Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/148 E. 2020/982 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/148 Esas
KARAR NO : 2020/982 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/654 Esas – 2018/164 Karar
TARİH: 16/04/2018
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, dava dışı …AŞ’ye ait yaş maya emtiasının müvekkili sigorta şirketi tarafından … nolu blok emtia abonman sigorta poliçesi ile nakliye rizikolarına karşı sigortalandığını, sigortalı emtianın Mersin’den İsrail’e … gemisi ile davalı ana nakliyeci …. AŞ tarafından taşındığını, İsrail Haifa limanında tahliye edilen emtianın İsrail Sağlık Bakanlığı tarafından sağlık kontrollerinden geçirilerek yüksek sıcaklıkta taşınması sebebiyle ürünün satılamayacağı ve bu nedenle imha edilmesine karar verildiğini, davalı firmadan istenen konteyner sıcaklık kayıtlarına göre konişmentoda depolama ve nakil sıcaklık şartının 0 (sıfır) derece olarak belirtilmiş olmasına rağmen konteyner içi sıcaklığın taşıma süresi boyunca istenilen sıcaklık değerinde olmadığını, ekspertiz raporunun hasarın oluş şekli, hasar hakkındaki saptamalar, hasarın niteliği ve miktarı konusunda ayrıntılı bilgiler içerdiğini, fatura ve yapılan tespitlere göre 15.018,24 Euro hasar bedelinin müvekkili şirket tarafından tazmin edilerek düzenlenen ibraname gereğince müvekkilinin sigortalısının tazminat haklarına halef olduğunu, ödenen sigorta tazminatının rücu edilmesi için davalıya yapılan başvurudan sonuç alınamadığını, bu nedenle davalı hakkında … Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı nedeniyle takibin durdurulduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile icra takibinin devamına, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili dava dilekçesi ile, satışın CIF satış olması nedeniyle yükle ilgili yarar ve hasar alıcıya geçtiğinden davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, taşımaya ilişkin konişmento hükümleri gereğince yükleme öncesi ve sonrası hasarlardan dolayı müvekkilinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, yine konişmentoda yer alan “shippers load stow and count” kaydı gereğince de konteyner içerisindeki yükleme, istifleme işlemlerinin davacı yükleyiciye ait olduğunu, bu nedenle de taşıyıcının sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davacının, kara taşımasının güç kaynağına / jeneratöre bağlanmadan yapılması halinde ortaya çıkabilecek zararlardan dolayı taşıyıcı şirkete karşı tazminat talebinde bulunamayacağına dair taahhütname imzaladığını, tüm bu nedenlerle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, öte yandan maldaki bozulmaya ilişkin olarak alıcı şirket tarafından tutulan bir tutanak olmadığı gibi imha tutanağının da sunulamadığını, iddia edilen hasara ilişkin olarak süresi içerisinde hasar ihbarında bulunulmadığını, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı da istenemeyeceğini savunarak davanın husumet yokluğu ve esastan reddi ile davacının % 20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 16/04/2018 tarih 2015/654 Esas – 2018/164 Karar sayılı kararında;”Yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına göre, davacı … tarafından blok emtia abonman sigorta poliçesi ile nakliye sırasında oluşabilecek rizikolara karşı sigortalanan yaş maya türü emtianın Mersin’den İsrail’e … isimli gemi ile taşındığı, davalının taşıyan konumunda olduğu, taşımaya ilişkin konişmentoda yükün nakil sıcaklık derecesinin 0 derece olarak belirtilmesine rağmen yükün içinde bulunduğu konteyner sıcaklık kayıtlarından taşıma esnasında konteynerin soğutma tertibatının faal olduğu ancak arızalı yada zaman zaman açıldığı ve set edilen sıcaklığa ulaşılamadığının tespit edildiği, yükün İsrail’e taşınmasından sonra İsrail Sağlık Otoriteleri tarafından yapılan kontrol sonucu yaş mayanın yüksek sıcaklıkta taşınması nedeniyle halk sağlığına uygun