Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1489 E. 2021/841 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1489 Esas
KARAR NO : 2021/841 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/03/2019
NUMARASI: 2014/1508 Esas 2019/144 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,Taraflar arasında 01.04.2013 tarihli sözleşme akdedildiği, sözleşme gereği davalının bir kısım taşıma işinin davacı tarafından yürütüldüğü, Sözleşmenin 4.7. maddesine göre navlun bedelinin belirlenmesinde sözleşme tarihinden itibaren %7 oranında motorin fiyat hareketi olması halinde bunun navlunun %65 kısmına motorin fiyat farkı şeklinde yansıtılacağının kararlaştırıldığı, %7 oranında artış meydana geldiği ve bunun navluna yansıtıldığı, söz konusu fiyat farkları konusunda mail yolu ile teyitleşme yapıldığı, teyitleşmeye dayalı olarak 105.353,00 TL net ve 124.316,54 TL KDV düzenlenen 25 06.2014 tarihli 088738 sayılı faturaya davalının itiraz ettiği ve iade ettiği, haklı bir itirazlarının bulunmadığı, 25.06.2014 İtibarı ile avans faizi ile alacağın tahsilini dava masraflarıyla vekalet ücretinin davalı üzerine yükletilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Davacının hukuka aykırı ve kötüniyetli iddialarının kabulünün mümkün olmadığı, haksız ve mesnetsiz davanın reddi gerektiği, 20.06.2014 itibarı ile taraflar arası sözleşmenin feshedildiği, Sözleşmenin feshini takiben davacı tarafça 25.06.2014 tarihli fatura tanzim edilerek 2014-Ocak-Haziran dönemi için fark faturası düzenlendiği, Faturanın bir iş görme karşılığı değil fiyat farkı iddiasına dayandığı, bu nedenle itiraz ve iade edildiği, iddia mesnedi taraflar arası münfesih sözleşmenin 4.7.maddesi gösterildiği, sözleşmenin 4.8.maddesine aykırı düzenlenen faturanın ispat fonksiyonu da bulunmadığı, Fark fiyat artışı olmuş ise bunun sözleşme sürecinde her aylık faturada yansıtılmış olması gerektiği, faturanın VUK m.231 hükmüne aykırı düzenlendiği, Taraflar arası sözleşmenin 3.maddesi gereği fesihten sonra davacının her hangi bir hak iddiasında bulunamayacağı, Motorin farkı bedelinin faturada her ay düzenli gösterilmesi gerekirken, sözleşmenin feshinden sonra bu alacağı iddia edilmesinin haksız ve sözleşmeye aykırı olduğunu, Haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin Davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 12/03/2019 tarih ve 2014/1508 Esas – 2019/144 Karar sayılı kararında;”…..Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava, sözleşmeden kaynaklı alacak davasıdır. Taraflar arasında 01.04.2013 tarih ile 31.12.2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere sözleşme imzalandığı, sözleşmenin 20.06.2014 tarihinde sona erdiği, sözleşmenin konusunun davacının davalı tarafa sağladığı taşıma faaliyetlerinin oluşturduğu, davacı tarafından 25.06.2014 tarihli 124.316,54 TL bedelli fatura düzenlenerek fiyat farkına ilişkin alacağın talep edildiği, uyuşmazlığın bu noktada toplanmış olduğu, çünkü fatura alacağının bir mal veya hizmete ilişkin olmayıp sözleşmenin 4.7 md. Gereğince 4,20 TL birim litre mazot fiyatının %7 oranında artış veya azalıp göstermesi halinde toplam navlun bedelinin %65’i üzerinden motorin farkının faturalara yansıtılacağı hükme bağlanmış olup bu sözleşme maddesi esas alınarak bilirkişi incelemeleri yaptırılmış, öncelikle ilk alınan bilirkişi raporunda İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne sunulan müzekkere cevabı esas alınarak davacının 23.01.2014-03.05.2014 tarihleri arasında %7’lik fiyat farkı istenebileceği belirterek hesaplama yapılmış ise de son alınan SMM raporunda da belirtildiği üzere … A.