Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1501 E. 2019/1099 K. 11.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1501
KARAR NO : 2019/1099
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 20/09/2018 tarihli duruşmada alınan 2 nolu ara karar 13/02/2019 tarihli Ara Karar
DOSYA NUMARASI : 2017/736 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 11/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasına verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davalılar vekili 25/05/2019 tarihli dilekçesinde özetle; Davacı Tasfiye Halinde … San. ve Tic. Ltd. Şti. ile müvekkil şirketler arasında görülmekte olan alacak davasının sonuçlanması ile birlikte ortaya çıkacak maddi sonuçların güvence altına alınabilmesi için davacı şirketin teminat yatırması gerektiğini, Davacı şirket “… San. ve Tic. Ltd. Şti.”’ nin, Türk Ticaret Kanunu’ nun ilgili hükümleri uyarınca faaliyetlerine son verdiğini ve tasfiye sürecine girmiş olup, ” tasfiye halinde “ibaresinin şirket adının önüne konduğunu, bu sürecin sonunda şirketin tüm hesapları, malvarlıkları ve hukuki varlığının son bulacağını, tasfiye aşamasındaki davacı şirketin mevcut karı olsa bile bunun dağıtılmasının mümkün olmadığını, çünkü dağıtımın yapılması için, tasfiye işlemlerinin tamamlanması ve dağıtılabilir bakiyenin bulunması gerektiğini, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun beşinci bölümünde yer alan teminat ile ilgili hükümlere göre tasfiye halinde olan davacı şirketin ödeme güçlüğü içinde olduğunun aşikar olduğunu, yasa koyucunun yargılama sonucuna ilişkin olarak teminat yatırılmasını hükmederek davalı açısından maddi sonuçların güvence altına alınmasını amaçladığını, Dava bedelinin 10.000,00 TL olduğunu, tasfiye halindeki davacı şirketin yargılamanın sonlanması ile birlikte ortaya çıkacak tazminat, vekalet ücreti ve yargılama giderleri gibi maddi sonuçlara ilişkin talepleri karşılaması gerektiğini, bu kapsamda yargılama sonucunda müvekkil şirket lehine çıkacak maddi sonuçların güvence altına alınması ve ifanın gerçekleşmemesi halinde zararın karşılanabilmesi için davacının – davasının haksız olması sebebi ile hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla-, ileride davasını ıslah edecek olması ihtimalinde artırılmak üzere, takdir edilecek teminatın davacı tarafından yatırılmasına karar verilmesi gerektiğini beyanla; davacı şirket tarafından mahkeme dosyasına ileride davasını ıslah edecek olması ihtimalinde artırılmak üzere teminat yatırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 13/02/2019 tarih ve 2017/736 Esas sayılı ara kararı ile; ” … 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ nun 643. maddesi yollamasıyla 541/3 maddesinde yer alan; “Şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir; meğerki, bu gibi borçlar yeterli bir şekilde teminat altına alınmış veya şirket varlığının pay sahipleri arasında paylaşımı bu borçların ödenmesi şartına bağlanmış olsun.” hükmü gereği, tasfiye halindeki şirketin tasfiye memuru devam eden davalarda uyuşmazlık konusu olan meblağları nazara alması gerekmekte olduğundan, bu hususta mahkememizce ayrıca bir tedbir kararı verilmesinde hukuki yarar bulunmaması ve benzer konuda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 2018/149 E., 2018/289 K. Sayılı dosyasından; “Her ne kadar davacı vekili tasfiye sonuçlanır ise davalının ihyası için yeni bir dava açılmak zorunda kalınacağını iddia ile ihtiyati tedbir isteminde bulunmuş ise de, davaya konu alacağın tasfiye memurluğuna bildirilmesi durumunda tasfiye memurunun zaten alacağı gözeteceği, somut davada talep edildiği biçimde bir tedbir kararının verilemeyeceği, ilk derece mahkemesinin red kararının yerinde olduğu gözetilerek istinaf isteminin reddi gerekmiştir.” şeklinde gerekçe ile istinaf isteminin reddi kararı göz önünde bulundurularak davalı tarafın, davacı tarafın tasfiye halinde olması nedeniyle teminat yatırması yönündeki talebinin reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davalı tarafın davacının teminat yatırmasına ilişkin talebinin tasfiye memurluğu tarafından devam eden davaların nazara alınması yasa gereği olduğundan reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Teminat kurumunun, Anayasal güvence altına alınan adil yargılanma hakkının bir sonucu olduğunu, Kanunda açık bir şekilde koruyucu hüküm olarak düzenlenen teminat kurumunu yerel mahkemenin dikkate almamış olup, yargılama sonucunda ortaya çıkacak zararlarının güvence altına alınmasını hukuka ve yasalara aykırı bir şekilde engellediğini, Davacı Şirket “…San. ve Tic. Ltd. Şti.”’ nin tasfiye halinde olup, yargılama sonucunda ortaya çıkacak zararlarını karşılamaya ilişkin güvence sağlamadığını, şirketin tasfiye memurları tarafından yönetilmesinin kendilerine yönelik zararların karşılanacağı güvencesini de sağlamadığını, TTK’ de tasfiye memurlarının görev yetkileri dahilinde devam eden yargılamalara ilişkin güvence sağlama yetkileri bulunmadığını, bu nedenle Yerel Mahkeme tarafından müvekkil şirketlerin Anayasal haklarını ortadan kaldıran ve adil yargılanma hakkını ihlal edecek nitelikte bir hüküm kurulmasının hukuka ve usule aykırı olup, söz konusu kararın ortadan kaldırılarak, yargılama sonucunda müvekkil şirketler lehine çıkacak maddi sonuçların güvence altına alınması ve ifanın gerçekleşmemesi halinde zararın karşılanabilmesi için davacının- davasının haksız olması sebebi ile hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla-, ileride davasını ıslah edecek olması ihtimalinde artırılmak üzere, teminatın davacı tarafından yatırılmasına karar verilmesi gerektiğini beyanla; 1-HMK 341 vd. maddeleri uyarınca istinaf taleplerinin kabulüne, 2-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/736 Esas ve 13/02/2019 tarihli ara karar ile tedbir taleplerinin reddine ilişkin ara kararın ortadan kaldırılmasına, 3-Tedbir taleplerinin kabul edilerek, davacı şirketin, ileride davasını ıslah edecek olması ihtimalinde artırılmak üzere, teminat yatırmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise re’sen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava ve birleşen dava, gayrimenkul simsarlık sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır. Uyuşmazlık konusu, ihtiyati tedbir kararı (teminat yatırma yönünde) verme koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Davalılar vekili, davacı firmanın tasfiye halinde olduğunu, yargılama sonunda davalı lehine çıkabilecek tazminat, vekalet ve yargılama giderlerini karşılayabilmesi ve davanın ıslah edilebilecek olması halinde yukarıdaki istemlerin artabileceği gerekçesiyle davacı firmanın teminat yatırmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme devam eden davaların TTK 643 yollamasıyla 541/3 uyarınca tasfiye memurunca resen nazara alınması gerektiği gerekçesiyle talebi reddetmiştir. Kararı davalılar vekili istinafa getirmiştir. Davacı firmanın tasfiye halinde olduğu konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Tasfiye halinde olması nedeniyle eldeki davada teminat yatırma koşullarının oluşup oluşmadığı tartışılmalıdır. Salt tasfiye halinde olması teminat yatırılmasını gerektirmemektedir. HMK 84/1-b maddesine göre davacının iflasına karar verilmiş olması, konkordato ve yeniden yapılandırma işlemlerinin başlaması ve borç ödemeden aciz belgesi gibi sebeplerle ödeme güçlüğü içinde bulunduğunun belgelenmesi, c- bendinde de teminatı gerektiren durum ve koşulların gerektirmesi halinde mahkemenin teminat göstermesine karar verebileceği ifade edilmiştir. Davalılar vekili davacınını ödeme güçlüğü içinde olduğu yönünde bir delil sunmamıştır. Mahkemece dosyanın geldiği safha itibariyle karar verilmiş olmasına, değişen koşulların varlığı halinde HMK’ nın 395 v.d. maddeleri uyarınca her zaman talepte bulunmanın mümkün olmasına, tasfiye halinde şirketin muaccel ve müeccel alacakları için TTK’ nın 541. maddesinde gerekli güvencelerin düzenlenmiş olmasına göre mevcut davada teminat yatırma yükümlülüğünün olduğu ispatlanamadığına göre ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalıların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, davalılar tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,5 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/09/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.