Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/151 E. 2019/178 K. 06.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/151
KARAR NO : 2019/178
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/09/2018
DOSYA NUMARASI: 2018/700 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 06/02/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında ihtiyati haciz- ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin verilen ara karara karşı, ihtiyati haciz- ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla; dava dosyası dairemize gönderilmiş olup incelendi;
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
İhtiyati haciz- ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile borçlu şirket arasında ticari iş ilişkisine dayanan sözleşme kurulduğunu, sözleşme ile müvekkili şirketin 2 adet HR 116A Sarmal Kapı SSG Direkli Kapı yapma edimini, borçlu şirketin ise 171.100,00 TL bedel ödeme edimini üstlendiğini ve işbu sözleşmeye dayanak 171.100,00 TL faturanın müvekkil şirket tarafından düzenlendiğini, sözleşme neticesi müvekkili şirketin üstlendiği edimi süresinde ve tam olarak ifa ettiğini ve karşılığında ise borçlu şirketten 10.06.2017 keşide tarihli 72.000,00 TL bedelli çek aldığını, müvekkili şirketin daha sonra söz konusu çeki dava dışı borçlu olduğu başka bir şirkete ciro ettiğini, ancak müvekkilinin çeki ciro ettiği dava dışı şirketin çek bedelini tahsil edemeyince müvekkilinin ticari itibarının zedelenmemesi için ve davalı borçlu şirketin ısrarla borç istemesi üzerine davalı borçlu …Mimarlık ile aralarındaki güven ilişkisine dayanarak 72.000,00TL borç verdiğini, müvekkili tarafından davalı borçluya borç olarak verilen 72.000 TL’ nin geri ödemesi olarak davalı borçlu tarafından müvekkiline farklı zamanlarda kısmi ödemeler yapıldığını, bakiye 25.000,00 TL’ nin ödenmemesi neticesinde davalı borçlu şirket aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü… nolu icra takibini başlattıklarını, davalı borçlunun asıl alacağa itiraz etmediğini, takibin kesinleştiğini ancak itiraz etmediği asıl alacağı da davalının ödemediğini belirtmiş olmakla müvekkilinin alacağını tahsil edememe durumu da göz önüne alındığında davalı borçlunun her türlü tasarrufunu önler mahiyette malvarlığı üzerine teminatsız olarak İİK ve HMK gereği ihtiyati tedbir – ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 06/09/2018 tarihli ara kararı ile;
” … Dava, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeden doğan alacağının tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İİK 257. maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya 3. Şahsa olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir…” hükmü düzenlenmiştir. Dava konusu uyuşmazlık davacının iddia ettiği gibi davalıdan talep edebileceği bir alacağı bulunup bulunmadığı varsa miktarına ilişkindir. Dolayısıyla henüz varlığı ve miktarı ispata muhtaç olan alacak için İİK 257. Maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğinden yasal koşulları oluşmayan istemin reddine karar verilmesi gerektiği … ” gerekçeleri ile; ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen karara karşı ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati haciz /tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Yerel Mahkeme tarafından verilen ara karar içeriğinin, dosya içeriğine ve yasaya aykırı olduğunu, matbu düzenlenmiş olduğunu ve dava konusu uyuşmazlığın doğru tespit edilmediğini,
İlk derece mahkemesinin, ihtiyati haciz taleplerinin reddine dair kararının gerekçesinin aksine uyuşmazlık konusunun, bir alacağın bulunup bulunmadığı veya alacağın miktarına ilişkin olmadığını, söz konusu icra takibine konu asıl alacağa, borçlu tarafından süresinde itiraz edilmediğini, takibin asıl alacak yönünden kesinleştiğini, ancak yetki itirazı nedeniyle asıl alacağın tahsilinin engellendiğini, Borçlu tarafından salt itiraz edilmeyen kısma (kesinleşen asıl alacağa) yönelik icra işlemlerine devam edememeleri ve alacağın tahsilini uzatmak ve mümkün ise imkansızlaştırmak için, kötü niyetle yetki ve işlemiş faiz ile oranına itiraz edildiğinden takibin durduğunu ve icra işlemlerine devam edilemediğini, Dava konusu ihtilafın kaynağının, borç ilişkisi veya asıl alacağın varlığı değil, icra dosyasına borçlu tarafından yapılan yetki ve faiz itirazları olduğunu, zira davalı borçlunun, asıl alacağa değil, “yetkiye, faize ve faiz tutarından kaynaklanan her türlü fer’ilerine” itiraz ettiğini, bu nedenle kesinleşen asıl alacağa yönelik ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararının yasaya aykırı olduğunu beyanla; istinaf itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin, ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılmasına, borçlunun her türlü taşınır ve taşınmaz mal varlığının UYAP ve TAKBİS den sorgulanarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’ nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı resen gözetilerek yapılmıştır.