Ş’nin internet sitesinden Arşiv motorin birim fiyatlarına ilişkin alınan tablolarla sabit olduğu üzere davacı sadece 01.01.2014-22.03.2014 tarihleri arasında %7’lik fiyat farkını talep edebilecek olup 6 adet faturadan kaynaklı fiyat farkı hesaplandığında davacının KDV dahil 32.074,20 TL alacağı bulunmakta olup ihtarnamede verilen mehil sonu olan 14.08.2014 tarih itibariyle davalı taraf temerrüde düşürülmüş olduğundan bu tarihten sonra avans faizi talep edilebileceği anlaşılmakla açılan davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜNE, 32.074,20 TL alacağın temerrüt tarihi olan 14/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davalı müvekkili tarafından yapılan fesih sözleşme hükümlerine uygun olup, fesih sonrası düzenlenen fatura usulüne uygun olarak iade ve itiraza konu edildiğini, Taraflar arasındaki sözleşmenin 3. maddesinde yer alan “İş bu sözleşme 1 ay öncesinden yazılı olarak ihbar edilmek şartı ile STANDARD tarafından tek taraflı olarak herhangi bir neden belirtilmeksizin her zaman feshedilebilir.” düzenlemesi uyarınca, Davalı Müvekkili tarafından Düzce … Noterliğinin 07.05.2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmeye uygun şekilde feshedilmiş olup, 20.05.2014 tarihi itibariyle davacı tarafa tebliğ edilen fesih bildirimi ile feshin 20.06.2014 itibariyle geçerli olduğu ve bu tarih itibariyle taraflar arasında sözleşme ilişkisinin tamamen sona erdiğini, Ancak davacı feshin gerçekleşmesi üzerine, 25.06.2014 tarihinde, “01.01.2014 – 20.06.2014 tarihleri fiyat farkı bedeli (tır / kamyon)” açıklaması ile davalı müvekkiline 124.316,54-TL bedelli fatura kestiğini, davalı müvekkili tarafından sözleşmeye bağlı tüm ödemelerin yapılmış olması, faturanın mevzuata ve sözleşmeye aykırı şekilde düzenlenmiş olması, taraflar arasındaki ticari ilişkide “fiyat farkı” uygulamasının bulunmaması sebepleriyle davalı müvekkili tarafından usulüne uygun olarak süresi içinde faturaya itiraz edildiği, fatura davalı müvekkili kayıtlarına alınmayarak iade edildiğini, Taraflar arasındaki sözleşmenin 3. maddesi ayrıca, “… Fesihten dolayı … hiçbir hak talebinde bulunamayacağını kabul eder.” düzenlemesini haiz olup, söz konusu düzenleme fesih akabinde … tarafından yöneltilebilecek herhangi bir ek talep olamayacağı hususunda tarafların ortak mutabakatı olduğunu ortaya koymakta olduğunu, hal böyleyken, sözleşmenin devamı esnasında ileri sürmediği iddialarını sözleşmenin feshi akabinde yönelterek kötü niyetli iradesini ortaya koyan davacının aynı zamanda da sözleşme hükümlerine aykırı davrandığı da tartışmasız olduğunu, davacıya işbu dava ile ileri sürdüğü taleplerin sözleşmenin 3. Maddesi gereğince ödenmesi mümkün olmadığını, kaldı ki fesih tarihine kadar hizmet bedelleri müvekkili davalı taraf tarafından eksiksiz ödenmiş olmakla; bu hususa ilişkin davacı tarafın aksi bir beyanatı da bulunmadığını, Motorin farkı bedelleri sözleşmeye ve mevzuata uygun şekilde faturalandırılmamış olup, fesihten sonra düzenlenen faturanın yok hükmünde olduğunu, Motorin farkına ilişkin olarak taraflar arasındaki sözleşmenin 4.7 maddesinde “Sözleşme yürürlüğe giriş tarihi olan 01.04.2013 tarihinde …as’tan alınan verilere göre Düzce Merkez’de Fuel Save Diesel Motorin 4,20 TL / Litre pompa satış fiyatındadır. Sözleşme yürürlüğe giriş tarihinden başlamak üzere motorin satış fiyatındaki artış veya azalış oranı %7’yi aştığı takdirde fiyatların %65’ine motorin farkı olarak yansıtılacaktır.” düzenlemesine; Faturalama esaslarına ilişkin olarak ise sözleşmenin 4.8 maddesinde ise, “ … bu hizmetleri karşılığında STANDARD’a ay sonunda fatura ibraz eder. KDV dahil fatura tutarı, fatura tarihini