacının avans faizi isteminin yasaya aykırı olduğunu, davaya konu uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığını, haksız fiilden kaynaklanan taleplerde uygulanacak faizin yasal faiz olduğunu, bu nedenle talep edilen avans faizi talebinin haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, müvekkili şirket açısından ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, bu talep kabul görmemesi halinde belirtilen sebepler doğrultusunda yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; dava dilekçesinde belirtilen mahkeme ilamlarına dayalı olarak başlatılan ilamlı icra dosyalarına davacı tarafından yapılan ödemelerin davalı sigorta şirketinden tazmini talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulü ile davalının İst. …. İcra Müd. …. dosyasındaki 3.533.099,32 TL asıl, 89.652,39 TL işlemiş faiz olmak üzere 3.622.751,71 TL’ye ilişkin itirazın iptali ile bu kısma ilişkin takibin aynı şartlarla devamına, fazlaya istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, tanker sürücüsü…ın sevk ve idaresindeki Dökme sıvı LPG taşıyan LPG tanker ve dorsesinin E-90 kara yolu üzerinde G.antep girişinde 06.08.2005 tarihinde saat 13.30 sularında devrilmesi sonucu LPG tankından çevreye yayılan LPG gazının sürtünmeden veya eksoz araçlarından alev alarak yanması ile oluşan patlama sonucunda 600 metre çapında bir alev topunu oluşturması ve çevrede tanker sürücüsü ile birlikte 18 kişinin ölümüne ve bir kişininde yaralanmasına sebebiyet verdiği, kaza nedeniyle dava dilekçesinde bildirilen tazminat davalarının açıldığı, açılan davalarda Patlayan LPG tankının dolumunu yapan davacı dolum şirketi … A.Ş.’ye de husumet yöneltildiği, mahkemece verilen kararlarda davacının da kusurlu olduğu tesbit edilip hükmedilen tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verildiği ve verilen kararların ilamlı icraya konulması üzerine davacı tarafından icra dosyalarına kapak hesabına göre ödeme yaptığı, davacının toplamda icra dosyalarına 5.406.525,57 TL. Tazminat ödediği, davacı tarafından Beyoğlu … Noterliğinden çekilen 26/07/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile davalı sigorta şirketindeen rücuen tahsilinin talep edildiği, davalı tarafından söz konusu olayda davacının %25 kusurlu olduğundan bahisle kusur oranına göre 1.558.352,46 TL. Lik ödeme yaptığı ve ödenmeyen kısım 3.848.173,11 TL. Olduğu halde davacı tarafça 3.533.099,32 TL. Asıl alacak,99.604,36 TL. İşlemiş faiz olmak üzere toplam 3.632.703,68 TL. Lik icra takibinde bulunulduğu ve takibe itiraz üzerine eldeki itirazın iptali davasının açıldığı tesbit edilmiştir.Somut uyuşmazlık, davalı sigorta şirketi tarafından davacı sigortalısına davacının icra dosyalarına yaptığı ödemelerin tamamını mı yoksa davacı sigortalının kusuru oranında mı ödeme yapacağı ve buna göre mahkemece verilen kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasındadır. Davacı ile davalı arasında 31/12/2004 başlangıç ve 31/12/2005 bitiş tarihli … poliçe nolu 3. ŞAHIS MALİ SORUMLULUK SİGORTA POLİÇESİ ve , 31/12/2004 başlangıç ve 31/12/2005 bitiş tarihli …. poliçe nolu TEHLİKELİ MADDELER ZORUNLU SORUMLULUK SİGORTALARI POLİÇESİ düzenlendiği ve zararın teminat kapsamında olduğu anlaşılmıştır.Somut olayda açılan davalarda davacıların davalı sigorta şirketinden sigorta ettiren davacının olaydaki sorumluluk durumuna göre zararını talep etmesinin bir başka deyişle haksız fiilden doğan zararını diğer sorumlularla birlikte davalı sigorta şirketinden de sorumluluk limiti ile sınırlı olmak üzere müteselsilen talep etmesinin mümkün bulunmasına göre 3. kişinin zararını kesinleşmiş mahkeme kararına göre mütesilsilen ödeyen davacının ödediği maddi tazminatı ve fer’ilerini poliçe limiti dahilinde davalıdan isteyebileceği ve davalının da ödedikten sonra kusur oranları nisbetinde diğer sorumlulara yönelebileceği gözetildiğinde, davacının müteselsil sorumluluk kapsamında ödemek durumunda kaldığı tüm tazminatı sigorta poliçesi şartları ve muafiyet hükümleri ile poliçe limitleri gözetildiğinde davalının karşılaması gerektiği, buna göre mahkemece davacının olaydaki kusur oranı dikkate alınmadan verilen karar usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin davacı sigortalısının kusur oranınından fazlasından sorumlu olmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2008/9794 Esas- 2010/2788 Karar sayılı ilamı da benzer mahiyettedir.)Davacı aleyhine açılan ve sonuçlanarak kesinleşen mahkeme kararına istinaden davacı tarafından icra dosyalarına ödeme yapılarak davalıdan tazmin talebinde bulunan davacının alacağı likit hale geldiğinden mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesi yerinde olup davalı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davaya konu ilamların konusu olaydaki taşıma ticari taşıma olup ve dosyada bulunan karar örneğine göre hükmedilen tazminatta ticari faizle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilip buna göre davacı tarafça ödeme yapıldığından, davacı tarafından davalı ile yaptığı sigorta sözleşmesine dayalı açtığı tazmin talepli itirazın iptali davasında taraflarında tacir olduğuda gözetilerek avans faizi talep edilmesi yerinde olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.HMK 282 maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir, şeklinde yasal olarak düzenlenmiş olup, bilirkişi raporunun hukuki değerlendirilmesi de mahkemeye aittir.Bilirkişi raporunda bilirkişilerin görev alanı içindeki uzmanlık alanlarına ilişkin değerlendirme ve tespitlerinde aykırılık bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde teknik hususlar dışındaki hukuki konuların hakim tarafından değerlendirileceği de tartışmasızdır. HMK 282 maddesindeki yasal düzenleme ile ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da dikkate alındığında, davalı vekilinin somut hukuki kaynak ve dayanaktan yoksun tespitlere dayanan bilirkişi raporunun mahkemece hükme esas alınmaması gerektiği yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir.İlk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 247.470,17.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 61.868,00TL harcın mahsubu ile bakiye 185.602,17.TL’nin davalıdan dan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 10/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.