Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1507 E. 2019/1435 K. 16.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1507
KARAR NO : 2019/1435
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/03/2019
DOSYA NUMARASI : 2017/964 Esas – 2019/254 Karar
DAVA : Zayi Belgesi Verilmesi
KARAR TARİHİ : 16/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının … Tic. Ltd. Şti isimli … Ticaret sicil nolu ticari işletmesini 05/09/2017 tarihinde 1 yıldır şirketi adına kiralık olarak bindiği … plakalı araçtan yapılan hırsızlık nedeniyle ticari işletmesine ait tüm ticari defterlerinin, faturalarının vergiye esas tüm belgelerin tahsilat makbuzlarının, bahka defterlerinin, banka kayıtlarının bütün şirket kayıtlarının bulunduğu notebookunun çalındığını her türlü belge ve evraklarının hırsızlık nedeniyle zayi olduğundan TKK. Madde 68 fıkra son uyarınca 2016 yılına ait tüm defter fatura ve belgelerine ait zayi belgesi verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk derece Mahkemesi 14/03/2019 tarih ve 2017/964 Esas – 2019/254 Karar sayılı kararında;
” … Tüm dosya kapsamı itibariyle dava konusu hırsızlık olayının, araç içerisinde gerçekleşmesi, ekonomik değeri olmayan zayi belgesi istenilen eşyaların hırsızlığa konu olması karşısında bu boyuttaki evrak ve belgeleri araç içerisinde bulundurmanın, hayatın olağan akışına uymadığı, aksi düşünce halinde araç içerisinde bulunmasının açıklanabilir bir sebebi olsa bile bu boyuttaki ticari evrakı saklamada kusurlu bulunduğu, bu kapsamdaki defter ve belgelerin bu şekilde araç camından da görülebilecek şekilde araç arka koltuğuna konulmasının TTK nın ilgili maddesi uyarınca davacı şirketin bunların saklanmasında gerekli dikkat özen ve ihtimamı göstermediği anlamına geldiği gözönüne alınarak davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiği…”gerekçesi ile,
Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Dosya içerisinde istenen tüm delil, bilgi ve belgelerinin mevcut olduğunu, müvekkili şirkete ait 2016 yılı yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri, mal alış ve satış faturaları, müşteri ve satıcıların tahsilat makbuzları, çek fotokopileri, verilerin kayıtlı olduğu laptopun, vergi denetmenine teslim edilmesi amacıyla 04.09.2017 tarihinde şirket çalışanı …’ya teslim edildiğini, şirket çalışanı …’nın kullanımındaki araca yönelik gerçekleştirilen hırsızlık eylemi neticesinde tüm bu evrak ve dokümanların inceleme için alınan yeterli kısımlarının bulunduğu evrak çantası ile Laptopun çalındığını, durum hakkında Vergi dairesine bildirimde bulunulduğunu ve hırsızlık eyleminden dolayı, Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç duyurusunda bulunulduğu, 09.09.2017 tarihli Sabah gazetesinde de kayıp ilanında bulunulduğu olayın hırsızlık suçu olduğunun savcılık makamınca yapılan soruşturma neticesinde kesinlik kazandığını,
28.01.2019 tarihinde müvekkili firmadan rüşvet talebinde bulunan vergi müfettişlerinin gözaltına alınarak haklarında yasal sürecin başlatıldığını,
Müvekkilinin herhangi bir vergi borcunun da bulunmadığını, tüm bu bilgi ve belgelere rağmen mahkemece aleyhe kanaat kullanılarak ve hiçbir somut veriye dayanmayan bir gerekçe ile davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava zayi belgesi verilmesi davasıdır.
Çalınma olayının 06/09/2017 tarihinde olduğu iddia edilmiş, dava 15/09/2017 tarihinde açılmıştır.
Mahkeme, davacı şirketin zayi olduğunu öne sürdüğü ticari evrakın aracın arkasında bulundurulmasının kusurlu bir davranış olduğu ve inandırıcı olmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Aracın içinde cam kırılarak alındığı öne sürülen ticari evrakla ilgili hırsızlık suçundan soruşturmanın sürdüğü anlaşılmaktadır.