takiben ayın 2nci STANDARD ödeme gününde …’a hesaba havale yöntemiyle ödenecektir.” düzenlemesine yer verildiğini, Buna göre taraflar, açık iradeleri ile sözleşme kapsamında yapılan taşımalara ilişkin faturaların her ay sonunda düzenleneceğini ve motorin fiyatlarında %7’yi aşan bir fark olduğu takdirde bunun ilgili faturaya motorin farkı olarak yansıtılacağını açıkça hüküm altına aldıklarını, Ancak davacının sözleşmede kararlaştırılan faturalama esaslarına uygun bir faturalama yapmamış ve uyuşmazlığa konu faturasına dayanak olarak göstermiş olduğu sözleşmenin hükümlerine uygun hareket etmediğini, Bahse konu sözleşme maddelerinden açıkça anlaşıldığı üzere; motorin fiyatlarında bir artış olduğu takdirde, bunun faturaya yansıtılması mümkün olmakla birlikte, faturalar her halükarda aylık olarak düzenleneceğini, oysa Davacı, %7 oranında değişimin meydana geldiği döneme ilişkin motorin farkını, artışın gerçekleştiği dönemde yapılan taşımalara ilişkin olarak ay sonu düzenlenen faturalara yansıtmadığını, sözleşmenin hiçbir maddesinde bu farkların aylar sonra, üstelik faiz işletilerek talep edilebileceğine ilişkin bir hüküm yer almadığını, Kaldı ki, kabul anlamına gelmemekle birlikte, motorin fiyatlarında %7’yi aşan oranda bir artış olsa dahi, davacının bunun aylık faturalara sözleşmenin bahse konu 4.7. maddesinde belirtildiği üzere, “motorin farkı” olarak yansıtmış olması gerekirdi. Söz konusu maddede açıkça “…motorin farkı olarak yansıtılacaktır” ifadesiyle motorin fiyatlarında %7’yi aşan bir fark olduğu takdirde bu farkın fatura bedeline “motorin farkı” olarak yansıtılması şart koşulduğu, oysa davacı tarafından daha önce düzenlenen aylık faturalara yansıtılmış bir motorin farkı bedeli bulunmadığı gibi; sözleşmenin feshedilmesi akabinde düzenlenmiş, huzurdaki davaya konu faturada da sadece “01.01.2014 – 20.06.2014 tarihleri fiyat farkı bedeli (tır / kamyon)” ibaresi yer almakta olduğunu, “motorin farkı” gibi bir ibare bulunmadığını, Öte yandan, söz konusu fatura sadece sözleşmeye değil, aynı zamanda açık bir şekilde mevzuata da aykırı olarak düzenlendiğini, Vergi Usul Kanunu’nun 231/5 maddesi, fatura nizamına ilişkin olarak açık bir şekilde“Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.” hükmünü içerdiğini, Oysa uyuşmazlığa konu faturayla yansıtılmak istenen motorin farkı, motorin fiyatlarında artışın gerçekleştiği dönemde her ay sonunda yansıtılabilecek bölünebilir nitelikte olmasına rağmen, 5 ay 20 gün gibi uzun bir süreyi kapsayacak şekilde düzenlendiğini, buna göre faturanın mevzuata aykırı olarak düzenlendiği, VUK 231/5 gereği hiç düzenlenmemiş sayılması ve faturanın “yok hükmünde” olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, Sözleşmenin 4.7 maddesinde düzenlenen şartın oluşması halinde, öncelikle davacının bu alacağını gerek mevzuata gerekse taraflar arasındaki sözleşmeye uygun şekilde faturalandırması gerekirken, hem mevzuata hem de sözleşmeye aykırı şekilde fatura düzenleme yoluna giden davacının, “yok hükmünde” olan bir fatura bedelinin tahsilini davaya yoluyla talep edemeyeceğini, Söz konusu mevzuat ve sözleşmeye açıkça aykırılıklara ve buna ilişkin itirazlarımıza rağmen yerel mahkeme, faturanın “yok hükmünde” olup olmadığı noktasında yeterli araştırma yapmaksızın ve buna ilişkin herhangi bir gerekçe belirtmeksizin faturaların usulüne uygun olarak düzenlenmiş bir fatura olduğu kabulü ile hüküm tesis ettiğini, Davacı fesih sonrasında yöneltmiş olduğu motorin farkı talebinde açıkça kötü niyetli olup, taraflar arasındaki ilişkide motorin farkı uygulamasının bulunmadığını, Basiretli bir tacirin sözleşme ilişkisi devam ederken