bulunmayarak reddedilip, imhasına karar verildiği, gıda sektöründe kullanılamayacak olması nedeniyle sovtaj değerinin bulunmadığı, bu nedenle malın bütünüyle zayi olduğu, malın satım şeklinin CIF satım olması nedeniyle yükteki hasar ve yarar alıcıya ait olmakla birlikte sigortalı … AŞ’nin ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde, İsrail’deki alıcı firmanın … şirketine hasarlı malın tesliminden sonra yansıtma faturaları düzenlediği, … şirketinin de bu faturalar karşılığında yeni ürünler gönderdiği, bu nedenle sigortalı şirketin 17.562,10 Euro zararının oluştuğu tespit edilmiş olduğundan bu şirketin taşıyıcıya karşı başvuru hakkının bulunduğu, sigorta şirketi sigortalısı … şirketinin dava ve talep haklarını temlik almış olduğundan BK ‘nun 183. maddesi ve TTK ‘nun 1472. maddesi gereğince aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, davalı taşıyan tarafından konişmentodaki sorumsuzluk kaydına istinaden hasar bedelinin kendisine rücu edilemeyeceği ileri sürülmüş ise de, taşıyıcının sorumluluğuna ilişkin TTK’nun 1178. maddesi emredici bir hüküm olduğundan konişmentoya konulan bir kayıtla taşıyıcının bu sorumluluktan kurtaramayacağı, sigorta şirketi tarafından sigortalısına maldaki zarar nedeniyle 12/03/2015 tarihinde 12.261,15 Euro navlun bedelinden dolayı da 26/03/2015 tarihinde 2.400,00 Euro sigorta tazminatı ödenmiş olması nedeniyle, sigorta şirketi tarafından toplam 14.661,15 Euro’nun taşıyıcıya rücu edilmesi için icra takibi başlatılmış olduğu, 6102 sayılı TTK ‘nun 1199. maddesinde “…kaza sonucunda ziyaa uğrayan eşya için navlun ödenmez ve peşin ödenmiş ise geri alınır. Navlun götürü olarak kararlaştırılmış ise eşyanın bir kısmının ziyaı, navlunun o oranda indirilmesini istemeye hak verir.” hükmü düzenlenmiş olup, taşıyan yükün ziyaından sorumlu olduğu takdirde kendisinden ancak hasar tazminatı talep edilebileceğinden (Çağa Kender Deniz Ticaret Hukuku II, sayfa 227-228) sigorta şirketinin sigortalısına ödemiş olduğu navlun bedelini taşıyıcıya rücu edemeyeceği, zira taşıyıcının sorumluluğunun yük hasarıyla sınırlı olduğu, bu durumda sigorta şirketinin zayi olan maldan dolayı sigortalısına ödemiş olduğu 12.261,15 Euro’yu taşıyıcıya rücu edebileceği, bu tutara ödeme tarihi olan 16/06/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince faiz uygulanması gerektiği…”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabulü ile davalının … Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine itirazının kısmen iptaline, 12.261,15 Euro’nun ödeme tarihi olan 16/06/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek Euro faiziyle birlikte davalıdan tahsili için icra takibinin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacının bir an için geçerli bir poliçeye dayalı, usule uygun ödeme yaptığı varsayılsa dahi, işbu ödemenin, sigorta kuvertörü dışında kaldığından hatır ödemesi olarak değerlendirileceğini, hatır ödemelerinin ise rücuya imkan vermediğini, (Sigorta poliçesi özel şartları md. 3- Yine Özel Şartlar-2 (sayfa 4’te), 6 no’lu şart)Davacı tarafın uygunsuz hava/sıcaklık koşullarında taşımadan kaynaklı hasar iddiasında bulunduğunu ve bu gibi hasarların kesin olarak teminat kapsamı haricinde kaldığından, özellikle de bu sebeple davanın reddedilmesi gerekeceğini, sigortacıların, poliçe kuvertörü haricinde kalsa dahi müşterilerinin memnuniyeti adına bu tür ödemeleri yapsalar da bu ödemelerin hatır ödemesi olarak adlandırılacağını ve sigortacıya rücu hakkı vermeyeceğini, yerel mahkemenin kararının haksız ve hatalı olduğunu,Olaya ilişkin sigorta poliçesi alıcı lehine olduğundan davacı sigortacıya aktif dava ehliyeti vermeyeceğini, bu sebeple davacı açısından aktif husumet eksikliğinin mevcut olacağını,Davacının dayandığı sigorta poliçesinin, “alıcı adına” yapılan bir poliçe olduğunu, dolayısıyla bir an için geçerli bir sigorta poliçesi olduğu varsayımında