Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/1478 E. 2019/1806 K. 11.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1478 Esas
KARAR NO : 2019/1806 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/53 Esas 2019/352 Karar
TARİH: 26/03/2019
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/12/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili olan … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin inşaat faaliyetleri kapsamında davalı olan … Tic. Ltd. Şti.’nin inşaatlarda elektronik malzeme temini konusunda çalıştıklarını, dava dilekçesi ekinde taraflara ait 2018-2019 yılları cari hesap dökümünü sunduğunu, bu cari dökümden tarafların yoğun bir ticari faaliyeti ve buna bağlı olarak taraflar arasında güven ilişkisinin söz konusu olduğunun anlaşılacağını, müvekkili şirketin davalı yana olan borcuna istinaden 31.08.2018 tarihinde 29.01.2019 vade tarihli 150.000,00-TL bedelli çek verdiğini, 28.09.2018 tarihinde davalı şirkete 08.01.2019 vade tarihli 70.000,00-TL bedelli ve 02.02.2019 vade tarihli 90.000,00-TL bedelli iki ayrı çek daha verildiğini, bu çeklerin dava konusu olmadığını, üç çekin de vade tarihlerinin birbirine çok yakın olduğunu, müvekkili şirketin davalı yana ulaşarak 29.01.2019 vadeli çekin ertelenmesini, gereğinde vade farkı ödeyebileceğini beyan ettiğini, davalı yanın bu teklifi kabul etmesi üzerine taraflarca ticari kredilere de uygulanan (piyasada spot kredi faizi olarak bilinen türden faiz hesabı ile) 45 günlük vade farkı hesabı yapıldığını ve toplam 7.200,00-TL vade fark bedeli ödenmesine karar verildiğini, anlaşma sonunda davalı yana 15.03.2019 vade tarihli ve 157.200,00-TL bedelli, … Bankası A.Ş. Yukarı Acıbadem Şubesine ait … no.lu çekin verilmesi buna karşın 29.01.2019 vade tarihli çekin geri iade edilmesinin kararlaştırıldığını, davalı yan ile mevcut olan güven ilişkisi çerçevesinde işbu çeki teslim ettiğini ancak davalı yanın çekin bankada takasta olduğu, şubeye gidemediği v.s. gibi çeşitli bahaneler ile 29.01.2019 vade tarihli çeki iade etmediğini, çekin vade tarihi gelmesine karşın çekin geri iade edilmemesi üzerine, müvekkili şirketin ticari itibarına ve siciline zarar gelmemesi adına çek bedelini ödemek zorunda kaldığını haricen aldıkları bilgiye göre davalı yanın bu çek bedeli ile, temerrüde düştüğü ancak müvekkilinden gizlediği bir kredinin kapatma işlemini yaptığını, bu hususta tanık delili dışında yazılı bir delilin mevcut olmadığını, davalı tarafın çeki ikince kez tahsil edebileceğini bu sebeplerle öncelikle gerektiğinde teminata hükmedilerek 15.03.2019 vade tarihli ve 157.200,00-TL bedelli, … Bankası A.Ş. Yukarı Acıbadem Şubesine ait 988 no.lu çekin üzerine ihtiyati tedbir konularak işbu çek bedelinin ödenmesinin engellenmesi için tedbiren çek üzerine ödeme yasağı konulmasını ve çekin 15.03.2019 sonrası icraya konu edilmesi halinde icra takibinin durdurulması hususunda karar verilmesini ve davalıya 15.03.2019 vade tarihli … Bankası A.Ş. Yukarı Acıbadem Şubesine ait … no.lu çek sebebi ile 157.200,00-TL borçlu olmadığının tespitine ve çekin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/03/2019 tarih 2019/53 Esas 2019/352 Karar sayılı kararında;”Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, TTK 5/A maddesinde her ne kadar hangi davaların arabuluculuk şartına tabi olduğu tek tek sayılmamış olsa da menfi tespit davasına konu olan uyuşmazlığın bütün alacak davalarında olduğu gibi nihai olarak taraflar arasında nizalı olan bir miktar paranın ödenip ödenmeyeceği hususunun uyuşmazlık konusu olduğu, bu nedenle menfi tespit davasının da TTK 5/A maddesi kapsamında değerlendirmenin, kanun koyucunun iradesine daha uygun olacağı kanaatine varılmış olmakla…” gerekçesi ile;Açılan davanın HMK 114/2 delaletiyle 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile;Yerel mahkemenin HMK 114 /2 delaletiyle 115/2 maddesine istinaden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiğini, Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Menfi tespit davalarında arabulucuya başvuru şartı bulunmadığını, İstinafa konu davanın menfi tespit davası olduğu, T.T.K. 5/A maddesine göre sadece, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının dava şartı olarak kabul edildiğini, yerel mahkeme T.T.K. 5/A maddesinde arabuluculuk şartına tabi şartların tek tek kanunda sayılmış olduğunu belirtmiş olmasına karşın taraflar arasında nizalı olan bir miktar paranın ödenmesi hususunun uyuşmazlık konusu olup bu bağlamda menfi tespit davalarının da T.T.K. 5/A kapsamında nitelendirilmesi gerektiği gibi hatalı bir yorumla hatalı bir sonuca vardığını, Menfi tespit davalarının yukarıda adı geçen kanun maddesi kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, zira menfi tespit davalarında bir miktar alacağın tahsili talebi olmadığını, bu hal ve şartlarda menfi tespit davalarında arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığını, Bu hususta aynı yöndeki ve emsal niteliğindeki İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 21/03/2019 tarih, 2019/521 Dosya ve 2019/423 K. sayılı kararı bulunduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/53 Esas 2019/352 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, menfi tespit davası olup, mahkemece TTK 5/A maddesi gereğince davadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir,Dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK 5/A maddesine göre TTK’nın 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. İİK 72. madde anlamında açılmış bulunan menfi tespit davaları da olumsuz yönde bir miktar paranın ödenmesine dair alacak davası olduğundan (talep bir miktar paranın ödenmesi gerekmediğinin tespitine ilişkindir), TTK 5/A maddesi kapsamında arabuluculuk dava şartına tabi davalardandır. Davacı, dava açmadan önce arabuluculuğu başvurduğuna dair beyanda bulunmadığı gibi dosya içerisinde de arabuluculağa başvuruya (ve sona ermesine) ilişkin belge de bulunmamaktadır. Bu durumda 6325 sayılı yasanın 18/A-2 maddesine göre davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde yasaya aykırı bir durum söz konusu değildir. Bu nedenle mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcı istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığını, alınan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 11/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.