Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1515 E. 2021/530 K. 16.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1515 Esas
KARAR NO : 2021/530 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/919 Esas – 2019/436 Karar
TARİH: 10/04/2019
DAVA: Şirketin İhyası (TTK’nun Geçici 7. Maddesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/04/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının ortak ve yetkilisi olduğu, …. Şirketinin Ticaret Sicil Müdürlüğünce 13/08/2014 tarihinde sicilden resen terkin edildiğini, ancak şirket hakkında İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/837 esas sayılı dosyasında dava görüldüğünü, terkin nedeniyle ilgili mahkeme tarafından ihya davası açmak üzere süre verildiğini belirterek, …. Şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalı müdürlüğün TTK’nun 32. maddesi hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, müvekkilinin dava açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olmadıklarını bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 10/04/2019 tarih 2018/919 Esas – 2019/436 Karar sayılı kararında;” İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/837 esas sayılı dosyasında görülen dava şirketin terkininden önce 10/05/2013 tarihinde açılmış olsa da ticaret sicil müdürlüğünce TTK’nun 7. maddesi kapsamında resen terkin edildiği, bu dosyanın görülebilmesi için terkin edilen davacı şirketin ihyasının zorunlu bulunduğu ve davacı tarafça ihyasının yalnız İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/837 esas sayılı dosyası ile sınırlı olarak talep edildiği dikkate alınarak şirketin talebe bağlı olarak yalnız bu amaçla sınırlı olarak ihyasına karar vermek gerekmiştir. Şirketin ihyasını gerektiren davanın terkinden önce açıldığı, davanın derdest olması nedeniyle terkinin usul ve yasaya aykırı olduğu, dosyaya gelen ticaret sicil kaydı ve ekli belge örneklerinden terkin işleminden önce terkine ilişkin ihtarın yalnız ilan yoluyla yapılıp, TTK’nun 7. Maddesinin 4. Fıkrasının a bendi uyarınca bu maddede sayılan şirketi temsili yetkili kişilere ayrıca tebligat yapılmadan terkin işleminin usulsüz olarak yapıldığı, davacı tarafın dava dilekçesinde yargılama giderlerinin tahsili talebinde bulunduğu dikkate alınarak davalının hakkında dava açılmasına sebebiyet vermesi nedeniyle HMK’nun 326. maddesi hükmü gereği davalı taraf yargılama giderlerinden sorumlu tutulmuştur. …”gerekçesi ile, 1-Davanın KABULÜ İLE, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken 6102 sayılı Yasanın geçici 7.maddesi gereğince sicil kaydı kapatılan …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/837 Esas sayılı dosyasının görülüp sonuçlandırılması ve infazı işlemleriyle ilgili ek tasfiye işlemleriyle sınırlı olmak kaydıyla Ticaret Siciline yeniden tescili ile ihyasına,2-Kararın Ticaret Siciline tescil ve ilanına,3-İhya kararı doğrultusunda dayanak dosyada şirketi temsil etmek üzere şirketin son yetkilisi … görevlendirilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkemenin müvekkilinin dava konusu işlemi hukuka uygun olduğu halde müvekkili bakımından açılan davayı kabul etmesi ve müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmetmesinin hukuka aykırı olduğunu, Ticaret Sicil Müdürlüğünün TTK madde 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği maddesi 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, Müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğünün resen terkin işlemiınin, 6102 sayılı kanunun geçici 7’nci maddesi ve 30.12.2012 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan “münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyelerine ve ticaret sicili kayıtlarının silinmesine ilişkin tebliğ” kapsamında olup, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, Müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğüne … ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan … Ticaret Limited Şirketi’nin dosyasında yapılan incelemede, kooperatifin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi ile 30.12.2012 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5’inci maddesi kapsamında; “5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 10’uncu maddesine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle oda kaydının silinmiş olması” gerekçesiyle resen terkin kapsamına alındığını, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 13.08.2014 tarihinde yukarıda belirtilen gerekçeye istinaden sicil kaydının resen terkin edildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun Geçici 7’nci maddesi uyarınca, resen terkin kapsamına alınan şirketlerin, bu durumun kendilerine tebliğinden itibaren iki ay içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak buna ilişkin ispat edici belgeleri Ticaret Sicil Müdürlüğüne ibraz etmesi ya da şirketin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde aynı süre içerisinde tasfiye memurunu bildirmesi, ayrıca şirketin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde, (Müvekkil Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce bu hususun tespit edilmesi mümkün olmadığından) buna ilişkin yazılı beyanı Ticaret Sicil Müdürlüğüne vermesi gerektiğini, ihtara rağmen söz konusu şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, Müvekkili sicil müdürlüğü’nün, re’sen işlem yapma yetkisinin, kanunda açık bir biçimde düzenlenmiş hallerde bulunduğu ve fakat bunun dışında her halde, bir mahkeme kararı bulunmaksızın tescil edilmiş herhangi bir olguyu değiştirmesinin, mevzuat gereğince mümkün olmadığını, dava konusu şirketi, hukuka uygun biçimde terkin ettikten sonra, herhangi bir mahkeme kararı bulunmadan yeniden (re’sen) tescil etmesi hukuken imkânsız olduğunu, Müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekalet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını, (Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09.02.2015 TARİH, 2014/16398 E. VE 2015/1464 K. , 29.01.2007 TARİH, 2005/14259 E. VE 2007/927 K. )İleri sürerek, yerel mahkeme kararının bozulmasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK geçici 7. Madde ile ticaret sicilden terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir.Davacı, yetkilisi olduğu şirket adına İstanbul 3 ATM’nin (kapatılan 43 ATM, 2013/125 E.) 2014/837 E. Dosyasında açılmış dava devam etmekte iken davalı sicil müdürlüğünce …. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin TTK geçici 7. Maddesi ile resen ticaret sicilden terkin edildiğini belirterek şirketin ihyasını talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne şirketin ihyasına, yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı ticaret sicil müdürlüğü yargılama giderleri yönünden istinafa başvurmuştur.Davalı ticaret sicil müdürlüğünce TTK geçici 7. Maddeye göre resen terkin işlemi yapılırken aynı maddenin 4. Fıkrasında belirtildiği şekilde şirket yetkilisine usulüne uygun ihtar yapıldığı ispatlanamamıştır.TTK geçici 7. Maddenin 2. Fıkrasına göre davacı veya davalı olarak devam eden davaları bulunan şirketler hakkında TTK geçici 7. Madde uygulanmayacaktır.Buna göre davaya konu ve resen ticaret sicilden terkin edilen şirketin terkinden önce açılmış ve devam eden davası bulunduğundan ve geçici 7. Maddenin 4. Fıkrasında öngörülen ihtarın şirket yetkilisine yapıldığı da ispatlanamadığından ticaret sicil müdürlüğünce yapılan terkin işlemi yasaya aykırıdır. İhya davasının açılmasına davalı ticaret sicil müdürlüğü yasaya aykırı yaptığı resen terkin işlemi ile sebep olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/04/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç (YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.