dahi, lehdarın, ancak ve ancak yük alıcısı taraf olabileceğini, zira olayda CIF (cost-insurance-freight) şartlı satış olduğunu, bu satış türüne göre satıcının, taşıma masraflarını, sigorta yaptırma ve navlunu karşılama yükümlülüğünü üstleneceğini ve satıcının yaptırdığı işbu poliçenin, “alıcı adına” emtiayı sigortalamak amaçlı olduğunu,Davacı sigortacı ise, satıcıya halef olduğunu belirterek dava açtığını, söz konusu sigorta poliçesine dayanarak bir dava açma hakkı söz konusu olacak ise ancak yük alıcısına ait olabileceğini bu olguyu gerek Yargıtay kararlarında açıkça yer bulduğunu, gerekse yargılamada alınan bilirkişi heyet raporunda ifade edildiğini, Emtia, geminin bordasını geçtiği andan itibaren, malın tüm yarar ve hasarının alıcıya geçtiğini, bu hususta taraflar arasında bir ihtilaf olmadığını, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2005/3071 E. ve 2006/2913 K sayılı, 20.03.2006 tarihli içtihadı)Üstelik mal bedelinin, satıcı tarafından baştan tahsil edildiğini, mal bedelini almış bir satıcının hiçbir şekilde emtia üzerinde menfaati kalmayacağından dolayı menfaatin alıcıda olduğunu,Olayda usulüne uygun bir tespit ve ihbar olmamasının da rücu edilmesine kanunun emredici hükümleri gereği engel olduğunu,Davacı tarafından iddia edilen hasarın, çıplak gözle dahi görülebilecek nitelikte, haricen belli olan bir hasar olduğunu derhal tespit ve derhal ihbar edilmesi gereken bir zarar olduğunu, TTK md. 1185 bu hususu açık ve emredici olarak hüküm altına aldığını, hasarın, usulüne uygun olarak, tüm tarafların katıldığı müşterek bir sörvey ile tespit edilmediği gibi müvekkiline süresi içinde ihbar edilmediğini, Sigorta poliçesinin Özel Şartlar 9 ve 16. maddelerinde, usulüne uygun olarak tutulmuş bir tutanak olmadıkça ve ödeme yapılmayacağı hüküm altına alınmışken, davacının buna rağmen ödeme yapmasının, ancak ve ancak davacının kendi dikkatsizliği veya kasti olarak yaptığı hatır ödemesiyle açıklanabileceğini, Ekspertiz raporlarının objektiflikten uzak ve sigortacı lehine hazırlanan raporlar olduğunu, müvekkilinin herhangi bir tespite davet edilmediği gibi, müekkili ile alıcı yetkililerinin hasarı tespit altına aldığı böylesi bir tutanağın olmadığını, Dosyada tayin olunan bilirkişilerin eksik, hatalı ve üstünkörü incelemeyle rapor hazırlandığını, bir önceki raporu ve davacının eksperinin raporunu tekrarlamakla yetindiklerini, itirazların yeterince değerlendirilmediğini ve davacı tarafı müdafaa eder nitelikte rapor sunduklarını,Faiz açısından verilen kararın davacının talebini aşar nitelikte olduğunu ve usule aykırılık olduğunu, (Yargıtay 3. HD 2005/2364 E., 2005/2945 K. 22.03.2005 tarihli içtihat)Dava konusu alacak talebinin tabi olduğu zamanaşımı süresinin de bir yıl olup dolduğunu, (Yargıtay HGK, 2014/62 E., 2015/1719 K. 19.06.2015 tarihli içtihadı) (Yargıtay HGK, E. 2012/4-824 – K. 2013/305 06.03.2013 tarihli içtihat)İleri sürerek, yerel mahkeme kararının, gerekli görüldüğü takdirde yeni bilirkişi incelemesi dahi yapılarak istinaf incelemesine tabi tutulmasını, tehir-i icra talepli olarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sigortalı emtianın deniz yoluyla taşınması sırasında hasarlanması nedeniyle meydana gelen zararın sigortalıya ödendiğinden bahisle hasardan sorumlu olandan rücuen tazmini için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Davacı vekili, müvekkili şirketçe blok emtia abonman sigorta poliçesi ile nakliye rizikolarına karşı sigortalanan dava dışı …. A.