doğmuş olan bir alacağı için fatura düzenleyeceği veya fatura düzenlemese dahi bu alacağını makul bir süre içerisinde talep edeceği açıktır; ticari hayatın olağan akışının gereği olduğunu, ancak somut olayda Davacı, -doğduğunu iddia ettiği- artıştan kaynaklanan fiyat farkı alacakları için sözleşme süresince herhangi bir talepte bulunmadığı veya fiyat farkını motorin fiyatında artış yaşanan dönemde yapılan taşıma bedellerinin yer aldığı faturalara yansıtmadığı, sözleşme hükümlerine aykırı ve kötü niyetli olarak, taraflar arasındaki sözleşmenin sona erdirilmesini takiben derhal fiyat farkına ilişkin, davaya konu faturayı düzenleme yoluna gittiğini, oysa davacının böyle bir artış mevcut bulmuşsa dahi, basiretli bir tacir olarak söz konusu artışı aylık faturalarına yansıtmış olması gerektiğini, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 2010/7988 E., 2011/2788 K. sayılı ve 03.03.2011 tarihli kararı) Dosya kapsamında temin edilen bilirkişi raporlarından, taraflar arasında bir fiyat farkı uygulaması olup olmadığı hakkında bir araştırma yapılmamış olduğunu, oysa taraflar arasında sözleşme ilişkisinin devamı süresince herhangi bir fiyat farkı uygulamasına gidilmediği, davacı tarafından fiyat farkı faturası düzenlenmediği veya motorin fiyatlarında artış yaşanan döneme ait herhangi bir yansıtma yapılmadığı, başka bir deyişle, her ne kadar sözleşmede yazılı bir artış hükmü bulunsa da, taraflarca sözleşme ilişkisi süresince böyle bir uygulamaya yer verilmediği ve bu husus tarafların ticari defter kayıtlarından açıkça görülebilmekte olduğunu, Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafından düzenlenmiş aylık faturaların tahsili eksiksiz yerine getirilmekle; davalı müvekkil şirketin sözleşme kapsamındaki hizmetlere ilişkin herhangi başka bir borcu kalmadığını, sözleşme süresince kesilen faturaların ödenmesi esnasında ödemelere hiçbir itirazı olmayan davacının sözleşmenin feshedilmesi akabinde nasıl hesaplandığı ve neye ilişkin olduğu dahi anlaşılamayan bir fatura ile fiyat farkı talebinde bulunması ve talep ettiği süre itibariyle de faiz işletmesi davacı tarafın kötü niyetini açıkça ortaya koymakta olduğunu, Ancak yerel mahkeme tarafından söz konusu artış düzenlemesinin taraflar arasında sözleşme süresince uygulanıp uygulanmadığı araştırılmaksızın hüküm tesis edildiği, fesih sonrası “ne koparsam kârdır” anlayışı ile düzenlenen fatura bakımından davacının basiretli tacir olmanın gereklerine uymaması dikkate alınmadığını, oysa hiçbir hukuk düzeninin kötü niyeti korumayacağı açık olup, bu nedenle davacının kötü niyetle yönelttiği taleplerinin yerel mahkeme tarafından kısmen de olsa kabulü, son derece hatalı olduğunu, Fatura tarihleri hizmetin verildiği tarihler olmayıp, hizmetin ne zaman verildiği araştırılamadığı ve ortaya konamadığını, Kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı tarafından düzenlenen faturanın “geçerli” bir fatura olduğu ve tarafların fiili uygulamalarının aksine motorin farkı talep edilebileceği kabul edilse dahi, motorin farkının, ancak artışın meydana geldiği dönemde yapılan taşımalar bakımından talep edilebilmesi gerektiği, başka bir deyişle, motorin artışının fatura tarihlerine göre değil; fiilen taşımanın yapıldığı tarihe göre hesaplanması gerekmekte olduğunu, zira davacının fiilen davalı müvekkili adına taşıma yaptığı tarihte motorin harcamakta ve eğer varsa motorin fiyatlarındaki değişimden etkilenmekte olduğunu, artışın gerçekleştiği tarihlerde herhangi bir taşıma yapılmamış olması durumunda, davacının davalı müvekkiline yansıtılabilir nitelikte bir motorin ihtiyacı/harcaması da söz konusu olmayacağını, Ancak