Temel uyuşmazlık konusu, dava konusu ilamsız icra takibine itirazın yerinde olup olmadığı noktasındadır. İstinaf açısından uyuşmazlık; konusu dosyada ihtiyati haciz verme koşullarının oluşup oluşmadığı bu bağlamda mahkemece verilen istinafa konu kararın dosya içeriğine, hukuka uygun olup olmadığı noktalarındadır. Davacı dava dilekçesinde davalının asıl alacağa itiraz etmediğini, asıl alacak miktarının kesinleştiğini, yetkiye ve ferilere itiraz edildiğini öne sürerek takibin kapak hesabı miktarı kadar olmak üzere davalının menkul ve gayrimenkul mal varlığının her türlü tasarrufunu önler mahiyette teminatsız olarak İİK ve HMK gereği, ihtiyati tedbir-ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmektedir. 6100 sayılı HMK’nın geçici hukuki korumalarla ilgili genel maddesi olan 390/3.maddesine göre: tedbir talep eden dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Davacı istediği geçici hukuki korunma talebini HMK 390/3.maddesine göre somutlaştırmamış olmakla birlikte mahkemece talep ihtiyati haciz olarak değerlendirilmiştir. İhtiyati haciz verme koşulları İİK’ nın 257. maddesinde belirtilmiştir. Bunun için vadesi gelmiş bir para alacağı olmalı ve alacak rehinle temin edilmemiş olmalıdır. İİK’nın 258. maddesi uyarınca alacaklının sunduğu belgelerden İİK’ nın 257.maddesindeki koşulların oluştuğuna kanaat edinilirse ihtiyati haciz kararı verilebilir. Davalının itirazında yetkiye de itiraz etmesiyle ilamsız icra takibi durmuştur. Davalı borçlunun asıl alacağa itiraz etmemesi ile asıl alacağın kesinleştiğini öne sürerek bunun artık ihtilaf konusu olmadığını bu yüzden ihtiyati haciz talebinin reddi kararının hukuka aykırı olduğunu öne sürmektedir. Kararın verildiği tarih itibariyle icra dosyası gelmediği anlaşılmakla birlikte, davacı vekili dava dilekçesinin ekinde davalı vekilinin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında yapmış olduğu itiraz dilekçesinin bir örneğini sunmuştur. Tarihi belli olmayan bu dilekçe örneğinde davalı … ve Tic. Ltd.Şti vekilince, yapılan takipte yetkiye faize ve tüm ferilere itiraz edilmiştir. Açıkça asıl borca yönelik bir itiraz yoktur. Borçluya herhangi bir borç bildiriminde bulunulmadığından ve temerrüde düşürülmediğinden talep edilen faiz tutarına ve faiz tutarından kaynaklanan her türlü ferilere yetkiyle birlikte itiraz edilmiştir. İtiraz dilekçesiyle takip durmuştur. Yetki itirazının yerinde olup olmadığının öncelikle mahkemece değerlendirilmesi gerekmektedir. Yetki itirazı yerinde görülürse itirazın iptali davası açısından ortada geçerli bir icra takibinin bulunması koşulu da sağlanmamış olacaktır. Bu nedenle davacı vekilinin asıl alacak miktarının itirazsız kesinleşmiş olduğu yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. Yani itiraz ile takip bir bütün olarak durmuş olup, kesinleşmiş bir durum bulunmamaktadır. Fakat bu durumun davanın esas uyuşmazlık konusunun değerlendirilmesi ile istinafa konu ihtiyati haciz talebinin değerlendirilmesine etkisi aynı olmayıp alacak bir bütün olarak yargılamayı gerektirmekle birlikte ihtiyati haciz talebi açısından dosyada bulunan delillerin, İİK 257. maddesi uyarınca değerlendirilmesi gerekmektedir. Dosyada 29/12/2016 tarihli 171.100,00 TL bedelli fatura ile davalıya 16/06/2017 tarihli Garanti cep bankacılığı üzerinden yapılmış hesaba EFT dekont örneği bulunmaktadır. Bu dekontta … mim borç olarak yazılıdır. 