Ş’ne ait sigortalı emtianın Mersin limanından İsrail’e … gemisi ile davalı tarafından taşındığını, Haifa limanında tahliye edilen emtianın İsrail sağlık yetkilileri tarafından yapılan kontrollerinde yüksek sıcaklıkta taşınması nedeniyle ürünün kullanılamayacağı belirtilerek imha edilmesine karar verildiğini, konişmentoda depolama ve nakil sıcaklık şartının 0 santigrat derece olduğu belirtilmesin rağmen konteyner içi sıcaklığın taşıma esnasında istenilen sıcaklık değerine ulaşmadığını, hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, hasardan davalı taşıyıcının sorumlu olduğunu belirterek ödenen hasar bedelinin tazmini için yaptıkları takibe itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.TTK 1178. Maddesinde “(1) Taşıyan, navlun sözleşmesinin ifasında, özellikle eşyanın yükletilmesi, istifi, elden geçirilmesi, taşınması, korunması, gözetimi ve boşaltılmasında tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermekle yükümlüdür.(2) Taşıyan, eşyanın zıyaı veya hasarından yahut geç tesliminden doğan zararlardan, zıya, hasar veya teslimde gecikmenin, eşyanın taşıyanın hâkimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olması şartıyla sorumludur.(3) Eşya, yükleten veya onun adına veya hesabına hareket eden bir kişiden yahut yükleme limanında uygulanan kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın taşınmak üzere kendilerine teslimi zorunlu makamlardan ya da üçüncü kişilerden taşıyanca teslim alındığı andan;a) Taşıyan tarafından gönderilene teslim edildiği ana veya b) Gönderilenin eşyayı teslim almaktan kaçındığı hâllerde sözleşme veya kanun hükümlerine yahut boşaltma limanında uygulanan ticari teamüle uygun olarak gönderilenin emrine hazır tutulduğu ana ya da c) Boşaltma limanında geçerli kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın kendilerine teslimi zorunlu makamlara veya üçüncü kişilere teslim edildiği ana, kadar taşıyanın hâkimiyetinde sayılır” hükmü,1179/1. Maddesinde “Taşıyanın veya adamlarının kastından veya ihmalinden doğmayan sebeplerden ileri gelen zarardan taşıyan sorumlu değildir. Taşıyanın veya adamlarının kastının veya ihmalinin bu zarara sebebiyet vermediğini ispat yükü, taşıyana aittir.”1185 maddesinde “(1) Zıya veya hasarın en geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında taşıyana yazılı olarak bildirilmesi şarttır. Zıya veya hasar haricen belli değilse, bildirimin eşyanın gönderilene teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak üç gün içinde gönderilmesi yeterlidir. İhbarnamede zıya veya hasarın neden ibaret olduğunun genel olarak belirtilmesi gereklidir.(2) Eşyanın incelenmesi tarafların katılımıyla mahkeme veya yetkili makam ya da bu husus için resmen atanmış uzmanlar tarafından yapılmışsa bildirime gerek yoktur.” hükümleri düzenlenmiştir.Buna göre, sigortalı emtianın Mersin limanından İsrail’in Haifa limanına kadar deniz yoluyla davalı tarafından taşınmasının üstlenildiği, emtianın varış limanında yetkili idare tarafından yapılan kontrolünde yüksek ısıda taşınması nedeniyle hasara uğradığının ve imhasının gerektiğinin tespit edildiği ve emtianın imha edildiği çekişme konusu değildir. Yapılan hasar tespiti varış limanı mevzuatı gereğince İsrail Sağlık bakanlığı yetkililerince yapıldığından ve mevzuat gereğince varış limanında kabulü için söz konusu kontrolünün yapılması zorunluluğu bulunduğundan, anılan yasal düzenlemelere göre davalının usulüne uygun bir hasar tespiti ve süresinde hasar ihbarı yapılmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Dosya içine söz konusu sigorta poliçesi sunulmuş olup, poliçenin incelenmesinde hasarın sigorta teminatı kapsamında olduğu, sigorta teminatı dışında bir nedenle hasarın meydana geldiğinin ispatlanmadığı görülmüştür. Konişmentoda emtianın deniz yolu ile taşınmasında konteynerin 0 (sıfır) santigrat derecede taşınacağı belirtilmesine rağmen taşımada istenen bu sıcaklığa ulaşılamadığı anlaşılmaktadır. Davalı taşıyan konişmento da yer alan bu taşıma kaydına uyulduğunu, emtianın içinde bulunduğu konteynerin taşıma süresince istenen sıcaklık ayarına uygun olarak taşındığını ispatlayamamıştır. Deniz yoluyla taşıma süresi ve taşımaya konu emtianın vasfı gözetildiğinde, hasarın deniz yoluyla taşımadan kaynaklanmadığını, karayolu taşıması