sözleşme hükümleri uyarınca tarafların ticari ilişkileri süresince verilen hizmete ilişkin faturalar, davacı tarafından aylık olarak kesilmekte, ilgili ay içerisinde yapılan tüm taşımalar tek bir faturaya konu edilmekte olduğunu, buna göre, dosya kapsamında fatura tarihleri belli olmakla birlikte, hizmetin fiilen verildiği tarihler; başka bir deyişle fiilen motorinin harcandığı tarihler belli olmadığını, bu nedenle faturalara konu hizmetin hangi tarihlerde, hangi güzergâhta ve hangi araçlarla verildiğinin tespitinin zaruri olduğunu, Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında da taşımanın ne zaman yapıldığının araştırılması gerektiği hususuna değinilmeksizin sadece fatura tarihleri esas alınarak, adeta fatura tarihleri ile fiili taşıma tarihleri aynıymış gibi hatalı değerlendirme ve hesaplamalar yapıldığını, bu hesaplamada esas olan hizmetin ne zaman verildiği olduğunu, zira yukarıda da belirtildiği üzere davacının ancak hizmet verdiği tarihteki fiyat artışından etkilenmekte olduğunu, taşıma yapmadığı tarihte kestiği faturanın artış dönemine denk gelmesi nedeniyle davacı lehine alacağa hükmedilmesi mümkün değil olmadığını, başka bir deyişle esasen motorin fiyatının %7 oranında yükseldiği tarihler arasında yapılmayan, ancak faturası bu dönemde kesilen taşımalar için Davacı gerçekte daha düşük maliyetle motorin harcamış olacağı, ancak fatura motorin fiyatının yükseldiği dönemde kesildiğinden bu fark hatalı bir biçimde davalı müvekkiline yansıtılmış olacağını, bu durum açıkça davacı lehine sebepsiz zenginleşme teşkil edeceğini, Ancak yerel mahkeme, ileri sürmüş oldukları tüm itirazlara rağmen fiilen taşımanın yapıldığı tarihlerin araştırılması yoluna gitmediği, hatalı değerlendirme ile fatura tarihlerine göre hesaplama yaparak hüküm tesis ettiğini, Dava ispatlanamamakta olup, davacının ispat için faturaya dayanacağının açık olduğunu, Huzurdaki dava bakımından davacı lehine bir alacağa hükmedilebilmesi için motorin fiyatlarında %7’yi aşan artış gerçekleşen tarihlerde bir taşıma yapılıp yapılmadığının; eğer yapılmış ise taşıma güzergâhı ve taşımanın ne ile yapıldığının / taşıma süresinin tespiti zorunlu olduğunu, Söz konusu hususlarda davacının ispatla yükümlü olduğu açık olup, oysa davacı tarafından dosyaya, taşımanın ne zaman yapıldığını tevsik edici herhangi bir belge (sevk irsaliyesi vb.) sunulmadığı gibi, fatura içeriklerinden de taşıma tarihleri anlaşılamadığını, bu nedenle sağlıklı bir hesaplama yapılması mümkün olmayıp, sözleşmeye aykırı veriler üzerinden yapılacak bir hesaplamanın da kabul edilemeyeceğini, Öte yandan dava dosyasına dayanak olarak sunulan faturanın kendi başına delil sayılamayacağı yerleşik içtihatlarla da sabit olduğu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/18453E, 2014/1692K sayılı ve 22.01.2014 tarihli kararında ispat külfetinin faturalar sebebiyle alacaklı olduğu iddiasında bulunan tarafta olduğu, sadece fatura düzenlenmiş olmasının alacağın varlığı için yeterli olmayacağı açıkça belirtildiğini, Kaldı ki mahkemece de bilindiği üzere, faturaya sekiz gün içinde usulüne uygun olarak itiraz edilmesi halinde faturayı düzenleyen taraf, TTK md. 21/II’de belirtilen karineden yararlanamayacak ve ispat aracı olarak faturadan başka kanuni delillere dayanması gerekeceğini, bu husus doktrinde ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında açıkça ortaya konduğunu, Ancak davacının, davalı müvekkili adına adına taşıma yapıldığı tarihlerde motorin fiyatlarında artışın mevcut olduğunu gösterir nitelikte herhangi bir belge sunamamış olup, davanın ispatlanamamasına rağmen yerel mahkeme davayı kısmen