Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1483 E. 2021/726 K. 18.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1483 Esas
KARAR NO : 2021/726 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2018
NUMARASI : 2018/745 Esas 2018/1160 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalıdan olan cari hesap alacağının tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, ödeme emrine haksız olarak itiraz edilmesi akabinde 01/08/2016 tarihinde dosya borcunu 30.333,52 TL’sı kadar ödeme yapıldığını, bu miktarın haricen müvekkiline ödenmesine rağmen harç, vekalet ücreti, faiz ve masraf olarak bakiye kalan 5.723,32 TL’nin ödenmediğinden itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı ile takip başlandıktan sonra asıl alacağın ödenerek borcun sona erdirileceği yönünde anlaşma yapıldığını, bu hususta davacının çalışanı … tarafından atılan mailde borç miktarının bildirildiğini ve bu doğrultuda ödeme yapıldığını, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 18/12/2018 tarih ve 2018/745 Esas – 2018/1160 Karar sayılı kararında;”…Davalı her ne kadar davanın süresinde açılmadığını beyan ederek hak düşürücü süre itirazında bulunmuş ise de icra müdürlüğünce verilen durdurma kararının alacaklıya tebliğ edilmediği, bu nedenle de yasal 1 yıllık sürenin işlemeye başlamadığı, davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşıldığından davalının bu konudaki itirazı yerinde görülmemiştir.Yine davalı tarafından davacı ile asıl alacağın ödenerek borcun sona erdirileceğinin anlaşıldığı savunmasında bulunulmuş ise de, bu hususta taraflar arasında yapılmış bir anlaşma olduğunu ispat edemediği davacı çalışanı tarafından gönderilen mail’in borç bildirimine ilişkin olup, sadece asıl alacağın ödeneceğine ilişkin bir ifade taşımadığı davalı tarafça ödenen miktarın 30.333,52 TL olduğu, icra müdürlüğü tarafından çıkartılan kapak hesabında bakiye borç miktarının 5.723,32 TL olduğu, davalının bu miktar yönünden de sorumluluğunun devam ettiği anlaşıldığından davanın kabulüne ve itirazın iptali talep edilen alacak belirlenebilir olduğundan davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmolunarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir….”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile 5.723,32 TL alacak yönünden davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin bu miktar yönünden devamına, Hükmedilen alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 1.144,66 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı taraf ile icra takibi başlatıldıktan sonra asıl alacağın ödenerek borcun sona erdirileceği yönünde anlaşma yapıldığını, Davacı taraf söz konusu icra takibini 16.06.2016 tarihinde başlattığını, müvekkili şirketin itirazı üzerine taraflar arasında alacağın ödenmesi hususunda görüşmeler yapıldığını, yapılan görüşmeler sonucunda sadece asıl alacağın ödeneceği yönünde taraflar arasında mail yoluyla anlaşma sağlandığını, 29.07.2016 tarihinde davacı tarafın muhasebe uzmanı … tarafından müvekkiline mail atıldığını, Söz konusu mail ile sadece asıl alacağın ödeneceği yönünde taraflar arasında anlaşma sağlandığını, hatta davacı taraf asıl alacağı yanlış hesapladığını kabul ederek müvekkilinden 1768,48 TL iade faturası kesmesini talep ettiğini, Bu doğrultuda anlaşmaya uygun bir biçimde söz konusu mailden 2 gün sonra 01.08.2016 tarihinde müvekkili tarafından icra dosyasına tarihinde 30.333,52 TL ödeme yapıldığını, söz konusu tutar mailde anlaşılan tutar olduğunu, Takip öncesinde temerrüt gerçekleşmediğinden takip öncesi faiz talep edilemeyeceğini, Taraflar arasındaki ticari ilişkide borcun tahsili için müvekkiline gönderilmiş herhangi bir temerrüt ihtarı olmadığını, davacı taraf temerrüt olgusunu gerçekleştirmeden doğrudan icra takibi yaptığını, bu nedenle takip öncesi faiz talep etmesi mümkün olmadığını, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E. 2008/2642K. 2008/8549 T. 18.9.2008)Davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, Davada icra takibi 16.06.2016 tarihinde başlatıldığını, akabinde borca 30.06.2016 tarihinde yasal süresi içerisinde itiraz edildiğini, Davacı taraf huzurdaki itirazın iptali davasını ise 02.08.2018 tarihinde açtığını, bu sebeple itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığının kabulü gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişki nedeniyle bakiye alacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, Davanın kabulü ile 5.723,32 TL alacak yönünden davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin bu miktar yönünden devamına karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İİK’nın 67/I. maddesi gereğince itirazın iptali davası borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren bir yıllık süre içerisinde açılması gerekir. Somut olayda borçlunun itirazı davacı alacaklıya tebliğ edilmemiş ve bu bir yıllık süre işlemeye başlamamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin hakdüşürücü süre içerisinde davanın açılmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.(Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2015/6908 Esas- 2015/16787 Karar sayılı kararıda benzer mahiyettedir.)Bakırköy… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 32.100,26 TL asıl alacak yönünden icra takibi başlatılmış olup icra takibinde takip öncesi işlemiş faiz talebinde bulunulmadığından davalı vekilinin takip öncesinde temerrüt gerçekleşmediğinden takip öncesi faiz talep edilemeyeceğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davacı alacaklı tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası ile, davalı borçlu aleyhine 32.100,26 TL asıl alacak yönünden icra takibi başlatıldığı, davalı borçlu icra dosyasına verdiği 30/06/2016 tarihli itiraz dilekçesinden sonra taraflar arasındaki mail yazışmalarına göre davalı tarafça taraflar arasındaki cari hesaptan kaynaklı borcun 30.331,782 TL. Lik kısmı kabul edilip bu miktar asıl alacak yönünden tarafların anlaştıkları, bu miktar yönünden davalı tarafça icra takibinden sonra 01/08/2016 tarihinde davacı alacaklıya asıl alacağın ödendiği, mail içeriğinde icra takibinden sonraki alacaklar yönünden anlaşma sağlandığına yönelik bir beyan olmadığı, davacı vekili tarafından icra müd. Verilen 28/06/2018 havale tarihli dilekçe ile, haricen 01/08/2016 tarihinde 30.333,52 TL. Ödeme yapıldığı belirtilip asıl alacağın 30.333,52 TL. Si üzerinden güncel kapak hesabının yapılması talep edilmesi üzerine, icra müdürlüğünce TBK’nun 100. Maddesi gözetilerek 09/07/2018 tarihinde yeni yapılan kapak hesabına göre ( 36.056,84 TL. Yekün alacak – 30.333,52 TL. Yatan para miktarı=) 5.723,32 TL. Davacının alacaklı olduğu belirtilmiş olup davanında 02/08/2018 tarihinde bu miktar üzerinden açıldığı ve mahkemece de dava tarihinden önce yapılan bu kapak hesabına göre davanın kabulüne karar verilmesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 390,95.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından yatırılan (44,40.TL+54,40.TL=) 98,80.TL harcın mahsubu ile bakiye 292,15.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/05/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.