sırasında veya varma limanında bekleme sırasında oluşan etkenlerden kaynaklandığını ispat külfeti davalı taşıyandadır. Davalı vekilinin hasarın sigorta teminatı kapsamı dışında kaldığı, hatır ödemesi yapıldığı, hasarın kara yolu taşıması sırasında veya varış limanında bekleme sırasında oluştuğu bu nedenle sorumlu olmadığına ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Davalı taşıyıcı TTK’nın 1179 vd maddelerinde öngörülen sorumluluktan kurtulma hallerinin olayda gerçekleştiğini de iddia ve ispat etmemiştir.Yine dosya içine sunulan sigorta poliçesine göre sigortalı olan dava dışı satıcı firma …. A.Ş.’dir. Hasar ödemesi de sigortacı tarafından sigortalıya yapılmıştır.Konişmentoya göre davaya konu satım Cif satış olup bu tür satışlarda bedel içersinde masraflar, sigorta ve navlun dahildir. Yani emtianın sigortası, navlunu ve diğer masrafları satıcıya aittir. Bu tür satışta malın gemiye yüklenmesinden sonra oluşacak her türlü risk ve menfaat alıcıya aittir. Taşımaya konu satışın CİF satış olması alıcı ve satıcı arasındaki hukuki ilişkiye ilişkindir. Satışın CİF satış olması taşıyanın hukuki sorumluluğunda her hangi bir değişikliğe yol açmayacaktır. Yine taşıyan TTK hükümleri gereğince taşıma sırasında yükte meydana gelen hasarlardan sorumlu olacaktır.Sigortalı malda, sigorta poliçesi kapsamında teminat altına alınmış hasar nedeniyle sigortacıdan hasar bedelinin ödenmesini talep hakkı sigortalıya aittir. Sigorta poliçesine göre sigortalı dava dışı satıcı … A.Ş’dir. Davacı sigortacı da hasar ödemesini sigortalı … A.Ş.’ne yapmıştır. TTK 1472/1 maddesine göre sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava ve talep hakkı sigorta tazminatını sigortalısına ödemekle sigortacıya geçer. TTK 1472/1 maddesinde öngörülen halefiyet ilkesi gereğince sigorta tazminatını sigortalısına ödemiş olan sigortacı, sorumlulara karşı sigortalının yerine geçmekte ve ödediği tazminat bedelini rücuen sorumlulardan talep edebilmektedir.Ayrıca, davaya konu satım CİF satım olup, satıma konu mallar imha edildiğinden alıcı iade faturaları kesmiş ve satıcı da bu iade faturalarını kabul etmiştir. Buna göre zarara uğrayan mal teslimi borcunu yerine getiremeyen satıcıdır. Sigortalı … A.Ş.’de alacağını verdiği ibraname ile davacı sigortacıya temlik etmiştir. TBK’nın 183 vd maddeleri gereğince alacağı temlik alan sigorta şirketi davalıdan alacağı talep edebilecektir. Buna göre davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde değildir.Dava, itirazın iptali davası olup takibe sıkı sıkıya bağlıdır. Davacı … davalı hakkında yaptığı takipte asıl alacağını EURO olarak talep etmiş, asıl alacağa yıllık %7 – Euro mevduata kamu bankalarının yıllık faiz oranından az olmamak üzere yasal faiz talep etmiştir. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesinde “Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.Davacı dava dilekçesinde itirazın iptaline ve yasal faize hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Davaya konu alacak döviz alacağı olduğundan ve davacı dava dilekçesi ile yasal faiz talep ettiğinden 3095 sayılı kanunun 4/a maddesince belirlenmiş olan faize hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davalı vekilinin faize yönelik istinaf sebebi de yerinde değildir.HMK’nın 357/1 maddesine göre ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar, istinaf aşamasında dinlenemeyeceğinden ve davalının ilk derece mahkemesinde zaman aşımı yönünden itirazı bulunmadığından zaman aşımı süresinin dolduğuna ilişkin istinaf sebebi incelenmemiştir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.508,82.TL istinaf karar harcından, davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 627,20. TL (96,30. TL + 35,90.TL+ 495,00. TL) harcın mahsubu ile bakiye 1881,62.TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/07/2020 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.