de olsa kabul yoluna gittiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesi ile, Hükme dayanak olan kök raporda bilirkişi tarafından konunun teknik detaylarına uygun olarak hesaplama yapıldığını ve hesaplama tekniği ve gerekçeleri belirtilmek suretiyle alacağın KDV dahil olmak üzere 65.309,04 TL olduğu belirtildiğini, Bu görüşe itibar edilerek karar verilmesi dosya kapsamına göre daha uygun olacağını,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yargılamasına gerek kalmaksızın hüküm fıkrasının alacak kısmının 65.309,34.TL olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacı tarafından davalıya kesilen 1 adet fiyat farkı faturasından kaynaklı alacak davasıdır.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 32.074,20 TL alacağın temerrüt tarihi olan 14/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında 01/04/2013 tarihinde imzalanan sözleşme sureti incelendiğinde; 01/04/2013 – 31/12/2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere, davalının müşterilerine yapacağı muhtelif güzergahlarda ki sevkiyatların davacı tarafından taşınmasını öngören bir sözleşmedir. Davalı tarafından Düzce … Noterliğinden çekilen 07.05.2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile sözleşmenin feshedildiği, fesih ihtarnamesinin 20.05.2014 tarihinde davalıya tebliğ edildiği ve fesih bildirimi ile sözleşmenin 20.06.2014 tarihi itibariyle sona erdiği anlaşılmıştır.Uyuşmazlık, 25/06/2014 tarih ve 088738 No.lu, KDV. Dahil 124.316,54 TL. Lik fiyat farkı bedeli açıklamalı faturanın sözleşme hükümlerine uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği ve bu faturadan kaynaklı davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı ve miktarı noktasındadır.Sözleşmenin 4 Maddesinde birim fiyat ve ödemelerin tesbit edildiği anlaşılmıştır.Sözleşmenin 4.7. Maddesinde; ”Sözleşme yürürlüğe giriş tarihi olan 01.04.2013 tarihinde Shell Turcas’tan alınan verilere göre Düzce Merkez’de Fuel Save Diesel Motorin 4,20 TL / Litre pompa satış fiyatındadır. Sözleşme yürürlüğe giriş tarihinden başlamak üzere motorin satış fiyatındaki artış veya azalış oranı %7’yi aştığı takdirde fiyatların %65’ine motorin farkı olarak yansıtılacaktır,” hükmü düzenlenmiştir. Mahkemece, iddia ve savunma doğrultusunda uyuşmazlığın tesbit edilip tarafların bildirdikleri delillerinin dosyaya ibrazı sağlandıktan sonra dosyanın bilirkişilere verilerek rapor alındığı tesbit edilmiştir. Tarafların istinaf dilekçesinde istinaf nedeni olarak ileri sürdükleri istinaf sebeplerinin yargılama aşamasında verdikleri beyan dilekçeleri ile de ileri sürdükleri ve mahkemece alınan bilirkişi raporlarında dava, cevap ve beyan dilekçelerindeki iddia ve savunmaların değerlendirildiği tesbit edilmiştir.HMK 282 maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir, şeklinde yasal olarak düzenlenmiş olup, bilirkişi raporlarının hukuki değerlendirilmesi de mahkemeye aittir. İlk Derece Mahkemesince sunulan deliller, bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında kurulan hüküm gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, mahkemenin kabul ve gerekçesine göre dava davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının ve davalının istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.190,00.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından yatırılan 548,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.642,00.