72.000,00 TL bedelli dekontta gönderen davacı olup, alıcı ise davalı firma görünmektedir. Takip konusu asıl alacak miktarı dava dilekçesinde 26.482.53 TL gösterilmiş olup alacağın rehinle temin edilmediği anlaşılmaktadır. Sunulan belgelerden davacının alacağının (asıl alacak) varlığı, muacceliyeti ve rehinle temin edilmediği hususunda yaklaşık olarak kanaat edinilmektedir. Yani İİK’nın 257/1.maddesindeki koşulların oluştuğu bu itibarla dava edilen alacak tutarı açısından ihtiyati haciz verme koşullarının oluştuğu anlaşılmakla mahkemece verilen istinafa konu karar dosya içeriğine uygun değildir. Buna ek olarak dava konusu alacak 26.482,53 TL olup, davanın 29/06/2018 tarihli tensip tutanağı tek takim tarafından düzenlenmiştir. Buna rağmen istinafa konu 06/09/2018 tarihli ara karar ise heyet tarafından verilmiştir. Oysa 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 6545 sayılı Yasa ile değişik 5. maddesine göre dava değeri 300.000,00 TL üzerinde olan davalar heyetçe yürütülebilir. Eldeki davanın değeri itibariyle yasaya uygun olarak tek hakimle yürütülmeye başlanılan davada yasaya aykırı şekilde heyetçe ihtiyati haciz talebinin reddi yönünde ara karar oluşturulması yasaya aykırı olup, istinaf nedeni olmasa da 6100 sayılı HMK’ nın 355. maddesi uyarınca resen gözetilmek suretiyle kararın kaldırılmasında nazara alınmıştır. Sonuç olarak İİK 257 maddesine göre ihtiyati haciz talep edilebilmesi için alacağının vadesinin gelmiş olması ve rehinle temin edilmemiş olması yeterlidir. Ayrıca alacağın kesin olarak ispatı gerekmeyip yaklaşık ispat yeterli kabul edilmektedir. Tüm bu nedenlerle davacı ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararının ortadan kaldırılarak HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca dava konusu alacak tutarı üzerinden % 20′ si oranında hesaplanacak teminat karşılığı dairemizce ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
İhtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 06/09/2018 tarih ve 2018/700 Esas sayılı ihtiyati haciz isteminin reddine ilişkin ara kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden hüküm kurulmasına,
1-Yukarıda yazılı sebeplere, dosya kapsamına ve davalı – borçlunun durumuna göre borç, para borcu olup, borcun rehinle temin edilmediği ve vadesinin geldiği, ihtiyati haciz kararı verilmesinin yasal koşullarının oluştuğu kanaatine varılmakla, davacı vekilinin talebinin kabulü ile İİK.’ nun 257 ve müteakip maddeleri gereğince davalı – borçlunun 26.482,53 TL’ lik borcuna ve masraflarına yeterli miktarda taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA,
2-İhtiyati haciz isteyen davacı tarafın İİK. 259, HMK.87 maddesi uyarınca belirlenen ve alacak miktarının % 20′ sine tekabül eden 5.297,00 TL tutarında nakdi veya Mahkemece kabul edilecek kat’i süresiz ve muteber banka teminat mektubunu ilgili ilk derece mahkeme veznesine depo etmesi halinde ihtiyati haciz kararının yetkili icra müdürlüğünce infaz edilmek üzere ihtiyati haciz isteyene verilmesine,
3-İstinaf yönünden Harçlar Kanunu gereğince yatırılan 98,10 TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL karar harcının davacıya iadesine,
4-İstinaf yönünden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcı ve 23,5TL istinaf posta gideri toplamı 121,6 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Artan gider avansı olması halinde, yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/02/2019 tarihinde İİK.258/2 ve HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.