Anadolu Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığının yazısına göre; davacı şirket hakkında 2015 ve 2016 yılı defterlerinin vergi müfettişince 20/06/2017 tarihinde istendiği, vergi müfettişinin mahkeme kararıyla tutuklandığı bildirilmiştir. Vergi müfettişi hakkındaki suçlamanın ne olduğu belli olmamakla birlikte, davacının ticari işletmesine ait tüm ticari defterlerin kaybolduğunu iddia etmesine rağmen sadece 2016 yılına ait tüm defter, fatura v.s belgelerden dolayı zayi belgesi verilmesi istenmesi yasal sorumluluk ve ticari hayatın gereklerine uygun düşmemektedir. Zira 6102 sayılı TTK’nın 82/5.maddesine göre saklanması öngörülen belgeler on yıl saklanmak zorundadır. Davacı firmanın on yıl süre ile saklanması gereken tüm evrakını kaybettiğini öne sürmesi, fakat sadece vergi denetimi için istenen yıllardan 2016 yılına ait defter ve belgeler için zayi belgesi istenmesi, mahkemenin yorumunun usul ve yasaya uygun olduğunu göstermektedir. 6102 sayılı TTK’ nın 18/2. maddesine göre her tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir işadamı (insanı) gibi hareket etmesi gerekir. 24/07/2015 tarihinde işe başladığı anlaşılan davacı şirketin, 2015, 2016, 2017, 2018 yılı ticari defter ve belgelerinin vergi müfettişince istenmesi, istenen defter ve belgelerin denetime götürülürken hırsızlık olayının meydana geldiğinin öne sürülmesi, tüm defter ve belgelerin kaybolduğunun ileri sürülmesine rağmen, sadece 2016 yılı defter ve kayıtları hakkında zayi belgesi istenmesi bir arada değerlendirildiğinde; davacının basiretli tacir gibi davranmadığı, iddia edilen hususların yasal ve ticari hayatin gereklerine uygun düşmediği, mahkemenin kabulünün dosya içeriğine uygun olduğu anlaşılmaktadır. Bunun dışında, C. Başsavcılığına başvuru sonucu hırsızlık suçunun kesinleştiği öne sürülmüşse de, hırsızlık suçunun işlendiği iddiası ile şikayet tutanağı dışında bir belgenin sunulmadığı, şikayet tutanağındaki ifadeye göre de şirket çalışanının hırsızlığa konu aracın içinde, laptop defter ve kayıtlar olduğu halde aracı dışarıya iş yerinin önüne tüm gece kalacak şekilde park ettiği, olaya ilişkin sokak görüntülerinin iş yerinin kamerasında kayıt altına alındığı, ticari defter ve kayıtlar ile laptop bilgisayarın işletmenin önüne park edilen araçtan işletmeye alınmayarak, araçta muhafaza edildiği anlaşılmaktadır. Bu anlatım şeklinden dahi, davacı tacirin ticari defter ve kayıtlarını muhafazasının TTK 18/2.maddesine aykırılık teşkil ettiği, 6102 sayılı TTK’ nın 82/7.maddesinde öngörülen mücbir sebep hallerinin olayda gerçekleşmediği, zayi belgesi verilmesi için tacirin kendisine kusur izafe edilemeyecek, irade dışında meydana gelen olayların gerçekleşmesinin gerektiği, tacirin belgelerini muhafazada gerekli dikkat ve özeni göstermesi, ayrıca defter ve belgelerini şirket merkezinde bulundurması ve koruması için gerekli tedbirleri alması gerekirken, şirket çalışanının işyerinin kapısı önüne bıraktığı araçta ticari defter ve kayıtları bir gece de olsa muhafaza etmesinin özenli bir davranış olmadığı, davacının kendi kusuruyla ziya olayına neden olduğu anlaşılmaktadır. Aynı hususlar Yargıtay 11. H.D.’ nin 11/06/2014 Tarih ve 2014/6248 E-2014/11141 K. Sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Sonuç olarak; ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince davacı tarafa tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/10/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-ç maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.

.