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, 6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 03/06/2021 tarihinde, davacının istinaf başvurusu sonucu verilen karar yönünden oy birliği ile, davalının istinaf başvurusu sonucu verilen karar yönünden oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Taraflar arasındaki Sözleşmenin 4.7. Maddesinde; ”Sözleşme yürürlüğe giriş tarihi olan 01.04.2013 tarihinde Shell Turcas’tan alınan verilere göre Düzce Merkez’de … 4,20 TL / Litre pompa satış fiyatındadır. Sözleşme yürürlüğe giriş tarihinden başlamak üzere motorin satış fiyatındaki artış veya azalış oranı %7’yi aştığı takdirde fiyatların %65’ine motorin farkı olarak yansıtılacaktır,” hükmü düzenlenmiştir. Sözleşmenin 4.8 maddesinde; “N… bu hizmetleri karşılığında STANDARD’a ay sonunda fatura ibraz eder. KDV dahil fatura tutarı, fatura tarihini takiben ayın 2nci STANDARD ödeme gününde …’a hesaba havale yöntemiyle ödenecektir,” hükmü düzenlenmiştir.Davacı tarafından, davaya konu 25/06/2014 tarih ve … No.lu, KDV. Dahil 124.316,54 TL. Lik fiyat farkı bedeli açıklamalı faturanın sözleşmenin 4.7. Madde hükmü uyarınca düzenlendiği belirtilmiştir.Davacı tarafından dosyaya ibraz edilen taraflar arasındaki sözleşme dönemi öncesinde davacı tarafından davalıya düzenlenen 03/07/2012, 20/12/2011, 22/11/2011, 31/08/2011 tarihli örnek faturalarda navlun-sevk bedeli artı fiyat farkı alacaklarının birlikte tek faturada talep edildiği tesbit edilmiştir. Bilirkişi raporunda da tesbit edildiği üzere davacı vekili tarafından ibraz edilen sözleşme dönemi içerisindeki faturalarda ise fiyat farkı talebinde bulunulmadığı, davalı tarafından sözleşmenin fesedilmesinden sonra davaya konu fiyat farkı faturasının düzenlendiği, bu faturanın davalıya gönderildiği, davalı tarafından Düzce … Noterliğinden çekilen 01/07/2014 tarih ve … yevmiye no.lu noter ihtarı ile davacıya iade edildiği ve davacı tarafından da tekrar davalıya Düzce … Noterliğinden çekilen 01/08/2014 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile gönderildiği anlaşılmıştır.Sözleşmenin 4.8 madde hükmü çerçevesinde kural olarak her ayı takiben fatura tanzimi ve tahsili aylık olarak yapılması gerekirken davacının sözleşmenin feshedildiği 20/06/2014 tarihinde toplam 5 ay 20 gün için tek bir fatura ile talepte bulunduğu, davalının fiyat farkı faturasını kabul etmediği ve ticari defterlerinde kaydı bulunmadığı, davacının sözleşmenin 4.7. maddesine dayalı olarak düzenlediğini iddia ettiği, ”01/01/2014 – 20/06/2014” aylarına ait fiyat farkı bedeli ( kamyon,tır) açıklamalı KDV dahil toplam 124.316,54 TL. tutarlı 25/06/2014 tarihli faturanın davacının ticari defterlerine ve dolayısıyla cari hesabına işlediği görülmüştür.Taraflar arasındaki sözleşmenin 4.8. Madde hükmünde açıkça belirtildiği üzere davacı N…K’ın hizmetleri karşılığında davalı STANDARD’a ay sonunda fatura ibraz edeceğinin düzenlendiği halde faturanın süresi içerisinde düzenlenmediği, ayrıca bu faturanın dayanağı olarak belge ibraz edilmediği, faturada fiyat farkı açıklamasının yazılı olduğu halde açıkça mazot farkına ilişkin olduğuna dair bir kaydın olmadığı, davacının sözleşmenin 4.7. maddesine dayalı olarak düzenlediğini iddia ettiği, ”01/01/2014 – 20/06/2014” aylarına ait fiyat farkı bedeli ( kamyon,tır) açıklamalı KDV dahil toplam 124.316,54 TL. tutarlı 25/06/2014 tarihli fiyat farkına konu mazotun hangi tarihte alındığı ve hangi taşımada kullanıldığının davacı tarafça isbatlanamadığı ve fiyat farkı faturasının dayanağının dosyaya ibraz edilmediği tesbit edilmiştir.Bu açıklamalar doğrultusunda; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine dair yeniden karar verilmesi, dairemiz kararı gereğince de davacının katılma yoluyla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğini düşündüğümden çoğunluk görüşüne katılmıyor muhalif kalıyorum. 03/06/2021